Yanlış uygulamalarla kurutulup tarım alanına dönüştürülen Marmara Gölü’nden sevindirici haber!

Yanlış su yönetimi sonrası kuruyan Marmara Gölü'nün tarım alanı olarak kullanılmasına, buna verilen onaylara ilişkin açılan davada mahkeme, kuruyan göl alanındaki tarım uygulamalarının telafisi olmayacak zararlara yol açacağı gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarla birlikte, Marmara Gölü’nü tarım alanına dönüştüren Manisa Valiliği, DSİ Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) arasında imzalanan iş birliği protokolüne ve sulak alan sınır revizyonu kararına karşı açılan dava sonuçlandı.

Bilirkişi raporları, alandaki uygulamaların Marmara Gölü sulak alan ekosistemini yok edeceğini, bu uygulamalar yerine alana su sağlanırsa bölgenin sulak alan ve göl niteliğini kazanmaya elverişli olduğunu ortaya koydu. Bunun sonucunda, Mahkeme davaya yönelik yürütmenin durdurulması kararını verdi.

Manisa Marmara Gölü, Ramsar Sözleşmesi kapsamında hazırlanan Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’ne göre 2017 yılında 24 bin 893 hektar büyüklüğünde bir Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan olarak tescillenmişti. Göl, Türkiye’deki 184 Önemli Kuş Alanı’ndan ve 305 Önemli Doğa Alanı’ndan biri.

Alanda Türkiye’nin taraf olduğu Bern Sözleşmesi kapsamında koruma altında bulunan kuş türleri bulunuyor. Göl, endemik tatlı su balığı türlerine de ev sahipliği yapıyor.

Marmara Gölü, onu besleyen suların kesilmesiyle kurutulmuştu. Ancak kurutulmuş olsa da göl ekolojik önemini korumaya devam ediyor.

Uzmanlar ne diyor?

Doğa Derneği, S.S. Gölmarmara ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Salihli Çevre Derneği, Akhisar Çevre Derneği, Manisa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Çevre Derneği ve göl çevresinde yaşayan kişilerin açtığı davanın keşfi ve bilirkişi incelemesi 25 Mart’ta gerçekleşti.

Bilirkişi incelemesinin ardından, uzmanların 1 Temmuz 2024’te mahkemeye sunduğu raporda, “Marmara Gölü’nün ilgili faaliyetler ve doğal etkenler neticesinde tekrardan sulak alan ve göl niteliğini kazanmasına elverişli olduğu” belirtildi.

Bilirkişi raporunda, “protokol kapsamında göl havzasında yapılması öngörülen tarımsal faaliyetlerin gelecekte gölün tekrardan sulak alana dönüşmesi ihtimaline olumsuz bir etkisinin olacağı, söz konusu göl havzasında yapılacak tarımsal faaliyetlerin göl havzasına, yeraltı sularına ve yüzeysel sulara, göl havzası ve çevresindeki canlı yaşamına olumsuz etkisinin olacağı, ilgili protokol ve komisyon kararının 2872 sayılı Çevre Kanunu ve İlgili Yönetmelikler ile sair mevzuata uygun olmadığı” kanaatine varıldı.

Mahkemeden karar

Bilirkişi raporunun ardından verilen yürütmenin durdurulması kararında Mahkeme, sulak alanların öneminin üzerinde duran bilirkişi değerlendirmeleriyle birlikte, iklim değişikliği nedeniyle yağışsız günlerin arttığını, normal yağışların azaldığını ve şiddetli yağışların arttığını, bu durumun sonucu olarak acil durumlarda göl alanına ihtiyaç duyulabileceğini belirtti.

Mahkeme kararında; bilirkişi raporunda da yer aldığı gibi, tarım faaliyetleri için kullanılacak kimyasallar ve yapılacak faaliyetlerin, sulak alana zarar verebileceği, gölün tarım alanına dönüştürülmesinin, sulak alanların ekolojik bütünlüğünü, dengeleyici yapısı ile ekosistem yapısını bozabilceği değerlendirmelerinde bulunuldu.

Marmara Gölünün Revize Sulak Koruma Bölgeleri sınırlarının onaylanması ve uygulanmasına ilişkin Ulusal Sulak Alan Komisyonunun kararının ve kararın dayanağını oluşturan 4 Kasım 2022’de “Marmara Gölü Sulak Alanı Rehabilitasyonu Üzerine İş Birliği” protokolüne ilişkin işlemlerde hukuka uygunluk bulunmadığını tespit edildi.

