ManşetSağlık

10 milyar insanı gezegeni koruyarak beslemek mümkün mü? Uzman diyetisyen Deniz Yemişçi İyigüngör anlattı

0
92258336

Dünyaca ünlü tıbbi bilimler dergisi Lancet – EAT Platformu ortak araştırması, yeni geliştirilen bir beslenme yöntemi ile, yaşamları kurtarmanın ve gezegeni koruyarak 10 milyar kişiyi doyurmanın mümkün olabileceğini söylüyor.

37 bilim insanı tarafından yapılan çalışmada, sürdürülebilir ve herkese yeten sağlıklı gıda tüketimi için “dünyevi sağlık diyeti” isimli radikal bir beslenme modeli öneriliyor.

Komisyon, 16 ülkeden sağlık, beslenme, çevresel sürdürülebilirlik, gıda sistemleri, ekonomi ve politika yönetişimi konularında 37 uzmanı bir araya getiren 3 yıllık bir proje için bir araya geldi

Bu beslenme yöntemi et ve süt ürünleri tamamen yasaklamıyor ancak tükettiğimiz yiyeceklerde büyük değişiklikler yapmamızı gerektiriyor.

Beslenme yöntemimizde nelerin değişmesi gerekiyor?

Önerilen beslenme modeline göre 2 bin 500 kalorilik bir diyet için her gün yiyebileceğimiz gıdalar şöyle;

1-) Et – günde 14 gram kırmızı et ya da 29 gram tavuk

2-) Süt – 250 gram – (yaklaşık bir bardak süt)

3-) Balık – günde 28 gram

4-) Yumurta – günde 13 gram (bir yumurtadan biraz daha fazlası)

5-) Sebze – 300 gram, meyve – 200 gram

6-) Karbonhidrat – ekmek ya da pirinç gibi tam tahıllar günde 232 gram ve günde 50 gram nişastalı sebze

7-) Fasulye, mercimek ve diğer baklagiller – günde 75 gram

8-) Fındık, fıstık- günde 50 gram

Bu beslenme yönteminde 31 gram tatlandırıcı ve 40 gram doymamış yağlara da (zeytin, soya, kolza, ayçiçeği ve fıstık yağı) izin veriliyor.

Profesör Tim Lang: Yediğimiz gıda ve onu nasıl ürettiğimiz insan ve gezegenin sağlığını belirliyor 

Sürdürülebilirlik için, gıda üretiminin gezegenin ekolojik sınırları göz önünde bulundurularak planlanması ve uygulanması mümkün mü? Raporun yazarlarından Londra Üniversitesi’den Profesör Tim Lang’e göre, “Yediğimiz gıda ve onu nasıl ürettiğimiz insan ve gezegenin sağlığını belirliyor ve mevcut durumda büyük yanlışlar yapıyoruz. Önemli bir revizyon yapmamız gerekiyor, küresel gıda sistemini daha önce görülmemiş bir ölçekte, her ülkenin koşullarına uygun olarak, değiştirmemiz gerekiyor. Her ne kadar bu henüz alışıldık bir politika alanı olmasa da ve bu tür problemler kolay çözülmese de, bu hedef tutturulabilecek bir hedef ve uluslararası, yerel ve iş dünyası politikalarının uyumlaştırılması için fırsatlar mevcut. Sağlıklı ve sürdürülebilir bir diyet için belirlediğimiz bilimsel hedefler, destekleyeceğimiz ve yöneteceğimiz bu değişimin önemli bir temelini oluşturuyor.” 

Uzman Diyetisyen Deniz Yemişçi İyigüngör: Belli ülke ve şirketlerin faydasına değil önce doğa sonra insan faydasına hizmet etmesi gerekmektedir

Bilimsel araştırmayı Yeşil Gazete‘ye değerlendiren Uzman Diyetisyen Deniz Yemişçi İyigüngör de küresel gıda sisteminde acilen bir revizyona gidilmesi gerektiği görüşünde. 

“Hiçbir zaman tek bir diyet tipi insanlık için kurtarıcı olamaz diye düşünüyorum. Buradaki esas faktör bilinçlenme, farkındalık. Buna uygun eğitim, her türlü teşvik ve devlet politikaları olmalıdır. Ayrıca global ve multisektörel bir yaklaşım benimsenmeli. Hepimizin aynı balonun içinde olduğunun artık farkına varılarak belli ülke ve şirketlerin faydasına değil önce doğa sonra insan faydasına hizmet etmesi gerekmektedir. 

10 milyar insanı tek bir beslenme şekliyle beslemek kağıt üzerinde en ideal görünen planda bile mümkün değil. Elbetteki kültürel, iklimsel faktörler ve bununla beraber çeşitli yaş gruplarına veya özel durumlara karşı özel ihtiyaçlar ortaya çıkacaktır ki bunu da yine araştırmada belirtmişler. İnsan sağlığı için direk olarak yararlı veya zararlı demem doğru olmaz tabii ama hali hazırda beslenme şekillerimizin ne kadar zararlı olduğunu hem yapılan çalışmalar hem de elde edilen tüm veriler (sağlık harcamaları vb. gibi) ve istatistikler gösteriyor. Ne kadar yararlı bir model olduğunu her zaman olduğu gibi uzun döneme yayılan araştırmalar gösterecek.

Buradaki en büyük dayanak ise yıllarca yararları kanıtlanmış “Akdeniz tipi beslenme”. Aslında dönüp dolaşıp üç aşağı beş yukarı bu beslenme tipine dönüyoruz. Buradaki çalışmada oldukça radikal dokunuşlar var. Çalışmada da belirtildiği gibi ‘Bazı durumlarda, hayvancılık hem beslenme hem de ekosistem açısından önem teşkil etmektedir ve hayvancılığın faydaları ve riskleri vaka özelinde değerlendirilmelidir’ cümlesiyle en büyük farklılık kırmızı et tüketiminde ortaya çıkıyor.” 

