“Sınır Ötesi Feminist Buluşmalar”da Cynthia Cockburn, Pınar Selek, Nükhet Sirman, Nil Mutluer ve Parvin Ardalan, savaşa karşı feminist yaklaşımları tartıştı.
Bianet’ten Elif Kutlu’nun haberine göre;
İstanbul Amargi tarafından düzenlenen “Sınır Ötesi Feminist Buluşmalar” 26-27 Mayıs tarihlerinde Taxim Hill Otel’de gerçekleşti. İki gün süren toplantılarda Londra, Tunus, Hindistan, Kıbrıs, Filistin gibi farklı ülkelerden gelen kadınlar düşüncelerini ve deneyimlerini paylaştılar.
Panelde Nil Mutluer kadınların bu toplantıda asıl amaçlarının başka bir düşünceyi yaratabilmek ve alternatif siyaset biçimi yaratma biçimi olduğunu belirtti. Kadının konumu yerleşik düşünce yapısından geldiği gibi “naif”, “barışsever” ve “duygusal” değil, kadınlar savaşın içinde olduğu için bu panelin yapılması gereği belirtildi.
Nükhet Sirman ise savaşın kadınlar üzerindeki olumsuz etkilerini anlattı. Erkeğe ölmenin, kadına ağlamanın düştüğü ortamda kadının bu durumu nasıl dönüştürebileceğinin düşünülmesi gerektiğinin altını çizdi.
Pınar Selek‘in video kaydı aracılığıyla yaptığı konuşmada, feminizm ve anti-militarizmin bir arada durması gerektiğini belirtti. Patriyarkadan beslenen militarizmin yarattığı baskı ve toplumsal cinsiyet ilişkisi çözümlenmediği sürece, şiddet ortamının devam etmesinin kaçınılmaz olacağını söyledi. Türkiye’de kadınların militarizme karşı örgütlenmeleri ve bu örgütlenmenin farklı kadınlar tarafından, özselci olmayan, demokratik ve anti-militarist bir feminizm aracılığıyla yapmaları gerektiği belirtildi.
Selek konuşmasını Gramsci’nin “aklımın karamsarlığı, irademin iyimserliği” sözü ile bitirerek kadın hareketinin anti militarizm konusunda beklentisini dile getirdi.
Cynthia Cockburn‘un “Savaşı sonlandırmak için ne yapmalı?” sorusu ile devam eden panelde, erkeklerin bu hareketin neresinde durması gerektiği sorunsalı üzerine konuşuldu. “Savaşın meşru hasarı” olarak görülen erkeklerin feminist anti-militarist hareketin yanında pro-feminist bir duruş sergilemeleri gerektiği ve militarizm-patriyarka ilişkisine bu yolla karşı çıkmaları gerektiğini belirtti.
Oturumun son konuşmacısı Parvin Ardalan, İran’ın şu anki durumunu ve kadınların bu konumda nasıl bir savaş karşıtlığı geliştirmesi gerektiği üzerine tartıştı. Bunun için öncelikle ordunun fikrinin nasıl değiştirilebileceğinin sorusunun önemli olduğunu belirtti. Feminist hareketin anti-militarist hareketin içinde nasıl bir işbirliği yapması gerektiğinin cevaplanmasının önemli olduğunu vurgulayan Ardalan, konuşmasını bu konuda kadınların gücünü göstermesi gerektiğini belirterek bitirdi.
İlk oturum imc tv’nin paneli görüntülemek istemesinden dolayı gecikme ile başladı. İmc tv’de yayınlanan mor bülten adlı programın çalışanları işten çıkarılmıştı. Yasemin Öz, İstanbul Feminist Kolektif’in bu durumdan dolayı özür beklediğini ve bu özür gelmediği sürece görüntü almalarının mümkün olmadığını belirtti.