İklim KriziManşet

Bakan, ‘Sel, can aldı ama toprak suya kavuştu’ dedi: Gerçekte ne oldu?

0
sel

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, deprem bölgesini vuran ve şimdiye dek (17 Mart) 17 kişinin yaşamını yitirdiği sel felaketi ile ilgili, “Evet 15 canımızı aldı ama toprak suya kavuştu” dedi.

HaberTürk TV‘de bir programa katılan Kirişçi, Adıyaman ve Urfa‘da büyük harabiyete yol açan ve can alan sel felaketiyle ilgili konuşurken, Türkiye’nin bir süredir içinde bulunduğu kuraklığa da dikkat çekti; “Yağışların düzensizliği var” ifadelerini kullandı.

Yapılan tüm araştırmalar da iklim değişikliği nedeniyle son 20 yılda gezegen genelindeki sel ve kuraklık olaylarında keskin bir artış yaşandığını ortaya koyuyor. Nature Water dergisinde bu yılın başında yayımlanan bir araştırmanın ortak yazarlarından; NASA‘da görevli hidrolog Matthew Rodell, iklim değişikliğinin kuraklık ve sellerinin şiddetini ve sıklığını artırdığına dair “güçlü kanıtlar” sağlayan verilere sahip olduklarını; bunun ileride daha da fazlalaşacağının bir işareti olduğunu söylüyor. 

sel

Sertleşen toprağın ‘asfalt’ etkisi

Dünyanın pek çok bölgesinde olduğu gibi geçen sonbahar ve kış aylarında yeterli yağış alamayan Türkiye ciddi bir kuraklık yaşıyor ve bu durumun önümüzdeki bahar ve yaz aylarında değişeceğine ilişkin işaretler bulunmuyor. İklim uzmanları ise kuraklık ve ardından gelen aşırı yağışlara bağlı sel olaylarının “kardeş” olduğunu söylüyor.

Kurak geçen dönemlerin toprağın üzerindeki en büyük etkisi “hidrofobisite”, yani “su geçirmezlik.” Kuraklık nedeniyle, asfalt ve beton kadar kuru olan  sertleşmiş toprağın üzerine yağan sağanakların etkisi, betonun üzerine yüksek hızla su dökmeye benzetiliyor. Yani asfalt olmayan alanlar da bu tür aşırı yağışlarla karşılaştığında asfalt gibi davranıyor; su toprak tarafından emilemiyor, yüzeyde kalıp akışa geçiyor.

Bu tür aşırı yağışlara büyük miktarda yağmur getirse de genellikle küçük bir alanda etkili oluyor ve kısa sürüyor. Bu durum da toprağa iyileşmesi için yeterli zaman vermiyor. 

Ayrıca, aşırı ve sert yağışlar, bitki örtüsünü de daha küçük parçalara ayırıyor ve bu korumadan yoksun kalan toprak yapısı ikincil bir zarar görüyor; toprağa daha az su sızıyor. Suyun çok hızlı hareket edebileceği dik yamaçlı, engebeli araziler ise özellikle yüksek risk altında.

Toprağın Kirişçi’nin dediği gibi ‘suya kavuşması’ için art arda birkaç saat ve gün boyunca devam edecek hafif bir yağmura ihtiyacı var. Ancak böylece toprak nemini normale çıkarma olanağı bulabiliyor.

Barajlarda su artmış

Selin ardından Atatürk Barajı’nda su mesafesinin 300 bin metreküp arttığını söyleyen Kirişçi, konuşmasında bunun “önemli bir şey” olduğunu da vurguladı: “Tabii ki taşkın, sel olmasın. Üç günde bu kadar yağış olsun elbette istemeyiz” .

Dünya’dan ders çıkarmak

Yalnızca geçen yıl içinde, Pakistan’ın üçte birini sular altında bırakan yıkıcı seller ve ABD‘nin güneyinde devam eden büyük kuraklık ciddi zarara neden olmuştu. Bu yıl ise Kaliforniya defalarca sular altında kaldı, Freddy tropikal siklonu nedeniyle Mozambik’e kısacık bir sürede bir yıllık yağışın yağdı.

Nature Water’daki araştırmaya göre, en yoğun sel ve kuraklık, 2015’te yılda ortalama üç kez görülüyordu. Artık dünya ülkeleri yılda en az dört kez bu tür aşırı hava olaylarına maruz kalıyor.

2002’den 2021’e kadar dünya çapında binden fazla kuraklık ve sel olayını analiz eden araştırmacılar, bu iklim motifinin etkisini artırarak devam ettireceği uyarısı yapıyor.

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.