Kuruyan nehirler, susuzluk ve kuraklık: Hindistan, tarihinin en büyük afeti ile karşı karşıya!

Channel News Asia’da Desmond Ng ve Tamal Mukherju imzası ile yayınlanan haberi Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Nilüfer Ağaç‘ın çevirisi ile paylaşıyoruz

***

Güney Hindistan’nın hayatının bağlı olduğu Kudretli Cauvery Nehri, uçsuz bucaksız bir kum havuzuna dönüşüyor.

Mahsul ve çiftçiler yok olurken, uzmanlar Güney Hindistan’ın bir zamanlar milyonlarının yaşamının bağlı olduğu Cauvery Nehri’nin kuruyor olmasından insanların yol açtığı “sağduyu kuraklığını” sorumlu tutuyor.

Güney Hindistan’nın hayatının bağlı olduğu Kudretli Cauvery Nehri, uçsuz bucaksız bir kum havuzuna dönüşüyor.

Hindistan’da birbiri ardına yetersiz yağış ve şiddetli kuraklık ile geçen yılların ardından, bereketli ve yemyeşil pirinç tarlaları azalarak kuru, sarı-kahverengi bir manzaraya dönüştü.

52 yaşındaki çiftçi Vijayakumar için pirinç ürünü ailesinin temel gelir kaynağı. Ardı ardına yaşanan ürünlerindeki bereketsizlik ve katlanan borçlardan dolayı dibe vurunca, bu yılın Ocak ayında Tamil Nadu’ daki 2 dönümlük pirinç tarlasının sınırına kadar yalnız bir yürüyüş tutturdu.

Onlarca yıldır çiftçi olmanın zahmetine alışık, dayanıklı sağlam bu adam, orada yakındaki bir ağaca kendini astı.

Şu sıralar kocasının kaybıyla ve artan borçlar ile başa çıkmaya çalışan Vijayakumari’nin eşi, ölen kocasının borçlar yüzünden sürekli endişelendiğini söyledi. ”Aklı hiç huzur bulmuyordu. Sürekli geri ödenecek çok borç olduğunu söylüyordu ve tek oğlunun bunların üstesinden nasıl geleceğine konusunda endişeliydi.”

Eşinin Channel News Asia kanalına bildirdiğine göre, Vijyakumar kızının düğünü ve büyümeyen ürünlerine gübre almak için tefecilerden borç almıştı.

O, resmi olmayan tahminlere göre geçtiğimiz aylarda Tamil Nadu’da ölen yaklaşık 350 çiftçiden biri. Hindu gazetesinin bildirdiğine göre; son 20 yılda 300.000’den fazla borçlu çiftçi, birçoğu aile borçlarına bağlı olarak intihar etti.

İnsanlar Umutlarını Kaybediyor

Yetersiz ve az yağışla geçen yıllar, Güney Hindistan’daki su kaynakları ve köylerin ana su hatlarının kurumasına sebep oldu; özellikle de 140 yılın en kötü kuraklığı ile karşı karşıya kalan Tamil Nadu’nun tahıl yetiştirilen bölgelerinin.

Su aktivisti Dr.Rajendra Singh, ‘’Bu şiddette bir kuraklığı daha önce görmemiştik. İnsanlar hayatlarındaki umudu yitiriyor ve intihar ediyorlar.’’ diyor.

Ramon Magsaysay Ödülü ve Stockholm Su Ödülü’nü kazanan Singh şunları ekliyor: ‘’İnsanlar köyleri terk ediyor ve şehirlere taşınıyorlar… yiyecek yemekleri ve içecek suları yok…Çiftlik hayvanlarına verecek yemleri yok…’’

Güney Hindistan’ın ana hayat yolu, geçtiği bölgelerdeki milyonlarca çiftçinin geçim kaynağı, bir zamanların 800 km.’lik kudretli Cauvery Nehri, Bengal Körfezi’ne dökülmeden önceki pek çok noktası kum sahasına dönüşmüş durumda.

Yoğun ormanlar bir zamanlar, suyun tepe yamaçlarına tutunmasına, nehri de besleyen kaynaklara doğru yavaşça süzülmesini sağlıyordu. Fakat Cauvery yatağı boyunca geniş alanlarda yok edilen ormanlar, toprak erozyonuna ve yağmur düşüşünde azalmaya yol açtı.

Bilim insanı ve çevre bilimci Dr.Vandana Shiva, bölgenin muson yağmurları süresince sadece 4 ay yağış almakta olduğunu; bu süre boyunca ise ideal koşullarda, suyun doğal yollarla ormanların humus ve toprağında tutulabileceğine dikkat çekmektedir.

