Doğada yavru hayvanların ve ebeveynlerin samimi anları her gün görülemiyor. Bunun da bir sebebi var.
Yeni doğmuş bebekleri olan anneler genel olarak tetikte oluyorlar. Bu yüzden bu kareleri yakalayabilmek de kendinizi onların yerine koymayı ve güvenlerini kazanmayı gerektiriyor.
Yukarıdaki fotoğrafı yakalayan Suzi Eszster, dünyanın dört bir yanındaki çeşitli hayvan ve yavruları fotoğraflayan ödüllü bir vahşi yaşam fotoğrafçısı. Aynı zamanda kendi koleksiyonunu içeren ve çoğu nesli tükenmekte olan hayvanlarda oluşan bir kitabı var.
Gizmodo’nun aktardığına göre Eszster, “Bence tüm hayatlar önemli. Ancak bilhassa nesli tükenmekte olan veya kritik seviyede olan türlerin yeni üyeleri çok önemli sayılır ve belgelenir. Gerçekten ve gerçekten çok önemlidir” ifadelerini kullanıyor.
Eszter, çocukluğundan beri vahşi yaşam fotoğrafçısı olmak istediğini söyledi. En büyük destekçilerinden biri kendi annesiydi, şu anda anneleri ve bebekleri fotoğraflamakta uzmanlaştığı için komik bulduğu bir gerçek. Ancak Eszter, annesinin “hiç de doğa insanı olmadığını” söyledi. Yine de bu, annesini, kızının vahşi yaşam fotoğrafına olan ilgisini teşvik etmekten asla alıkoymamış.
İlk kamerası olan Pentax IQ Zoom’u altı yaşındayken aldığını hatırlıyor. Onu ailenin kedi ve köpeklerini fotoğraflamak için kullanıyormuş. Eszter büyüdükçe sincaplara ve kuşlara yöneldi. Okulda korktuğunu ve uyum sağlamadığını hissettiği için de doğada olmaya ve hayvanlarla birlikte olmaya yöneldi.
Yıllar geçtikçe Eszter, fotoğrafçılığa olan ilgisini tam zamanlı bir mesleğe dönüştürdü. Bugün, önde gelen birkaç kadın vahşi yaşam fotoğrafçısından biri. Genç kızlara ücretsiz doğa fotoğrafçılığı atölyeleri sunan, kar amacı gütmeyen Girls Who Click‘i kurdu.
Eszter, ayrıca Kuzey Amerika Doğa Fotoğrafçılığı Derneği tarafından yılın seçkin fotoğrafçısı ödülüne layık görüldü. Bu ödül son 24 yılda yalnızca bir kadına verilmişti.
Yavru hayvanların ve ailelerinin fotoğraflarını çekmek için dünyayı dolaşmak çocuk oyuncağı gibi görünse de, durum böyle değil. Bir vahşi yaşam fotoğrafçısı olmak, amansız bir sabır ve hayvanla bir güven ilişkisi geliştirmeyi gerektiriyor.
Kendisini annelerin yerine koymanın önemli olduğunu dile getiren Estzer annelere stresli veya korkutucu bir şekilde yaklaşmamak gerektiğini söylüyor.
Leopar yavrularıyla yakın zamanda yaşadığı bir deneyimi anlatan Estzer, yavrular beş haftalıkken başlayıp 18 aylık olana kadar yaptığı çalışmayı şu sözlerle anlattı:
14 saatin geçtiği günler vardı. Küçük bir yüzün gülümsediğini görmeyi umarak 14 saat boyunca bir termit tümseğine baktığımı ve hiçbir şey olmadığını hatırlıyorum.”
Bazı hayvanların bir görüntüde yakalanması diğerlerine göre çok daha zor. Çakal gibi utangaç hayvanlarla çalışmak inanılmaz derecede zor olabiliyor. Çakallar söz konusu olduğunda Eszter, ilk fotoğrafını çekmeden önce çakalların varlığına alışmasının 17 gün sürdüğünü söyledi.
Oraya ulaşmak için arabasını her gün hayvanların inine biraz daha yaklaştırdı. Bu, alışkanlık haline getirme olarak bilinen bir işlemdi. Sabah bölgeye gidiyor ve gece gidiyordu çünkü aracı çalıştırmak bile rahatsız edici olabiliyordu.
Sıcak, sıkışık bir arabada 14 saat kalmak ve tuvaleti kullanmak için dışarı çıkmak çakalların onu koklayacağı anlamına geldiği için su şişelerine işemek demekti.
Herhangi bir hayvanla tehlikeli bir durum yaşayıp yaşamadığı sorulan Eszter şu cevabı verdi:
Hayvanlar tahmin edilemez, ancak insanlar hayvanlardan çok daha öngörülemez. Ve bunu söylemek oldukça üzücü. Ama bu benim işim için insanlar en büyük tehlike.”
Çalışırken, birinin onu kaçırmaya çalıştığını belirten Estzer bu durumdan kaçmayı başardığını söyledi. Başka bir olayda, 12 sarhoş korucu onu “kaçak avcılıktan” tutuklamaya çalıştı, ki bu açıkça doğru değildi ve başka niyetleri olduğu açıktı.
Eszterhas, Hindistan hükümeti tarafından yakından korunan vahşi bir kaplan inini fotoğraflamasına izin verilen birkaç fotoğrafçıdan biri. İzin aldıktan sonra annesi doğum yapana kadar 18 ay nöbet tuttu.
Hindistan’daki Bandhavgarh Ulusal Parkı‘nda muhteşem bir mağarada olduğunu söylediği kaplanın inini bulması yaklaşık 10 gününü aldı. Anne çok rahat olmasına rağmen, yavrular utangaçtı ve ona alışmaları yaklaşık bir hafta sürdü. Koşulların üstesinden gelmek de kolay değildi. Muson mevsimiydi ve sıcaklıklar 46 dereceye kadar yükselmişti. Estzer, bütün bu çabaya değdiğini söyledi.
Yıllar geçtikçe Eszterhas, çekimleriyle başkalarından daha fazla yardım almayı da öğrendi. Kariyerinin başlarında, her şeyi tek başına yapıyordu, çünkü öncelikle kayıtsız bir bütçe üzerinde çalışıyordu.
Şu anda ise yerel ekonomilere ve topluluklara para kazandırmaya yardımcı olmak için izleyiciler ve rehberler kiralayabiliyor.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…