Biga Ekoloji ve Yaşam Platformu, 6 Eylül’de Karabiga’daki Antik Kent önünde, 7 Eylül’de de Çanakkale Adliyesi önünde, bölgedeki termik sanrallere karşı yapacakları etkinliğe herkesi davet etti.
İDA Dayanışma Derneği ve Çan Çevre Derneği‘nin katkılarıyla kuruluşunu tamamlayan Platform, Çanakkale ve çevresindeki termik santrallerin yıkıcı etkisine karşı bir araya gelen aktivistlerden oluşuyor.
‘Mevcut dört santrale yenileri eklenmek isteniyor”
Ekoloji Birliği‘nin aktardığına göre, DİSK Emekli-Sen Temsilcisi, aktivist Hülya Kurt, Platform ve termik santrallere karşı gerçekleşecek eylemle ilgili şu bilgileri verdi:
“Bölgemizde halen mevcut olan dört adet termik santralin üzerine, kömüre dayalı olarak yapılmak istenen termik santral girişimlerini bizler, geleceğimiz ve çocuklarımız için, her türlü demokratik halk tepkisi ve başvurulacak yargı kararları ile önlemeye kararlıyız. Aynı tür tesislerin yeniden gündeme getirilmesi, binlerce insanın sağlıklı çevrede yaşama iradesinin ve temiz çevre hakkını tüm yurttaşlara tanıyan anayasanın arkasına dolanılması ve yok sayılması anlamına gelmektedir.”
Biga’da yapılmak istenen beşinci santralin yatırımlarının tamamlandığını, altıncısının ise ÇED Olumlu Raporu’nun alındığını aktaran Kurt, “Kömür karasına değil, Antik Kent Karabiga’yı kitaplara konu olan üzüm karasıyla donatmak istiyoruz. 6 Eylül Pazar günü 16.00’da Karabiga Antik Kent önünde, 7 Eylül Pazartesi günü 14.00’te Çanakkale Adliyesi önünde buluşalım” dedi.
‘Yeni santraller, bölgenin tamamı için çevresel felaket yaratacak’
Kurt şu ifadeleri kullandı: “Mevcut ve kurulması düşünülen termik santrallerin, yalnızca Biga için değil, tüm kıyılarımız ile bölgenin tamamı için büyük çevresel felaketler yaratacağı açıktır.
Bu çerçevede, insan ve doğa yaşamının devamlılığı adına, su, toprak ve hava konusunda sağlıklı, adil ve sürdürülebilir çözümler üretilebilmesi için, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının bir insan hakkı olarak ve kamusal bir anlayışla ele alınması zorunludur. Termik santrallerin insanlığa, doğanın ekosistemine ve tüm canlılara ödettiği tek gerçek ölümdür.”
Yapılan akademik çalışmalara göre, insan eliyle tahrip edilmiş tabiat alanlarında Covid-19 gibi zoonotic virüslerin varlığınin en az 2.5 kat ve virüslerin insan yaşam alanlarına geçişinin de yüzde 70 arttığını kaydeden aktivist, “Covid-19 salgını sırasında harcanan paranın yüzde 2’sini tabiat alanlarını korumaya harcamanın ise gelecekteki salgınları engellemek için yeterli olduğu bilim insanlarının çalışmalarıyla bize sunduğu veriler çok açıktır” dedi.