ManşetSeçim Günlüğü

[Seçim Günlüğü] İmamoğlu: Nasıl bir talimat aldınız?

0

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Millet İttifakı‘nın Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Erzurum mitingine katılan vatandaşlara yönelik taşlı saldırı sonrasında İstanbul’a dönerek Sabiha Gökçen Havalimanı‘nda vatandaşlarla buluştu. İmamoğlu, havalimanında toplanan kalabalığa Erzurum’da yaşananları anlatarak emniyet müdürüne alanda yaralanan insanların neden korunmadığını sordu:

“Emniyet müdürü nasıl bir talimat aldı ki polise nasıl bir talimat verdi ki o polis yerinden kıpırdayamadı? Emniyet müdürü, ‘Validen bile talimat almayacaksın, görevini yapacaksın’ diye talimat almış mıdır? İki buçuk saat havalimanında beklememe rağmen tek bir emniyet müdür yardımcısı ya da vali yardımcısı ya da bir yetkili gelip ‘Kardeşim, ne oldu? Geçmiş olsun’ ne için diyemedi.”

İmamoğlu’nun mitingi için Erzurum’da toplanan kalabalığa kaldırım taşları atılmasının ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İmamoğlu’na provokatör dedi.

İBB Başkanı, Soylu’nun bu ifadesine şöyle yanıt verdi:

“Utanmaz adam, iftiracı, yalancı. Bu adam gözü dönmüş bir şekilde, gözü fır fır dönerek konuşuyor. Ahlakını yitirmiş bir adam.”

Erzurum’da yaşanan olayların ardından toplumun geniş bir kesimi tarafından eleştiriler yağarken bir kısımdan da insanların üzerin taş yağdıranlara ve şiddete destek mesajı atıldı. Kimileri #İlkturdabitirelim tweetleri atarken kimileri de İmamoğlu’nun provakatör olduğu yönde tweetler paylaştı.

Erzurum’daki mitingin ardından Sabiha Gökçen Havalimanı’nda kendisini karşılamaya gelen İstanbullulara seslenen İmamoğlu, şunları söyledi:

“Sadece Ekrem’e değil, milletimin tek bir ferdine uzanan her el kırılsın. Biraz dertleşelim. Bu saatte buraya geldiniz, beni beklediniz. Allah hepinizden razı olsun. Öncelikle Erzurum’da o güzel meydanda toplanarak bizimle hasbihal edecek olan, duygularımızı paylaşmak için oraya gelen inanın yeni doğmuş bebekten, çocuktan, kızlarımızdan, oğullarımızdan, annelerden, teyzelerden, amcalardan, kardeşlerimden helallik istiyorum. Onlara teşekkür ediyorum. Onlar, oraya geldiler. Onlar, Erzurumlu hemşerilerimin bir temsilcileriydi. Dertleşecektik ama ne yazık ki taşların, o koca taşların yaraladığı o insanlara Allah şifa versin. Üzüntülüyüz. Ben, o çocukların, hanımefendilerin, gençlerin her birisinin sağlığıyla tek tek an ve an ilgileneceğim. En kısa zamanda da onlarla bir araya gelip kucaklaşacağım.”

‘Bu oy meselesi değil’

“Tarihi bir sürecin içindeyiz. Ne yazık ki ülkemizi bu duruma getiren bir avuç insanın hiçbir zaman bu kötü uygulamalarının, kötü dillerinin, kötü tavırlarının, kötü davranışlarının onlardan kurtulana kadar sonu gelmeyecek. Bunu bilelim. Buna tedbirli olalım. Tedbirin birkaç yolu var. Tedbirin birinci dili sevgi, ikinci dili uzlaşmadır, üçüncü dili hiçbir vatandaşımıza kırıcı davranmamaktır. Vatandaşlarımızı kucaklamaktır. Bu bir avuç insana karşı milletimizi bakın bu oy meselesi değil, oy verip vermeme meselesi değil. Aldanabilirler. Bu kötü insanlara inanabilirler. Hiç umursamayın. Onlara zerre kırıcı davranmayın. Onlar masum ama bugün o meydanda kim olduğu belli olmayan 100-200 kişi asla masum değil. Asla masum değil onu söyleyeyim.”

