ScientificAmerican.com ‘un blog sayfasında Bora Zivkovic imzasıyla yayımlanan yazıyı, Yeşil Gazete gönüllü çevirmenlerinden Baturay Palas‘ın çevirisiyle bölümler halinde sunuyoruz.
Yazının ilk bölümü için tıklayınız.
***
Peki niçin yorumların çoğu lüzumsuz?
Çünkü düzenleme yapmadığınız için! Tümüyle! Bütün sebepleri üstte zaten belirttim. Eğer yorum yazanların çoğu sizin bloğunuzun isteyen herkesin istediğini yazabileceği ve bunu hiç kimsenin önemsemediği bir yer olarak düşünürse, istediği her şeyi yazar. Ve bu pek de hoş bir şey değil. Ve aynı sebepten ötürü (yorum kirliliği) potensiyel iyi yorumcular da zamanlarını boşuna harcayıp bu yorum kalabalığı içinde bir şeyler yazmak istemeyecektir.
Eğer uygunsuz yorumları kaldırmaz ya da uygun hale getirmezseniz, insanlar yorumları dahi okumadığınızı düşünürler. Eğer bunu göstermezseniz, insanlar onların düşüncelerini önemsemediğinizi dahi düşüneceklerdir. Eğer troll içeriği kaldırmazsanız, troller yorumları ele geçirecekler ve iyi insanlar da başka yere kaçacaklardır.
Tartışma alanlarının ilk örnekleri, haber grupları gibi, hemen hiç moderasyondan geçmeyen içeriğe sahiptiler. Tam anlamıyla vahşi batı. İlk bloglar çıkmaya başladığında, ifade özgürlüğü ruhu blog yazarlarını isteyen herkesin istediğini söylemelerine izin vermeleri gerektiğini hissettirdi, çünkü bloglar insanların özgürce konuşabildiği nadir yerlerdendi.
Ve daha sonra geleneksel medya oyuna dahil oldu ve içeriklerine yorumları kabul etmeye başladı. İşte her şeyin karmakarışık olduğu nokta burasıydı. Eski bir mahkeme kararının medya organlarınca oldukça yanlış bir şekilde yorumlanması sonucunda, gazetelerin bazıları okuyucu yorumlarını düzenlememeye karar verdi ve bu daha sonra hepsince uygulanmaya başlandı. Yukarıda listelenen metodlardan hiçbiriyle. Gerçekten. Ama evet, yukarıdaki metodların hepsi tamamen yasal.
İfade özgürlüğü genelde bir Amerikan konsepti olarak görülür. Dünyadaki ülkelerin bir kısmında anayasal ifade özgürlüğü bulunmaz. Ancak internet global bir ağdır. Ve ABD’de dahi, ifade özgürlüğü, herkesin heryerde istediğini söyleyebileceği anlamına gelmez. Ve ifade özgürlüğü, eğer ben bloğuma yorum mekanizması eklemişsem, herkesin istediği şeyleri yazabilmesine müsaade etmek demek de değildir. Site sahipleri ve yazarların istediği kullanıcıları banlama, yazdıklarını silme ya da düzenleme hakları tartışılamaz. Bir blogda yorum yapabilmek, bir imtiyazdır, bir hak değildir. Yorumcular öncelikle bunu anlamalıdırlar.
Bununla birlikte, ilk blog örneklerinde, blog sahipleri genellikle çok cömertti, çünkü kıt online kaynaklarını insanların tartışabilmeleri için harcıyorlardı. Fakat günümüzde böyle bir düşünce içine girmek gereksiz. Artık bir bloğa sahip olmak ucuz ve kolay, ve bununla sosyal medyada rant sağlamak daha da kolay. İnsanların istedikleri şeyleri yazıp tartışmaya girebileceği bir çok başka yer var, bu tartışmaların sizin bloğunuzda olmasına artık gerek yok. Eski cömertlik devri kapandı ve bunu takiben yıllar içinde deneyimli blog yazarları yorumlama kurallarını radikal bir şekilde sıkılaştırdı.
Ve evet, Atrios ve Pharyngula gibi bazı bloglar halihazırda yorumcu okurlar konusunda oldukça zengin. Buradaki insanlar çoğunlukla sadece birbirleriyle konuşmak için orada, bazen yazının konusundan dahi bağımsız olabiliyor yapılan yorumlar.
