Editörün SeçtikleriEkolojiManşet

Yönetmelik değişikliğine uzmanlardan yanıt: Orman, orman olarak korunamayacak, iptal edilmeli

0

Resmi Gazete’de 15 Şubat’ta yayımlanan bir yönetmelik ile Orman Kanununun 17’nci Maddesinin Üçüncü Fıkrasının Uygulanması Hakkında Yönetmelikte değişiklik yapıldığı duyuruldu.

Buna göre, ormanlık alanlardaki havalimanlarının etrafına tesisler kurulabilecek; lisanslı güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesislerine izin verilebilecek.

‣ Orman Kanunu değişti: Havalimanı etrafına otel ve AVM yapılabilecek

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi ve Yeşil Gazete yazarı Doç. Dr. Cihan Erdönmez, yönetmelikte yapılan değişiklikleri değerlendirdi.

Toplumsal yarar

Orman Kanunu’nun 16, 17, 18 ve Ek 9’uncu maddeleri ile Turizmi Teşvik Kanunu‘nun 8’inci maddelerine göre, orman alanları madencilik, enerji, ulaştırma, savunma gibi ormancılık dışı kullanımlara tahsis edilebiliyor.

Erdönmez, bu tahsislerin gerçekleştirilmesinden önce toplumsal yarar hususunun gözetilmesi gerektiğinin önemini vurgulayarak, “Bu tahsislerden bazıları gerçekten ormanda yapılması zorunlu olan ve genel toplum yararı açısından büyük değer taşıyan nitelikte” dedi:

“Örneğin iki yerleşim yeri arasında yol yapılması zorunlu ise ve bu iki yerleşimin arası bütünüyle ormansa yolu ormandan geçirmekten başka çözüm olmadığı için ve o yol ile genel bir toplumsal yarar sağlanacağı için yol için orman alanı tahsisi yapılabilir. Veya toplumun tamamına açık bir göğüs hastalıkları hastanesi için bir miktar orman alanının tahsisine karşı çıkmak söz konusu olamaz.”

Öte yandan özellikle son 15-20 yılda ilgili kanun maddelerinde çok kez değişikliğe gidildi ve çok sayıda faaliyet için orman alanı tahsisi olanaklı hale getirildi. Erdönmez, bu durum neticesinde “Artık ormanı orman olarak koruyamamaya başlandığının” altını çizdi.

Biz bilimsel olarak şunu söylüyoruz: Bir faaliyetin ormanda yapılmasından başka seçenek yoksa ve o faaliyet ormanın sağladığından daha yüksek bir kamu yararı sağlarsa ormanda yapılabilir.

15 Şubat’ta atılan adım ile kanun değiştirilmeden yönetmelik değişikliği ile ormanda yapılabilecek, orman alanı tahsis edilebilecek faaliyetlerin genişletildiğine dikkati çeken Erdönmez, “Bunun hukuken ne derece doğru olup olmadığını hukukçulara sormak lazım fakat ben kanunu değiştirmeden yapılan bu yönetmelik değişikliğinin hukuka aykırı olduğunu düşünüyorum. Umarım ilgili bir kurum ya da kuruluş düzenlemenin iptali için dava açar” diye konuştu. 

Ormanların rant için kurban edilmesi ‘kabul edilemez’

Yönetmeliğe eklenen fıkralardan birine göre, havaalanı veya havalimanlarında pistlere, taksi yollarına, apron ve bunlara bitişik sahalara; hava araçlarının kalkmasını, inmesini ve yer manevralarını yapmasını sağlayan, hava araçlarının yakıt, bakım ve diğer ihtiyaçlarının karşılanmasını ve yük ve yolcu indirilip bindirilmesini temin edici tesislere ve belirli durumlarda doğrudan uçuş faaliyeti amacıyla kullanılan bina ve yapılara veya bunların bazı kısımlarına ve bu bölümlerin hepsine girişin kontrollü olduğu yerler ve yolcuların sağlık, otel, motel, lokanta, akaryakıt istasyonu, dini tesis, terminal binaları, alışveriş üniteleri gibi zaruri ihtiyaçlarını karşılayacak tesislere izin verilebilecek.

