Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Vermont Eyalet Meclisi üyeleri tüketicilerin hangi gıdaların GDO’lu olduğunu bilmesi gerektiğini söylüyor.
Geçtiğimiz hafta tarihi ve çok önemli bir karar-Gıda üreticilerinin genetiği değiştirilmiş ürünleri etiketlemesi gerekliliği- Vermont Meclisinde 107’ye 37 gibi ezici bir üstünlükle kabul edildi.
Eğer yasa tasarısı (H.112) Senato tarafından onaylanır ve eyalet valisi tarafından imzalanır ise Vermont, ABD’de GDO’lu ürün etiketlemesi yapan ilk eyalet olacak.
Karar iki yıldan önce yürürlüğe alınmayacak ve et, süt ve GDO’lu yemlerle beslenen hayvanların yumurtalarını, GDO’lu mısır ve rBGH hormonunu kapsamayacak.
Vermont Devlet Radyosuna göre:
Geçtiğimiz hafta Perşembe günü gerçekleşen toplantıda temsilciler daha şeffaf gıda etiketlemesi konusunda fikir ayrılığına düşmezken, kaygılandıkları konu biyoteknoloji şirketleri ya da gıda üreticileri tarafından açılabilecek potansiyel davalar oldu. Savcılığın tahminine göre bu davalar eyalete 5 milyon dolardan daha fazlaya mal olabilir.
Barre bölgesinden Cumhuriyetçi TomKoch eyaletin bu davaları anayasal bağlamda kaybedebileceğini yeniden vurguladı. Koch yasanın zorlayıcı dili sebebiyle Birinci Anayasal özgürlüklerine aykırı olduğunu ve Gıda ve İlaç dairesinin sahip olmadığı, federal yetkinin anayasanın üstünlüğü maddesi altında olan yasa çıkarma hakkından önceden yararlanması anlamına geleceğini söyleyerek ekledi;“Daha önce kimse benzer bir tasarı onaylamadı. Sanki hepsi Vermont’un bunu ilk yapan olmasını ve diğerlerine öncülük etmesini bekliyor gibi. Bu demek oluyor ki mükelleflerin paralarını kaybetmek istemiyorlar ve Vermontluların paralarını riske atıyorlar. Bu 5 milyon dolardan başlayıp 10 milyon dolara varabilecek bir risk ve ben bu riski almak istemiyorum.
Geçtiğimiz yıl Kaliforniya’da GDO etiketlemesi için yapılan halk oylaması Monsanto ve diğer şirketlerin oylamaya karşı yaptığı 50 milyon dolarlık harcamalardan sonra kaybedilmişti. Geçtiğimiz günlerde ulusal bir GDO etiketleme yasa tasarısı Meclise sunulduysa da yasaya dönüşme ihtimali neredeyse hiç yok.
ABD’de yetişen mısır, soya ve şeker pancarının büyük bir çoğunluğunun GDO’lu olduğu ve işlenmiş yiyeceklerde kullanıldığı biliniyor. Bunları tüketmek istemeyenlerin ise bunu bilme şansı olmuyor. Üreticilerin bu etiketlemeyi yapması bu tip ürünleri tüketmek istemeyen tüketicilere hayır deme şansı vermiş olacak.
Fabrikalaşmış gıda üreticileri ve destekçileri sigara ve alkollü ürünlerdeki etiketlemeyi örnek göstererek GDO etiketlemesine de tüketiciyi “alarma” geçireceği endişesiyle karşı çıkıyorlar. Zorunlu etiketleme için mücadele eden aktivistler genellikle genetik mühendisliğine de karşı çıkmış oluyorlar, GDO destekçileri kendi argümanlarına ters düşüyorlar.Buna örnek olarak Discover’da yayınlanan son yazıyı verebiliriz. Yazar daha önce GDO etiketleme kampanyalarını alaya alırken bu yazıda konu hakkında ikilemde olduğunu yazmış:
““Bilmeye hakkımız var” insanları yediklerinin içinde ne olduğunu bilmek istediğini söylüyorlar fakat bu yanıltıcı bir argüman. Gerçekte GDOların zararlı olduğunu düşünüyorlar. Başka neden etiketleme konusunda bu kadar ısrarcı olsunlar ki? Evet, Sadece Etiketle kampanyası (Just Label it)tüketici hakları açısından doğru ama esasen korkuya dayalı. Bunu herkes biliyor, aksi gibi davranmak aptallık olur.”
Bu dünyada bir sürü aptal insan var demek oluyor. Gıda Güvenliği Merkezinin belirttiği üzere aralarında Rusya, Çin ve tüm Avrupa Birliği ülkelerinin de dâhil olduğu 64 ülkede GDO etiketleme yasası gündemde. Vermontlular buna katılan ilk Amerikalılar olabilir.
Haber: John Upton
Çeviri: Gizem Hasırcıoğlu
(Yeşil Gazete, Grist.org)