Kayseri’nin Sarıoğlan ilçesine bağlı Burunören Köyü’nde yarım yüzyıldan daha uzun süredir var olan kum ocakları çevrede toz bulutuna neden olurken köylüler için bölgeyi yaşanmaz bir hale getirdi.
1970’li yıllardan bu yana işletilen kum ocaklarının sahibi şirketler ise süreç içerisinde değişti. Köylülerin yaşam standartlarını olumsuz yönde etkileyen kum ocaklarının etkileri ise saymakla bitmiyor. Söz konusu ocaklar alanın ekolojik yapısına, bitki örtüsüne, tarıma ve insan sağlığına tehdit oluşturuyor. Tehdit bununla da bitmiyor. Sorunun en uzun soluklu mücadelecilerinden biri Burunören Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Mahmut Graf-Doğan. Bir diğeri ise Burunören Muhtarı Eren Özel. Doğan ve Özel de kum ocakları şirketleri tarafından tehdit ediliyorlar.
‘Halk nefes darlığı çekiyor’
Konuyla ilgili Yeşil Gazete’ye konuşan Dernek Başkanı Mahmut Graf-Doğan, kum ocaklarından dolayı yerli halkın nefes darlığı çektiğini, her gün hasta sayısının arttığını belirtiyor. Doğan “Bugüne kadar kum ocaklarına karşı yapılan pek bir şey yok, tam aksine eski muhtarlar bu şirketlerle talana ortak oldular, köyümüzü kişisel menfaatleri için bu şirketlere peşkeş çektiler” diyor. Burunören Köyü’nün isyanı:
Musa Eroğlu Burunören için
"Bu dünya bizim kirletmeyelim, birbirimize zehir etmeyelim" diye sesleniyor!
Kayseri valiliğinin ÇED raporuna gerek yok diye, araştırmasız, usulsüz ve hukuksuz bir şekilde çalışma ruhsatı verdiği şirketin çalışma ruhsatını iptal etmesini talep ediyoruz. pic.twitter.com/7iSieqlIqp— Burunören Köyü (@burunoren_koyu) February 17, 2022
‘Davamızdan bir kişiyi satın aldılar’
Kum ocakları için 2021’de Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu’na gerek olmadığına karar veren Kayseri Valiliği’ne söz konusu kararla verilen ruhsatların iptal edilmesi için talepte bulunduklarını ancak sonuç alamadıklarını belirten Doğan, Valiliğin red kararına itiraz ederek mahkeme kararıyla iptal ettirdiklerini belirtiyor.
Ruhsat iptali için açtığı beş ayrı davaya köyden de 17 kişinin müdahil olduğu Burunören Muhtarı Eren Özel ise mahalle sakinleri olarak kum ocaklarından şikayetçi olduklarını söylüyor. Köye çok yakın olan kum ocaklarının şehirden köye gelen insanları 24 saat kamyon, kepçe ve elek makinası sesine maruz bıraktığına değinen Özel, “Kronik rahatsızlığı olanlar var ve toz dumanlarından dolayı çok sorun yaşıyorlar. Bahçemize ektiğimiz domates bile tozdan yetişmiyor. Sürekli yerin altından kum aldıkları, gittikçe derinleştirdikleri için sularımız da çekildi ve şu an suyumuz yok” diyor.
Önceden yeşil olan köyün şimdi kum yığını olduğuna dikkat çeken Eren Özel, “Oldukça çok şikayet var. Köylülerimiz de bir buçuk yıllık bir sürece yayılan davamızda bize destek oluyor. Davamızdan bir kişiyi satın aldılar. O da davasını geri çekti, bu nedenle bazı işlemleri yeniden başlatmak zorunda kaldık ve davada üç aylık bir gerileme oldu” ifadelerini kullanıyor.
