Kültür-Sanat

Çanakkale içinde Bienal, Bienal’de Kazdağları

0

3. Uluslararası Çanakkale Bienali 28 Eylül – 3 Kasım 2012 tarihleri arasında yapılıyor. “kurgular ve karşı duruşlar” başlığı altında yapılacak etkinlikler kentin değişik mekanlarında gerçekleşecek.

Antik Çağdan günümüze kıtalar ve okyanuslar arasında jeopolitik bir geçit olma özelliği taşıyan Çanakkale Boğazı’nın Doğu yakasında uzanan Çanakkale’de gerçekleşecek olan 3. Bienal de, günümüzdeki siyasal, ekonomik ve toplumsal gerçekler ve bunları sorgulayan, irdeleyen, yorumlayan kurgular ve karşı duruşlar bağlamında savı olan bir kültürel ve sanatsal etkinlik olmayı amaçlıyor.

Bienal bu savın, günümüz sanatçısının zihinsel, duyumsal ve görsel üretimleriyle küresel ve yerel bağlamda demokrasilerin gerçekleşmesi için bir çalışma, sorgulama, yorumlama ve çatışma alanları ya da durumları yaratacağını göstermeye çalışacak. Bienal düzenleyicilerine göre bu sav aynı zamanda, bu boğazın açıldığı Akdeniz coğrafyasının günümüz küresel kültür sanayi içindeki bellek taşıyıcı, esin verici, yaratıcılık tetikleyici, yenilik üretici özelliklerinin etkisini de vurgulamayı, bundan da öte sanatın kendi siyaseti olduğunu ve bunun öteki siyasetle rekabet ederek topluma başka bir birlikte yaşama olanağını açtığını ileri sürmektedir.

Çok zengin bir içeriğe sahip 3. Çanakkale Bienali kapsamında bir dizi yan etkinlik yapılacak. Buğday Derneği başta olmak üzere bir grup yerel sivil toplum kuruluşu da Kazdağlarındaki altıncıların yaptığı doğa tahribatına dikkat çekmek amacıyla bir etkinlik gerçekleştirecek.

Etkinliğin duyurusu  şöyle:

 KAZDAĞLARI İÇİN 28 EYLÜL 2012, CUMA GÜNÜ SAAT 17:00 ‘DE ÇANAKKALE BİENALİ KATILIMCISI OLARAK ÇANAKKALE ESKİ OTOGARI’NDAYIZ!

Biz  Buralarda Değiliz, Kaz Dağlarındayız…  

Nadi Güler, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Kazdağları Doğal Ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Bayramiç Yeniköy Ekolojik Yaşam ve Tohum Derneği

Kaz Dağları’ndaki siyanürle altın aramanın çevresel etkilerini gözler önüne sererek, bölgedeki insanlar, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleriyle birlikte toplumsal  bilinci harekete geçirecek  kolektif bir yapı…

Tohum  ve  maden yasalarından, kehanetlerin, efsanelerin, ermişlerin, inançların mekanı, dağlara, taşlara kurbanların adandığı, bin pınarlı İda  dağlarını korumaktır esas olan…

Troya Savaşı’ndan beri bölgede var olan direnç mekanizmalarına  eklemlenerek, toplumsal aidiyet duygusunu güçlendirmek…

Adem ve Havva’nın cennetten kovulmasına sebep olan elmanın temsil ettiği şey  bilginin kendisidir. İnsanın evrenin bilgisine sahip tek varlık olan tanrının onayı olmadan bilgiye ulaşması,  ne kadar büyük itaatsizlik sayılıyorsa,  siyanürle altın aramalarına karşı bizim de, benzer bir itaatsizlik göstermemiz  kimlerin cennetten kovulmasına sebep olur ?

Dünya belleğini iki boyutlu bir görselliğe dönüştürmüşken,  sanatsal  yaratımın ayakta kalabilmesi için kendine toplumsal bir konum oluşturması beklenirdi;  Çünkü dünyadaki en büyük çaba, gerçeklik olgusunun tekrar tekrar kurgulanmasına harcanmakta.

Yüzyıllar önce matbaalarında kutsal kitaptan önce, takvimi basan batılı sistemler, zamanın üretken kullanımı üzerinden üretim ilişkilerini yönlendirmişlerdi. Zira inanç sistemi iyi işlemeyen bir iktisadi modelin uzun vadede yaşamadığını görmekteyiz.

Dolayısıyla, liberal politikalar sonucunda eriyen geleneksel insani ve iktisadi modeller karşısında çağdaş sanat yönetimi de eski ahlaki korumacılığını geri çağırmak durumunda. 

Ürkmeyin, varlık nedenlerinizi topluma dayandırın…

(Yeşil Gazete)

You may also like

Comments

Comments are closed.