ManşetSivil Toplum

1 Kasım’ı okuyalım…

0

İpsos Sosyal Araştırmalar Enstitüsü, 1 Kasım genel seçiminde 81 ilde sandığa giden 1614 kişi ile görüşerek gerçekleştirdiği “1 Kasım 2015 Genel Seçim Sandık Sonrası Araştırması” ile seçmenin parti tercihine, seçim sürecine ve seçim sonrası beklentilerine yönelik bulguları ortaya koyuyor. Anket soruları seçimden sonraki 2 gün içerisinde telefon görüşmesi ile seçmenlere yöneltiliyor. Araştırma, partilerin aldıkları oy oranlarının nedenleri hakkında ipuçları verirken başkanlık sistemi, baraj, çözüm sürecine yönelik de seçmenin görüşlerini alıyor. Araştırmanın tüm sonuçlarına buradan ulaşabilirsiniz.

Seçmen oyuna ne zaman karar verdi?

Araştırma sonuçlarına göre 4 parti seçmeni oy vereceği partiyi, büyük oranda seçimden en az iki ay öncesinde belirlemiş oluyor. Seçimde ciddi oy kaybı yaşayan MHP’nin, kendisine oy veren seçmenlerin önemli bir kısmını (%16) seçime son 1 hafta kalana nihai kararlarına ikna edememiş olması dikkat çekici. MHP seçmeni belli ki başka bir partiye oy vermek üzere gidip gelmiş, sonunda MHP ağır bastığı için mührünü basmış. Bu etkinin karşılığının aynı dönem içinde AK Parti’ye de yansıdığını görüyoruz (%9). AK Parti tabanının nüfus olarak daha büyük olduğunu düşünecek olursak her iki dönemdeki yüzdelerin seçmen sayısı olarak birbirine denk geldiği düşünülebilir. MHP eğilimli çizgideki seçmenin önemli bir kısmının uzun bir kararsızlık yaşadıktan sonra AK Parti’ye ya da MHP’ye geçişkenlik gösterdiği yorumlanabilir. Bu kararsız seçmenin potansiyel olarak, bir partinin daha da dramatik sonuçlar almasına ya da diğerinin çarpıcı bir başarı elde etmesine engel olabileceğini düşünmek mümkün.

Öte yandan, HDP’ye oy veren seçmenin 7 Haziran seçimlerinden farklı olarak sandığa kararlılıkla gittiğini görüyoruz. Haziran seçimlerinde HDP seçmeninin %32’si son 2 ay içinde karar vermiş iken, Kasım’da bu oran %12’ye düşmüş durumda. Öyle görünüyor ki, HDP bu süre zarfında kararsız oylarını önemli ölçüde kaybetmiş olsa da, çekirdek bir tabana kavuşmuş görünüyor. Geleneksel %5-%7 aralığındaki eski tabanın Haziran-Kasım süreci sonrasında önce fazlaca tahkim olduğu ve takviyelerinden sıyrılınca şimdi %10-%11 çizgisinde yeni ve geniş bir kitleye kavuşmuş olduğu görülüyor. Bu bakışla, Kasım seçimlerinin olmasa da 2015’in büyük kazanım elde eden iki partisinden biri olduğunu not etmekte fayda var.

Seçmenler partilerine ne kadar aidiyet duyuyor?

4 Kasım tarihinde yapılmış olan İpsos çalışmasının en çarpıcı bulguları, bu soruya verilen yanıtlarda yatıyor. CHP seçmeninin tam %43’ü “tam benimsemesem de yakın hissettiğim parti” veya “başka bir partiyi engelleyeceğini düşündüğüm parti” olarak görüyor oy verdiği partiyi. Bu oranlar, AK Parti, MHP ve HDP’de sırasıyla %28, %32 ve %31. Bu veriler, CHP’nin aslında tam da bir “asgari müşterek” partisi olduğunu gösteriyor. Sol, merkez, liberal, sosyal demokrat, ulusalcı birçok farklı siyasi akımın yanı sıra, CHP’nin, konjonktür oylarını da aynı şemsiye altında topladığını ve yüksek bir kapasitede konsolidasyonu sağladığını gösteriyor. CHP için merkezden daha da sağa açılma gibi tarif edilen büyüme modellerinin aslında çok da gerçekçi olmadığını ortaya koyuyor, bu tablo. Zira daha da genişleme, zaten çok da kemikleşmiş olmayan CHP oylarının bir bölümünün ayrışabileceğini gösteriyor. CHP için daha doğru model, içinde barındırdığı bu siyasi köklere yeni bir aidiyet tanımı getirmesi ve bu tabanı kemikleştirmeye öncelik vermesi olabilir. Nitekim, AK Parti seçmeninde “tam benimsediğim parti” yorumu yapanlar %69 iken, HDP’de bu oran %68, MHP’de %56. HDP’nin de bu anlamda yakın ardışık iki seçimin sonunda sadık bir taban oluşturduğu izlenimi de bu verilerden okunabilir.

