İfade Özgürlüğüİnsan HaklarıManşetTürkiye

AYM, ‘üyesi olmadan örgüt adına suç işleme’ hükmünü iptal etti

0

Anayasa Mahkemesi (AYM), Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” suçunu düzenleyen hükmü iptal etti. Karar dört ay sonra yürürlüğe girecek.

Resmi Gazete‘de yayımlanan karara göre, Patnos Ağır Ceza Mahkemesi ile İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemeleri, TCK’nin 220. maddesinin “Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” suçunu düzenleyen 6. fıkrasının Anayasa’nın 2, 13 ve 38. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek, iptali yönünde karar verilmesini talep ederek AYM’ye başvurdu.

Başvuruda, itiraz konusu kuralın kamu gücünü kullanan organların keyfi davranışlarının önüne geçecek ve kişilerin hukuku bilmelerine yardımcı olacak şekilde erişilebilir ve öngörülebilir olmadığı, kuralda belirlilik bulunmamasının hukuku devlet ile suçta ve cezada kanunilik ilkeleriyle bağdaşmadığı belirtildi.

Talebi değerlendiren AYM, itiraza konu kuralın erişilebilir nitelikte kanun hükmü olsa da  kuralın belirli olduğunun söylenebilmesi için uygulamasıyla ortaya çıkacak sonuçların da öngörülebilir olması gerektiğine vurgu yaptı; kuralın kamu otoritesinin Anayasa ile korunan temel haklara yönelik keyif müdahalesine karşı koruyucu önlem içerip içermediğinin de belirlenmesi gerektiği ifade edildi.

‘Suçun kapsamını genişletiyor’

Kuralda yer alan “örgüt adına işlenen suç” kavramından ne anlaşılması gerektiğine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinin ve işlenen suçlar arasında bir ayrım yapılmadığının anlaşıldığı dile getirilen kararda, şu ifadelere yer verildi:

“Başka bir ifadeyle, niteliğine ya da ağırlığına bakılmaksızın, herhangi bir suçun örgüt üyesi olmayan bir kişi tarafından bir örgüt adına işlendiği değerlendirildiğinde, kişiler ayrıca örgüte üye olma suçundan da cezalandırılmaktadır. Bu durum son derece ağır bir itham ve ceza öngören bir suçun kapsamını ölçütleri belirsiz olacak biçimde genişletmektedir. Yargı makamlarının da örgüt adına işlenen suç kavramını her somut olayın özelliklerine göre farklı yorumladıkları ve belirliliğin yargısal yorumla da sağlanamadığı anlaşılmaktadır.”

‘Yeterli bir gerekçeyle gösterilmeli’

Kişinin örgüt adına suç işlediğinin kabul edilmesi durumunda örgüte üye olma suçundan da cezalandırılmasının belirlilik incelemesi bakımından gözetilmesi gereken diğer bir husus olduğu belirtilen kararda, “İlke olarak kişinin silahlı örgüte üyelikten cezalandırılabilmesi için eylemlerinin sürekliliği, eşitliliği ve yoğunluğu veya bu özellikler olmasa dahi suçun niteliği ile örgütün amacına ulaşma bakımından ancak örgüt üyeleri tarafından işlenip işlenemeyeceği gözetilmeli, örgütle organik bir bağının bulunduğu ve örgütün hiyerarşik yapısı içinde bilerek ve isteyerek hareket ettiği yeterli bir gerekçeyle gösterilmelidir” değerlendirmesi yapıldı.

Kararda, şu ifadelere yer verildi:

“Buna karşın itiraz konusu kural uygulandığında silahlı örgüte üye olma suçu bakımından aranan belirli şartlar, örgüte üye olmayan ancak örgüt adına suç isleyen bir kimse yönünden aranmamakta ve her iki kategorideki kimseler arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın örgüte üye olmayan ancak örgüt adına suç isleyen bir kimse örgüt üyesi olarak cezalandırılmaktadır. Bu itibarla bir kimse silahlı örgütle zayıf da olsa bir şekilde bağlantısı bulunduğu iddia edilen bir suç işlediği gerekçesiyle, örgütle bağlantısı açıkça ortaya konulmaksızın, işlediği suçun yanı sıra gerçek içtima hükümleri uyarınca ayrıca örgüt üyeliğinden de cezalandırılmaktadır. Bu durum, örgüt adına suç işleyen kimsenin örgüt üyelerine göre daha ağır cezalarla karşılaşmasına neden olmaktadır.”

‘Temel haklar üzerinde güçlü bir caydırıcı etki yaratıyor’

Kararda işlenen suçun temel hakların kullanımıyla ilgili olması durumunda kuralda yer alan “örgüt adına” kavramının belirsizliğinden kaynaklı geniş yorumu nedeniyle ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ya da örgütlenme veya din ve vicdan özgürlüğü gibi temel haklar üzerinde güçlü bir caydırıcı etki yaratıldığına da dikkat çekildi.

AYM, söz konusu kuralın kişilerin son derece ağır bir suçtan cezalandırılmalarına neden olacak şekilde geniş yorumlanmaya da müsait olduğunu; kamu otoritesinin keyfi uygulamalarını önleyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olmadığı için, bu yönüyle kanunilik şartını taşımadığını da belirtti.

İtiraza konu kuraldaki “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır.” ifadesinin Anayasa’nın 38. maddesine aykırı olduğuna hükmeden Anayasa Mahkemesi, TCK’nin “Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” suçunu düzenleyen 220. maddesinin 6. fıkrasını oy birliğiyle iptal etti.

Yüksek mahkeme, kararın dört ay sonra yürürlüğe girmesini uygun gördü.

Yazar Mehmet Altan, AYM’nin söz konusu kuralla ilgili gerekçesini 2017’de ifade ettiğini hatırlatarak, “O maddeden yargılanıp hukuk giyenler ne olacak?” diye sordu.

Av. Akın Atalay ise Cumhuriyet davasında yargılanan gazetecilerin de bu maddeye dayanarak tutuklandığını hatırlattı. O zaman bu kuralın kanunsuz olduğunu görmeyenlere seslenen Atalay, “Ne oldu 2-3 yıl sonra hidayete mi erdiniz” diye sordu; Hrant Dink‘in katili Ogün Samast‘a “cemaate üye olmadan, onun adına suç işlemek”ten açılan yeni davanın da “güme gittiğini” söyledi.

You may also like

Comments

Comments are closed.