Ancak benim bloğum, evimdeki oturma odam gibidir. Kuralları ben koyarım. Tartışılan konuyu ben belirlerim, tartışmanın tonunu ben ayarlarım. Benim sitemde yorum yaptığınız zaman, benim kurallarımı kabul etmek zorundasınız, benim belirlediğim konular dışına çıkmamalısınız, yorum yaparken benim evimdesinizdir ve düşünün ki yazdığınız yorumu evimde eşimin ve çocuklarımın yanında sesli bir şekilde söylüyorsunuz. Eğer söylediklerinizi beğenmezsem, sizi evden kovma hakkına sahibim, ve sizin burda hiç bir söz söylemeye hakkınız yok, en nihayetinde benim hanemdesinizdir.
Eğer sizin yorumunuzu silersem, bu sansürcülük demek değildir. Siz de deneyebilirsiniz, bir blog yaratın ve Google aramalarında üst sıralarda gözükebilmek için onun Google Rank derecesini arttırmaya uğraşın. Zaman ve çaba gerektirdiğini göreceksiniz. Ancak ben sizin saçma sapan yorumlarınızı silmemek adına Google Rank derecemi düşürmek istemem. Ve benim yapılan yorumları siliyor oluşum, bana ters düşen bütün görüşleri sildiğim anlamına gelmez.
Ancak siz bir blog yazarıysanız ve yapılan yorumlar pek de iyi değilse, bunda bir tek kendinizi suçlayabilirsiniz.
“İnsanların kendine ait fikirleri ve görüşleri olabilir, ama olgular kişilerin tekelinde değildir.” -Daniel Patrick Moynihan
Farklı websiteleri ve bloglar değişik amaçlara hizmet ederler. Bu site, yukarıdaki başlıktan da görebileceğiniz üzere, “Bilimseldir”. Bu bir şey ifade eder. Bu, yazılan yazıların ve yapılan yorumların bilimsel olması gerektiği anlamına gelir.
Bu dergi 167 yıllıktır. Dergide ve derginin websitesinde güncel bilimsel çalışmalar yayınlanır. Ve bazen bu yazılar eskiden yapılan çalışmalara eklemeler içerir. Derginin ilk zamanlarından beridir biyolojik evrim bir olgu olarak dergide yer almıştır. Ondan sonra evrime ilişkin yeni keşifler, yeni sonuçlar sürekli olarak yayınlanmıştır, yeni ortaya çıkarılan fosiller ya da yeni işlevsel bulgular gibi. Fakat evrim olgusunun kendisi hiçbir zaman tartışılmamıştır. Evrime ilişkin yeni bulunan bir mekanizmanın anlatıldığı bir yazıda evrimin olup olmadığının tartışılması konu dışıdır. Hatta bu tartışma bile değildir. Bu, yazının yaratılışçı troller tarafından sabote edilmesidir. Bu tür tartışmaların yapılabileceği bir çok forum vardır ve burası onlardan biri değildir. İnsanların kendine ait fikirleri ve görüşleri olabilir, ama olgular kişilere kalmış şeyler değildir. Sonuçta bu tür trollemek maksatlı yazılar silinmelidir ki konuyu bilimsel olarak tartışmak isteyenlere yer açılsın.
Aynı durum iklim değişikliği için de geçerli. Küresel ısınmanın varlığı bir gerçek. Ve bunun oluşmasında insanların etkisinin olduğu da iyi bilinen bir gerçek. Bununla birlikte eğer iklimi biz bu hale getirdiysek, eski haline getirmek için de bizim çabalamamız gerekir, tamam. Ancak yine de iklim değişikliğiyle ilgili yapılan yeni bir araştırmanın altında bu herkesçe bilinen ve de konuyla alakasız şeyleri tartışmak yersizdir. Böyle yorumlar silinmelidir.
Şimdi bu yazının başına dönelim tekrar, yorumların okuyucuları etkilemesi kısmına. Eğer yaratılışçı ya da reddedişçi (denialism – ampirik olarak kanıtlanabilir bir gerçeği çeşitli nedenlerle reddetmek) troll yorumların siteyi doldurmasına izin verseydik, bu diğer okuyucuları nasıl etkilerdi? Yazının başında da söylediğim gibi bu onları kutuplaştırır ve aslında bilgilerinin olmadığı bir konuda kesin yargılarda bulunmalarına neden olur.