Dr.Shiva, ‘Eğer suyu depo etmezseniz, yağmur gelir, sele sebep olur ve kuraklık yaşanır’’ diyor.

İkinci sebep ise nehrin kapasitesinin ötesinde bir aşırı su tahliyesi olmasıdır. Bu tahliye de nehrin kurumasına sebep olmaktadır.

Küçük Nehirler Kuruyor

Dr.Shiva aynı zamanda, akıntıları barajlar yardımıyla su bolluğu bulunan alanlardan rezervuar ve kanallar ağıyla yönlendirerek, Hindistan nehirlerinin birbirine bağlanmayı amaçlayan hükümetin bu hırslı tasarısını da sorumlu bulmaktadır.

‘’Büyük ve daha da büyük şehirlere sahip olabileceğimiz ve yüzlerce, belki binlerce mil boyunca suyun yönünü değiştirebileceğinize dair böyle bir varsayım var.’’ diye vurguluyor.

“Hindistan’daki tüm nehirleri alıp, hepsini şehirlere ve sanayi bölgelerine yönlendirirsen, tüm nehirler yok olacaktır.”

Eleştiriler, nehirlerin suyunun engellenmesinin kıyı erozyonuna, ormanların yok olmasına, insanların yerleşim yerlerinin değişmesine yol açacağını ve iklim değişikliği etkilerinin artacağını iddia ediyor.

Dr. Singh, yeraltı akiferlerinden fazla su çekilmesinin yer altı suyunu boşaltırken, merkezi sulama sistemleri ve büyük barajların da ciddi toprak erozyonuna sebep olduğuna dikkat çekiyor.

“Yeraltından çekilecek başka su yok ve yüzeyde toprak ile birlikte akan su, erozyon ve çamurlaşma yaratmakta” diye belirtiyor. “Tüm küçük nehirler yok oluyor.”

Boksit madenciliği de tahribat yaratmakta ve yer altı su seviyesinin düşmesine sebep olmaktadır.

Çevre aktivisti Piyush Manush, Servarayan Tepeleri’nden, alüminyumun üretildiği boksitin yaygın olarak çıkarılmasının çevresel afete yol açtığını belirtti.

Boksit yağmur suyunu soğurmakta ve zaman içinde kaynaklara serbest bırakmaktadır, fakat boksit çıkarımı tepelerin çıplaklaşması ve kuraklaşmasına sebep olmuştur. “Eğer tepeye müdahale edilmemiş olsaydı, topraktaki boksit ve diğer mineraller bir sünger görevi görerek suyu soğurur ve zamanla serbest bırakırdı.”

“Şimdi, boksit için tepeyi yardığımızda, tepe güneş ışığına maruz kaldığı için katılaşmaktadır ve bir kez katılaştığında sünger etkisini kaybetmektedir” diye belirtti.

Büyük Umutsuzluk ve İntihar

Su krizi ve başarısız mahsulle yüz yüze kalan umutsuz çiftçiler, yiyecek, tohum, gübre ve donanım alımı için tefecilerden borç almaya yöneldiler.

Bu tefeciler fahiş faiz oranları uygulamakta ve borçlar biriktiğinde, çiftçiler kendilerini bununla başa çıkamaz durumda bulmaktadır. Bazıları kendilerini öldürerek ailelerini kurtarabileceklerini düşünüyor, fakat tefeciler geride kalanların izini sürmekten vazgeçmiyor.

İntihar eden Vijayakumari’nin karısı ‘’Hala geri ödeyemediğimiz borçlarımız var. Hiç bir borcumuz iptal edilmedi.’’ diyor.

Öldüğünde, başka bir bankadan borç almak için sıra bekleyen pirinç çiftçisi Ashokan’ın dul eşi ölümün stresten olduğuna inanıyor.

Aynı köyün yakınlarındaki 55 yaşında Ashokan adında başka bir çiftçi de borç batağı ve mahsulünün yok olmasından kaynaklı benzer düşüncelerden muzdarip.

Böcek ilacı ve gübre almak için başka bankadan kredi çekmeye gitti fakat sırada beklerken olduğu yerde yığılıp öldü. Dul eşi ölümünün, mahsulündeki başarısızlığın verdiği strese bağlı olduğuna inanıyor.

Nisan ayında, Tamil Nadu’da kuraklığın vurduğu sıkıntılı ve öfkeli çiftçiler, tarım borçlarının silinmesi talepleri için Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’nin sokaklarına döküldüler. Bazı eyalet yönetimleri, yüzlerce milyon doları bulan borçların silinmesini kabul etmekte mutabık kaldı.