Erdönmez, fıkrada yer alan özellikle “havaalanı ve havalimanlarında otel, motel, lokanta, akaryakıt istasyonu, dini tesisi alışveriş ünitesi” gibi ifadelerin son derece belirsiz ve ucu açık olduğunu kaydederek “Bunun daha yalın ifadesi şu: Rant getirici her türlü tesis havaalanı ve havalimanlarının civarındaki orman alanlarına yapılabilir. Bunun akıl ve bilimle ilişkisi yoktur ve kabul edilemez” dedi.

Ormansızlaşmanın kapıları açılıyor

Yönetmeliğe eklenen diğer fıkrada ise, üzerinde ağaç ve ağaççık toplulukları bulunmayan, ormancılık faaliyetleri ve teknik olarak orman kurulması mümkün olmayan, fiilen taşlık, kayalık, verimsiz orman alanlarında lisanslı güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesislerine izin verilebileceği belirtiliyor.

Güneş enerji santrali ve diğer tesislerin ormanda yapılmasının iki önemli sonucu olacağını açıklayan Erdönmez, “Tahsis edilen orman alanlarını tümüyle kaybederiz. Yani bu bir ormansızlaşmadır” diye uyardı.

Tahsis nedeniyle orman ekosisteminde parçalanma yaşanacağına vurgu yapan Erdönmez, şunları ekledi:

Bu parçalanma tahsis edilen alanın civarındaki orman alanlarının ekolojik yapısında yıkımlar meydana getirir. Bitki, hayvan ve diğer canlı türlerinin sayısı azalır, ekolojik ilişkiler bozulur ve civar orman alanları kaybedlimemiş olsa da nitelik bozulmasına uğrar.

Taşlık, kayalık alanlar dahi önemli

Yayımlanan yönetmelikteki dikkati çeken noktalardan biri de “taşlık, kayalık, verimsiz orman alanları” ifadesi.

Erdönmez, eskiden ağaçların tepe taçlarının izdüşümlerinin alanı yüzde 10’dan daha az örttüğü ormanlara verimsiz orman dendiğini ifade etti.

Bilim insanlarının yıllarca bunun yanlış olduğu, ormanın yalnızca ağaç demek olmadığı, ormandan sağlanan tek yararın da odun olmadığına dair açıklamaları neticesinde, bütünüyle ağaca ve odun üretimine odaklı ormancılık anlayışının ürünü olan bu ifade terk edildi ve Orman Genel Müdürlüğü tarafından söz konusu alanlar “boşluklu kapalı orman” olarak anılmaya başlandı.

“Ama yönetmeliği değiştirenler belli ki bundan haberdar değil. 50 yıl öncenin kafasıyla iş yapıyorlar” diyen Erdönmez, “Elbette üzerinde ağaç olmasa, toprak çok taşlık kayalık olsa bile o ormanlar da verimlidir. Odun üretimi açısından olmasa da biyolojik çeşitlilik açısından, toprağın korunması açısından, su ekonomisi açısından, iklim değişikliği açısından ve buna benzer pek çok açıdan verimli olabilir” diyerek ifadenin kullanımına karşı çıktı.

Fidan dikiliyor diye orman alanlarından vazgeçilemez

Anayasa’nın 169’uncu maddesine göre, devletin anayasal görevleri arasında  ormana dönüştürülmesi olanaklı olan alanları ormanlaştırmak ve var olan ormanları korumak da yer alıyor.

