Erzincan’ın İliç ilçesine bağlı Çöpler Köyü’ndeki Çöpler Altın Madeni 2010’dan beri faaliyette. Maden işletmesinin atıkları çevreye yıllardır büyük zararlar veriyor. Madenin bölgeye getirdiği son çevre felaketi ise içerisindeki sıvıda siyanür olan boruların birisinin kırılması sonucu yaşandı. 21 Haziran’da madenin borularından biri kırıldı ve 20 ton civarında siyanür bulunan solüsyonun borulardan çevreye yayıldığı bildirildi. Olay gününe ilişkin jandarma tutanağında ise yırtılan boru içerisinde yaklaşık 20 m3 siyanürlü solüsyonun liç sahasına ve yola aktığı belirtildi. Şirketten açıklama ancak günler sonra gelebildi. Şirket sosyal medya yapılan paylaşımları yalanlarken siyanürün sızdığı iddiasını ise doğruladı.
Maden yıllardır vatandaşlar ve ekosistem için büyük çevre ve sağlık sorunları silsilesine neden oluyor. Konu birçok kez gündeme getirilmesine rağmen herhangi bir gelişme de yaşanmış değil. Üzerine bir de kapasite artışı için ÇED raporları alındı.
Anagold bünyesindeki Alacer Gold ve AKP’ye yakın bir şirket olan Çalık Holding yaşamı zehirleyen madenin sahibi. Konuyla ilgili olarak doğa mücadelecileri yıllardır seslerini duyurmaya çalışıyor, hukuki yollara başvurarak ekosistemde gerçekleştirilen yıkımların önüne geçmenin yollarını arıyor.
Maden işletmesinin çevreyi kirletmesi iddiasıyla Anagold Madencilik hakkında soruşturma başlatıldı. Cumhuriyet Başsavcılığı sızıntı iddialarıyla ilgili “çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya verilmesi” hükmünü içeren 182’nci maddesinde düzenlenen “çevrenin taksirle kirletilmesi” suçuyla soruşturma başlattı.
Öte yandan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı madencilik firmasına 16 milyon 441 bin Türk lirası idari para cezası kesildiğini ve suç duyurusu yapıldığını açıkladı.
Anagold Madencilik bugün internet sitesi üzerinden konuya ilişkin bir açıklama yayımladı. Açıklamada “Anagold’un faaliyetleri ile ilgili bazı yanlış bilgiler kasıtlı olarak yayılmaktadır. Maalesef gerçeklerle ilgili yaratılan kafa karışıklığı, şahsi mali avantaj sağlamaya çalışan kişilerin yaptığı yanlış ve kasıtlı bilgilendirmelerinin sonucudur” denildi.
Proses tesisleri ve Atık Depolama Tesisi’nin (ADT) en yüksek dünya standartlarında inşa edildiğini iddiasıyla açıklamaya başlayan şirket ADT’lerin ne kadar güvenli inşa edildiğinden, siyanür sızıntısına kadar değindiği bir açıklamada bulundu:
Jandarma tutanağında ise olay günü yaşananlarla ilgili tam olarak şu cümlelere yer verildi:
“Liç (yığın) sahasının Çöpler Komplex Altın Maden sahasının Güneydoğu istikametinde Sabırlı Köyü’ne kuş uçuşu yaklaşık 1,5 km mesafede olduğu görüldü. İsmi geçen şirket yetkililerinden alınan …’e göre 21.06.2022 günü saat 2.13 sıralarından ADR birimi tarafından Liç (yığın) sahasında madeni cevherden ayrıştırmak için kullanılan siyanürlü solüsyonu borularlar vasıtasıyla damlama yöntemi ile İliç sahası üzerindeki cevhere damlatıldığı, söz konusu işlem devam ederken sistem üzerinden basınç kaybı algılandığı ve tespiti için ilgili birimin derhal olaya müdahale ettiği 21.06.2022 saat 2.45’te algılanan basınç kaybının 28 nolu LİFT bölümünde siyanürlü solüsyonun pompalandığı boruda meydana gelen yırtılmadan kaynaklandığı, saat 5.00 sıralarında tespit edildiğini ve tespite müteakip derhal siyanürlü solüsyonu borular vasıtası ile pompalanması işleminin durdurulduğu yapılan incelemede LİFT28 bölgesinde yırtılan boru içerisinde yaklaşık 20 m3 siyanürlü solüsyonun eğime bağlı olarak LİFT27, LİFT26, LİFT 25 ve liç sahası doğu erişim yoluna aktığı, hiç sahası altında döşeli bulunan membranın söz konusu yolda bittiği ve siyanürlü solüsyonu bir kısmının eğime bağlı olarak söz konusu yola aktığı beyan edilerek….”
