17 Kasım Dünya Akciğer Kanseri Farkındalık Günü kapsamında Temiz Hava Hakkı Platformu ve Yaşama Dair Vakıf (YADA) işbirliği ile Türkiye genelinde 1500 kişiyle gerçekleştirilen yüz yüze anket çalışması ve derinlemesine görüşmeler ile Türkiye toplumunun hava kirliliği algısı araştırıldı.
Ortaya çıkan bulgular toplumun hava kirliliğini en önemli çevre sorunlarından biri olarak nitelendirdiğini gösteriyor. Hava kirliliğinin nedenleri ve sonuçları konusunda da toplumsal farkındalık oldukça yüksek.
Toplumun dörtte üçü hava kirliliğini ölümcül buluyor
Türkiye toplumunun yüzde 60,4’ü son 10 yılda hava kirliliğinin arttığını düşünüyor. Hava kirliliğini en çok hisseden bölgeler ise Doğu Marmara ve Batı Karadeniz.
Ailelerin yüzde 87,4’ü çocuklarının hava kirliliği yüzünden sağlık sorunları yaşamasından kaygılı.
Türkiye’de her dört kişiden biri ailelerinde ve çevrelerinde kirli hava sebebiyle hastalığa yakalanan biri olduğunu belirtiyor. Hastalığa yakalanan her üç kişiden birinin ise hayatını kaybettiği beyan edilmiş.
Toplumun yüzde 73,8’i hava kirliliğinin sonucunun ölüm olabileceğinin farkında.
Çocuklar hava kirliliğine daha az dayanıklı
Temiz Hava Hakkı Platformu Yürütme Kurulu üyesi, nöroloji ve çocuk nörolojisi uzmanı Doç. Dr. Semih Ayta, Hava Kirliliği Algı Araştırması’nın bulgularını şöyle yorumladı:
“Türkiye’nin ekonomi dışındaki en önemli sorunları nedir?” sorusunun cevapları arasına hava kirliliğinin dördüncü sıradan girdiğini görüyoruz. Bu bize hava kirliliğinin toplumun gündeminde olduğunu gösteriyor.
Ebeveynler çocukları için endişe etmekte çok haklı. Maalesef çocuklar hava kirliliğine yetişkinlere göre çok daha az dayanıklılar.
Araştırmadan da görüyoruz ki, hava kirliliğine bağlı olarak astım, KOAH, bronşiolit ve bronşit gibi solunum hastalıklarının çocuklarda çok sık görüldüğü toplum tarafından da biliniyor. Ayrıca hava kirliliği; bebeklerde düşük doğum ağırlığına, ani bebek ölümü sendromuna yol açabiliyor.
Bugüne kadar üstünde pek durulmayan bir başka önemli risk alanı daha var: Hava kirliliği çocukların beyin ve sinir sistemi gelişimini de olumsuz yönde etkiliyor. Otizm ve zeka geriliği gibi sorunların ortaya çıkmasını kolaylaştırabiliyor. Çocuklarımızın sağlığı için hava kirliliği konusunu acil ve önemli bir toplumsal sorun olarak ele almamız gerekiyor.”
Hava kirliliğinin sebebi sanayi, sonucu solunum hastalıkları
Hava kirliliğine neden olan sektörler sorulduğunda toplumun yüzde 37,7’si sanayiyi işaret ederken, yüzde 21’i madenciliği sorumlu tutuyor. Ulaşımı sorunun nedeni olarak görenlerin oranı ise yüzde 15,1. Hava kirliliğinin sonuçlarına bakıldığında ise, KOAH ve astım başta olmak üzere akciğer hastalıkları öne çıkıyor.
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun bir başka yürütme kurulu üyesi, halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Gamze Varol 16 Kasım’ın Dünya KOAH Günü, 17 Kasım’ın Dünya Akciğer Kanseri Farkındalık Günü olduğunu hatırlatarak şöyle dedi:
“Algı araştırmasından anlaşılacağı üzere toplumun hava kirliliğinin sağlık etkilerine dair farkındalık düzeyi oldukça yüksek. Kısaca KOAH olarak adlandırılan kronik obstrüktif (tıkayıcı) akciğer hastalığının da, akciğer kanserinin de ana nedenlerinden biri hava kirliliğine maruz kalmak. Öte yandan, Türkiye’de tüm ölüm nedenleri arasında akciğer kanseri üçüncü, KOAH dördüncü sırada yer alıyor. Halkımız da bu iki ölümcül hastalığın kirli havayla olan ilişkisinin farkında. Çözüm için, çevre ve sağlık politikalarını birlikte düşünmeliyiz.”
Toplumun yüzde 86’sı hava kalitesini merak ediyor
Toplumun yüzde 86,2’si yaşadığı şehirdeki hava kalitesini merak ediyor; oysa insanların neredeyse tamamı (yüzde 97,3) hava kalitesi hakkında bilgiye kolay ulaşamadığını belirtiyor. Yüzde 95’i ise hava kirliliği ile ilgili nereye, nasıl başvuracağını bilmiyor.
Gelecekte hava kalitesinin daha iyiye gidebileceğini düşünenlerin oranı ise sadece yüzde 16.
Toplumun yüzde 64,6’sı da hava kirliliğinin önlenmesi konusundaki yasaların yetersiz olduğunu düşünüyor. Bununla birlikte, yüzde 82,1’i hava kirliliğinin azaltılmasına yönelik çalışma yapan bir siyasi parti de olmadığını söylüyor.
Hava kirliliği konusunda toplumun yarısından fazlası en çok özel sektörün (yüzde 54,7), vatandaşların (yüzde 54,9) ve ilgili bakanlıkların (yüzde 52,9) payı olduğunu düşünüyor.