Yeşiller ve Sol Gelecek’in açtığı Gaziemir davasının ilk duruşması gerçekleşti

Gaziemir’de bahçesinde nükleer atık tespit edilen fabrikanın sorumluları hakkında “çevreyi kasten kirletmek” suçundan açılan davanın ilk duruşması bugün görüldü.

indir (1)

Davayı açan taraf olan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi‘nin müdahilliği kabul edilmedi; fakat parti adına davayı açan avukatların yurttaş olarak müdahil olması kabul edildi. Avukatlardan Arif Ali Cangı, çevreyi kirletmeyle ilgili ceza davalarında yurttaşların müdahil olabilmesinin olumlu bir gelişme olduğunu belitti. 18 Mart’ta gerçekeleşecek duruşmaya Gaziemirliler de müdahil olacak.

“Nükleer santrali olmaya ülkeye nükleer atık nereden geldi?”

Gaziemir Fabrikası’nın sanıklarından üç mirasçının bulunduğu davada, sanıklar olayla ilgili bilgiye sahip olmadıklarını söyledi. Usulün değerlendirildiği ilk duruşmada avukatların Gaziemir’deki nükleer atıkların nereden geldiğiyle ilgili soru da cevapsız kaldı.

Duruşma sonrası Yeşil Gazete’ye konuşan Avukat Arif Ali Cangı, nükleer atıkların Gaziemir değil tüm insanlığı ilgilendirdiğini belirterek şunları ekledi: “Gaziemir’deki fabrikada bulunan atık nükleer santrallerde kullanılan europium 152 atığı. Ya yasadışı yollarla oraya geldi ya da Aliağa gemi söküm tesisindeki bir nükleer denizaltı atığından gelmiş olabilir. Nükleer santral macerasına girmeye çalışan bir ülkede nükleer atık bulunuyor. Bu dava artık toplumsal bir dava olmuştur” dedi.

“Sevil Turan: Bu dava ekosistemi bozmakla ilgili, doğal müdahiliz”

Yeşiller ve Sol Gelecek eş sözcüsü Sevil Turan ise, partinin müdahil olma talebinin reddedilmesiyle ilgili olarak, mahkemenin siyasi parti ve kamu sağlığını ilgilendiren bir konu arasında bağlantı kurmadığını beliterek, “çevresel adalet, insan yaşamı ve insan sağlığıyla ilgili siyaset yaptığı için Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi bu davanın doğal müdahili. Biz yaşam siyaseti yapıyoruz. Mahkemenin tavrıysa mük üzerinden bir değerlendirmeyi ieçriyordu. Halbuki bu dava çevreyi kirletmek, insan yaşamına zarar vermek ve ekosistemi bozmakla ilgili’ dedi.

Bugün duruşması görülen davayla birlikte  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’nün 2008 tarihinde fabrikanın sorumluları hakkında açtığı dava, sanıkların aynı olması nedeniyle birleştirilmişti. İki davanın da yeni duruşması 18 Mart tarihinde görülecek. Haftaya salı gerçekleşecek duruşmaya Gaziemirlilerin de müdahil olarak katılması bekleniyor.

images

Ne olmuştu?

1940’lı yıllardan 2010 tarihine kadar açık olan Aslan Avcı Döküm Sanayi ve Tic. A.Ş. isimli fabrikada, Türkiye Atom Enerji Kurumu ilk radyasyon tesbitini 2007’de  yapmış, Türkiye’ye yasal girişi olmayan nükleer çubukların eritilmesiyle oluşan nükleer atık tespit etmişti. 2008 yılında fabrika sahasından alınan numunelerin analizinde radyoaktiviteye rastlanmıştı.

Serkan Ocak‘ın 2012 ‘de Radikal’deki haberiyle duyulan nükleer skandalla ilgili altı boyunca herhangi bir önlem alınmadığı ortaya çıkmıştı. Toprakta kurşun, arsenik, çinko ve mangan gibi toksik elementler bulunduğu Gaziemir’de radyoaktif kirlilik halen devam ediyor. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, fabrikanın sorumlularına hem radyoaktif hem de ağır metal kirlenmesi nedeniyle ‘çevreyi kasten kirletmek’ suçundan dava açmıştı. Davada, sanıkların bu atığı nereden, hangi yollardan, ne zaman getirdiklerinin araştırılması talep ediliyor.

(Gözde Kazaz/Yeşil Gazete)

 

 

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Karaburun’da depolamalı güneş enerji santraline tepki: Zeytin ve naranciye ağaçlarımız tehdit altında

Karaburun, Küçükbahçe'de yapılması planlanan depolamalı güneş enerji santrali projesinin 3 Eylül'de yapılacak halkın katılımı toplantısı öncesinde, bölge sakinleri değerli habitatlarını, meralarını, zeytin ve narenciye ağaçlarını göstererek projeyi istemediklerini söyledi.

‘Avrupa’da sıcaklık kaynaklı ölümler 70 yıl içinde üç katına çıkabilir’

Yeni bir araştırmaya göre, küresel sıcaklık artışı 3 derece ile sınırlandırılsa dahi önlemler alınmazsa yüzyıl sonuna kadar 55 bin ek can kaybı meydana gelebilir. Güney Avrupa en büyük risk altında.

Geri dönüşümün davranışsal ekonomisi-2

Türkiye’nin atık yönetim karnesi ciddi anlamda endişe verici. Henüz kendi atıklarımızla ne yapacağımızı yönetemiyorken, Avrupa’nın atıklarının yarısının ülkemize gönderilmesi bu endişeyi daha da derinleştiriyor.

Şirketlerin toplumsal sorumluluğu

Türk şirketleri kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik uygulamalarında batılı benzerleri kadar başarılı değil. Ancak bu sadece şirketlerden kaynaklanmıyor, 'öngörülemezlik ortamı' ve toplumsal baskının eksikliği de bunda etkili. 

‘Qou vadis-2’: Ülke nüfusu

Geleceği ile ilgili derin kaygılar duymakta olan nüfus kesimlerinin, Türkiye’nin her yerinde giderek artmakta olduğu bir ortamdayız. Ne kent nüfusu kentte kalabilecek uzun erimli bir gelecek görüyor, ne de kır nüfusu kırda kalabilecek bir durum algılıyor.

EN ÇOK OKUNANLAR