Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 26. Taraflar Konferansı‘nın (COP26) ilk gününde, ocak-eylül dönemine ilişkin verileri kullanarak hazırladığı “Küresel İklimin Durumu 2021” raporunu yayımladı.
Rapor, sıcaklıklar, aşırı hava olayları, deniz seviyelerindeki artış ve okyanuslardaki koşullar gibi iklim göstergelerinin son durumunu ele alıyor.
BM kurumlarının verileri kullanarak hazırlanan rapora göre, 2015-2021 dönemindeki en sıcak yıl 2016 olarak kalmaya devam edecek. Çalışmaya göre atmosferdeki sera gazı birikimi rekor seviyelere ulaşırken, 2021 dahil son yedi yıl büyük ihtimalle kayıtlara geçen en sıcak dönem olacak. Örgüt bu yılın en sıcak yedinci yıl olacağını öngörüyor. Bunun nedeni de yıl, Bunun nedeni de yılın ilk aylarında, küresel sıcaklıkları düşüren La Nina hava olayının etkili olması.Geçen yıl atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun yeni zirveye ulaştığı kaydedilen rapora göre, sera gazı yoğunluğunun küresel sıcaklık üzerindeki etkisiyle bu yıl ocak-eylül döneminde küresel sıcaklık artışı 1850-1900 dönemindeki ortalama sıcaklığa göre 1,09 dereceyi buldu.
Deniz seviyesi, 20 yıl öncesine göre iki kattan fazla yükseldi
Son 20 yılda hızlanan okyanus sıcaklığındaki artışın devam etmesi bekleniyor. Okyanus, atmosferdeki yıllık antropojenik karbondioksit emisyonlarının yaklaşık yüzde 23’ünü absorbe ediyor.
İklim değişikliği nedeniyle küresel deniz seviyesi, uydu sistemleri tarafından tam ölçümlerin yapılmaya başlandığı 1993-2002 döneminde 2,1 milimetre artarken 2013-2021 döneminde 4,4 milimetre yükseldi. Deniz seviyesindeki artış buz kütlesi tabakasındaki hızlı erimeden kaynaklandı.
Bristol Buzul Merkezi’nden Prof. Jonathan Bomber, “Deniz seviyeleri 2000 yıllık dönemdeki en büyük hızla artıyor. Şu anki gibi devam edersek, bu artış 2100’de 2 milyonu aşabilir ve dünya genelinde 630 milyon kişi evlerinden olabilir. Bunun sonuçları hayal bile edilemez” dedi.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, rapora ilişkin değerlendirmesinde, okyanus seviyesinin yükselmesinden eriyen buzullara kadar dünyanın dört bir yanındaki ekosistem ve toplulukların harap olduğunu belirterek “COP26 insanlar ve gezegenimiz için bir dönüm noktası olmalı. Liderlerin eylemlerinde açık olması gerek. Çözümler ortada, azim ve beraberlikle şimdi harekete geçmeliyiz ki geleceğimizi ve insanlığı kurtaralım.” ifadelerini kullandı.
WMO Genel Sekreteri Petteri Taalas ise aşırı hava olaylarının artık yeni normal haline geldiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Bu olaylardan bir kısmının insan kaynaklı iklim değişikliğinin ayak izlerini taşıdığına ilişkin bilimsel kanıtlar var. Sera emisyonlarındaki artış hızı, Paris Anlaşması kapsamında küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyeye göre 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefinin aşılmasına yol açıyor. Bu nedenle, COP26 işleri rayına koymak için kırılım noktası ve son şans olabilir.”
Taalas bu yıl dünya genelinde görülen aşırı hava olaylarının bazılarını da şu şekilde aktardı:
- Kayıtların tutulmaya başlanmasından bu yana ilk kez Grönland buz örtüsünde kar değil, yağmur yağdı.
- Kanada ve yakınındaki ABD topraklarındaki sıcak hava dalgası yüzünden British Columbia eyaletindeki bir köyde sıcaklık neredeyse 50 dereceyi buldu.
- ABD’nin güneybatısındaki Ölüm Vadisi’nde sıcaklıklar 54,4 dereceye ulaştı.
- Çin’in bir bölgesinde normalde aylar içinde düşen yağmur saatler içinde düştü.
- Avrupa’nın bazı bölgelerinde ağır sel felaketleri yaşandı, yüzlerce kişi ölürken, milyarlarca euro maddi hasar oluştu.
- Güney Amerika’nın sub-tropik bölgelerinde üst üste iki yıl görülen kulaklık nehir havzalarındaki su akışını azalttı ve bu durum, tarım, ulaşım ve enerji üretimine olumsuz yansıdı.