Mersin NKP: “Japonya’daki nükleer felaketlerden ders alın”

Mersin Nükleer Karşıtı Platformu Japonya'daki kazanın nükleer enerjinin güvensiz olduğunu bir kez daha kanıtladığını ve siyasi bir tercih olan nükleer santral projelerinin derhal iptal edilmesi gerektiğini söyledi.

Mersin Nükleer Karşıtı Platformu Japonya’daki nükleer santral kazasıyla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada Japonya’daki kazanın nükleer enerjinin güvensiz olduğunu bir kez daha kanıtladığı ve siyasi bir tercih olan nükleer santral projelerinin derhal iptal edilmesi gerektiği belirtildi.

Açıklama şöyle:

“Japonya halkına geçmiş olsun dileyerek basın açıklamamızı okuyoruz.

Japonya’da meydana gelen deprem ve tsunami felaketi,en son teknolojinin kullanıldığı nükleer santraller dahil, hepsinin güvensiz, insan ve doğa yaşamını tehdit eden, kirli teknolojiler olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

Japonya’da deprem sonrasında nükleer santrallerdeki tehdit, ciddi boyutlarda olmuştur, nükleer santraller de meydana gelen radyasyon sızıntıları ve radyoaktif kirlenme nedeniyle nükleer santrallere yakın 200.000  kişi yerleşim bölgelerinden tahliye edilmiş ve ülke tarihinde ilk defa bir nükleer acil durum ilan edilmiştir. Nükleer santrallerde yangınlar çıkmış, radyasyon sızıntıları meydana gelmiş, ülke çapında 20 reaktör devre dışı bırakılmıştır. Nükleer santrallerde en son teknolojiyi kullanan Japonya  bile doğa felaketleri karşısında çaresiz kalmıştır.

Nükleer santrallerin dünyada 50 yıldır kullanılmasına rağmen, nükleer santrallerden ve nükleer atıklardan yayılan radyasyonunun etkilerini yok edecek bilimsel bir metot bulunamamıştır. Nükleer santrallerde meydana gelen sızıntıların  ve kazaların sonucunda yayılan radyasyonun Çernobil kazasında ve en son Japonya’da olduğu gibi can kaybı ve geniş çevrenin etkilenmesi söz konusudur. Doğada milyonlarca yıl yok edilemeyen ve sürekli radyasyon yayan nükleer santrallerin atıkları için dünyada hala sürekli depolama alanları kurulamamaktadır, nükleer santrallerin bakım ve güvenlik maliyetleri kuruluş maliyetlerini aşmaktadır. Ayrıca nükleer enerjinin sonlu, finansman, yatırım, işletim, söküm maliyetleri açısından en pahalı, yakıt ve  teknoloji olarak dışa bağımlı oluşu, ekolojik dengeyi bozması nedeniyle ve üretim güvenirliği, kaza ve risk  açısından da en tehlikeli enerji üretim teknolojisi olduğu yaşanmış ve bilimsel olarak kabul edilmiştir.

Deprem kuşağında olan ülkemizde, şiddetli ve yerleşim bölgelerini yerle bir eden deprem ve tsunamilerin meydana geldiğinin bilimsel kanıtlarını tarih yazmıştır. Rusların tamamen  sahip olacağı ve onların denetiminde olacak, dünyada denenmemiş olan VVER 1200 modeli ile, hareketli Ecemiş fay hattına yakın kurulumu planlanan Akkuyu nükleer santrali, taşıyacağı riskler açısından ülkemiz ve dünya için ilerde büyük bir felaket kaynağı olacaktır.

Japonya’daki nükleer tehdit Çernobil faciasında olduğu gibi ülkemizde nükleer lobilere yakın olan medya tarafından gizlenmiştir. Dünya ülkeleri nükleer programlarını yeniden gözden geçirirken, örneğin İsviçre nükleer programını askıya aldığını duyurken, insan ve doğa yaşamını hiçe sayan nükleer lobilerin temsilcileri olan hükümet yetkililerinden nükleer santral projelerine devam kararının verilmesini doğru bulmuyoruz.

Japonya’da yaşanan nükleer felaketlerden hükümetin ders almasını, ülkemiz için bir teknik zorunluluk olmayan, siyasi bir tercih olan nükleer santral projelerinin derhal iptal edilmesini, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılmasını, enerjinin etkin ve verimli kullanılması yönünde kararların alınmasını ve uygulanmasını  talep ediyoruz.

Mücadelemiz bundan sonrada etkin bir şekilde devam edecektir. Herkesi mücadelemize destek vermeye davet ediyoruz.”

(Yeşil Gazete)

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Deprem bölgesi ve bölge planlama disiplini

Deprem bölgesinin, daha fazla otoriteye/ zorbalığa ve 'baba devlete/baba AFAD’a', TOKİ’ye, 'Ben bilirim ve senin için en iyisini ben yaparım' yaklaşımına değil, demokratik ve katılımcı bir bölge planlamasına ihtiyacı var.

[Feminizm/ LGBTİ+ kitaplığı] Feminist iki kadından iki dönem, iki coğrafya

Feminist yazının iki güçlü ismi; Zabel Yeseyan ve Anne Burns, 'Son Kadeh' ve Sütçü' ile okuyucuya zorlu ama zenginleştirici birer yolculuk vaat ediyor.

Ahmet Şık’ın dokunulmazlığını kaldırmak için üç ayrı fezleke hazırlandı

Bağımsız İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'ın dokunulmazlığının düşürülmesi için hazırlanan üç fezleke, TBMM Karma Komisyonu'na gönderildi.

Heinrich Böll Stiftung Türkiye, enerji dönüşümü ve çevre adaleti alanlarında burs veriyor

Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği (HBSD), enerji dönüşümü...

Edirne’de gençler için demokrasi ve insan hakları eğitimi kayıtları başladı

Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği (SEHAK), Amsterdam merkezli Anne...

EN ÇOK OKUNANLAR