İklim KriziManşet

Atlantik akıntısının yavaşlaması dünyayı La Niña atmosferine sokuyor

0
İklim değişikliği, tropik bölgelerden Kuzey Atlantik‘e kadar sıcak suyu taşıyan okyanus akıntılarının taşıyıcı kuşağını yavaşlatıyor .

Nature Climate Changede geçen hafta yayımlanan araştırma, bu Atlantik kuşağının tamamen çökmesi durumunda küresel iklime yapacağı etkileri inceledi. Buna göre, “Atlantik meridyen devinim sirkülasyonu” olarak adlandırılan bu sistemin çöküşü, Dünya’nın iklimini La Niña benzeri bir duruma çevirecek.

Okyanuslar, büyük miktarlarda ısı ve karbonu emerek iklim değişikliğinin yarattığı değişimin hızını yavaşlatarak, Dünya’nın iklim çarkı olarak işlev görüyor. Ancak deniz seviyesinin yükselmesi, buzların erimesi ve bu yüzyıl için öngörülen Atlantik devinim sirkülasyonunun yavaşlaması, sadece Kuzey Atlantik bölgesini değil, Avustralya ve Antarktika‘ya kadar çok geniş bir bölgeyi dramatik şekilde etkileyebilir.

Bu, doğu Avustralya‘da ve çevresindeki bölgelerde daha fazla aşırı yağmura ve sel, güneybatı ABD ve çevre ülkelerde ise daha kötü kuraklık ve orman yangını mevsimleri anlamına geliyor. 

La Niña’nın okyanusu ısıtması sonucunda geçen iki yıl boyunca  Avustralya’daki Yeni Güney Galler ve Queensland‘de rekor kıran sellerle, şimdiye kadar yaşanan en yağışlı koşullardan bazıları meydana gelmiş; Kuzey Amerika’nın güneybatısında, rekor düzeyde bir kuraklık ve şiddetli orman yangınları görülmüştü.

Atlantik meridyen dolaşımını tersine çeviren nedir?

Atlantik sirkülasyonu, Avrupa ikliminin ılıman kalmasına yardımcı olurken, Kuzey Atlantik’e büyük bir ılık tropik su akışı içeriyor. Bu durum, Güney Yarımküre‘deki Antarktika sularında da eşdeğer bir sirkülasyon şeklinde görülüyor.

120.000 yıl öncesine uzanan iklim kayıtları , Atlantik devinim sirkülasyonunun buzul çağlarında kapandığını veya önemli ölçüde yavaşladığını ortaya koysa ve insan uygarlığının yaklaşık 5.000 yıl önce başladığından beri nispeten istikrarlı devam etse de son birkaç on yılda bir yavaşlama tespit edildi ve bu durum bilim insanlarını endişelendiriyor. 

Bunun nedeni ise, küresel ısınma sonucunda Grönland ve Antarktika’daki kutup buzullarının erimesi. Bu buzullar eridiğinde okyanuslara büyük miktarda tatlı su karışıyor ve yüksek enlemlerde yoğun suyun aşağıya  batmasını azaltıyor.

Sadece Grönland çevresinde, son 20 yılda 5 trilyon ton buz eridi.  Küresel ısınma bu hızla devam ederse, söz konusu erime hızı önümüzdeki on yıllarda daha da artacak.

Okyanusların anatomisini değiştirecek

Kuzey Atlantik ve Antarktika’daki sirkülasyonların çöküşü, dünya okyanuslarının anatomisini ve deniz ekosistemlerini derinden değiştirme potansiyeli taşıyor: Okyanus derinliklerini karıştıracak, oksijeni tüketecek ve derin sular okyanus dibinden yeniden yüzeye çıktığında buradaki besin maddelerinin de yukarı doğru yükselmesine neden olacak.

Çalışmada böyle bir durumda Dünya’nın ikliminin nasıl görüneceğini incelemek için kapsamlı bir küresel model kullanıldı. Model simülasyonlarının ortaya çıkardığı ilk şey, Atlantik’teki devinim sirkülasyonu olmadan, Ekvator’un hemen güneyinde büyük bir ısı yığını oluşmasıydı.

Tropikal Atlantik sıcaklığındaki bu artış, daha sıcak nemli havayı üst troposfere (atmosfere yaklaşık 10 kilometre) iterek, kuru havanın Doğu Pasifik‘e inmesine neden oluyor.  Alçalan hava daha sonra sıcak suyu Endonezya denizlerine doğru iten rüzgarları güçlendiriyor. Bu da tropikal Pasifik’i La Niña benzeri bir duruma getirmeye yardımcı oluyor.

Çalışmanın öngörülerine göre, Atlantik’in devinim sirkülasyonundaki değişiklik Antarktika kadar güneyde hissedilecek. Batı Pasifik üzerinde yükselen sıcak hava, güneyden Antarktika’ya yayılan rüzgar değişikliklerini tetikleyecek. Bu, Antarktika’nın batısında yer alan Amundsen Denizi üzerindeki atmosferik alçak basınç sistemini derinleştirecek.

Bu düşük basınçlı sistemin, Ross Denizi kadar batıdaki buz tabakası ve buz sahanlığı erimesinin yanı sıra okyanus sirkülasyonu ve deniz buzu kapsamını etkilediği biliniyor.

La Niña hava olayı nedir?

La Nina, güçlü rüzgarların Büyük Okyanus‘ta sıcak yüzey suyunu, Güney Amerika’dan uzağa, Endonezya‘ya doğru götürmesiyle ortaya çıkıyor. Bunun yerini, daha soğuk derinlerden yüzeye çıkan su alıyor.

Bu durum da, dünyanın çeşitli bölgelerinde önemli hava durumu değişikliklerini beraberinde getiriyor.

Çok güçlü bir La Nina yaşanırsa, hat üzerindeki ülkeler çok yağışlı bir kış geçiriyor, güneydoğu Asya’da da daha hareketli bir muson mevsimi anlamına geliyor. Sıklıkla kar yağış getiren,  atmosferin yüzeyi ile daha yüksek kesimleri arasındaki rüzgar değişimini azalttığı için daha çok sayıda büyük fırtınaya yol açan bu hava olayı, aynı zamanda bazı bölgelerde de kuraklığa yol açıyor.

Normalde küresel sıcaklıklarını düşürmesi beklenen hava olayı, WMO‘dan Prof. Petteri Taalas‘a göre, bu durum sera gazları tarafından atmosferde tutulan sıcaklıkla çoktan dengelenmiş durumda.

Son güçlü La Nina 2010-2011’de gerçekleşmişti.

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.