Troll yorumları ayırt etmek
Trolllemek deyiminin ilk tanımı “yapılan tartışmayı saptırıp rayından çıkarmak maksadıyla absürd yorumlar yazmak ve kendi isteği doğrultusunda yönlendirme” olarak geçer.
Eğer tartışmayı düzeyli ve saygılı tutmak istiyorsanız, bu tür konu dışı yorumları silmelisiniz.
Eğer ben geçen akşam ne yediğimi yazıp, yazının bir yerinde yediklerimin içinde GDO’lu ürün olduğundan ancak bunların çok lezzetli olduğundan bahsedersem, GDO’lu ürünleri kötüleyen bir yorum trollük olur.
Eğer ben yaptığım muhteşem haftasonu dağ gezintisini yazıyorsam, ve normalde daha geç açan çiçeklerin son yıllarda erken vakitlerde açtıklarından bahsetmişsem, burada iklim değişikliğini reddeden bir yorum trollüktür. Ben bir biyoloğum ve spesifik olarak iklim değişikliği hakkında yazı yazmam, çünkü kendimi bu konuda yazabilecek kadar yetkin hissetmiyorum. Sonuçta, otomatik spam filtresine “küresel”, “ısınma”, “Al Gore” gibi anahtar kelimeleri tanımlıyorum ve bu kelimeleri içeren yorumlar doğrudan spam filtresine takılıyor. Çünkü bu kelimeleri içeren bir yorum konu dışıdır, konuyla ilgili bir bilgiye cevap vermez ya da bir ekleme sunmaz. Çünkü bu yorumlar ideolojik maksatlı girilmiştir, bilimsel değil. Çünkü, bu yorumlar okuyucuları yanlış yönlendirmektedir ve kutuplaştırmaktadır. Böyle yorumların olabildiğince çabuk spam çöplüğüne gitmesi gerekir.
Bir bilim sitesi için, bilimsel olmayan, anti-bilimsel, duyulara dayanmayan, ideolojik ya da dini içerikli bütün yorumlar, troll yorumları değildir, basitçe spam içeriktir. Viagra satışı gibi. Hakikaten! Bu tür içeriklerin (örneğin iklim değişikliğinin inkarı) çeşitli çıkar gruplarınca kimi yapay organizasyonlara para karşılığı yaptırılıyor olabileceği hakkında her gün daha çok kanıt elde ediyoruz. Böyle yaparak destekçilerinin olduğundan çok daha fazla ve görüşlerinin yaygın olduğu illüzyonunu yaratmaya çalışıyor olabilirler. Tabii bu güdümlü troller çoğunlukla sadece diğer insanları avlamak için bir yem, nanoteknoloji çalışmasında da gösterildiği gibi, konu hakkında bilgili olmayan insanlar kolaylıkla taraf olup trolleri beslemeye başlıyorlar ve adeta ücretsiz trollük yapmaya başlıyorlar. İşte bu troll yorumları hiç başlamadan kökünden kurutmak için bir neden. Hiç bir blog yazarı, bloğunun satılmış politik bir operasyonun ücretsiz sağlanan tartışma platformu olmasını istemeyecektir.
Benim bloğum, benim kurallarım
Bu yazıyı benim kişisel bloğumdan okuyorsunuz. Blog, Scientific American sitesinde barındırılıyor ve ben de Scientific American dergisinde bir editörüm ve bu blog da aslında bir bakıma derginin dışarıdan nasıl göründüğünü etkiliyor. Böyle bir blog yazmak (hatta böyle bir siteyi barındırmak) sözleşmemde yazmıyor ve iş tanımım arasında bulunmuyor. Sonuçta bu blog hala benim kendi kişisel bloğum. Burada yazıyorum çünkü bunu seviyorum, ve benim için kolay ve doğal (zaten her halükarda zamanımın çoğunda buradayım) ve burası bana kendi imkanlarımla yayınlayacağım bir blogdan çok daha fazla fırsatlar sunuyor.