Emanet oy mu asıl oy mu?

7 Haziran seçim sonuçları ile kıyaslandığında CHP’ye emanet oy verdiğini söyleyenlerin oranı bu seçimlerde %6’lık yükselişle %16 olurken HDP’ye emanet oy verenlerin gerileyerek %15’e düştüğü ve emanet oy oranının sadece HDP’de düştüğü görülüyor. AK Parti seçmeninde emanet oyların oranı %7. Ancak AK Parti seçmen tabanı MHP seçmen tabanının kabaca 4 kat büyüklüğünde. Dolayısıyla AK Parti’ye gelen emanet oyların MHP seçmenindeki karşılığı %28 olurdu. MHP seçmeni tabanına göre emanet oylar %25 düzeyinde. Eğer MHP seçmenindeki büyük ekseriyetle geçişkenliğin AK Parti tabanı arasında yaşandığını kabul edersek MHP tabanının dörtte birini AK Parti’ye kaptırmış dörtte birini ise emaneten elinde tutmuş görünüyor. Başka bir deyişle eğer yerinde tedbirler almaz ve elindeki emanet oyları da kaybedecek olsa MHP barajın altında kalabilir. Ancak yakın tarihte bir seçim olmaması bu taban geçişkenliği konusunda gerekli çalışmaları yapmak için süre tanıyor. Bu noktada özellikle yeni dönemde MHP’nin TBMM faaliyetlerinin, emaneten elinde tuttuğu ve emaneten kaybettiği tabanı ile ilişkileri kuvvetlendirmesi için belirleyici olduğunu gösteriyor.

Kaynak: Ipsos

Kaynak: Ipsos

Oy tercihinizde değişiklik oldu mu?

Sonuçlar gösteriyor ki diğer partilerden AK Parti’ye kayanlar %19 oranında. AK Parti’ye en çok oyun geldiği parti ise %9 oranında MHP. Seçim sonuçlarında MHP’nin oy kaybının bu kadar yüksek olduğu düşünüldüğünde oyların çoğunu AK Parti’ye kaptırdığı bir kez daha görülüyor. AK Parti’nin en önemli kaynağının ise buzdolabına kaldırılmış AK Parti oyları olduğu görülüyor. 7 Haziran’da AK Parti’ye en büyük darbeyi ne HDP’nin Türkiye partisi imajı ne CHP’nin Merkez Türkiye Projesi indirmiş değil. AK Partinin gelişmelerden memnun olmayan seçmeninin 7 Haziran seçimlerinde CHP seçmeninin cumhurbaşkanı adayını beğenmediği için sandığa gitmemesinden feyz alarak, partisine tepkisini ortaya koymuşa benziyor. İstikrarsızlık resmini gören aynı seçmen %12 oranında sandığa geri dönüp AK Parti’nin tarihi bir zafere imza atmasına destek veriyor. Bu veriler bize AK Parti tabanın konsolide edilmesindeki siyasi becerinin ne kadar derin olduğunu da gösteriyor.

CHP’nin oylarını kısmen de olsa artırmış olmasında kendi 1 Kasım seçmeninde %2’lik bir HDP katkısı var. Bu etkinin toplam seçmende karşılığı %0,5. Ancak MHP seçmeninden gelen puan %1 düzeyinde. Yani sanıldığı gibi CHP-HDP arasındaki geçişkenlik o kadar da yüksek değil. Olası şekilde ulusalcı oylar nedeniyle MHP-CHP geçişkenliği daha kuvvetli. Bu da CHP tabanının neden bir “milli muhalif koalisyon” olduğunu daha iyi gözler önüne koyuyor. Bu anlamda AK Parti ve CHP bir mozaik olma çerçevesi açısından benzeşiyor ancak seçmen kimliği nedeniyle AK Parti duygusal bağlar kurarak daha yüksek bir aidiyetle tabanını yönetirken, CHP çok daha rasyonel ikna yöntemleri tercih etmek zorunda.

Oy tercihinde neler etkili oldu?

