ManşetSivil Toplum

AB’nin Türkiye’ye vize cenderesini kaldırması – “Geçiş Hakkı”

0

Deneyimli gazeteci Andrew Finkel‘in, New York Times’ın çevrimiçi yayınında yer verilen makalesini, Yeşil Gazete gönüllü çevirmenlerinden Özde Çakmak‘ın çevirisiyle sunuyoruz.

***

İlk öpücüğünü hatırlayamayıp  da gazetenin ön sayfasında basılan ilk haberini düşününce dizleri titreyen tek gazeteci ben olmasam gerek. İlk haberim, yanağa konulan bir buse gibiydi: İstanbul’daki İngiliz Konsolosluğu’nun yeni vize bölümüne yer açmak için uğrak yeri olan sosyal kulübünü kapatıyor oluşunun hicvi.

1989 mayısıydı. Birden artan Türkiyeli mültecilerin sayısı – sadece o ay bu sayı 1,500 idi – majestelerinin hükümetini alarma geçirmişti. Bu kişilerin ekonomik nedenlerle iltica ettiğinden şüphelendiklerinden, Türkiyeli bütün vatandaşların uçağa binmeden önce vize alması talep edilmişti.

Türkiye’yi bu konuda sıkıştıran tek ülke İngiltere değildi. Aynısını 1980 yılında, – yıllar boyu ucuz Türk iş gücünü kullandıktan sonra – kendilerini turist olarak tanıtan yasadışı mültecilerin geçişini önlemek için Almanya da yapmıştı. Fransa ve Benelüks ülkeleri de aynı yola başvurdular.

Geriye dönüp bakınca, haberimin daha geniş yer bulmayı hakettiğini düşünüyorum: Türkleri, başka bir ülkeye gitmek için kendi ülkelerinde sıraya girmeye zorlayan düzenlemeler kadar Türkiye-AB ilişkilerini bozan daha büyük, daha güçlü bir güvensizlik sembolü yoktu.

Schengen bölgesine ya da İngiltere’ye vize almak; banka hesap bilgilerinizi, işveren ya da meslek odasından ruhsat alınması, hatta evinizin tapusunun bile bildirilmesi anlamına gelebilir. Paris ya da Beyrut’ta geçirilecek spontane bir haftasonu için bu kadarı fazla. Bu yüzden üniversite kaydına geç kalan öğrenciler var. İş insanları, anlaşmaları imzalamayı kaçırıyor. Dedeler, düğün törenlerinde boy gösteremiyor.

Türkiye 1995 yılında Avrupa ile tam gümrük anlaşması yaptığından beri mallar sınırdan serbestçe geçmesine rağmen Türkler Avrupa Birliği ülkelerini rahatça ziyaret edemiyor.

Türkiye’nin aksine, henüz AB’ye girmek için tam müzakere üyesi bile olmayan Sırbistan 2009’dan beri Schengen vizesi almaları için vatandaşlarını kuyruğa sokmadan Avrupa’ya gönderebiliyor. Oysa, Avrupa ekonomisi durgunluk yaşarken Türkiye ekonomisi yükselişte. Türklerin AB üyeliklerinin askıya alınmasını önyargıya bağlamalarına şaşmamalı.

Fakat, 1973 yılında Türkiye ile o zamanki Avrupa Toplulukları arasında gümrük birliği için yapılan Ek Protokol’den çok sonra uygulamaya konulduğu gerekçesiyle ticari seyahatlere konan kısıtlamanın usulsüz olduğunu söyleyen Avrupa mahkemelerinde sayısı giderek artan emsaller sayesinde bu durum değişecek gibi görünüyor. Bu anlaşma ile 1973 sonrası ticarete ya da hizmetlerin serbest akışına mani olan tüm önlemler kaldırıldı. Ve son yıllarda çok sayıda mahkemenin verdiği karara göre, Türkiyeli bir uzun yol tır şoförünü vize almaya ya da bir iş insanını şirketinin mali durumunu konsolosluk görevlisine göstermeye zorlamak bu türden bir ihlal sayılıyor.

Aradan bayağı zaman geçti ama 2012’nin sonlarına doğru mahkeme kararlarının teşviğiyle Almanya, Danimarka ve Hollanda hükümetleri  bundan sonra iş seyahatine çıkan ya da hizmet sağlayan Türklerden vize talep etmeyeceklerini açıkladılar. Şimdi, Türklerin vize mecburiyetini tamamen ortadan kaldırması için Avrupa Birliği’nin bir yol haritası tayin etmesi bekleniyor.

Umarız, Türklerin Avrupa’ya gitmek için sadece pasaportlarını göstermelerinin yeteceği o büyük gün çabuk gelir. Özellikle, Ankara ile Brüksel’in AB’nin Türkiye’yi üye olarak kabul edip etmeyeceği belirsizliğinden zarar gören ilişkileri onarmaya çalıştığı bir dönemde, vize zorunluluğunu çabuk ve kesin olarak sonlandırmak güven tazeleyecektir. Bu, hem Türkiye’ye bir iyi niyet göstergesi olacak hem de Avrupalıların, sıradan Türklerin Avrupa’ya gezmek için değil orada kalmak için gittiği yolundaki endişelerini giderecektir.

Aslında, Türkiye’nin AB’ye katılmasının arkasındaki mantık vatandaşlarını oraya göçmeye teşvik etmek değil, içerideki reform sürecini hızlandırmaktı. Giriş müzakereleri yolunda giderken Türkiye’deki çeşitli sorunların aşılmasını kolaylaştırdı: idam cezasının kaldırılması, ticari faaliyetlerde daha çok saydamlık, çevrenin korunması.

Kendi ülkende ekonomi canlıysa neden çalışmak için bir başka ülkeye gidesin? Memleketi politik ve kültürel haklarını koruduğu takdirde kim başka bir ülkeye sığınır?

 

Yeşil Gazete içişn çeviren: Özde Çakmak

Metnin özgün hali için (ingilizce) tıklayınız.

(New York Times, Yeşil Gazete)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.