Cihan Erdönmez, ağaçlandırma çabalarının tek başına yeterli olmadığına işaret etti, devletin bu görevlerin her ikisini bir arada yapması gerektiğini vurguladı:

Ağaçlandırma yapıyorum diye bazı orman alanlarından vazgeçiyorum diyemez devlet. Biri diğerinin karşılığı değil tamamlayıcısıdır. O nedenle şu kadar orman alanı verdik ama bu kadar da fidan diktik demek kesinlikle yanlış bir düşünme tarzının sonucudur.

‘Bir metrekare ormanın kaybedilmesi bile ülkemiz ve gezegenimiz için büyük kayıptır’

Bir metrekare orman alanının bile kaybedilmesinin büyük bir kayıp olacağını dile getiren Erdönmez, bu yönetmelik değişikliğinin yanlış olduğunu kaydederek bir an önce vazgeçilmesi için çağrıda bulundu:

“Bu düzenleme idareye bir yol açıyor. Belli ki bir yerlerden talep ya da emir geldi ki bu yol açıldı. Talebin ne kadar olduğunu, idarenin bu talebe ne kadar yanıt verip ne kadar vermeyeceğini kestirmek olanaklı değil. Ayrıca bu düzenleme bu şekilde kaldığı sürece talepler artacaktır. Bu nedenlerle, bizim işimiz doğru ve yanlışlarını ortaya koymaktır. Bu düzenleme ile 1 metrekare orman alanının kaybedilmesi bile hem ülkemiz hem de gezegenimiz için büyük bir kayıptır ve bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmelidir.”

‘Anayasaya aykırı, iptal edilmeli’

Ormancılık Politikası Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan Atmış da sosyal medyada , yaptığı paylaşımlarda yapılan yönetmelik değişikliğinin “Ormanları sermayenin hizmetine biraz daha sunan, birilerini biraz daha zengin edecek, fakat ormanları biraz daha yok edecek” olduğunu açıkladı.

Yapılan yönetmelik değişikliğiyle güneş enerjisi santralleri ile havalimanı ve yan tesisleri inşa etmek için ormanların yok edilmesinin önünün biraz daha açıldığını aktaran Atmış, “Madencilik, enerji, turizm vb. ormancılık dışı amaçlarla yapılan tahsislerle 2004-2021 yılları arasında 536 bin 741 hektar orman ekosistemini fiilen yok eden iktidar çevresine yeni rantlar kazandırmak için harıl harıl çalışıyor” dedi.

Düzenlemede, ormanı bir ekosistem değil de, sadece ağaçtan ibaret sayan  bir anlayışın hakim olduğunu belirten Atmış, ormanlarda bu tür ormancılık dışı amaçlarla yapılan düzenlemelerin hemen hemen hepsinin aslında Anayasaya aykırı olduğunu ifade etti.

“Kamu Yararı” iddiasıyla atılan bu adımların Anayasaya uygun olmaması nedeniyle Anayasa Mahkemesi ve Danıştay tarafından iptal edilmesi gerektiğini savunan Atmış, “Halbuki yirmi yıl öncesine kadar bu yüksek mahkemelerin buna benzer mevzuat düzenlemelerini iptal ettiğini gösteren onlarca örnek var. Anayasayı da ormanları da korumak istiyorsak, azımsanamayacak bir çoğunluğun ormanlarımızı yok eden bu düzene karşı durması gerekli” diye belirtti.

Felaketler insan eliyle yapılıyor

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Botaniği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Akkemik de değişikliği eleştirdi. Paylaşımda bu tür adımların doğa üzerindeki etkilerinin birçok felakete neden olduğuna işaret eden Akkemiz, afetlerin boyutlarının artacağına ve biyolojik zenginliğin daha fazla zarar göreceğine dikkati çekti.

“Bu yönetmelik değişikliği bir kez daha gösterdi ki (1) yaşanan felaketler doğal değil “İNSAN KAYNAKLI”dır ve (2) Orman alanlarımızı bu şekilde tahrip etmeye devam edersek hem felaketlerin boyutları daha da artacak hem de biyolojik zenginliğimiz daha fazla zarar görecektir.”

You may also like

Comments

Comments are closed.