Bu yıl altıncı kez düzenlenen Engelsiz Filmler Festivali’nin İstanbul ayağı, Boğaziçi Üniversitesi Sinema Salonu’nda (SineBu) gerçekleşen gösterimler ve film ekiplerinin katılımıyla sona erdi.
Festivalin İstanbul’daki son gününde Uzun Lafın Kısası seçkisinin Sinebu’daki gösteriminin ardından, “Hayvan”, “Kamyon”, “Kaset”, “Toprak” filmlerinin yönetmenleri ile “Engelsiz Yarışma” bölümünde yer alan “Kar” filminin yönetmeni ve oyuncusu izleyicilerle bir araya geldi.
Filmlerini ilk kez sesli betimleme ile izleme fırsatı bulan yönetmenler bu deneyimle ilgili izlenimlerini paylaşırken, festivalin program koordinatörü Ezgi Yalınalp’in moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşilerde seyircilerin sorularını yanıtladılar.
“Filmleri sesli betimle izlemek ilginç bir deneyim”
“Filmi bu kadar hayal ettirebileceğini düşünmüyordum, iki ses dalgası dinlemek zorlayıcı bir deneyimdi ama çok keyifliydi” diyen “Kamyon” filminin yönetmeni Canbert Yerguz, sözlerine şöyle devam etti:
“Van depremi zamanı doğuya giden kamyonların yağmalanması haberlerini okumuştum. Tabii ki çok üzücü bir hikayeydi. Acaba kamyon şoförü ne yaptı diye merak ettim. ‘Buradan bir kara komedi çıkarabilir miyim?’ diye düşündüm. Bu fikir üzerine toprağımızın genel sorunu olan iletişimsizlik, birbirimizle konuşamamamız ve konulara önyargıyla yaklaşmamız üzerine bir hikaye inşa ettim.”
“Toprak”filminin yönetmeni Alican Durbaş ise sesli betimle ilgili şunları dile getirdi:
“Filmde dokuz farklı kare olmasına rağmen lineer bir kurgu vardı, bu nedenle sesli betimleme ile takip etmek tahmin ettiğim kadar zorlayıcı olmadı, güzel bir deneyimdi.”
“Filmde nerede doğru yapmışım, nerede yanlış yapmışım, bunu görmek açısından çok faydalıydı, bunları doğrulama şansım oldu. Bu yöntem kullanıldığında kendi anlatımınızı destekleyecek bir açılım olduğunu gördüm” diyen “Hayvan” filminin yönetmeni Atasay Koç ise sözlerine film ile ilgili olarak şöyle devam etti:
“Yaşadığım bir andan kaynaklı bir hikaye. Karşılaştığım benzer bir durumda kendimi sorguladım ve o an filmdeki soruyla yüzleştim. Daha sonra buradaki vicdan azabıyla birleştirdiğim hikaye farklı konuların birleşmesiyle süregiden bir hikaye ortaya çıkardı.”
“Kaset”filminin yönetmeni Serkan Fakılı ise duygularını şu şekilde ifade etti; “İki tane duyuya hitap etmeye çalışıyorsunuz; biri işitsel biri görsel. Bu duyular zaman zaman yer değiştiriyor, bu şekilde dinleyince izleyen nasıl hayal ediyor diye merak ettim, ilginç bir deneyimdi.”
“Bir yönetmen kendisine otosansür uyguluyorsa o yönetmeni tartışırım”
Son olarak; Engelsiz Yarışma bölümünde yarışan “Kar”filminin yönetmeni Emre Erdoğduve filmin oyuncusu Doğaç Yıldız gösterim sonrası soruları yanıtladı.
“Oyuncu Hazar Ergüçlü’nün başrol oynamasına nasıl karar verdiniz?” sorusuna yönetmen Erdoğdu; “Ben Müzeyyen karakterini yazdıktan sonra o rolü kimseye konduramadım. Bir aşk ilişkim vardı açıkçası Müzeyyen ile. Kimseyi o rolde hayal edemedim. Hazar için Hilal’i hayal etmiştim hep, bir de Mahir için Serhat’ı hayal ettim. Kast direktörü arkadaşım Rabia’ya Müzeyyen karakterini anlattım. Sonra o da dedi ki; “Hazar!” olmalı. Ben Hazar’ı zaten beğeniyordum. Çok ilginç bir oyuncu, dizilerde çok güçlü bir oyunculuğu vardı. O da beni ikna etti. Hemen provalara girdik. Provalarda düşündüğümden de iyi diyordum. Ama monitörün başına geçince her şeyi unuttum. İnanılmazdı.” diye cevap verdi.
Genç ve dinamik bir ekiple çalıştığını dile getiren yönetmen Erdoğdu, her şeyi belli olan filmlerden nefret ettiğini ve meydan okuyan her şeyi ve insanları sevdiğini anlattı.
“Bir yönetmen henüz filmini yazarken otosansür uyguluyorsa, o zaman ben ülkenin durumunu tartışmıyorum, yönetmeni tartışıyorum.” diyen Emre Erdoğdu, sözlerini şöyle bitirdi:
“Bizim işimiz ikna etmek. Seyirciyi ikna etmek. Kültür Bakanlığı’nı ikna etmek. Birşeylerden korkuyorsanız ve canınızı yakacaklar diye korkuyorsanız; o zaman zaten basiretsizliğiniz başlamış demektir.”
Doğaç Yıldız: Risklere bayılırım
Filmin oyuncularından Doğaç Yıldız da gelen soruları yanıtladı. “Kar filminde oynamaya nasıl karar verdiniz?” sorusuna başarılı oyuncu şöyle yanıt verdi:
“Uzun zamandır bir festival filminde oynamamıştım. Savunarak oynayacağım bir rol istemiştim. Bazı şeyler televizyonda sansürlü oluyor, mecburen istediğimiz karakterleri oynayamıyoruz. Ben savunarak rahatça ve özgürce oynayabileceğim bir karakter olduğu için zaten büyük tutuldum.”
“Cesur bir senaryo ve riskli bir alan. Oyunculuk açısından sizin için de riskli mi?” sorusuna ise Yıldız şöyle yanıt verdi:
“Bayılırım ben risklere. Mart ve Nisan aylarında Litvanya’ya gideceğim. Bir film çekmek için. Orada da biseksüel bir karakteri oynayacağım. Cesaret etmek istiyorum. Ne kadar risk o kadar başarı diye düşünüyorum.
Açık Toplum Vakfı’nın ana destekçisi olduğu Engelsiz Filmler Festivali her sene olduğu gibi bu sene de tüm gösterimlerini ve yan etkinliklerini ücretsiz olarak seyircilere sunuyor.
(Yeşil Gazete)