Avrupa genelinde havaya salınan karbondioksitin toplanarak depolanması projeleri hız kazanıyor. İklim uzmanları ve çevre aktivistleri, bu tür yöntemlerin çok pahalı ve uygulaması zor olduğunu, asıl olarak atmosfere sera gazının salınmasını bırakmak veya mümkün olduğunca azaltmak olduğunu söylese de Danimarka ilk kez yurt dışından da karbondioksit depolayacak projeyi bugün hayata geçirdi.
“..I am extremely pleased that the whole perspective on the Danish subsoil from day one is based on an industrial thinking where this resources should be brought to the market and help other countries meet their climate target on a commercial basis,” says @L_Aagaard pic.twitter.com/lsEpVvk2xN
— Project Greensand (@PrjGreensand) March 8, 2023
Danimarka İklim Bakanı Lars Aagard, ülkesinin 2045’e kadar ulaşmayı hedeflediği “sıfır karbon” hedefi doğrultusunda söz konusu projenin önemli bir araç olacağını belirtti:
“İklim hedeflerimize ulaşmamıza yardımcı olacak. Kendi karbondioksit emisyonlarımızdan çok daha fazlasını depolayabilecek toprakaltı alana sahip olduğumuz için diğer ülkelerden de karbondioksit depolayabilme imkanına sahibiz”
30 proje daha var
İngiliz kimya devi Ineos ve Alman petrol şirketi Winterfall Dea‘nın öncülüğündeki “Greensand” projesi, geçen aralık ayında pilot aşamasına geçilmesi için gerekli ruhsatı almıştı.
Kıtada şu an geliştirme ya da faaliyete geçme aşamasında benzer 30 proje daha bulunuyor. Greensand projesini diğerlerinden farklı kılan ise, karbondioksitin sadece yakın bölgelerdeki sanayi alanlarından değil, uzak ülkelerden taşınacak olması.
Gemi ve boru hatlarıyla taşınacak
Projeyle kaynağından alınacak karbondioksitin ilk etapta Belçika‘da sıvılaştırılması ve gemilerle taşınması öngörülüyor. İleriki süreçte taşımada boru hatları da kullanılabilecek.
Greensand projesinde özel konteynerlere doldurulan karbondioksit, eski Nini West petrol platformuna taşınarak deniz tabanının 1,8 kilometre derinliğine enjekte edilecek. Pilot aşama tamamlandığında Nini West’in yakınındaki Siri kuyusunun da kullanıma açılması öngörülüyor. Avrupa’daki benzer projelerde de taşınan sıvılaştırılmış karbondioksitin jeolojik çukurlar ya da içi boşaltılmış petrol ve doğal gaz sahalarında depolanması planlanıyor.
Greensand projesinin yanı sıra Fransız enerji devi TotalEnergies de 2030 yılına kadar yılda beş milyon tonluk karbondioksit depolama projesi üzerinde çalışıyor. Şimdiye kadar kendi karbon emisyonlarını yer altına gömen Norveç’in de önümüzdeki yıllarda yurt dışından karbondioksit depolamaya başlaması bekleniyor.
Today marks the world’s first cross-border, offshore CO₂ storage intended to mitigate climate change. It is a historic day as @PrjGreensand is demonstrating, for the first time, the feasibility of cross-border, offshore CO₂ storage across the full value chain. pic.twitter.com/1QWQvSFBj2
— Project Greensand (@PrjGreensand) March 8, 2023
Eleştiriler: Depolama değil, salmamayı deneyin
Ancak bu tür projelere karşı çevre ve iklim aktivistlerinin önemli eleştirileri bulunuyor. Milyonlarca tonluk kapasiteye rağmen toplam emisyon miktarı düşünüldüğünde depolama projelerinin küresel ısınma sorununa mucizevi bir çözüm sunmayacağı görüşü hakim.
Avrupa Çevre Ajansı verilerine göre AB ülkeleri, pandemi nedeniyle ekonomik faaliyetlerin azaldığı 2020 yılında bile atmosfere 3,7 milyar ton sera gazı saldı.
Karbondioksit depolama projelerinin çevreye vereceği zararlar konusunda da endişeler bulunuyor. Avustralyalı düşünce kuruluşu IEEFA, karbondioksitin toplanmasından depolanmasına giden sürecin yoğun enerji tüketimine yol açacağına işaret ederek toplanan karbondioksitin yüzde 21’ine denk gelen miktarın bu süreçte havaya salınacağı hesaplaması yaptı. Kuruluş, depolardan olası sızıntıların çevreye ciddi etkileri olacağı uyarısında da bulundu.
Projenin maliyetinin kamuoyuyla paylaşılmamış olması da ayrı bir eleştiri konusu.
Çevre kuruluşu Greenpeace’in Danimarka şubesi de projeye karşı çıkıyor. Greenpeace Danimarka’nın iklim ve çevre politikaları yöneticisi Helene Hage, depolama projelerinin sorunu çözmemekle kalmayıp aynı zamanda çevreye zararlı yapıların varlığını sürdürdüğünü söyledi. Hage, “Bu yöntem bizim ölümcül alışkanlıklarımızı değiştirmiyor. Danimarka gerçekten emisyonlarını azaltmak istiyorsa karbondioksiti en fazla üreten tarım ve taşımacılık gibi sektörlere bakmalıdır” dedi.