İklim KriziManşet

Türkiye’nin eski iklim başmüzakerecisi: Kömür kullanımı artabilir

0

Türkiye’nin eski iklim başmüzakerecisi ve eski büyükelçi Mithat Rende, Avrupa’nın yaşadığı enerji krizinin iklim mücadelesini olumsuz etkilediğini, kıtada sert geçecek bir kışın kömüre olan talebi artıracağını belirterek, Mısır‘da 6 Kasım’da başlayacak BM iklim Zirvesi’nde önceliğinsera gazı azaltım planlarının uygulanmasına verilmesi gerektiğini söyledi.

AA’nın sorularını yanıtlayan Rende, geçtiğimiz bir yılda dünyanın birçok yerinde orman yangını, kasırga, hortum, kuraklık, aşırı sıcak dalgası ve sel  gibi felaketlerin meydana geldiğini hatırlatarak, “Bütün bunlar aslında iklim değişikliğinin sonuçları ve bütün dünyayı ilgilendiriyor. Yani iklim değişikliğiyle mücadele küresel düzeyde olmalı” dedi.

‘Olan iklime oldu’

Geçen yıl İskoçya’nın Glasgow kentinde düzenlenen BM 26. Taraflar Konferansı’na (COP26) büyük ümitlerle gidildiğini ve özellikle Paris İklim Anlaşması’ndaki taahhütlerin daha ileriye götürülmesi için hazırlıklar yapıldığını ancak bu beklentilerin hayata geçmediğini söyleyen Rende, şunları söyledi:

“Glasgow’da kömürün devre dışı bırakılması kararı alınamadı, zaman içinde azaltılması kararı alındı. Yani hedefler belirlendi ama bunların gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceğini pek bilmiyoruz. Rusya’nın Avrupa ülkelerine doğal gaz sevkiyatını durdurmasıyla başlayan enerji krizi nedeniyle Almanya ve Fransa gibi ülkeler, daha önce kapatma kararı aldıkları nükleer santrallerin faaliyet sürelerini uzattı. AB ülkeleri ve diğer birçok ülke daha çok kömür yakmak zorunda kalırken olan iklime oldu. Şu anda kış Avrupa’da yumuşak geçiyor fakat birden sertleşecek olursa kömüre talep artacak. Doğal gaz bulamayacak olan ülkeler kömüre yönelecek ve şimdiden böyle bir çaba içindeler.”

‘Zirveden ümitli değilim’

Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde 6 Kasım’da başlayacak COP27 zirvesinden beklentisini “Şahsen çok ümitli değilim” ifadesiyle dile getiren Rende, şöyle devam etti:

“Mısır, ev sahibi ülke ve konferans başlar başlamaz başkanlığı da üstlenecek. Onlar da fosil yakıt ülkesi. Onların da büyük bir heyecanla ‘İklim değişikliğiyle mücadele edelim, yeni taahhütlerde bulunalım.’ çabası içinde olacaklarını sanmıyorum. Bu yüzden 27. Taraflar Konferansı’ndan çok fazla belirleyici veya oyun değiştirici sonuçlar beklemiyorum. COP28 de Birleşik Arap Emirlikleri‘nde yapılacak. Onlar da petrol ve fosil yakıt ülkesi. Üst üste 2 zirve, iki  fosil yakıt ülkesinde düzenleniyor. Bu nedenle iklim değişikliği ve iklim kriziyle mücadelede sanki birkaç seneyi kaybedecek gibiyiz.”

BM iklim zirvesinde önceliğin sera gazı azaltım planlarının uygulanmasına verilmesi gerektiğini vurgulayan Rende, “Bazı ülkelerin taahhütlerinde belirsizlikler var. Ülkelerin ölçülebilir, iddialı ve hesap edilebilir taahhütlerde bulunmaları lazım, yani belirsizlik olmamalı” diye konuştu.

İklim kriziyle mücadelede gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelere nazaran daha kırılgan durumda olduklarını ve dünya ekonomisinin yüzde 57’sinin iklim krizine karşı dayanıklı olmayan, yani kırılgan ekonomilerden oluştuğunu kaydeden Rende, bu gerçeğin, iklim finansmanı konusunu ön plana çıkardığının altını çizdi.

‘İklim finansmanı sözde bırakılmamalı’

İklim finansmanının ikinci en önemli gündem olarak konferansta yer bulması gerektiği görüşünü paylaşan Rende, “Gelişmekte olan ülkelerin ve en az gelişmiş ülkelerin çok ciddi finansman desteğine ihtiyaçları var. Bu konuda gelişmiş ülkelerin bu işi sadece sözde bırakmamaları gerekiyor. Çünkü tehdit bütün yerküreyi ilgilendiriyor ve de çok ciddi” değerlendirmesi yaptı.

Rende, Pakistan‘da yaşanan sel felaketini ise “büyük bir insanlık trajedisi” olarak nitelendirdi:

“Bu felaket, dünyanın ne kadar büyük bir tehditle karşı karşıya olduğunu gösterdi. Bu son 12 senede ne kadar çok inanılmaz afet doğal afetlerle karşı karşıya kaldık. Bu yüzden bu sadece belirli ülkelerin sorunu değil, bu global bir sorun. İklim kaynaklı afetler, Filipinler’den ABD’ye, Hindistan’dan Somali’ye tüm dünyada etkili oluyor. Dolayısıyla maalesef bu büyük bir sorun ve kolektif sorumluluk diye bir şeyden söz edemiyoruz. Pandemi nedeniyle ekonomiyi canlandırmak için 17 trilyon dolar para dağıtan gelişmiş ülkeler, Pakistan’ın başına bir felaket geldiğinde inşallah, maşallahla kalıyorlar.”

Küresel ısınma ve kuraklığın muazzam göç hareketlerine yol açabileceği uyarısında bulunan Rende, “Zaten yarısı aç olan Afrika‘nın kuruduğunu, iklimin daha da kötüleştiğini düşünün. Bütün bunlar aslında hesaba katmamız gereken büyük tehditler, global tehditler. Bunları küçümsememek ve şimdiden iklimin finansmanını sağlayacak tedbirler almak lazım” dedi.

Bankacılık ve finans dünyasının yeşil dönüşümü destekleyecek, yeşil dönüşümü özendirecek ve fosil kaynaklardan uzaklaşmayı sağlayacak finansman modellerine yönelmesi gerektiğine değinen Rende, böyle bir çabanın mevcut olduğunu ama yetersiz kaldığını belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Toplumun her kesiminin iklim kaynaklı felaketlerin yıkıcı etkilerinin bilincinde olması lazım ve en kötüsüne hazırlıklı olmamız gerekiyor. Dilerim böyle bir bilinç oluşsun. Avrupa Birliği dünyanın en varlıklı kesimi olduğu halde bu enerji krizi karşısında önümüzdeki aylarca enerji tasarrufuyla tüketimini yüzde 15 düşürmeyi planlıyor. Bizim de Türkiye olarak benzer hedefler belirlememiz ve enerji tasarrufuna yönelmemiz lazım.”

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.