Kum ocağı şirketi ev ve para teklifinden sonra tehditleri sıraladı: Muhtarlığın biter, döveriz
Kum ocakları şirketinin kendisini tehdit ettiğini söyleyen Özel, “Şirketten bana ’Kayseri merkezden bir ev beğen ya da beş yüz bin verelim bizle uğraşma, köyü oyala’ dediler. Kabul etmedim. Beni ‘muhtarlığın biter’ diye tehdit ediyorlar. Döveceklerini söylediler. Keşif sırasında tehdit ettiler. Beni savcılığa şikayet etmişler; ‘baskı yapıyor’, ‘psikolojimizi bozuyor’, ‘bizimle uğraşıyor’ diye. Ben de şahsi olarak uğraşmadığımı belirttim. Bilirkişi keşfi gelecekti ve o da bizim yanımızda davaya müdahil olan kişiydi, o da davasını çekince keşif gelmedi. Keşif gelse her şeyi görecek ve hakkımızı almış olacaktık” diyor.
Köyde ‘muhalif olma’ etkisi
“Devletten destek bekliyoruz” diyen Eren Özel belediyenin ve şirketin AKP’li olmasından dolayı da konuyla ilgili sıkıntılar yaşandığına da değiniyor. Yaz aylarında nüfusu 250 vatandaşın üzerine çıkan köye ilişkin konuşan Mahmut Graf-Doğan, eşi Sandra ile kum ocaklarına karşı yeni davalar açmak için avukatlarıyla hazırlık halinde olduklarını belirtiyor.
Doğan da Özel’in söz ettiği kişinin mahkeme heyetinin köye keşfe gelmesine iki hafta kala kum ocağı şirketinin avukatına vekalet vererek davadan feragat ettiğine değinerek “Eğer mahkeme heyeti köye gelip keşif yapmış olsaydı, dava süresince yürütmeyi durduracağından hiç şüphemiz yoktu” şeklinde konuşuyor.
Şirket sahibinden Dernek Başkanı’na da tehdit
Mahmut Graf Doğan, 2020’de de kendisinin şirket sahibi tarafından tehdit edildiğini şu sözlerle anlatıyor:
“Köydeki kum ocaklarına sınır olan evimin bahçesinde çalışma yaparken kum ocağı şirket sahibi tarafından tehdit edilmiştim, konuyu savcılığa bildirmiştim ve yapılan mahkemede şirket sahibi cezaya çarptırıldı. Buradan tekrar etmek isterim. Sizden korkmuyorum”
‘Kum ocağının tırları sınırın üzerinde yük taşıyor’
2018’de başladığı mücadeleye ilişkin olarak Mahmut Graf-Dogan bugüne kadar kum ocaklarına karşı hiçbir şey yapılmadığını aktarıyor.
Kum ocaklarının aynı zamanda elek makinaları nedeniyle gürültü kirliliği yarattığını ve bu nedenle yöre halkının hayat standartlarının durumdan çok fazla etkilendiğini ifade eden Mahmut Graf-Doğan, “Kum taşıyan tırlar, resmi olarak sınırlandırılan yük tonajlarının 5 katını yükleyerek köyümüzün ilçeye giden asfalt yollarını kullanamaz hale getirdiler” ifadelerini kullanıyor.
Doğan tır şoförlerinin köy içerisinde aşırı hız yaptıkları için kazalara da sebebiyet verebildiğini belirterek “Şantiyenin ve kum almaya gelen tırların kaldırdıkları toz, yılda yüzde 95 köyün üzerine esen poyraz esintileri ile köyümüzün evlerimizin bahçelerimizin üstüne yağıyor, düşüyor. Yaz aylarında evlerimizin pencerelerini yoğun toz bulutları yüzünden havalandırmak için açamıyoruz. Balkonumuza, bahçemize attığımız masa ve sandalyelerimizi her 10 dakikaya tozdan silmek, temizlemek zorunda kalıyoruz” şeklinde konuşuyor.