Borçlarının silinmesini talep ederek protesto eden çiftçiler

Samudayam köyünde yaşayan 59 yaşındaki Gnanaprkasam gibi çiftçiler; Tamil Nadu’ya komşu, Karnataka Eyaleti gibi kaynağın yukarısındaki eyaletlerin, Cauvery Nehri’nin suyunu paylaşmayı reddetmesi yüzünden hala tehdit altında hissediyorlar.

Hindustan Time, Karnataka’nın Hindistan Yüksek Mahkemesi’nin daha fazla suyun serbest bırakılması yönündeki kararına uymaması sonrasında sokaklara yayılan şiddetin yayılmasına sebep olan su savaşlarının başladığını belirtti.

Eğer Karnataka razı olmaz ise; Gnanaprakasam’a göre Thanjavur, Tiruvarur ve Nagapattinam bölgeleri çöle dönüşecek ve tüm mahsul harap olacak.

‘’Çiftçiler ve işçiler, başka şansları olmadığı için köyleri terk edecek. Şu an olan da zaten bu. Birçok çiftçi hayatını kaybetti. Utançtan, bunalımdan öldüler. Bazıları intihar etti.’’

Bazı aktivistler, şehir ve sanayi bölgelerine daha fazla su yönlendirme planının kuraklığa sebep olduğunu iddia ediyorlar.

Şu An İçin, Toplumsal Çözüm?

Hindistan’ın su adamı olarak da bilinen Dr.Singh, 30 yıldan uzun süredir, Rajasthan’ın yarı kurak bölgesindeki su hatları ve nehirlerini canlandırmak için zahmetli bir savaş veriyor. Rajasthan’da 8000’den fazla su tankı yerleştirdi ve 7 nehri canlandırdı.

Delhi’den 200 km uzaktaki Alwar bölgesinde, 1000’den fazla köye suyu geri getirmek için çığır açan su koruma yöntemleri kullandı. Yerel su saklama ve halk tarafından kontrol edilen su yönetim sistemlerinin, bu korkunç felaketi bitirmenin tek yöntemleri olduğunu düşünüyor.

Ramon Magsaysay ve Stockholm Su Ödülleri kazananı Dr.Rajendra Singh

Dr. Sing’e göre;

‘’Buna çözüm, topluluk tarafından kontrol edilen, ademi-merkezi su yönetimidir. Bu, hükümetin uygulamak istemeyeceği bir çözümdür. Onlar sadece, bu kuraklığın temel sebepleri olan büyük barajlar ve merkezi sulama sistemleri ile ilgililer.’’

Hindistan merkezli araştırma enstitüsü olan Bilim ve Çevre Merkezi direktörü Dr. Sunita Narain, Tamil Nadu’nun, ademi-merkezi su hasadı sistemi yoluyla suyunu artırmaya ihtiyacı olduğuna inanıyor. Bu da su tankların inşa edilmesi, su hasadı için geleneksel yollara başvurulması, Tamil Nadu’daki tüm göl ve göletlerin korunması ve canlandırılması anlamına geliyor.

Ayrıca devletin, şeker kamışı gibi yoğun su ihtiyacı olan ekinlerden uzak durması gerektiğini düşünüyor.

Üçüncüsü ise, Tamil Nadu’daki tüm şehir ve sanayide bir su bilinci geliştirilmesinden geçiyori; böylece daha az su harcanabilir ve Singapur yolu boyunca her damla suyu tekrar geri kazanılabilir. Narain, bu üç yöntemin birleşiminin sonuç verebileceğini düşünüyor.

Vijayakumari ve Vedhavalli gibi bazı çiftçilerin dul eşleri için biraz geç kalınmış olabilir.

Vedhavalli’nin dul eşine göre, Cauvery Nehri’ni kurtarmak için çiftçilerin hayatlarını kurtarmak gibi. “Artık herhangi bir şeye başlamaya korkuyoruz. Yağmura hiçbir şey için bel bağlayamayız.”

‘’Yağmur sadece ara sıra geliyor. Bazı zamanlar çok yağdığında, sel baskınlarından zarar görüyoruz. Şimdi ise kuraklık ile yüz yüzeyiz.’’

 

Haberin İngilizce orijinali

Muhabir: Desmond Ng ve Tamal Mukherju

Yeşil Gazete için çeviren: Nilüfer Ağaç

 

(Yeşil Gazete, Channel News Asia)

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR