[Babil’den Sonra] Smithsonian Folkways Records

Smithsonian Enstitüsü, bilimsel araştırmalar yapmak, sergiler açmak, kamuya açık eğitim programları düzenlemek ve yayınlar yapmak amacıyla 1846’da ABD’de Washington DC’de kuruldu.

İngiliz bilim insanı James Smithson (1765-1829) servetini bilginin toplanması ve yaygınlaştırılması amacıyla çalışacak bir kuruma vakfetti ve enstitü 1846’da faaliyetlerine başladı.

Enstitünün ilk sekreteri Joseph Henry kurumun bir bilimsel araştırma merkezi olduğu kadar, araştırmalara konu olan hemen her alanda koleksiyonlara da yer vermesi gerektiğine dikkat çekiyordu.

The Castle 1855’de inşa edildi.

Enstitü’nün merkez binası (The Castle) 1855’de kullanıma açıldı. 1858’de Tasarım Müzesi, 1881’de Sanat ve Endüstri Binası, 1891’de Ulusal Zooloji Parkı, 1910’da Ulusal Doğa Tarihi Müzesi, 1946’da Panama’da Tropikal Araştırmalar Enstitüsü, 1946’da Ulusal Hava Müzesi, 1964’de Amerikan Ulusal Tarihi Müzesi, 1965’de Çevre Araştırmaları Merkezi, 1967’de Anacostia Müzesi, 1968’de Amerikan Ulusal Sanatı Müzesi ve Ulusal Portreler Galerisi, 1971’de Carrie Bow Deniz İstasyonu, 1972’de Renwick Galerisi, 1976’da Ulusal Havacılık ve Uzay Müzesi, 1984’de Afrika Sanatları Müzesi, 1989’da Amerikan Yerlileri Müzesi, 1990’da Ulusal Posta Müzesi, 1997’de Latin Araştırmaları Merkezi, 2003’de Afrika- Amerika Tarih ve Kültür Müzesi açıldı.

Bugün Smithsonian Enstitüsü’nün, ABD’nin 45 eyaletinde, Porto Riko ve Panama’da yer alan 200’den fazla kurumu vardır. Her yıl 30 milyon ziyaretçiye kapılarını açan enstitünün bir Ulusal Hayvanat Bahçesi, 19 müzesi ve 9 araştırma merkezi bulunmaktadır.

Smithson koleksiyonları arasında 154 milyon eser bulunuyor. Enstitünün dijital platformlarından yaklaşık 10 milyon veriye ulaşmak mümkün. Enstitünün kütüphanelerinde 2 milyondan fazla kitap bulunuyor.

Enstitünün çok sayıda kitap yayımı dışında iki de süreli yayını bulunmaktadır. Smithsonian Dergisi her ay yayımlanır. İki ayda bir de Air & Space Dergisi’ni yayımlanmaktadır.

Enstitü 1878’den bugüne enstitünün çalışmalarına, sanata, bilime, tarihe, eğitime ve teknolojiye katkısı olan bireyleri James Smithson Madalyası, James Smithson Bicentennial Madalyası, Hodgkin Madalyası, Henry Madalyası ve Langley Altın Madalyası ile ödüllendirmektedir.

Enstitüye buradan ulaşabilirsiniz: www.si.edu

Smithsonian Enstitüsü, bugün ABD senatosunun denetiminde, David J. Skorton sekreterliğinde 17 kişiden oluşan bir yönetim kuruluyla idare edilen; 1,2 milyar dolarlık yıllık bütçesi, yaklaşık 7 bin çalışanıyla dünyadaki en büyük müze, eğitim ve araştırma kompleksine sahip olan; küresel iklim yıkımına karşı biyoçeşitliliğin, paha biçilmez sanat yapıtlarının ve çok daha fazlasının korunmasında aktif olarak çalışan küresel bir kuruluştur. 

