Ekolojiİklim KriziManşet

Sıcaklık ‘mevsim normallerinde’: Peki ya normal, normal değilse?

0

Bruce Melton‘ın Climate Discovery‘de yayımlanan bu makalesi, Yeşil Gazete‘nin de parçası olduğu küresel gazetecilik ağı Covering Climate Now (CCNOW) işbirliğinin bir parçasıdır.

*

Bugün 1,2 santigrat derece olan ortalama küresel sıcaklık artışı, endüstri öncesi seviyelerin üzerinde.

Bu, Dünya‘daki iklim sistemlerinin, uygarlığımızın evrimleşmesine olanak sağlayan son 2 bin yılındaki ortalama sıcaklıktan üç kat fazla.

Bu sistemler arasında Amazon, kuzey ormanları, permafrost, sabit deniz seviyesi, buz tabakaları, deniz buzu ve Gulf Stream akıntısı var.

Bu nispeten küçük ısınma göze çok fazla gibi görünmeyebilir, ancak şu anki iklimimizi Buz Devri soğuğundan ayıran fark yalnızca 5 santigrat derecedir.

Bilimin son bulguları, bilinen iklim belirleyici kritik sistemlerin yaklaşık yarısının 2009’dan bu yana iklim değişikliği yüzünden bozulmaya başladığını gösteriyor.

Küçük bir değişiklik büyük bir sonuca yol açtığında bir eşik aşılır; temel olarak Dünya’nın sıcaklığı bu sistemlerin evrimsel sınırlarının üzerine çıktı ve kritik eşikler aşıldı.

‣ İklim değişikliğinin dört göstergesi de rekor seviyede: En sıcak yedi yılı yaşadık

Amazon yağmur ormanları, Kanada ormanları ve küresel permafrost, şu anda çökmekte olan üç Dünya sistemi.  Yılda yedi gigatonluk sera gazını tutmaktan, yaymaya geçtiler, ki bu ulaşımdan kaynaklanan tüm küresel emisyona eşdeğer.

Bu çöküş, son 2 bin yılda dünyamızın ortalama sıcaklığının 0,4 santigrat dereceden daha yüksek olmadığı 19’uncu yüzyılın sonlarından itibaren, normalin 0,5 ila 0,75 santigrat derece üzerine çıkan ısınma sonucu başladı.

Ancak ortalamaların kendileri yanıltıcıdır.

Örneğin, karada ısınma, okyanuslarda ısınmanın iki katıdır. Yüksek sıcaklıklar, bugünün ortalamalarının neden yanıltıcı olduğunun bir başka örneğidir.

Örneğin, ABD’de Austin, Teksas‘ta, 2017’den 2020’ye kadar Eylül ayında ortalama maksimum sıcaklık, 1966 ve 1969 arasındakinden 5,3 Fahrenhayt derece daha fazlaydı. Başka bir deyişle, Eylül başındaki normal yüksek, yani “önceki iklimimizde” (1900’lar dolaylarında) 93 derece Fahrenhayt iken, bugün 98 derece Fahrenhayttır.

Bu tür bir ısınmanın son yıllarda manşetlere taşınacağı düşünülebilir, ancak durum böyle değil ve bunun bir nedeni var: ABD Ulusal Hava Durumu Servisi (NWS), uzun süredir devam eden ve az bilinen bir istatistiksel hava durumu veri prosedürüne sahiptir ve bu, iklim krizi inkarcılığını istemeden teşvik etmeye yardımcı olur.

NWS’nin rapor ettiği “normal” sıcaklıklar, son 30 yılın ortalamalarıdır. Bu, her gece haberlerde hava durumu raporunda yayınlanan verilerdir.

Bu sözde normal sıcaklıklar, ‘önceki iklimimiz’e, yani klimimizin doğal olmayan bir şekilde ısınmaya başlamasından önceki zamana ait değildir.

Hava durumu uzmanlarından “normal” olarak duyduklarımız aslında çoğumuz için önemli ölçüde daha sıcaktır, çoğumuzun “normal” olarak düşündüğü şeyle hiçbir ilgisi yoktur ve gelişmiş uygarlığımızın evrimleştiği asıl iklimle hiçbir ilgisi yoktur.

