İfade ÖzgürlüğüManşetTürkiye

ABD Dışişleri Bakanlığı Türkiye raporu: Temel haklar kısıtlandı, hukukun üstünlüğünden ödün verildi

0
Fotoğraf: MA

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan İnsan Hakları Uygulamaları 2020 Ülke Raporları açıklandı.

Raporun Türkiye bölümünde 2018 yılında ülkenin Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmesinin ardından “Temel hakların kısıtlandığı ve hukukun üstünlüğünden ödün verildiği” kaydedildi.

Aynı raporda, 2016 yılındaki 15 Temmuz darbe girişiminden beri 60 binden fazla polis, asker ile 125 binden fazla memurun ve yargı çalışanının üçte birinden fazlasının görevden alındığı, 90 binden fazla vatandaşın tutuklandığı, bin 500 sivil toplum kuruluşunun da kapatıldığı bilgileri paylaşıldı.

Sivillerin ölümleri

BBC Türkçe‘nin haberine göre, raporda Güneydoğu Anadolu Bölgesi‘nde sivillerin korunması için yeterli önlemlerin alınmadığı, güvenlik güçlerinin PKK ile savaşta sivil ölümlere yol açtığı ve PKK’nin de saldırılarında sivilleri hedef aldığı kaydedildi.

Türkiye’nin, Irak’ın kuzeyindeki PKK’ye yönelik askeri operasyonlarında sivil can kayıplarının olduğu da ifade edildi.

Uluslararası Kriz Grubu‘na göre, 1 Ocak-10 Aralık tarihlerinde 35 sivil, 41 güvenlik görevlisi ve 235 PKK militanı bu çatışmalar sırasında hayatını kaybetti.

Raporda cezaevlerindeki duruma da değinilirken, 2020 yılında 49 tutuklunun ve hükümlünün hastalık, şiddet veya intihar yüzünden hayatını kaybettiği ve hastalıklar arasında koronavirüs salgının da olduğu belirtildi.

Haksız yargılamalar ve şiddete maruz bırakılma

Şubat ayında Ankara Barosu‘nun gözaltına alındığı belirtilen yedi kişinin kaybolmasıyla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunduğunun hatırlatıldığı raporda, altı kişinin cezaevinde terör suçlamasıyla tutulduğu, birinin işkence gördüğüne dair şikayette bulunduğu ancak savcılığın bu şikayeti incelemeyi reddettiği bilgisi paylaşıldı. Yedinci kişinin nerede olduğunun ise hala bilinmediği ifade edildi.

Bunların yanında, Süryani çift Hürmüz ve Simoni Diril‘in kaybolması ve Simoni Diril’in cansız bedenine ulaşıldığı da belirtildi.

Raporda, PKK ve Gülen yapılanmasıyla ilişkili oldukları iddiasıyla gözaltına alınanların kötü muamele görme olasılığının daha yüksek olduğu kaydedildi.

Ayrıca, İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından polis ve bekçilerin gözaltı sırasında en az 14 kişiye kötü muamele uyguladığının raporlandığı da hatırlatıldı.

Ocak-Kasım aylarında işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı şikayetinde bulunan tutuklu veya gözaltına alınan kişilerinin sayısının 573 olduğu belirtildi.

Raporda, ordu içindeki şüpheli ölümlere de yer verilirken, 18 ordu mensubunun 2020 yılında hayatını kaybettiği, hükümetin veya yetkililerin bu ölümlerle ilgili detaylı bir inceleme yapmadığı belirtildi.

‘2016’dan beri bin 500’den fazla avukat yargılandı’

Nisan 2020 yılında çıkarılan afla ilgili “Kararda yargılama öncesi cezaevinde bulunanlarla ilgili bir madde yer almadı. Aralarında gazetecilerin, avukatların, insan hakları aktivistlerinin de yer aldığı terörle mücadele suçlamasıyla cezaevine yatırılan kişiler de apaçık şekilde kapsam dışı bırakıldı” ifadeleri kullanıldı.

Nisan ayından sonra ise Adalet Bakanlığı tarafından koronavirüs salgını nedenli ölümlerle ilgili bilgi paylaşmadığına da vurgu yapıldı.

Raporda, birçok avukatın PKK ve Gülen yapılanması bağlantısı suçlamasıyla cezaevinde olan kişilerin savunmasını almaktan çekindiği belirtilirken, böyle davalarda avukatların da tutuklandığı bilgisine yer verildi ve şu ifadeler kullanıldı:

2016’dan bu yana 1.500’den fazla avukat yargılandı, 605’i tutuklandı, 441’i uzun süre cezaevinde kaldı. Tutuklanan avukatlardan 14’ü yerel baro başkanlarıydı.”