‘Ormanlık alanda kalan tek şey: Kurumuş ağaçlar’
Kum ocaklarının çevredeki canlıları da etkilediğini belirten Doğan, “Yoğun toz yüzünden tarım, buna bağlı olarak hayvancılık bitmiş durumda. Bitki örtüsü ve ekili alanlar yok oldu, 2000’li yılların başında yukarı bucak mevkimizide bir ormanlık alanımız vardı bugün o ormandan sadece kurumuş ve kesilmeyi bekleyen birkaç ağacımız kaldı. Bunun sebebi ise, Karaözü ve Üzerlik köyleri arasında bir alanda Kızılırmak içinde ve kıyısında çalışma yapan kum ocaklarıdır” diyor.
Doğan’ın söz ettiği Üzerlik ve Karaözü köyleri boyunca Kızılırmak uzanıyor. Ayrıca bu köylerin arasındaki mesafe 14 kilometreyi aşıyor. Doğan, söz konusu kum ocaklarının bu aralıkta kalan 8 ila 10 kilometreye yayıldığını belirtiyor.
‘Irmağın su seviyesi düştü’
Mahmut Graf Doğan kum ocaklarının çevrede sebep olduğu tahribatı şu ifadelerle anlatıyor:
“Karaözü, Burunören, Üzerlik köyleri ırmak güzergahında alınan kumdan dolayı ırmağın seviyesi 10 ila 15 metre aşağı indi. Irmak yatağında yer yer 20 ila 30 metre derinliğinde çukur, 30 ila 80 metre çapında çukurlar oluştu, buna bağlı yeraltı suları çekildiği için orman ve tüm bitki örtüsü yok oldu.”
Kum ocaklarının köprülere etkisi
Kum ocaklarının sebep olduğu bir diğer sorun ise Karaözü’nde bulunan ve kitabesinde 13. yüzyıla tarihlendiği belirtilen Şahruh Köprüsü. Doğan, köprünün başına gelenleri “Kum ocaklarının hemen baş ucunda bulunan tarihi Şahruh Köprüsü de kum ocaklarının ırmaktan kum alması nedeniyle ayaklarının altında kum kalmadığından yıkılmak üzere. Şahruh Köprüsü’nün hemen altına yeni bir köprü inşa edildi. Ancak bu da soruna çözüm olmadı, Şahruh Köprüsü gibi yeni köprünün ayakları da kumsuz kaldı ve yeni köprünün de bu kum erozyonundan dolayı zamanla yıkılacağı kesin” diye anlatıyor.
‘Bu kutsal bir mücadele, vazgeçmeyeceğim’
‘Vahşi kapitalizmin’ ve onların ‘soytarılarının’ köylerini daha fazla talana uğratmasına izin vermeyeceklerini söyleyen Doğan, şu ifadeleri kullanıyor:
“Beni öldürseler bile davamdan bir adım geri atmayacağım çünkü bu kutsal bir mücadele, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği, yaşamları tehdit altında dolaysıyla, çocuklarımızın ve torunlarınızın geleceğine sahip çıkmıyorsak ot gibi, sorumsuz, duyarsız, onursuz ve mücadelesiz bir yaşamın anlamı yok. Haklıyız kazanacağız.”
‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’
Davayı bir sonuç alınamaması halinde Anayasa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar taşıyacağını belirten Mahmut Graf-Doğan, Kayser Valiliği ile Sarıoğlan Kaymakamlığının mücadelelerini görmezden geldiklerini söylüyor.
Adaletin işlemesini ve insan yaşamına değer vermesinin sorunun çözülmesi için yeterli olacağını belirten Mahmut Graf-Doğan, “Mahkemeye sunulacak bilimsel, kapsamlı ve detaylı bir bilir kişi raporuyla sorunun çözüleceği aşikardır” diyerek yetkililere sesleniyor. Kayseri Valisi Şehmus Günaydın ve Sarıoğlan Kaymakamı bu talana, adaletsizliğe, insan sağlığı ve doğa katliamına ‘dur’ desinler, insanı yaşat ki devlet yaşasın” şeklinde çağrıda bulunuyor.
Konu Graf-Doğan Temmuz 2021’de köyde gerçekleştirdiği etkinliğe Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç‘un ve CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık‘ın katılımı sonrası Arık tarafından meclis gündemine taşınmıştı.