Kategoriler: Dış Köşe

Türkiye’nin kredi notu neden artıyor – Ahmed Pelda

Son dönemlerde uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafından Türkiye’nin kredi notu artırılmakta. Aslında ülke ekonomisinde bu kuruluşları harekete geçirecek çok ciddi değişimler sözkonusu değil. Hatta şu an ekonominin motoru olan inşaat sektöründe kriz olasılığı çok yüksek. Aşırı şişme var. Mekânsal yerleşim tercihi, satış kampanyaları, müşterilerin tasarruflarını bu sektöre yönlendirmeleri, yerleşim eğiliminde ziyade yatırım niyetiyle konut edinme isteği ve benzeri bir sürü faktör bu sektörü şişirdi. Adeta spekülasyon alanına dönüştü. Elbet bunun da bir biçimde sorun yaratacağı aşikar. Ama ne kadar zamanda ve nasıl olacağı konusunda sadece içsel değil dışsal faktörlerde belirleyici olacak.

Zaten Türkiye’deki kalkınma daha çok dışsal desteğe dayalıdır. Özellikle Ortadoğu’daki politik değişimler güç dengelerinde Türkiye’ye fırsat tanımıştır. Arap ülkelerindeki istikrarsızlık ve çatışma ortamı, Libya, Mısır, Tunus, Fas, Sudan, hatta Suudi Arabistan, Lübnan, Ürdün, Suriye ve Irak’taki istikrarsızlık, çatışmalı ortam yanı sıra İran’a uygulanan ambargo, Afganistan ve Pakistan’daki belirsizlik nedeniyle yatırım talebi kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesinden daha kuzeye ve doğuya kaymaktadır. Türkiye, Bangladeş, Endonezya, Hindistan yatırım talebi için potaya girmektedir.

Hele hele Türkiye Kürdistanı’ndaki çatışmaların bitmesiyle ortaya çıkan ekonomi potansiyeli yabancı yatırımcılar için daha büyük bir fırsat ortaya çıkarmıştır. Bundan dolayı kredi derecelendirme kuruluşları peşi sıra Türkiye’nin notlarını artırmaktadırlar. Ekonomik şartlarda bir değişim olduğu için değil, olma potansiyeli gördükleri için adeta Türkiye’yi teşvik etmektedirler.

Çünkü Türkiye, Irak ve Suriye Kürdistanı dahil 25-35 milyon nüfus aralığındaki bir bölge yatırım, üretim ve tüketim piyasasına katılacak. Bu bölgelerde büyük petrol ve doğalgaz rezervleri, yanı sıra çeşitli yer altı madenleri, geniş ve sulanabilir tarımsal alanlar, elektrik enerjisi üretimi için gerekli su, güneş ve rüzgar potansiyeli daha da önemlisi genç ve ucuz işgücü gibi bir çok pozitif olanaklar mevcut. Yine Kafkaslar, İran’dan Afganistan-Pakistan hattına uzanan hat ve Ortadoğu’ya yayılan pazar ve üretim alanına yakınlığı dikkat çekici.

İşte böylesi bir potansiyelin işlerlik kazanabilmesi için kilit rolü Türkiye oynamaktadır. Çünkü Kürtler kendi başlarına bir ortak irade ve siyasi birlik oluşturabilmiş değil. Ama Türkiye’ye kilit rol biçen faktör Kürt-Türk çatışması yerine Kürt-Türk barışmasıdır. Eğer bu barış gerçekleşirse istikrar hattı geniş bir alana yayılacaktır. İstanbul’dan Kerkük’e, Erivan’a Bakü’ye, Beyrut’a değin uzanabilecek bir hat ortaya çıkmaktadır.

İşte kredi derecelendirme kuruluşları, AB, ABD gibi politik aktörler bundan dolayı Türk yönetimini itekliyorlar.

İtekliyorlar diyorum aslında Türk yönetimi buna çok da razı değil. İki önemli nedenden dolayı. Birincisi Türkiye olaya hala sömürgeci mantıkla bakıyor. Oralara yayılırsa ancak sömürerek, asimile ederek, Türklüğe hizmet ettirerek gitmek istiyor. Fakat bugün her parçadaki Kürt iradesi de bunu kabul edecek durumda değil. Eşitlikçi bir birliği istiyor. Uluslararası camia da bunu istiyor ve normal görüyor. Bu Türkiye’yi, burdaki zihni yapıyı zorlayan en önemli etken.

İkinci dezavantaj ise Türkiye’nin ekonomiye yaklaşımında yatmaktadır. Özellikle AKP hükümetinin esas aldığı kalkınma anlayışı çok sakat. Çünkü düz, dikey ve fiziki kalkınmayı öne çıkarmaktadır. Yani insan unsurunu nasıl yaparsa yapsın direkt para kazanmaya, ticaret yapmaya yönlendirmekte ve bunu başarının esas kriteri saymaktadır. Böyle olunca menfaat esasına dayalı toplumsal şekillenmeler ortaya çıkıyor. Lider, gurup, cemaat, tarikat, erkek, para, bina, kariyer, tüketim gibi faktörler değere dönüşüyor öne çıkıyor. İnsani değerler, eğitim, düşünsel gelişim, demokrasi, erdem, paylaşım, dayanışma, birey, kadın, çocuk, hak, kültür, bilim, felsefe, çoğulculuk, refah vb kavramlar alabora olmakta değer yitirmektedir.

Bu yeni bir çatışma noktasıdır ve hiç de basit değildir.

 

Ahmed Pelda – Özgür Gündem

Paylaş
Yazar:
Konuk Yazar