Şimdi, ben Scientific American organizasyonunu burada temsil ettiğim için yazdıklarım konusunda oldukça seçiciyim yazılarımın derginin standartları içerisinde kalması için yoğun çaba sarf ediyorum. Eğer buraya yazmamın uygun düşmeyeceği birşey varsa aklımda Twitter, Facebook, Google Plus ve Tumblr’da yazıyorum. Ve kullandığım dile, davranışlarıma da dikkat ediyorum, çünkü ben örgütümü temsil ediyorum. Burada troll içeriği silip bilim dışı görüşlerin yaygınlaşmasını önlemek, bir bilimadamı, bir bilim yazarı ve Scientific American dergisinde editör olarak benim görevim.
Eğer ben bir editör toplumsal rolüme uygun olmayan bir şeyler söylemek istersem, ve konuşmak istediğim kişiyle şahsen ya da telefonla görüşme imkanım yoksa, e-posta gönderirim. E-posta’yı, özel olarak görüşme konusunda son seçenek olarak görürüm, sonuçta size e-postayla bir şeyler söylemişsem, bu ikimiz arasında kalması gerekiyor demektir, diğer insanlarla paylaşılmamalıdır.
Sonuçta burada, kişiel bloğumda, önceden belirlenmiş moderasyon kuralları olmasından hoşlanmam. Tabii ki, yorumcuları sınırlarında tutabilmek adına bu konuda değişkenlik gösterebilirim. Ancak gerçekten yorum moderasyonu için çok çaba sarf ediyorum ve bütün yorumlara asgari özeni gösteriyorum. Hepsini duruma göre değerlendiriyorum ve elbette ki bir konu hakkında uygun bulduğum bir yorum başka bir konu hakkında uygun olmayabilir.
“Al Gore!” gibi bir yorum karar vermemi kolaylaştırıyor – buraya muhtemelen bir tartışma ateşlemek için yazılmış olmalı, kimbilir belki yorum başına ücretlendirilen biri tarafından yazılmıştır! Bu durumda yorum doğrudan spam çöplüğüne gider. Devamı gelirse birkaç sefer sonra da kullanıcıyı banlarım. Ve banlanan kullanıcı sadece benim bloğumda değil, bütün site çapında banlanır.
Ancak eğer sadece kaba bir üslupla, ya da yapıcı olmayan fikirlerle yorum yapılıyorsa, ve yorumcunun benim standartlarım hakkında bir bilgisi yoksa (muhtemelen bloğuma YouTube, DailyMail ya da 4chan’den gelmiş olabilirler) öncelikle benim “üç hakkın var” kuralımı açıklarım. Böylelikle bazıları bir daha siteye gelmez, kimisi yorumlarını düzeltir, bazısıysa üslubunu değiştirmez ve 3 seferden sonra banlanır.
Halihazırda sitede sofistike moderasyon mekanizması yok ve sitenin moderasyon ekibinde olduğum diğer bölümlerinde de kendi kurallarımı uyguluyorum, çoğunlukla oralarda çok daha seçici davranıyorum. Sitenin diğer kısımlarında ise bir yetkim yok ve oradaki yazılar kendi moderatörlerince denetleniyor.
Şimdi, biliyorum, burada en çok küresel ısınma reddedişçiliğini örnek olarak kullandım, çünkü esasen site genelinde en çok karşılaştığımız örnek bu, ancak söylediklerim diğer bilim dışı fikirler için de geçerli: yaratılışçılar, aşı karşıtları, GDO karşıtı aktivistler ve diğerleri.
Bu yazı iklim değişikliğinin reddedilmesi hakkında değildir, yorumlar ve yorum moderasyonu hakkındadır. Aynı zamanda trollerin eliminasyonuyla daha düzeyli ve yapıcı bir yorumcu kitlesi yaratmak hakkındadır.
Gezegenimizde yaşayan yedi milyar insan arasından bazıları bloğunuzda yorum yapabilecek kişiler, ve bu potensiyel yorumcuları troll yorumlarıyla korkutup kaçırmaya hiç gerek yok.
Son olarak, bu yazıya yapılan yorumlardan iklimle ilgililer silinecektir.
Yeşil Gazete için çeviren: Baturay Palas
Yazının özgün hali (ingilizce) için tıklayınız.
(Scientific American, Yeşil Gazete)