Doğa MücadelesiManşet

3. köprüde Ankara savcısından hukuka aykırı karar

0
Üçüncü köprü için kesilen ağaçlar

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin üçüncü köprü nedeniyle “yanlışlıkla” katledilen ağaçlarla ilgili olarak üç bakanlık aleyhine “görevi kötüye kullanma” gerekçesiyle yaptığı suç duyurusunu işleme koymamaya karar verdi.

Suç duyurusunun ayrıntılarını bu konuda yaptığımız önceki haberimizden öğrenebilirsiniz.

Partiye gönderilen karar yazısında gerekçe olarak “şikayet dilekçesinde tarif ve iddia edilen eylemlerin idari tasarruf kapsamında kaldığı ve bu tasarrufların durdurulması hususunda herhangi bir yargı kararı olmadığı” söyleniyor.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi adına davayı açan Av. Sennur Baybuğa, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hukuka aykırı bir karar verdiğini ve karar tebliğ olunduktan sonra her türlü hukuki yola başvuracaklarını, ulusal ve uluslarüstü mahkemelerde bu kararın tartışmaya açılmasını hedeflediklerini söyledi. Baybuğa, savcılığın suç duyurusunda bahsolunan fiili, idari tasarrufun bir parçası olarak değerlendirmiş olduğunu gördüklerini, oysa şikayet konusunun idari karar ve izinler dışında yanlışlıkla kesildiği söylenen ağaçlarla ilgili olduğunu belirtti.

Üçüncü köprü için kesilen ağaçlar

Yeşil Gazete’nin sorularını yanıtlayan Baybuğa, dosyanın Ankara’ya gönderilmesinin ve nihai kararın oradan verilmesinin de yasal olmadığı  görüşünde. Zira suç duyurusunda her üç bakanlık, bakanlık imzacı ve yetkililerinin yanı sıra fiili gerçekleştiren tüm sorumlu ve imzacılar hakkında şikayette bulunulduğunu, soruşturma makamının öncelikle sanıkları tespit edip, memur sanıklar açısından dosyayı Ankara’ya bir kısım sanıklar için gönderebileceğini, bu haliyle verilen kararın ne gerçekle, ne de ceza kovuşturulması kuralları ile uyumlu olduğunu belirtti.

Yüzbinlerce ağaç yanlışlıkla mı kesildi?

Av. Sennur Baybuğa, yaptıkları suç duyurusunun gerekçesini şöyle özetliyor:

“İstanbul’da 3. boğaz köprüsü için yüz binlerce ağacın kesileceği ve Kuzey ormanları dediğimiz İstanbul’un kuzeyinde bulunan oksijen ve yaşam kaynaklarımızın tahrip ve yok edileceği herkesçe bilinen bir gerçek. Üç bakanlık (orman, çevre, ulaştırma) tarafından kontrol ve taltif olunan bu  ‘büyük’ ve kendilerinden başka kimsenin savunmadığı projenin yürütülmesi aşamasında kamuoyunda zaten tartışılan ve yüz binlerce ağacın acımasızca kesimine başlanan çalışmalarda, türlü sebeplerle, yol rotası içinde bulunmayan, diğer bir deyişle projenin yürütüldüğü alanda yer almayan büyükçe bir alanda yüz binlerce ağacın yanlışlıkla kesildiğine ilişkin Sarıyer Belediyesi’nin kamuoyuna açıkladığı bilgi herkesin malumu.

Biz haberi duyar duymaz Sarıyer Belediyesi’ni de arayarak bilgiyi doğrulattık ve gerçekten de bölgede binlerce ağacın, üzülerek söylüyoruz ki boş yere kesildiğini —buradan diğer ağaçların haklı  sebeple kesiliyor olduğunu düşündüğümüz sanılmasın- içimiz acıyarak öğrendik. Ne o bölgeden yol geçecekti, ne de o ağaçlar yerine geri konabilecekti. Doğanın talanı tam anlamı ile aymazca sürdürülüyor ve kimseden de özür dilenmediği gibi açıklama bile yapılmıyordu. Bunun üzerine İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na ihmal nedeni ile doğayı tahrip eden, çevreye zarar veren ve bunun için hiçbir hukuki dayanağı olmayan tüm sorumlular hakkında kovuşturma açılması talebiyle suç duyurusunda bulunduk.”