‘Erzurumlu ile uzaktan yakından ilgisi yoktur bu işin’

“İçişleri Bakanı, bir televizyon kanalına çıkarak Erzurumlulara ‘provokatör’ dediğimi nasıl dediğimi anlatacakmış. Utanmaz adam, iftiracı, yalancı. Bu adam gözü dönmüş bir şekilde, gözü fır fır dönerek konuşuyor. Ahlakını yitirmiş bir adam. Peşin peşin söyleyeyim; üç defa kendim televizyonlara bunu söyledim, kendim yayınladım. Allah biliyor. Çocukluğumdan beri Erzurum’la o canım cennet parçası şehrimizle irtibatı olan bir insanım. Trabzon ve Erzurum kapı komşusudur. Ticareti, yaşamı, ilişkileri çok derindir. O şehirde benim akrabalarım var. Ticaret yapan insanlarım var, hısımlarım var. Orada eğitim yaşamını geçirmiş akrabalarım var. Defalarca gittim. Spor yöneticiliğimde defalarca gittim. Stadında maç izledim. O stadı da biz yapacağız. Onlar yapamadı, biz yapacağız. Erzurumlu boşuna ‘dadaş’ adını almamıştır. Erzurumlu merttir. Erzurumlu Nene Hatun’un torunlarıdır. Erzurumlu bu bir avuç ne olduğu belli olmayan insana pabuç bırakacak bir şehir değildir. Hadlerini de bildirecek. Onlara cevabını da verecek. Hiç kuşkum yok.

Bu akşamki yaşanan süreci birazdan sorularla beraber burada aydınlatacağım. Herkesin aklına bir soru düşüreceğim. O bir avuç insanın. Bugün Erzurum’da olan bitenden benim sevgili Erzurumlu kardeşlerimin, hemşerilerimin, dostlarımın üzerine bir toz zerresi bile değmemiştir. Çünkü Erzurumlu ile uzaktan yakından ilgisi yoktur bu işin. Bilgilenin, soranlara cevap verin. Biz, bugün Çorum’a, Sivas’a gittik. Ardından Erzurum’a gideceğiz. Bir anda bir haber geldi. Halk buluşması yapacağımız yere otobüsler çekiliyor. Büyükşehir Belediyesi, orada otobüs tanıtımı yapacakmış. Bakın, o an itibarıyla arkadaşlarım diyalog kurmaya başladı. Bize söylenen şu; ‘Bu yanlıştır. Bu doğru değildir’ Ardından Valilik’in danışmanıma verdiği cevap; ‘Merak etmeyin, gerekli tedbirleri aldık. Beş bine yakın polisimiz bu konuda en yüksek tedbirle hiçbir problem çıkarmayacak. Dedikodulara kulak asmayın’ Peşinden bu otobüsler oradan ve sahadan çekildi. Çekildikten sonra Vali tekrar hem danışman arkadaşlarıma hem milletvekilimize, grup başkanvekilimize ‘Bir sorun yok. Gelecekler konuşmalarını yapacaklar. Hiçbir problem olmayacak’ dedi. Uçakla Sivas’tan Erzurum’a indik. Orada bir grubun toplanmakta olduğunu bize haber verdiler. Dedik ki ‘Haber verin. Problem var mı’ Yok, polis tedbir aldı dediler. Oraya gittik.”

‘Beşinci dakikasında taşlar yağmaya başladı’