Mahkeme dava konusu işlemin uygulanması halinde, çevresel etkilerde göz önünde bulundurulduğunda, telafisi güç ya da imkansız zararlar meydana getireceği gerekçesiyle işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.

‘Marmara Gölü yanlış su ve tarım politikaları sonucunda kurutuldu’

Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Marmara Gölü yanlış su ve tarım politikaları sonucunda kurutuldu. Ramsar Alanı yani uluslararası öneme sahip bir sulak alan olma kriterlerini sağlayan bu alanın ivedilikle restore edilmesi gerekirken alanın TİGEM’e tahsis edilerek tarıma açılması kabul edilemez. Ulusal mevzuatımıza aykırı olan bu uygulamaya karşı sivil toplum kuruluşları bir arada mücadele ediyoruz. Mahkemenin belirlediği uzmanlar, göl ekosisteminin bu uygulamalardan olumsuz etkileneceğini ortaya koydu. Mahkeme heyeti bilim, hukuk ve vicdanla hareket ederek yürütmenin durdurulması kararını verdi. Mahkemeden şimdi iptal kararı vermesini bekliyoruz” dedi.

Kılıç, Marmara Gölü Sulak alan ekosisteminin bütüncül bir şekilde korunmazsa burada üreyen, kıtalar arası göç yolculuğunda beslenmek için burayı kullanan ve kışlayan kuş türleriyle ve endemik balık türlerinin yaşam alanının yok olacağına da dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:

“Acilen Gördes Barajı’ndan Marmara Gölü’ne su bırakılması, Ahmetli Regülatörü‘nden Marmara Gölü’ne kış ve bahar aylarında su verilmesi, göl çevresindeki alternatif su kaynaklarından göle su sağlanması, Kum Çayı’nın nehir yatağında kontrolsüz ve denetimsiz kum ocağı işletme faaliyetlerinin sona erdirilmesi ve derivasyon hattında nehir yatağının düzenlenmesi, göl çevresinde tarımsal üretim kuyuları ve su çekiminin kontrol altına alınması gerekiyor.”

‘Marmara Gölü bilerek kurutuldu’

Göl kıyısındaki Tekelioğlu Köyü’ndeki çiftçilerden davacı Niğmet Sezen ise Marmara Gölü’nün bilerek kurutulduğu belirterek “Gördes Barajı’nın su tutmasıyla gölün asıl kaynağı kesildi. TİGEM ekip biçiyor. Balıkçılık faaliyetlerimiz sona erdi, bahçelerimizde tarım yapamaz hale geldik, iklim değişti, yüzlerce kaplumbağa köy çeşmesi yolunda susuzluktan öldü, su aramaya bahçemize geldiler” dedi ve ekledi:

“Köyümüzü terk etmek istemiyoruz. Hocalarımız da yapılanların yanlış olduğu kanaatine varmış. Lütfen hocalarımızın sesine kulak verin. Yetkililerden gölümüze su sağlanmasını talep ediyoruz. Gölümüz, köyümüz ve burada yaşayan canlılar için mücadele etmeye devam edeceğiz. ”

‘Bir an önce TİGEM’in alandaki faaliyetlerinin sonlandırılmasını bekliyoruz’

Doğa Derneği Hukuk Danışmanı Av. Özlem Altıparmak da Marmara Gölü’nün, ulusal öneme haiz bir sulak alan olduğunu yeniden hatırlatarak, “Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’ne göre, sulak alanlarda tarım yapılamaz, kurutularak arazi kazanılamaz. Bu nedenle hem uzman kuruluşlar, hem yerel sivil toplum örgütleri hem de yöre insanıyla birlikte davalarımızı açtık. Bugün verilen karar, ulusal ve uluslararası mevzuatlarla korunan bir alan için beklediğimiz bir sonuçtu. Bir an önce TİGEM’in alandaki faaliyetlerinin sonlandırılması ve göle gereken suyun, Gördes Barajı ve besleme kanallarından aktarılmasını bekliyoruz” dedi.