Parti tercihini etkileyen unsurlara bakıldığında AK Parti seçmeninde parti politikası (%45), MHP’de parti kimliği (%56), HDP seçmeninde ise lider (%38) öne çıkıyor. AK Parti seçmeninin parti tercihinde etkili olan vaatlere bakıldığında ise büyük oranda (%22) ekonomik vaatlerin tercihi etkilediği görülüyor. AK Parti tabanında vaatlerin içinde dini değerlerin ağırlığı sadece %2. Tüm seçmen içinde bu etki %1’e karşı geliyor. CHP’nin ekonomik vaatler konusundaki dönüşümü istikamet olarak doğru olsa da, halk tabanı nedeniyle bu vaatleri icra etme olasılığı yüksek olan AK Parti’ye şans tanımayı sürdürmeyi makul bulmuş gibi.
Ayrıca AK Parti seçmenin %16’sına göre partinin başarısında en etkili isim Ahmet Davutoğlu iken Recep Tayyip Erdoğan & Ahmet Davutoğlu birlikte diyenlerin oranı %48, Erdoğan diyenlerin oranı ise Davutoğlu’nun önüne geçerek %18 oluyor. Bu sonuçlar gösteriyor ki bir yandan Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı tartışılırken seçmenin gözünde Erdoğan hala partinin en etkili isimleri arasında görülüyor.

En başarılı ve başarısız lider kim?

Oy verip vermemenizden bağımsız olarak tüm seçim dönemini düşündüğünüzde, en başarılı bulduğunuz lider kimdi sorusuna Ak Parti seçmeninin %71’i Recep Tayyip Erdoğan’ın derken Ahmet Davutoğlu diyenlerin oranı %25’te kalıyor.

Ya genel başkan değişmeli mi? Sizce okuyacağım siyasi partilerin Genel Başkanı değişmeli midir? Aynı mı kalmalı mıdır? Şeklinde yönelilen sorunun sonuçlarına bakıldığında 4 parti lideri içerisinde en çok (%80) Devlet Bahçeli’nin değişmesi gerektiği düşünülüyor. Bahçeli’nin Haziran seçimleri sonrasında koalisyon görüşmelerindeki tutumunun bu tabloyu etkilediği görülebilir. Bahçeli’yi %56 oranı ile CHP lideri Kemal Kılıçtaroğlu takip ediyor.

Ankara katliamının oy kararına etkisi oldu mu?

Katliam genel olarak büyük oranda oy tercihinde değişiklik yaratmazken parti değiştiren seçmen oranı en yüksek olan partinin AK Parti olduğu, diğer partilerden %10 oranında AK Parti’ye oy kaydığı görülüyor. 7 Haziran ile 1 Kasım arasını AK Parti’siz dönem olarak algılayan AK Parti seçmeninin küsmüşse bile geri dönüşünün altında yatan motifin “AK Parti gitti kargaşa geldi” hissiyatı olduğunu kestirmek güç değil.

Ipsos - Çözüm süreci

Kaynak: Ipsos

Seçim kampanya dönemi adil geçti mi? Güvenilir seçim oldu mu?

Haziran seçimlerine kıyasla seçmen bu seçimin daha az adil geçtiğini düşünüyor (%12 düşüş). Bununla beraber oy kullanım ve sayım sürecinin ise Haziran seçimlerine yakın oranda güvenilir geçtiğini düşünüyor. AK Parti seçmeni içinde 7 Haziran seçimlerinde Cumhurbaşkanı’nın tutumunu olumlu bulmayanların oranı %30 iken bu oran 1 Kasım seçmenlerinde %13’e gerilemiş. AK Parti liderliğinin bu mesajı iyi okuduğunu teslim etmek gerekiyor.
Araştırma sonuçlarına göre seçim sonrası ülkenin durumuna ilişkin beklentiler ise şu şekilde:

  • Ülkenin durumunun daha iyi olacağı düşünülüyor (%60). Haziran seçimine göre bu cevapta %22 oranında artış görülüyor.
  • Cumhurbaşkanı’nın partilere eşit mesafede olması gerektiği düşünülüyor(%82).
  • Yeni hükümetin ilk gündem maddesinin öncelikle terörle mücadele olması gerektiği düşünülüyor(%33).
  • Partilerin anayasayı değiştirmek üzere bir araya gelmesi gerektiği düşünülürken (%63), Türkiye’nin mevcut parlamenter sisteme devam etmesi gerektiğini düşünenlerin başkanlık sistemini tercih edenlerin oranının neredeyse 2 katına yakın olduğu görülüyor.
  • Seçim barajının değişmemesi gerektiğini düşünülüyor (%41).
  • İktidarın çözüm sürecini yeniden başlatması gerektiği düşünülüyor(%60)

 

 

 

(Yeşil Gazete)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.