[Yeşil Kamp-4] Fuat Keyman ve Yeşiller ile ‘Türkiye nereye gidiyor?’

Yeşil Kamp‘ın ikinci gününün öne çıkan oturumlarından biri seçimlerin yaklaştığı Türkiye’de yeşil siyasetin yeri ve önminin konuşulduğu ‘Türkiye nereye gidiyor?’ tartışması oldu.

Sabancı Üniversitesi‘nin rektör yardımcısı ve İstanbul Politikalar Merkezi yöneticilerinden Prof. Dr. Fuat Keyman ve Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Özlem Taşdemir Teke, Rusya‘nın Ukrayna‘yı işgalinin başlamasından bugüne Avrupa Yeşil Mutabakatı’ndaki düzenlemelerden, yaklaşan seçimlerde diğer muhalefet partilerinin enerji politikalarına kadar pek çok konuyu tartıştı.

Prof. Keyman, Türkiye’deki ‘radikal muğlaklığın getirdiği sıkıntıları ‘ontolojik krizler’ olarak değerlendirdi ve bunları üç ana başlık altında ‘ekonomik eşitsizlikler ve güvensizlik, iklim krizi ve popülist otorite‘ olarak tanımladı.

Sivil toplum kendini geleceğe taşımalı ve yönlendirmeli

Üniversiteler, düşünce kuruluşları sivil toplum, Yeşiller, muhalif partiler gibi aktörlerin bütün bu zorluklara ve bu karanlık yapıya karşı kendilerini geleceğe doğru taşımalarının çok önemli olduğunu söyleyen Keyman, İYİ Parti’nin görünen yükselişini de bu güvensizliklere karşı insanların milliyetçi ve devletçi ideolojilere yönelmesiyle bağdaştırdı.

Burada eko-ekonomik decopling kavramına atıfta bulunan Keyman şunları söyledi:

“Varolan yapıyla kendini ayrıştırarak, biraz hayalci olarak Türkiye’yi olumlu yerlere getirebilecek yolun tuğlalarını nasıl örebileceğimizi düşünerek, Türkiye’nin geleceği nasıl kurulabilir, farklı neler yapılabilir, kendilerini buraya yönlendirmeleri çok önemli.”

İhtiyatlı iyimserlik içinde olduğunu belirten Keyman, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın kırılgan gruplar üzerinde de durduğunu hatırlatarak, Türkiye’deki eşitsizliklerin ve dışlanmalara karşı mücadelenin öneminden bahsetti:

“İstanbul Politikalar Merkezini de bu anlamda, demokratikleşme mücadelesi veren bir platform olarak yürütüyoruz ve şu an seçimlerde Türkiye’nin ‘nefes alması’ için çalışıyoruz.”

Türkiye’de politik arenada en başından beri Yeşil siyasete ihtiyaç olduğunu düşündüğünü belirten Keyman,”Sosyopolitik dönüşümler siyaseten bir yere kadar engellenebilir. Yeşiller, Türkiye’nin geleceğinde önemli bir aktör” dedi.

Bilimsel politikaların altı oyuldu

Keyman’ın ardından söz alan Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Özlem Taşdemir Teke Türkiye’nin fosile bağımlı enerji sisteminden adil dönüşümüne kadar pek çok değerlendirme yaparak, yaklaşan seçimlerin iklim için de çok önemli olduğunu belirtti.

“Avrupa Birliği’nin yenilenebilir enerjiyi ‘kamu yararı olarak tanımlaması çok önemli. Bizde bunun böyle tanımlanması engelleniyor, rüzgar ve güneş enerjisi gibi kaynaklar reddedilerek fosil sistemde kalınması için çabalanıyor. Bu yüzden Yeşiller’in siyaset yapması çok önemli.”

Türkiye’nin emisyonlarının 90’lı yıllardan beri yüzde 115 arttığının altını çizen Taşdemir Teke Türkiye’nin uluslararası iklim anlaşmaları sürüncemede bırakarak maddelere uyumlu politikalar  geliştirmediğini anlattı ve Kyoto Protokolü ve Paris İklim Anlaşmaları’nda Türkiye’nin yaklaşımlarını hatırlattı:

Türkiye pek çok anlaşma ve taahhütü onaylar gibi yapıp tersi işlere devam etti. Kömürden çıkış için pek çok anlaşmaya atılan imzanın ardından ‘zeytinleri sökerek altından kömür çıkarmak’ için yasalar yapmasıyla bunların hepsinin altına oyuklar açmış oldu.

Benzer bir yaklaşımı İklim Şurası’nda gördük: Bilim kurulları ve uzmanlar enerjiye dair pek çok projeksiyon sunsa da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın kömür ısrarı ve müdahelesiyle bütün bu bilimsel politikaların altı oyuldu.

Seçimlerin ardından kurulacak yeni hükümetin, AB Yeşil Mutabakatı’nın çizdiği yola uyumlanmasının Türkiye için çok önemli olacağının altı çizilen konuşmaların ardından oturum, kampçıların kendi görüşlerini ve yorumlarını paylaştığı sohbetin ardından sona erdi.