Uzman Diyetisyen Deniz Yemişçi İyigüngör

İyigüngör: Bir gıdanın nereden gelip nereye gittiğine daha çok odaklanmamız ve bu konuda bilinçlenmemiz gerekiyor

Deniz Yemişçi İyigüngör’e göre gıda atıklarının başlıca kaynağı tüketiciler, gıda üretimi, tüketimi ve dönüştürülmesi aşamalarında daha fazla bilinç ve sorumluluk sahibi olmalı. 

“Benim şahsi fikrim artık ne yeneceğinden çok nasıl üretilip nasıl tüketileceğinin ve neyin nasıl dönüştürüleceğine odaklanmak gerektiğidir. Bir gıdanın nereden gelip nereye gittiğine daha çok odaklanmamız ve bu konuda bilinçlenmemiz gerekiyor. Toprağın ve tohumun öneminin daha çok farkına varmamız gerekiyor. Toprağın beslenmesi geldiğimiz şu noktada bizim beslenmemizden kat be kat önemli.

Beslenme uzmanı olmamın yanında kendim de bir toprak bilimi öğrencisi olarak özellikle mikrobiyolojik olarak dengeli ve sağlıklı bir toprağa ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum, varolan kaynakları en verimli nasıl kullanırız, nasıl daha dirençli ve biyoçeşitliliğe dönük tarımsal üretim yaparız sorusuna kafa yormamız gerektiğini düşünüyorum fakat maalesef yeni tohum yasaları, sertifikalı, hibrit tohumlar, gübre kullanımının dayatılması ayrıca boşa harcanan tarım toprakları, su kaynaklarının boşa harcanması, HES’ler derken varolanı da yok etmekten başka ileriye doğru bir adım atılamıyor.

Hem mevcut durum bu iken hem de bu yapılan araştırmalardaki politikaları uygulamak pek mümkün değil. Onun için yeniden köklü değişiklikler yaparak doğru yöne sapmamız gerektiğine inanıyorum.” 

Küresel gıda sistemini nasıl dönüştürebiliriz?

Komisyon, insan gıdası ve bu gıdanın üretilme şeklinin düzeltilmesi için beş strateji öneriyor.

  • Tüketicinin sağlıklı diyetler tercih etmesini teşvik eden politikalara ihtiyaç var. Bunlar, lojistik ve depolamada yapılacak iyileştirmelerle sağlıklı gıdalara erişebilirliğin arttırılmasını, gıda güvenliğinin artırılmasını ve sürdürülebilir kaynaklardan alışveriş yapılmasını destekleyen politikalar.
  • Tarımda, büyük ölçekli üretimden vazgeçip besin değeri yüksek ve çok çeşitli mahsul üretimine odaklanılmasına yönelik stratejilere ihtiyaç var. Küresel tarım politikaları, üreticileri besin değeri yüksek, bitkisel ürünler üretmeye teşvik etmelidir, farklı üretim sistemlerini destekleyen programlar geliştirmeli, ve beslenme ve sürdürülebilirliğin iyileştirilmesine yönelik araştırmalara sağlanan fonları arttırmalıdır.
  • Tarımın sürdürülebilir biçimde yoğunlaştırılması da kilit bir unsur olacaktır, ve uygun tarımsal uygulamaların yapılması ve sürdürülebilir ve yüksek kaliteli mahsullerin üretilmesine yardımcı olmak için yerel koşulların da göz önünde bulundurulması gerekecektir.  
  • Etkin toprak ve denizler yönetişimi de doğal ekosistemlerin korunmasında ve gıda tedarikinin devamının güvence altına alınmasında önemli rol oynayacaktır. Bu, bozulmamış doğal karasal alanların (muhtemelen teşvikler aracılığıyla) korunması, tarım alanı açma faaliyetlerinin yasaklanması, bozulmuş arazilerin onarımı, zararlı balıkçılık teşviklerinin kesilmesi ve denizel alanların en az %10’unun balık avına kapatılması (“balık bankalarına” dönüştürülebilecek açık denizler dahil).
  • Gıda atıkları en az % 50 oranında azaltılmalıdır. Gıda atıklarının büyük kısmı düşük ve orta gelirli ülkelerde gıda üretimi sırasında ortaya çıkmaktadır ve nedenleri de kötü hasat planlaması, piyasalara erişim eksikliğinden dolayı tarımsal ürünlerin satılamaması, ve gıdaların depolanması ve işlenmesi için gerekli olan altyapının eksikliğidir. Teknoloji yatırımlarının iyileştirilmesi ve çiftçilerin eğitilmesi gerekmektedir.

Yılda yaklaşık 22 milyon erken ölüm vakası önlenebilir

İklim değişikliği gibi küresel sorunların giderek derinleştiği günümüzde,
yaklaşık 3 milyar insanın kötü beslendiğini belirten araştırmacılar 10 milyar insanı sağlıklı bir biçimde beslemenin, beslenme düzeninin değişmeden, gıda üretiminin ve gıda atıklarının azaltılmadan mümkün olmadığını savunuyor. Çalışma, ayrıca bu modele radikal geçiş ile yılda yaklaşık 22 milyon erken ölüm vakasının önlenebileceğini, kırmızı et ve şeker gibi gıdaların tüketiminin yüzde 50 oranında azaltılabileceğini ortaya koyuyor.

Haber: Merve Damcı

(Yeşil Gazete)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.