Örnek olarak Teksas’a dönersek, Aralık 2021’de Teksas’taki aşırı sıcaklıklar sırasında 1933 aylık ortalama sıcaklık rekoru 4,7 Fahrenhayt ile kırıldı. Normalde, istikrarlı bir iklimde, (önceki normal iklimimizde) aylık ortalama sıcaklık rekorları bir veya iki Fahrenhayt’tan daha az derecelerle kırılır.

Teksas genelinde yüksek sıcaklık, Aralık ayı için eyaletin 20’inci yüzyıl yüksek sıcaklık ortalamasının 12 derece Fahrenheit üzerindeydi. Austin’in Aralık ayı ortalama yüksek sıcaklığı, 30 yıllık normalin 11,5 derece Fahrenheit üzerindeydi.

‣ Aşırı sıcaklar iklim kriziyle mi ilgili?

Normal sıcaklık verilerini değiştirmeye yönelik istatistiksel prosedür, profesyonel çevrelerde “30 yıllık normal” veya klimatolojik normaller olarak bilinir, ancak halk arasında bu hava durumu verileri bizim mevsim “normal”lerimizdir.

Bu veri manipülasyonu, tarım sektörü için 1930’larda başlayıp güncel iklim verilerine duyulan ihtiyaç, diğer endüstrilere yayılmıştır.

Buradaki fikir, tarım ve sanayi topluluklarına; sıcaklıklar, ısı dalgaları, ilk ve son donlar, donma noktasının altındaki saatler, gün/hafta/ay/yıl başına en yüksek sıcaklık, her türlü yağış kaydı ile ilgili en son ve en doğru hava durumu verilerini sağlamaktı.

Hava durumu verilerinin bu kasıtlı manipülasyonu için NWS’nin gerekçesi, “bugün neler olup bittiğinin” daha iyi anlaşılmasıdır: “Normaller (sic), uzun vadeli iklim eğilimlerini değerlendirmek yerine, değişen iklimin günlük hava deneyimimiz üzerindeki etkilerini yansıtır.

Bilimsel doğruluk için “normal” verileri değiştirme stratejisi, iklimimiz durağan olduğunda (yani şu anki gibi radikal olarak değişmediğinde) ve nüfusumuzun çok önemli bir bölümü tarım yaparken işe yaradı.

Ama bugün kesinlikle geçmişe benzemiyor. NWS’nin “normal” sıcaklıkları artırarak yaptığı şey, küresel iklim bozulmasını halkın zihninde gizliyor.

‘Normal’ sıcaklık, son 30 yılın ortalaması değil; radikal bir şekilde ısınmaya başlamadan önceki iklimimizin ortalamasıdır.

Peki, o zaman “normal” nedir?

İklim bilimi iki ana “normal” dönemi tanımlar.

Biri ‘sanayi öncesi zamanlar’dır: Bu, 1850 ile 1900 arasındaki dönemdir ve kitlesel olarak sera gazı salmaya başlamadan önceki istikrarlı iklimimizin temelini oluşturur.

Diğer dönem cise 1951 ile 1980 arasıdır. Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi bu dönemi “günümüz yetişkinlerinin çoğunun büyüdüğü, bu yüzden birçok insanın hatırlayabileceği ortak bir referans” olarak tanımlamaktadır.

1850’den 1900’e kadar olan sanayi öncesi dönemden 2 bin yıl öncesi oldukça anlamlıdır. Bu 2 bin boyunca, Dünya’nın sıcaklığı neredeyse tüm yıllarda boyunca 1850 ila 1900 ortalamasının 0,4 santigrat dereceden (0,7 Fahrenhayt derece) daha sıcak olmayacak şekilde çok sabit kaldı.

Bu, 1,2 santigrat derece üzerindeki mevcut ısınmamızın, son 2 bin yılın maksimumundan üç kat daha sıcak olduğu anlamına geliyor.