Smithsonian Folkways

Bir müziksever olarak beni en çok enstitünün müzik arşivi ilgilendiriyor. Bu bölümde Ash Records’un, Smithsonian Folkways’e dönüşmesinin hikayesinden de kısaca söz etmek istiyorum.

Folkways Records’un kurucusu Polonya göçmeni bir radyocu-ses mühendisi olan Moses (Musa) Asch, 1905’de Polonya’da dünyaya gelir. Önemli bir yazar olan babası Sholem Asch ailesini 1912’de Paris’e taşır. 1914’de baba Ash çalışmak için Newyork’a gider. Bir yıl sonra ailesini de yanına alır. Küçük Moses, Avrupalı göçmenlerle birlikte Ellis Adası’na ayak bastığında henüz 10 yaşındadır. Moses, 1920’lerin ortalarında Almanya’da radyo mühendisliği okumaya gider. Büyük Buhran yıllarında ABD’ye döner, çeşitli elektronik firmalarında çalışır. Sonra radyo onarımı yapan Radio Labs’i kurar. Yaşamı boyunca ses mühendisliğini tutkuyla sürdürür. Ses kaydediciler üzerine çalışır.“Birdcage” olarak adlandırılan Moses Asch yapımı dinamik bir stüdyo mikrofonu, 1940.

1940’da New Jersey’de Albert Einstein ile tanışır. Einstein, Moses’i dünyadan sesler kaydetmeye ve belgelemeye davet eder. Kısa bir süre sonra Moses, Manhattan’da küçük bir stüdyosu olan Ash Records’u kurar. Büyük stüdyoların aksine sanatçılardan herhangi bir kayıt ücreti talep etmez. Açık kapı politikasıyla kısa zamanda çok sayıda genç ve eşsiz müzisyeni kendisine çeker. Canlı kayıt konsepti de ilk kez Ash Records ile yaşam bulur.

https://folkways.si.edu/woody-guthrie/this-land-is-your-land-the-asch-recordings-vol-1/american-folk-struggle-protest/music/album/smithsonian

Woody Guthrie, toprak sahiplerine karşı yazdığı şarkısı “This Land is Your Land” i ilk kez 1944’de bu stüdyoda kaydetti.

Moses Arch, New York, 1955

Ash Records 1948’den sonra Folkways Records adıyla çalışmalarına devam eder. 1949-1987 yılları arasında caz, folk, klasik, avangard ve dünya müziği türlerini kapsayan 2000’den fazla albüm yayımlanır. Folkways koleksiyonlarında Woody Guthrie, Pete Seeger, Lead Belly, Duke Ellington, James P. Johnson, Dizzy Glespie, John Cage ve Charles Ives gibi büyük müzisyenlerin kayıtlarına rastlamak mümkün.

Harry Smith’in ilk blues ve halk müziği kayıtlarının yeniden yayımlandığı Amerikan Halk Müziği Antolojisi bu müziği genç kuşaklara taşıdı ve Dave van Ronk, Peter, Paul and Mary, Bob Dylan vb. gibi genç folk müzisyenlerine de ilham kaynağı oldu.

Moses Asch giderek yaşlanıyordu ve Folkways Records koleksiyonunun kendisinden sonra da yaşatılmasını istiyordu. Smithsonian Enstitüsü’nün her yıl düzenlediği Folklife Festivali’nin yöneticisi Ralph Rinzler’ı buldu. Enstitü’nün dünyadan sesleri kapsayan çalışmalarını uzun süreden beri takip ediyordu ve enstitünün Folkways koleksiyonu için en emin yer olduğunu düşünüyordu. Enstitü’den tek bir talebi vardı: Satış rakamlarına bakılmaksızın sonsuza kadar koleksiyon albümleri basılı olarak yayımlanacaktı. Enstitünün bazı üyeleri koleksiyonun repertuvar dengesini gerekçe göstererek bu anlaşmaya pek de sıcak bakmıyorlardı. Rinzler bu itirazlara ayak diremeye devam etti. Moses Asch 1986’da hayata veda ettiğinde bu tartışmalar henüz sonuçlanmamıştı. Asch ailesi Moses’in ölümünden bir yıl sonra Folkways kayıtlarının Smithsonian Enstitüsü’ne geçmesini sağladı.