‘İlk raundu kazandık’

Akhisar Çevre Derneği Başkanı Erdan Boşnak ise “Marmara Gölü’nün kurutulmasına karşı verdiğimiz mücadelemizde ilk hukuki başarımızı elde ettik” diyerek şunları dile getirdi:

“Yürütmenin durdurulması kararı göl arazisinin TİGEM’e devredilmesinin tartışmalı olduğunun mahkeme tarafından kabulü oldu. İlk raundu kazandık. Ülkemiz, doğamız, artık mücadele etmeden korunamayacak halde. Çevre örgütleri olarak birlik beraberliğimizin, birlikte mücadelemizin çok güzel bir şey olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz. Marmara Gölü bizim mücadelemizle yaşayacak, bizim mücadelemizde canlanacak. Mücadeleye devam.”

Son olarak Salihli Çevre Derneği Avukatı Yıldıray Çıvgın ise “Marmara Gölü’nün Tarım İşleri Genel Müdürlüğü tarafından tarıma açılmasına ilişkin açılan davada yapılan keşif sonucunda, bilirkişi raporunun projenin kamu yararına aykırı olduğunu belirtmesi üzerine İdare Mahkemesince yürütmeyi durdurma kararı verildi. Bu karar Marmara Gölü’nü kurtarmak için önemli bir hukuki kazanımdır” diyerek şunları dile getirdi:

“Umarız mahkeme de nihai kararında söz konusu projeyi iptal eder. Biz Salihli Çevre Derneği olarak Gediz Ovasını, Marmara Gölü’nü yaşatmaya, ovamızı savunmaya devam edeceğiz.”

Ne olmuştu?

Manisa Valiliği, DSİ Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile TİGEM arasında 4 Kasım 2022’de Marmara Gölü Sulak Alanı Rehabilitasyon Üzerine İş Birliği Protokolü imzalanmıştı.

Protokol kapsamında göl TİGEM’e tahsis edilerek tarım alanına dönüştürülmüştü.

Protokolün imzalanmasının ardından Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Ulusal Sulak Alan Komisyonu 8 Aralık 2022’de “Manisa İli Gölmarmara İlçesi sınırları içerisinde bulunan Marmara Gölü’nün eski haline gelmesi durumunda koruma bölgelerinin yeniden değerlendirilmesi kaydıyla, Revize Sulak Koruma Bölgeleri sınırlarının onaylanması ve uygulanması” kararıyla TİGEM’in uygulamalarına onay vermişti.

Doğa Derneği, S.S. Gölmarmara ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Salihli Çevre Derneği, Akhisar Çevre Derneği, Manisa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Çevre Derneği ve göl çevresinde yaşayan kişilerle birlikte hem Ulusal Sulak Alan Komisyonu’nun sulak alan sınır revizyonu kararına hem de işbirliği protokolüne karşı dava açılmıştı.

Davanın bilirkişi incelemesi ve keşfi 25 Mart 2024’te gerçekleşmişti.

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Şirketlerin toplumsal sorumluluğu

Türk şirketleri kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik uygulamalarında batılı benzerleri kadar başarılı değil. Ancak bu sadece şirketlerden kaynaklanmıyor, 'öngörülemezlik ortamı' ve toplumsal baskının eksikliği de bunda etkili. 

‘Qou vadis-2’: Ülke nüfusu

Geleceği ile ilgili derin kaygılar duymakta olan nüfus kesimlerinin, Türkiye’nin her yerinde giderek artmakta olduğu bir ortamdayız. Ne kent nüfusu kentte kalabilecek uzun erimli bir gelecek görüyor, ne de kır nüfusu kırda kalabilecek bir durum algılıyor.

[Bir şarkının hikayesi] San Francisco/ Scott McKenzie

Scott McKenzie’nin Hippi kültürünü konu alan 'San Francisco (Saçınıza Çiçek Taktığınızdan Emin Olun)' şarkısı, Beatles’ın 'All You Need is Love'ı ile beraber, 'Summer of Love'ın belirleyici şarkılarından biri olarak kabul edilir.

Yandı Çukurova yandı

Türkiye’de tarımın geldiği yer içler acısı. Ülkenin dört bir yanındaki çiftçiler isyan halinde. Diğer taraftan en fazla artış gıda fiyatlarında. Dikkate alınması gereken ciddi bir dengesizlik var.

[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Bir güvercini sevmekle başlayacak her şey

Maalesef sorun yarattığı var sayılanlara karşı empati yoksunu, sadece kendi refahını gözeten adaletsiz çözümler üretmek yalnızca 'Güvercin Kakası' kitabındaki kasaba halkına mahsus değil. Katliam Yasası'nı unutmadınız değil mi?

EN ÇOK OKUNANLAR