Konuya ilişkin 24 Haziran’da Erzincan Valiliği tarafından yapılan açıklamada ise tam olarak şu ifadelere yer verildi:
“Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü, İzleme ve Denetim Daire Başkanı Başkanlığında, İl Müdürlüğümüz teknik personellerince sahada gerekli inceleme ve değerlendirmeler yapılmış, yapılan tespitte bölgedeki mevsimsel akış gösteren hiçbir devreye karışma olmadığı, Fırat havzasına gözlemsel olarak ulaşmadığı tespit edilmiştir.”
İliç’te yıllar süren çevre mücadelesinde öne çıkan bir vatandaş olan Sedat Cezayirlioğlu da konuyu çok kez gündeme getirmeye çalışmış ve tehditler aldığını söylemişti.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu tarafından dün yapılan açıklamada ise “Valilik tarafından olayın gerçekleşmesinin üstünden 4 gün geçtikten sonra yapılan açıklamada ‘hiçbir dereye karışma olmadığı, Fırat Havzasına gözlemsel olarak ulaşmadığı tespit edilmiştir’ denilmektedir. Burada öncelikli olarak sorgulanması gereken Erzincan Valiliğinin açıklama yapması için neden 4 gün beklediği ve bu süre içerisinde neler yaptığıdır” denildi ve şunlar eklendi:
“Tutanaklar incelendiğinde sızıntı saat 02:45 itibarıyla fark edilmiş olup saat 05:00 sularında yapılan müdahaleyle solüsyon akışının durdurulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda solüsyonun en az 3 saat süreyle zemin tarafından emildiği düşünülebilir. Bu nedenle siyanürlü solüsyonun çevreye ve yeraltı sularına etkileri derhal tespit edilmeli ve gerekli önlemler acilen alınmalıdır. Elde edilebilen teknik bilginin eksikliğine rağmen, bu denli tehlikeli kimyasalların sadece muhafaza edildikleri alanların değil, taşındıkları hatlarda da çevreye verebilecekleri zarar göz önünde bulundurulmalı, olası sızıntı ve deşarjlara karşın gerekli tedbirler önceden alınmalıdır. Geçtiğimiz aylarda kapasite artırımı için başvuruda bulunan şirketin, bu duyarlılıkla mı kapasite artışına gideceği konusuda ayrı bir sorundur.”
“Yandaşları kollayan politikalar, yetersiz örgüt yapısı, denetim elemanı sayısındaki eksiklik, liyakatsiz atamalar ve kayırmacılık gibi nedenlerle ortada bir denetim mekanizmasından bahsetmek mümkün değildir” denilen açıklamada anti demokratik baskıcı ortamın sivil denetimi de engellediği, yaşamın her alanında ranta dayalı standardı düşük doğa ve insan karşıtı uygulamaların artarak devam ettiği ifade edildi.
Ayrıca TMMOB’nin açıklamasında “Üzülerek ifade etmek zorundayız ki; İliç kazası bir ilk değildir, son da olmayacaktır. Bu tür olaylarla ilgili Odamız tarafından yapılan açıklamalar ve çalışmalar incelendiğinde yaşananların, kamu çıkarlarından uzak, kaynakları, doğayı, halkı ve insanı esas almak yerine, yandaşı koruyan mevcut yanlış ekonomik politikalar devam ettiği sürece, devlet denetim mekanizmaları olması gereken yapı ve işleyişe kavuşturulmadığı sürece, kamu mekanizmaların yanında toplumsal denetim mekanizmaları çalıştırılmadığı sürece bu tür kazalarla karşılaşmaya devam edilecektir” ifadeleri kullanıldı.
2001’de sondaj çalışmalarına başlanan maden işletmesinde 2010’da siyanürle altın üretimine geçildi. 2019’da sodyum siyanür 11 bin tona, sülfürik asit üretimi 122 bin tona çıkarıldı. 2021’de yayınlanan raporda ise 18 adet tehlikeli maddeye yer verildi. Bunlar arasında solunum yollarına, sudaki organizmalara, ciddi yanıklara, aşındırıcı etkilere, cilt ve gözde aşırı tahrişlere neden olan sodyum siyanür, nitrik asit, bakır sülfat, sodyum hidrosülfit gibi tehlikeli maddeler de bulunuyor.
Çöpler Kompleks Madeni için ilk ÇED çalışmaları 2007-2008 tarihlerinde yürütülmüş ve hazırlanan ÇED raporuna, 16 Nisan 2008 tarihinde “ÇED Olumlu” kararı verilmişti.