1987’de Smithsonian Enstitü’nün “Folklife ve Kültürel Miras Merkezi” içerisinde Smithsonian Folkways kurulur.

Smithsonian Folkways Records, bugün arşivinde 2300 civarında albümün yer aldığı koleksiyonuyla Moses Asch’ın” Seslerin belgelenmesi, korunması ve yayılması yoluyla halklar arasında daha fazla anlayışı destekleyerek, müzikal ve kültürel çeşitliliğin, dünyadaki yaşam kalitesine katkıda bulunmak; ses kayıtlarının ve eğitim materyallerinin yayılmasıyla, insanların kendi kültürel miraslarıyla ilişkilerini güçlendirmek ve diğerlerinin kültürel mirasına dair farkındalıklarını ve takdirlerini arttırmak” misyonunu, bugün de dünyanın dört bir yanından insanların müziğini, sözlerini ve seslerini belgeleyerek sahip çıkıyorlar.

Enstitünün 70 yıldan bugüne yayımladığı albüm koleksiyonuna www.folkways.si.edu adresinden ulaşabilir, her bir albümü 9.99 USD karşılığında bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

Bu hafta Açık Radyo (94.9) Babil’den Sonra programında Smithsonian Folkways albümlerinden seçtiğim şarkıları dinleteceğim. Bundan sonraki programlarımda da bu albümlerde yer alan sevdiğim şarkılara zaman zaman yer vermek istiyorum.

İnsanlık tarihinin eşi zor bulunur seslerini bizlere ulaştıran Moses Arch, Alan Lomax, Bela Bartok, Muzaffer Sarısözen ve benzeri müzik ve ses arkeologlarına çok şey borçlu olduğumuzu düşünüyorum. Babil’den sonra belki rüzgârın önünde bugün de dolaşan bu sesleri- sözleri kayıt altına alıp yeryüzüne indirdiler, ölümsüzleştirdiler. Geride, daha ne kadar baki kalacağını bugün tam olarak kestiremediğimiz bu mavi gök kubbe altında ruhumuzu güzelleştiren hoş sadalar bıraktılar ve gittiler…

Kaynak: www.si.edu

 

Ercüment Gürçay

 

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Moda dünyası çocuk istismarı üzerinde yükseliyor

Çocuk işçiliğinin bu kadar yaygın olmasının temel sebebi, denetimsizliğin getirdiği sömürü kolaylığı. Lüks markalar için ise 'bakmazsan görmezsin' kuralının işlediği bir sır değil. 

Konut ve barınma: Engels’e göre konut sorunu

Konut ve barınma sorununa bakarken, bu defa temel bir kaynakla; Engels'in yaklaşık 150 yıl önce yazdığı 'Konuk Sorunu' broşürüyle başlamak ilginç olabilir.

Gıda ve kent

Tüm dünyada taze gıdaya erişmekte en önemli sorun aradaki kademeler veya tekeller. Türkiye'de ise ek olarak tarımsal üreticiler ve tüketciler çok güçsüz ve örgütsüz. 

Bangladeş’te iklim krizi ve hak arayışları giyim endüstrisini endişelendiriyor

Bangladeş gibi ülkelerin hem yoksulluk ve sömürü hem de iklim krizinin aşırı sonuçlarıyla mücadele ediyor olması ikisinin de sebebinin aynı olmasından kaynaklanıyor.

90 dakika

Belediyeler aradıkları finansman kaynağını vatandaşlara ödetme dışında seçenekler yaratabilir. Ücretsiz kamusal ulaşıma geçişe kadar aktarmalı kent içi yolculuklar bunlardan biri olabilir.

EN ÇOK OKUNANLAR