Editörün SeçtikleriManşetTarım-GıdaTürkiye

Türkiye’nin AB ülkelerine gıda ihracatı karnesi: 194 ürünün 121’i sınırda reddedildi

0

Haber: Burak ALTINOK

*

Avrupa Birliği Gıda ve Yemde Hızlı Alarm Sistemi (RASFF)’ın bildirimlerinde 2023 yılında Türkiye’den Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilen 194 gıda ürününde yasaklı maddelere veya aşırı doz kullanımına rastlandı.

2023 yılının ilk gününden itibaren incelenen RASFF sisteminde Türkiye’den Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilen 194 gıda ürününde sinir gazı olarak bilinen klorpirifostan ağır metallere kadar 27 çeşitli maddenin kalıntıları çıktı.

Ürünlerin akıbeti ise bilinmiyor.

En çok bildirim meyve ve sebzede

RASFF’de kategorize edilmiş veriler incelendiğinde 194 bildirimden 121’inin meyve ve sebze kategorisinde olduğu görülüyor. Meyve ve sebzeyi 28 bildirimle otlar ve baharatlar takip ederken, bildirim konularının 181’i gıda, 11’i gıda malzemesi, 2’si ise besleme (mama) oldu.

Gıdadan, gıda ile temas malzemesine kadar 67 farklı üründe bildirim yapıldı. Pizza kutusundan, Antep fıstığına kadar birçok ürünün olduğu listede en çok bildirim alan gıda ürünü 37 bildirimle biber oldu. Biberi 26 bildirimle limon ve 20 bildirim ile kuru incir takip etti.

20 ülke bildirim verdi: 96’sı ciddi, 22’si potansiyel riskli

20 ülkeye ihraç edilen ürünler hakkında en çok bildirim (80) Bulgaristan’dan.  . Bulgaristan’ı 27 bildirimle Almanya ve 21 bildirim ile İtalya takip ediyor. Ülkeler 194 ürünün 125’ini sınırda reddetti.

Ürünlerin 36’sı dikkat için bilgi, 26’sı uyarı, yedisiyse takip edilmesi için bildirim aldı.

Ayrıca bu ürünlerin 96’sı ciddi, 22’si potansiyel riskli ilan edilirken, 7 ürünün ciddi risk taşımadığı belirtildi.

Türkiye’den ihraç edilen ‘zehirli ürünler ve ret bildirimlerinin tam listesi.

En çok ‘sinir gazı’ olarak bilinen klorpirifos’a rastlandı

Bildirim yapılan 194 ürünün 28’inde ‘sinir gazı’ olarak bilinen Klorpirifos maddesine rastlandı. Klorpirifos’u 15 bildirimle Aflatoksin, 11 bildirimle Asetamiprid ve Pirolizidin takip ediyor. Ürünlerde toplam 27 farklı maddeye rastlandı. İki üründe bulunan madde hakkında net bir açıklama yapılmazken, bir bildirimde de ürünün sağlık belgesinin olmaması dikkat çekti.

‘Kontrol mekanizmaları geliştirilmeli’

Konuyla ilgili Yeşil Gazete’ye konuşan İstanbul Aydın Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Haydar Özpınar üreticiler başta olmak üzere herkesin bilinçlenmesi gerektiğini söylüyor.

Gıda güvenliğinin önemine dikkat çeken Özpınar’ göre konuyu ‘Görünüşte Olan Değişiklikler’, ‘Kimyasal Tehditler’, ‘Patojen Mikroorganizmalar’, ‘Tağşiş ve Tahşiş’ olarak dört başlıkta incelemek gerekiyor:

  • Görünüşte Olan Değişiklikler: Kırmızı bibere katılan kiremit tozları, dondurma ve salçalara ilave edilen sudan boyası olarak bilinen tekstil boyaları
  • Kimyasal Tehditler: Ağır metaller, dioxin ve furan türleri, pestisitler, aflayoksinler, antibiyorikler ve hormonlar
  •  Patojen Mikroorganizmalar: Ölümle sonuçlanan gıda zehirlenmelerine neden olan Salmonella, E. Coli Listeria, Enterokok vb. patojen mikroorganizmalardır. Türkiye’de tavuk, yumurta, ıspanaklarda patojen mikroorganizmalara sıkça rastlanılmaktadır.
  •  Tağşiş ve Tahşiş: Ürünlerin etiketlerinde bildirilen özelliklere sahip olmaması veya farklı maddeleri de barındırması