Maden için 2008’de verilen ÇED Raporu kapsamında 18 yıl sürdürülmesi planlanan faaliyetlerde 100 milyon ton kaya (pasa) ve 52 milyon ton cevher çıkarılacağı belirtiliyordu. Ancak rakamlar zaman içerisinde arttı. 2014’teki ÇED raporunda pasa 173 milyon tona çıkarıldı. 2021’de ise rakamlar dört kata kadar arttı; pasa 420 milyon tona, cevher 85,3 milyon tona çıkarıldı.
TTB’den 25 Mayıs 2021’de konuya ilişkin paylaşılan raporda “Siyanürlü madencilik faaliyeti dört ana aşamadan oluşur: Arama, sıyırma ve patlatma, öğütme ve siyanürleme, atıkların depolanması. Madenciliğin tüm bu aşamaları doğa ve insan sağlığı için farklı tehditler içerir. Biyolojik çeşitlilik, tatlı su varlığı ve insan sağlığını tehdit edecek derecede toksik bir kimyasal olan ‘siyanürlü liçleme kesinlikle yasaklanmalıdır” ifadelerine yer verilmişti.
Türk Toraks Derneği tarafından 24 Temmuz 2017’de bildirilen görüşte ise tesiste kullanılacak maddelerin hemen hepsinin insan sağlığı ve ekolojik yaşam açısından riskli olduğunun altı çizilmişti. Türk Toraks Derneği tarafından verilen görüşte “Bazıları (örneğin kuvars içeren kum) sadece çalışan sağlığı açısından risk oluşturmakta iken (silik, silikozise yol açmaktadır, kanserojen olduğu bilinmektedir); çoğu madde başta çalışan sağlığı olmak üzere, çevredeki insanlar, ekolojik yaşam üzerinde olumsuz etki potansiyeline sahiptirler” denildi.
İşletmenin çalışma süresince hiçbir risk olmayacağı varsayımında bulunması durumunda dahi maden işletmeciliği sona erdikten sonra bu atıkların ortadan kaldırılamadıkları için mevcut tehlikenin varlığını ilelebet süreceği söylenen görüşte, “Bölgenin Fırat Nehri‘ne yakınlığı göz önüne alındığında olası bir sızıntı, yıkım riskinin yol açabileceği çevresel bir felaketin ne boyutlara ulaşacağını öngörmek mümkün değildir” ifadelerine yer verildi son olarak şunlar aktarıldı:
Çevre sağlığı ve hava kirliliği bağlamında işletmede kullanılacak dizel yakıtların yaratacağı çevre kirliliğinin boyutunun da devama miktarlarda olduğu gözlemlenmektedir. Bölgenin aktif fay hatlarına ve Fırat Nehri’ni besleyen su kaynaklarına yakın olması nedeniyle oluşabilecek bir kaç/afet durumunda olumsuz etkilerin Fırat Nehri havzasındaki tüm coğrafyayı ve ekosistemini etkileyebilecek potansiyele sahip olduğu gözükmektedir.”
İTÜ’den Prof. Dr. İsmail Duman’ın ÇED raporuna ilişkin görüşü de diğer iki görüşle benzer nitelikte:
“Fare zehri olarak da bilinen Arsen’in akut etkisi, aşırı miktarda alındığında öldürücü olmasıdır. Kronik etkileri ise şöyledir: cilt kanseri, duyu bozukluğu, refleks kaybı ve depresyon, kansızlık, kalp yetmezliği, kan kanseri, lenf sistemi kanser, karaciğer tümörü, doğuştan sakatlıklar, gelişmesini tamamlamadan doğan bebekler, akciğer kanseri, böbrek yetmezliği ve akıl hastalıkları”
Öte yandan madende saatte 460,65 metreküp su kullanıldığı belirtiliyor. Tesis ayrıca büyük miktarlarda karbondioksit atmosfere salıyor. Raporda karbondioksit (CO2) miktarına ilişkin olarak şu ifadeler yer alıyor:
“Düşük pH seviyesinde cevherdeki karbonatlar asitle reaksiyona girerek CO2 açığa çıkarmaktadır. Asitlendirme prosesi ile büyük miktarlarda CO2 açığa çıkmakta ve böylece otoklavda daha az CO2 açığa çıkarak BO ünitesinde oksijen kullanımı verimini kuvvetlendirmektedir.”
2020’de siyanürlü atık barajı çevresinde gerçekleşen toplu kuş ölümlerinden sahibi şirket sorumlu tutulmuştu. Tesiste artırımın olması halinde Fırat Nehri’ni öldüreceği söylenmiş, çevre aktivistleri tarafından tepki gösterilmişti.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…