“Bu arada ben, arkadaşlarıma sordum. ‘Süreç nasıl ilerledi’ İl başkanımıza, il yöneticilerimize ve milletvekili adaylarımızla konuştuk. Bu konu hafta içi konuşuluyor. Burada önce miting alanı tartışılıyor. Miting alanında sorun çıkarıyorlar. Daha sonra burası ile ilgili buluşacağımız yer ile ilgili ‘Sorun olmaz. Ekrem Bey, gelir. Selamlama yapar. Gerekirse sonra otobüsle esnafları selamlayarak Erzurum gerisine devam eder’ Vali, İl Emniyet Müdürü Yardımcısı Umut Bey ile uzlaşılıyor. Bu uzlaşmaya göre; buranın kararı alınıyor. Buranın ilanı hem il tarafından hem muhtelif il başkanlıkları tarafından ilan ediliyor. Biz, bu kararla oraya gidiyoruz. Gittik. Biz oraya vardığımızda aynen böyle bir ortam. Vatandaşlara sesleniyoruz. Arkamız boşluk, hemen onun arkasında sözüm ona bir buçuk metrede bir polislerin yüzüne doğru baktığı 150-200 kişi. Polis kardeşlerim de dinlesin. 150-200 insan orada. Burada sizden daha fazla bir kalabalık beni karşılıyor. Konuşmama başlıyorum ve benim milletime nasıl seslendiğimi siz bilirsiniz. Milletimin değerlerinden, milletimin güzelliklerinden bu seslenişe başladım.

Belki beşinci belki altıncı dakikasında buradan taşlar yağmaya başladı. Tek bir müdahale yapılmadan izlendi. Aşağıya indim. Bu arada arkadaşlarıma isabet eden taşlar, camlara isabet eden taşlar ve bu esnada 150-200 kişi. Yaklaşık 150 metre ilerde de yine bir 150 kadar kişi. Bunlar azmettirilmiş insanlardır. Bu insanlar taşları attıkça gözümün önünde çocuğun başı kanamaya başladı. Bir teyzenin gözü kanamaya başladı. Bir amcanın gözü, başı yarıldı, yere yığıldı. Bir yandan taşlar yağıyor. Arkadaşlarım beni korudu. Aşağı indik. Aşağıdan ‘Siz cevap vermeyin. Geriye doğru çekilin. Hiçbir şey atmayın’ dedim. Allah var, insanlarımızın bir tanesi bile o tarafa taş atmadı.”

‘TOMA var; tek bir su fışkırtmadı’

“O insanlar çaresizce bekledi. Müdahale edilmedi. Tedbir alınmadı. TOMA var; tek bir su fışkırtmadı. Bunları izledik daha sonra oradan polisi uyarmama rağmen hareket edilmedi. Dedim ki ‘Vatandaşlarım, bakın. Ben sizin aranızda kaldım. Benden dolayı siz taşa maruz kalıyorsunuz. Ben mecburen buradan ayrılıyorum. Sizin emniyetiniz için ayrılıyorum’ deyip oradan ayrıldım. Havalimanına geçtim. Giderken bize topu topu bir trafik polisi eşlik etti. Havalimanına gittim. Bu polis meselesi değil, polisimiz bizim canımız, ciğerimiz, kardeşlerimiz. Birincisi belediye başkanı zavallı bir hamle yaparak tarihe kara leke almış bir yerel yönetici olarak geçmiştir. Ne yazık ki vatandaşımızı koruması gereken emniyet güçleri orada ne yazık ki taş atanları resmen koruma altına alarak onların taş atmasını seyretti.”

‘Nasıl bir talimat aldınız?’

“Soru bir; emniyet müdürü kimdir? Emniyet müdürü nasıl bir talimat aldı ki, polise nasıl bir talimat verdi ki o polis yerinden kıpırdayamadı? İki; ‘elinde Türk Bayrakları ile buraya gelmiş binlerce insana taş yağıyor’ dememe rağmen ne oldu da nasıl bir talimat aldınız? Emniyet müdürü sana soruyorum. Emniyet müdürü, validen bile talimat almayacaksın, görevini yapacaksın diye talimat almış mıdır? Hesabını verecek. Diğer soru; onlarca insan ben iki buçuk saat havalimanında beklediğim, 12-13 tane konuşup ulaşabildiğim yaralı insanlarla görüntülü konuştum. Hastanedeydiler. Bana arkadaşlarıma vali bilgi vermek için arıyorum diye aradı. ‘Yedi kişi yaralı tespit ettik’ dedi. Ben 12 kişi ile konuştum. Bu insanlara taş atan, yandaki Telekom binasının çatısında kamerayla çekim yapan polisler de var. Bizim elimizde de görüntüler var. Suç duyurularımızın hepsinin içinde olacak.