AB’de yasak Türkiye’de serbest

Özpınar, söz konusu maddelerin gıda güvenliğini için oldukça tehlikeli olduğunu, pestisitlerinkullanımında özellikle dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor:

“Pestisitler ülkemizde yıllık 60 bin ton miktarlarında kullanılıyor. Kesinlikle kanser ve diğer hastalıklara neden olan zehirli kimyasallardır. Bu kimyasal maddelerin bazıları Avrupa Birliği’nde yasak olmasına karşın ülkemizde kullanılıyor. Ancak ülkemizde de yasak olup, analizlerde çıkan kimyasallar da oluyor. Bu konunun yeterli takip olmaması veya kaçak girişlerden gerçekleştiğini düşünüyoruz.”

‘Sorunu büyütüyoruz’

Tarım ilaçlarının yurt dışında da kullanıldığını söyleyen Özpınar, “Bu durum onlarda da sorun olabiliyor ancak ülkemizdeki üreticiler çeşitli nedenlerden dolayı ürünleri erken hasat etmek istiyorlar. Dolayısıyla bu ilaçlara kontrolsüz ve dozun üzerinde başvuruluyor. Bu da bitkilerde zararlıyı öldürürken, suya ve havaya da etki ediyor ve dolayısıyla mikroorganizmaları ve canlıları da öldürerek sorunu büyütüyor” diye konuşuyor.

Üreticilerin “böcekler ve yabani otlar bitkiyi mahvediyor” açıklamalarıyla bu tarz kimyasallara başvurduklarını belirten beslenme uzmanı Ersin Özdemir ise biyolojik tarımın önemini şöyle açıklıyor:

“Organik yollarla çözüm bulmak çok önemli. Doğada bir kural vardır: Bir yerde çiçek bitleri fazlalaştıysa oralara uğur böcekleri, fare arttıysa kedi getirirsiniz. Bir yerde yılanlar çoğaldıysa kartal getirirsiniz. Doğal sistem bu şekildedir. Kontrolsüz bir şekilde kullanılan tarım zehirleri sınır kapılarından ülkemize iade ediliyor, bu da uluslararası arenada ülkemizi dezavantajlı konuma getiriyor. Hem de bu ürünlerin çoğu iç piyasada genç – yaşlı ayrımı olmadan sofralarımıza geliyor.”

Çiftçilerin yabani otlar ve böceklere karşı kullandığı ilaçları gıdaların kök ve gövdesiyle bünyesine kattığını açıklayan Özdemir, “Üreticiler bu ürünleri ana bitkiyi koruma bahanesiyle kullanıyorlar ve yabani otları, böcekleri öldüren ilaçları sıkıyorlar. Böcekler ilacın etkisiyle hemen ölüyor ama bu gıdayı yiyen insanlar 5-10 yıl sonra çıkan hastalıklarla mücadele ediyor” diyor.

‘Diyabet, Alzheimer, Parkinson gibi hastalıkları tetikleyebilir’

Beslenme Uzmanı Özdemir, bildirimlerde bulunan kimyasalların zararlarına ilişkin de şu bilgileri veriyor:

  • Klorpirifos: Klorpirifos Dünya Savaşı sırasında sinir gazı olarak kullanılmıştır. Bu maddeyi gıdalarda kullanmak, tüketicilerin sinir sistemini tahrip eder; diyabet, Alzheimer, Parkinson gibi hastalıkları da tetikleyebilir.
  • Siyanür: Çok ağır bir metal. Dokularda ve yağ hücrelerinde birikerek birçok hastalığın tetiklenmesine sebebiyet verebilir.
  • Bupurozin: Kadın Rahim yollarında veya erkek üreme sistemlerinde kısırlık sebebidir. Bupurozin kullanımının artması kısırlık vakalarını ciddi oranda arttırabilir.
  • Mikotoksin: Mikotoksinler, bir gıda ürününde olumsuz küf ve bakteri yoğunluğunun fazla olduğunu ifade eder. Bu da alerji, mide sorunları, hazımsızlık gibi hastalıklara sebebiyet verir. Toplumumuzda bu rahatsızlıkları görmemizin temel nedenlerinden biri de bu tarz ürünlerin kullanımının artmasıdır.

*

Bu haber Avrupa Birliği finansal desteği ile üretilmiştir. Haberin içeriği tamamıyla yazarının ve Yeşil Gazetenin sorumluluğu altındadır ve hiçbir durumda Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.

You may also like

Comments

Comments are closed.