Bu 0,4 santigrat derece maksimum sıcaklık aralığı, mevcut Dünya sistemlerimizin geliştiği iklimin üst sınırını temsil eder. Aynı zamanda iklimimizin “doğal varyasyonu” olarak da bilinir. Dünyamızın sistemlerinin evrimsel sınırıdır.

Dünya’yı, iklim sistemlerinin evrimsel sınırlarının üzerinde ısıttık ve yeni iklime toleranslı türler ve mekanizmalarla yeniden evrimleşebilmeleri için şimdi çöküşe geçiyorlar.

Bu çöküş, bu normalin ötesindeki seyir, son zamanlarda hepimizin tanık olduğu iklim ve aşırı hava koşullarındaki doğrusal olmayan artışta açıkça görülmektedir.

‣ Karbondioksit seviyeleri her yıl rekor kırarken neden her yıl bir öncekinden daha sıcak olmuyor?

Bu sistemlerin çöküşü, çevresel hizmetlerin kaybına ve hatta tersine çevrilmesine neden olan iklim bozulmasıyla doğrudan ilişkilidir.

Çevre hizmetleri,  orman ürünleri veya bitkilerden oksijen üretimi gibi, ekolojilerimizin veya Dünya sistemlerimizin bize sağladığı veya bizim için yaptığı şeyler veya süreçlerdir. En önemli ve kolayca bozulan çevresel hizmetlerden biri, karbon tutma, yani Dünya sistemlerimizin karbondioksiti emme yeteneğidir.

Amazon’da, Kanada ormanlarında ve permafrost’ta ve bunların yılda yedi gigaton sera gazının makul emisyonlarında gördüğümüz gibi, bu izolasyon, bu çöküşlerle tam tersine döndü.

Çok daha önemlisi, bunlar sadece incelenecek ilk sistem çöküşleri. Dünyadaki benzer sistemler de muhtemelen çöküyor ve çöküşleri daha yeni başladı.

İklim değişikliği hakkında gerçekçi kararlar alabilmemiz için halkın ne kadar ısınma olduğunu bilmesi gerekiyor.

Amerikalılar iklim değişikliği konusunda hava durumu uzmanlarına güveniyor. Televizyondaki hava durumu uzmanları, büyük çoğunluk için iklim değişikliği hakkında en iyi ve en güvenilir bilgiyi sağlayan kişiler. Ancak, standart profesyonel prosedürleriyle, kendi hataları olmasa da, küresel iklim ısınmasının kanıtlarını maskeliyorlar.

Bugün Austin’de, yaz mevsimi(Haziran-Ağustos arası) beş yıllık ortalama yüksek sıcaklık 6 Fahrenhayt derece; 10 yıllık ortalama yüksek sıcaklık 5 Fahrenhayt derece yükseldi; ancak 30 yıllık NWS “normal”i sadece 1,6 derece Fahranheit yükselmiş görünüyor. Bu 30 yıllık ortalama alma prosedürü, sadece ısınmayı maskelemekle kalmıyor, aynı zamanda onu hafife alıyor.

Bunun, ısı dalgalarının raporlanması açısından ne anlama geldiğini bir düşünün. NWS “normal” seviyesini artırıken, sıcak hava dalgası biz zavallı, insanlara göre aşırı derecede azalıyor ve NWS’nin uzun süredir devam eden veri raporlama standartları aracılığıyla boğucu bir yetersizlik yarattığının farkında bile değiliz.

Çok daha kısa bir ortalama dönemi kullanmak için geçerli ve acil bir ihtiyaç vardır. Isınma kendi kendine düzelmeyecek, son yüz yıldır olduğu gibi sadece doğrusal olmayan bir şekilde artmaya devam edecek.

Tarihsel normal sıcaklıklarımız (NWS “normalleri” değil) gelişmiş uygarlığımızın evrimleştiği zamana aittir; bildiğimiz şekliyle insanlığı yaratan iklime.

Bu iklim, NWS tarafından ABD nüfusunun tamamına yayın yapmak için sunulan son 30 yılın sıcaklık “normallerini” kesinlikle içermez.