Bu saldırıyı yapan o 200-300 kişi içerisinden şu ana kadar kaç kişi gözaltına alındı? Bana bir kişi bile gelmedi. Cevap bekliyoruz. Belediye başkanı halkı provoke eden bir dil ve anlayışla oraya, o otobüsleri koyarken valinin bize halk buluşması izni verdiği yere izinsizce bu süreci yaparken niçin seyirci kalındı? Vali bey, 5 bin polisle tedbir aldığını söylemesine rağmen ne için böyle bir sayıyı sahada görmediğimiz gibi hiçbir müdahalede bulunulmadı? Ne için biz havalimanına giderken yanımızda tek bir polis aracı doğru dürüst bulunmadı? Millet İttifakı’nın önemli bir insanı olarak oraya gitmiş, İstanbul’un 16 milyonluk bir şehrin seçilmiş bir belediye başkanı bu olayları yaşamış. İki buçuk saat havalimanında beklememe rağmen tek bir emniyet müdür yardımcısı ya da vali yardımcısı ya da bir yetkili gelip ‘Kardeşim, ne oldu? Geçmiş olsun’ ne için diyemedi? Diyemedi.”

‘Bu atılan taşlar, kardeşliğimize atılmıştır’

“Bu soruların cevabını bu dönemin ve sürecin içindeki bir avuç insandan asla beklemiyorum. Bu soruların cevabını bir hafta sonra tek tek alacağız. Milletimiz adına alacağız. Bu atılan taşlar, Ekrem İmamoğlu’na atılmadı. Bu atılan taşlar, kardeşliğimize atılmıştır. Bu atılan taşlar, bu memleketin değerlerine atılmıştır. İnancına atılmıştır. Milletin birlik ve beraberliğine atılmıştır. Çok şey yaşatıldı bu millete, bunu biliyoruz. Bu azmettirici zihniyeti de biliyoruz. Biz, bugün karşımızdaki bir avuç insanın siyasi stratejisinin içinde bulunan sistemi, aklı o birtakım düşünceleri, birtakım örgütlü yapıları açıklarken acaba biricikleri rahatsız mı oldu? Bunu izleyeceğiz.”

‘Evet, sevgi pıtırcığıyım’

“Bunlar, bin yıllık devlet geleneğimizi çürüttüler. Biz, bu memleketin esas unsurları, yani milletimiz 86 milyon insanımızla bu milletin ve memleketin devlet geleneğini hep birlikte ayağa kaldıracağız. Bu devleti bir parti devleti, bir şahsım devleti yapmalarına asla müsaade etmeyeceğiz. Bu bir avuç insanı var ya çocukların bile o Z Kuşağı çocukları bile bunlardan utanıyor. Onların evladı olmaktan utanıyor. Onların gözlerinin içine bakıyorum, görüyorum. Bu bir avuç insanda utanma kalmadı. Bizde bir laf var, bunların hepsi meşin surat olmuş. Bir kısım tavsiyelerde bulunacağım. Bunlar durum tespitidir, sorulardır. Yaşadıklarımızdır. Uyarılardır. Şimdi size zevkli şeyler söyleyeceğim:

Güler yüzünüzü sakın eksiltmeyin. Ben, burada gençleri şu pırlanta çocukları görüyorum. Hanımefendileri görüyorum. Bakın, siz nasıl bugüne kadar güler yüzle kazanmışsanız unutmayın; bana ne dediler? 2019’da ‘Bu sevgi pıtırcığı’ dediler. Evet, sevgi pıtırcığıyım. Var mı? Senin gibi, o bir avuç insan gibi suratı asık biz de mendebur suratlı derler. Öyle olacağıma ben sevgi pıtırcığıyım. Her biriniz bulunduğu yeri sevgiye boğacak. İyilik kazanacak. Kötülüğe son vereceğiz. Herkesle güzel konuşacağız. Yüzümüz güleç gideceğiz.”

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.