Greenpeace Almanya’nın ulaşım kampanyacısı Clara Thompson şunları söylüyor:  “Sıradan insanlar iklim krizinin seller, kuraklıklar, sıcak dalgaları ve orman yangınları gibi yıkıcı etkileriyle karşı karşıya kalırken ultra zenginler iş seyahati bahanesiyle özel jetlerine binmeye devam ediyor, ancak çoğu zaman Avrupa’nın en lüks tatil yerlerine eğlence amaçlı seyahatler için bu araçları kullanıyor. Bu özel uçuşlar havacılık emisyonlarının orantısız bir payını oluşturuyor ve iklim acil durumunu hızlandırıyor. Bu abartılı lüks sadece çevresel zararı kötüleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda eşitsizliği de derinleştiriyor ve çoğunluğun iklim felaketlerinin ve günlük zorlukların sonuçlarına katlanmasına neden oluyor.”

‘Atatürk Havalimanı artık sadece zenginlere hizmet ediyor’

Greenpeace Türkiye Sosyal Politikalar Kampanya Sorumlusu Elif Şenyurt da rapor sonuçlarının gelir eşitsizliği boyutuna dikkat çekiyor:

“Eğer Türkiye’deki ultra zenginler, Hollanda gibi kişi başına düşen gelirin çok daha yüksek olduğu bir ülke ile benzer sayıda özel jet uçuşu yapıyorsa, bu, Türkiye’deki ultra zenginlerin, toplumsal gelir eşitsizliğini derinleştiren bir yaşam tarzına sahip olduğunu gösterir. Zira, 2023 yılında gerçekleşen 1.982 uçuşla Türkiye’deki söz konusu ultra zenginler bu kadar yüksek karbondioksit emisyonuna neden olurken, karbon emisyonlarının neden olduğu iklim krizine bağlı yaşanan sel felaketi gibi aşırı hava olayları ise düşük gelirli kırılgan grupların hayatlarını etkiliyor.

Greenpeace olarak, savunmasız toplulukları tehlikeye atarken sadece ayrıcalıklı bir azınlığa hizmet eden bir lüks olan özel jetlerin derhal yasaklanması çağrısında bulunuyoruz. Buna ek olarak, Avrupa’da servet vergisi gibi önlemlerin uygulanması sadece iklim adaletini ilerletmekle kalmaz, aynı zamanda uygun fiyatlı konut ve toplu taşıma gibi kamu malları için de finansman sağlayabilir. Zenginlerin hoşgörüsü yerine kamu yararına öncelik verilmesi, daha adil ve sürdürülebilir bir gelecek için elzemdir.”

Şenyurt bununla birlikte özel jet uçuşları için en çok tercih edilen noktanın Atatürk Havalimanı olmasına da dikkat çekiyor:

“İstanbul Havalimanı ve Sabiha Gökçen gibi daha modern ve ‘ticari’ uçuşlar için kullanılan tesisler bulunmasına rağmen, Atatürk Havalimanı’nın özel jet trafiğinde hâlâ tercih edilmesi, sosyoekonomik açıdan dikkat çekici bir tablo ortaya koyuyor. Şu anda ticari kullanıma kapalı olan Atatürk Havalimanı’nın özel jetler için yoğun bir merkez olarak kullanılması, hem toplumsal kaynakların adaletsiz dağılımını hem de zenginler ile toplumun geri kalan üyeleri arasındaki farkı simgeliyor.

Üstelik bu kullanım, İstanbul gibi büyük bir metropolde altyapı ve kamu kaynaklarının daha verimli ve adil bir şekilde dağılmasını engelliyor. Şehrin geniş kitleleri toplu taşıma ve diğer ulaşım hizmetleri konusunda zorluk çekerken, Atatürk Havalimanı’nın sadece zenginlere hizmet eden bir alan olarak kalması, gelir eşitsizliğinin mekânsal ve hizmet boyutunu da ayrıca gözler önüne seriyor.”