‘Çok sayıda yargı mensubu görevden alındı’

Raporda, 15 Temmuz 2016 yılı sonrası çok sayıda yargı mensubunun görevden alınmasından dolayı “Ülkedeki savcı ve hakimlerin yüzde 45’inin en fazla üç yıllık deneyimi olduğu” ifadelerine yer verilirken, bu durumun olumsuz sonuçlarının uygulamaya yansıdığı da kaydedildi.

Raporda yer alan bilgilere göre, 15 Temmuz’dan sonra “Darbe girişimine destek ve terör suçlamasıyla” tutuklanan 282 bin 790 kişiden 25 bin 912’si yargılanmayı bekliyor.

17 HDP üyesi ve belediye başkanına yönelik tutuklamalara, 16 HDP’li belediye başkanının görevden alınmasına da değinilen raporda, bu yaşananların önemli bir kısmının 2014’teki Kobane Olayları gerekçesiyle gerçekleştiği hatırlatıldı.

Suçlamaları gizli dosya kapsamına alan savcılıkların, avukatların dosyalara erişimini engellediği belirtilirken, HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş‘ın cezaevinden çıkarılması için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nin kararının bulunduğu da vurgulandı.

‘Hükümeti eleştirenlerin ceza alma riski var’

Hükümeti veya devleti eleştiren vatandaşların soruşturma ya da dava edilme riskinin olduğu kaydedilirken, bazı din, siyasi görüş ve kültürlere yakın olan kişilerin ifade özgürlüklerinin kısıtlandığı açıklandı:

Hükümeti eleştiren ve hassas konularda düşüncelerini ifade eden kişilerin para veya hapis cezası alma, işini kaybetme riski var. Tüm özel Kürtçe yayın yapan gazete ve televizyon kanalları kapatıldı. Libya’da hayatını kaybettiği iddia edilen MİT yetkilisinin cenazesiyle ilgili bir haber sebebiyle yedi gazeteci hakkında tutuklama kararı çıkartıldı. İkisi suçsuz bulundu.”

Eylemlere müdahale

Toplantı ve gösteri özgürlüklerinin de terörle mücadele kapsamında yasaklandığı kaydedilen raporda, güvenlik güçlerinin çoğunlukla orantısız güç kullandığı ve eylemcileri gözaltına aldığı belirtildi.

Yılın ilk sekiz ayında polisin 637 eyleme müdahale ettiği, bin 364 kişinin de bu müdahalelerde şiddete maruz bırakıldığı ifade edildi.

Raporda, özellikle 8 Mart’ta Taksim’de düzenlenen Feminist Gece Yürüyüşü‘ne yer verildi ve 32 kadının gözaltına alındığı söylendi.

Ayrıca, raporda Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu‘nun kurucularından olduğu İstanbul Şehir Üniversitesi‘nin kapatıldığı, bunun Davutoğlu’na karşı bir adım olabileceği belirtildi.

Kadın ve LGBTİ+’lara yönelik şiddet

Raporda, kadına yönelik fiziksel ve cinsel şiddete karşı hapis cezalarının yer almasına karşılık, bu kanunların etkin kullanılmadığına dikkat çekildi.

Kadın cinayetlerinin arttığının da altı çizilen raporda, eşine ve çocuğuna şiddet uyguladığı için tutuklanan Müslüm Aslan‘ın nisan ayındaki afla cezaevinden çıktığı ve aynı suçları yeniden işlediği için bir kez daha tutuklandığı hatırlatıldı.

Kadın sığınma evlerinin 3 bin 482 kişilik kapasitesi olduğu belirtilirken, temmuz ayına kadar toplam 26 bin 347 kadın ve 16 bin 49 çocuğun sığınma evlerinde kalmış olduğu bilgisi verildi.

Raporda, yıl boyunca LGBTİ+’ların ayrımcılık ve şiddet içerikli suçlara maruz kaldığı, buna karşılık polisin kapsamlı önleme çalışması yapmadığı ve çok az sayıda şüphelinin yakalandığı kaydedildi.

Ayrıca, yakalanan şüphelilerin provokasyon yapıldığı gerekçesiyle serbest bırakılmasını veya cezasının hafifletilmesini talep ettiği de ifade edildi.

You may also like

Comments

Comments are closed.