Gerçek normal sıcaklıklarımız, 19’uncu yüzyılın sonlarında, fosil yakıtlardan kaynaklanan sera gazı emisyonlarımız ve arazi kullanımı değişiklikleri Dünya’yı önemli ölçüde ısıtmaya başlamadan önceki sıcaklıklardır.

Geçmiş hava durumu istatistikleri günlük hava durumu bültenlerinden çıkarıldığında ve her 10 yılda bir giderek daha sıcak olan ‘normal’lerler değiştirildiğinde sonuç; halkın küresel iklim bozulması konusundaki farkındalığının zarar görmesi, bozulması veya basitçe silinmesidir.

Daha zarar verici olanı ise şu: Bize şu an artan sıcaklıkların normal olduğunu söyleyen aynı hava durumu uzmanı, aynı zamanda bize, evet, iklimimizin ısındığını da söylüyor.

Neredeyse hiçbirimiz tarafından fark edilmeyen bu kafa karışıklığı, hava durumu uzmanlarımızda güvensizlik, inançsızlık ve güvenilirlik kaybı yaratıyor.

Bu, halkın iklim değişikliği algısına ne yapıyor? Hava durumu uzmanlarımız bize günlük sıcaklıklarımızın normal olduğunu ama aynı zamanda iklim değişikliğinin gerçek bir sorun olduğunu söylüyorlar, neye inanacağız?

Kaç vatandaş bunun olup bittiğini, her gece hava durumu raporunda verilen “normal sıcaklıkların” normal olmadığını anlıyor?

Fotoğraf: Cristina Mittermeier

İklim değişikliği bilincinin kaybı, iklim değişikliğinin ya gerçek olmadığı ya da anlamlı olmadığı anlatısını besliyor. Isınmayı görmek için halk, bugünkü iklimimiz ile geçmişteki iklimimiz arasındaki farkı görmelidir.

Bugün nüfusumuz artık önemli ölçüde tarıma dayalı değil; buna yakın bile değil. 1900’de Amerikalıların yüzde 40’a yakını çiftliklerde yaşıyordu; bugün ise yaklaşık yüzde 1’i. NWS’nin bu bilgilerine ihtiyaç duyan sanayiciler, nüfusumuzun son derece küçük bir kısmı.

Yani bu tür güncel hava durumu verilerine ihtiyaç duyanlar, NWS’den veya diğerlerinden kolayca alabilirler, ancak geri kalanımızın “normal iklimin” gerçekten ne anlama geldiğini bilmesi gerekiyor.

İklim ısındı; çok. Bu normal değil. Hiçbiri doğal değil. Isınmanın çoğu yakın zamanda gerçekleşti, üçte ikisi son 30 yılda ve yarısı son 20 yılda; ve ısınma oranı hala artıyor. Bu ısınma ile birlikte doğrusal olmayan bir şekilde artan aşırılıklar geliyor ve Dünya sistemleri eşikleri aşarak çökmeye başlıyor.

Bugün ortalama küresel sıcaklık, Dünya sistemlerimizin evrimleştiği iklimden üç kat daha sıcak, bu sistemler şimdi çöküyor ve sıcaklık devrilme eşiğinin altına düşürülmediği sürece çökmeler dengelenmiyor.

Yapay olarak ısınan bir iklim, toplumsal olarak yok edici bir  tehdit olmasaydı elbette normalleri sürekli yeniden hesaplayın diyebilirdik. Ancak küresel ısınma farkındalığı her zamankinden daha kritik olduğunda, bu normalleri yeniden hesaplama uygulaması varoluşsal olarak tehlikelidir.

‘Normalleri’ değiştirme politikasının ortadan kaldırılması artık son derece önemlidir. NWS, iklimimiz ısındıkça kasten normal sıcaklık istatistiklerini de artırıyor. Bunu geçmişten gelen bir alışkanlık olduğu için yapıyorlar; zamanı dolması gereken bir alışkanlık.

More in Ekoloji

You may also like

Comments

Comments are closed.