TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen “Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” doğanın daha da rahat sömürülmesine, talan edilmesine yol açıyor. Torba tasarının 53, 54, 55, 56 ve 61’inci maddeleri Türkiye doğasında, dağlarında, ovalarında, ormanlarında, meralarında, yaşam alanlarında geri dönüşü olmayacak yıkımlara yol açacak. Yasayla bir nebze korunan doğa alanlarının üzerindeki son koruma örtüsü de kalkacak.
Kamuoyu baskısı oluşması gerekiyor
Açık Radyo’da Utku Zırığ’ın hazırlayıp sunduğu Yeşil Bülten‘e konuk olan HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, torba yasayla meclisten geçmesi için çalışılan 60’tan fazla kanun tasarısının getireceği olası değişiklikleri değerlendirdi. Madencilik, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), meracılık, ormancılık kanunlarında radikal değişimlere yol açacak olan yasa tasarısına karşı kamuoyu baskısı oluşması, çevre hakları ile ilgili tüm örgütlerin, sivil toplum kuruluşların ve vatandaşların karşı çıkıp tepkilerini yükseltmeleri gerektiğini söyledi. Garo Paylan torba yasa süreciyle ilgili şunları anlattı:
Meraları ve yaylaları talan edilmesinin önünü açan yasa teklifi komisyondan geçti
“130 maddelik bir torba yasasından bahsediyoruz ama torba değil çuval ya da çorba yasa teklifi diyebiliriz. 65 ayrı yasayı değiştiren bir torba. Diğer bakanlıklar kendi ihtisas komisyonlarında (İhtisas komisyonları, her siyasi parti grubunun ve bağımsız üyelerin meclisteki üye sayısının meclis üye tam sayısına oranlanması suretiyle oluşturulur) tartışmak istemedikleri her şeyi bu torba kanun yasa tasarısına atmışlar. Maalesef çevreyi, emeği, doğayı, vergileri, toplumsal barışı ilgilendiren pek çok yasa bu torbayla geçiştirilmeye çalışıyor. Bunlarla ilgili mücadelemizi veriyoruz. Meralarla ilgili yasa komisyonda görüşüldü ve maalesef meraları ve yaylaları talan edilmesinin önünü açan yasa teklifi komisyondan geçti. ÇED raporunun başvurudan sonra 3 ay içinde cevap verilmezse kabul edilmiş sayılacağına dair akla, mantığa, vicdana sığmayacak bir teklifle karşı karşıyayız.”
Plan ve Bütçe Komisyonu
AKP’li milletvekilleri “siz çok haklısınız deseler” bile “bizi buraya AK Parti getirdi” diyerek destekliyorlar
AKP’li milletvekillerinin komisyon toplantısında kendilerini desteklediğini anlatan Paylan, “AKP’li vekiller aralarda yanımıza gelip “siz çok haklısınız çok doğru yapıyorsunuz” diyorlar ama hükümet önlerine ne getiriyorsa oradaki milletvekilleri sadece mühür basmaya geliyorlar. Vekiller bir vesayet altındalar. İkna olmasalar, kararı desteklemeseler bile “bizi buraya AK Parti getirdi” diyerek destekliyorlar. Bu yüzden yürütmeyi kontrol edemeyen, dengeleyemeyen, denetleyemeyen bir Meclis var.” diye konuştu.
“Her şey İhtisas Komisyonu’nda tartışılsın”
Paylan, konuşmasında kaliteli bir yasama olması için her şeyin İhtisas Komisyonu’nda tartışılması gerektiğini anlattı.
“TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu 40 vekilden oluşuyor. Bunun 25’i AKP’li, 9’u CHP’li, 4’ü HDP’li, 3’ü MHP’li vekilden oluşuyor. Bu komisyona bugüne kadar hep torba yasalar getirildi. AKP’nin rahatlığı ise “Nasıl olsa basının çok ilgisi yok. Basını da belli oranda sindirdik, kamuoyunda tartışılmasın, biz her şeyi çuvala atalım, Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan hızlıca geçirelim” düşüncesinden geliyor. Torba yasa Genel Kurul’da daha hızlı geçiyor.”
“Her şey İhtisas Komisyonu’nda tartışılsın. İlgili bakan gelsin ama gelmiyorlar. Mevcut Maliye Bakanı orada duruyor. Maliye Bakanı da durumdan bihaber. Bizim de her konuda ihtisas sahibi olmamız beklenemez ama İhtisas Komisyonu’nda tartışılsın istiyoruz. Meclis’te hiçbir komisyon çalışmıyor. Her şey Plan ve Bütçe Komisyonu’na geliyor. “Nasıl olsa orada kolayca geçiririz” diye düşünüyorlar. Bu da kaliteli bir yasama olmasını engelliyor.”
350 Ankara ekibinden, Gazete Duvar yazarı Önder Algedik ise, mera ve zeytinlik yasa tasarısının meclisten geçirilmeye çalışılırken oluşan kamuoyu baskısının verdiği iyi sonucu hatırlattı: “Yapmamız gereken çaresizlik ve şikayet etmek değil, hareket edip yine milletvekillerini aramak olmalı.”
Çevre ile ilgili kanun tasarısı neler getiriyor?
Kanun tasarısının 54.maddesi yasalaşırsa; madencilik faaliyetleri için gereken Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) ve diğer izin süreçlerinin 3 ay içinde bitirilmemesi halinde izin verilmiş sayılacak. Bu tasarı, madencilikte Türkiye’nin tüm çevre mevzuatını rafa kaldırmaktır.
Madencilik adı altında ormanların talana açılması yetmemiş, tasarının 55. maddesi ile orman alanlarında yapılacak madencilik faaliyetleri için ilk 10 yıl için herhangi bir bedel alınmayacağı düzenlemesi getiriliyor.
Tasarının 56. maddesi ile “jeolojik haritalama, jeofizik etüd, sismik, karot, kırıntı ve numune almaya yönelik faaliyetler için ÇED kararı aranmayacağı” düzenlemesi getirilerek Kazdağları ve diğer hassas alanlar madencilerin insafına bırakılmak isteniyor.
Tasarının 61.maddesi ile mera, yaylak ve kışlaklar, endüstri bölgesi, teknoloji geliştirme bölgesi, organize sanayi bölgesi yağmaya açılıyor.
(Yeşil Gazete)