Dosyayı Ankara’ya göndermek hukuka uygun değil

Suç duyurusunun bir ceza kovuşturmasıyla ilgili olduğunu söyleyen Sennur Baybuğa, savcının haklarında suç duyurusunda bulunanların bir kısım sanıkların memur olmaları dolayısıyla Ankara’ya sorabileceğini, ancak dosyayı Ankara’ya göndermelerinin ve nihai kararı Ankara Savcılığına bırakmanın hukuka uygun olmadığını söylüyor:

“Burada sanık olarak her üç bakanlığın ihmali eylemde imzası bulunan tüm yetkililerini ve imza sahiplerini şikayet ettik. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı dosyayı Ankara’ya gönderdi. Ceza kovuşturmasında yetkili yer suçun işlendiği mahaldir. Bakanlar açısından ya da memur sıfatları açısından izin almak anlamında dosya ile ilgili Ankara’ya soru sorulması normaldir, ancak soruşturmanın İstanbul’da devamı gerekirdi. Ankara savcısı ise, size ilettiğim kararı vermiş. Buradan kesinlikle fiilin hukuki ve cezai nitelendirilmesinde ciddi bir zafiyet bulunmakta.

Dikkat edersen savcı, kesilmesi öngörülen 2 milyona yakın ağaç olduğunu tüm bunların bir projenin parçası olduğunu, dolayısıyla davanın İdare Mahkemesi’nde açılması gerektiğini söyleyerek bize akıl veriyor. İdareye pas edilen kısım 3.Köprü çalışmasının  o projelendirilen kısmı ile ilgili ayrı bir hukuki süreçtir, buradaki meramımız itiraz ettiğimiz projenin bile vahşice çiğnenerek binlerce ağacın kesilmesine yol açan sorumluların eylemleri ile ilgilidir.”

Karar tamamen siyasi

Av. Baybuğa’ya göre Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın verdiği kararın da hukukta yeri yok:

“Savcı bir şikayette iki şey yapar: ya kovuşturmaya yer olmadığı kararı verir, takipsizlik deriz buna, ya da kovuşturma açar. Memurların işlediği suçlarda da idareden soruşturma açılması için izin ister. Burada verilen karar ise  tamamen siyasidir diye düşünüyorum. Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanun’un en tartışmalı sonuçlarından biri olan  bu karar ve itiraza da  kapalı. İtiraza kapalı bir takdiri karar olması modern hukuk sisteminde kabul edilemez. Tüm yasal başvuru yollarını denemeye devam edeceğiz.”

Sosyal medyada davanın yanlış açıldığına dair yorumlar geldiğini söyleyen Baybuğa, konunun iyi anlaşılması gerektiğini, savcılığın yaptığı usul hataları anlaşılmadan yapılan bu tür yorumların yersiz olduğunu sözlerine ekliyor.

“Sanal alemin davanın yanlış açıldığı ile ilgili algısı çok tehlikeli, savcının yerine geçip meseleyi nötralize etmelerine izin vermemek gerekir. Savcı kovuşturma yapmadan sen davayı yanlış anlamışsın diyemez, bunun adı takipsizlik olurdu.”

Suç duyurusunu yapan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eşsözcüsü Arif Ali Cangı ise Ankara savcısının kararını yorumlarken kararın baştan savma olduğunu belirtti:

“Kararın hiç bir hukuki yanı yok, başından savmak istemiş, Osmanlı’dan kalma ‘Memurin Muhakematı Hakkında Kanuni Muvakkat’tan daha geri bir maddeye dayanmış. Sanki ihbar imzasızmış, suç anlatılmamış, şüpheliler tarif edilmemiş gibi… Ülkemizde ne yazık ki böyledir, bir soruna el attığın zaman başka bir sorunla daha karşılaşırsın, burada da 3. Köprünün yaratacağı ekolojik tahribatı sorun edip başvuru yaptık, hak arama özgürlüğü eksikliği, etkili hukuk yolu eksiği ile karşılaştık.”

Konunun takipçisi olmayı sürdüreceğiz.

Haber: Ümit Şahin – Yeşil Gazete

You may also like

Comments

Comments are closed.