Manşet

Rusya’nın işgali, Avrupa ve ABD’yi fosil yakıt konusunda yeniden düşünmeye zorluyor

Savaş ve siyaset, doğa kirliliğinin tarihteki en büyük iki kaynağı olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa‘nın küresel ısınmayı yavaşlatma çabalarını karmaşıklaştırdığı gibi, bilim insanlarının tehlikeler konusundaki uyarılarını sıklaştırıyor.

ABD Başkanı Joe Biden, iklim konusunu başkanlığını yönlendiren bir konu haline getireceği konusunda verdiği sözlere rağmen, Salı akşamı Kongre‘de yaptığı “Birliğin Durumu” konuşmasında iklim hedeflerinden neredeyse hiç bahsetmedi.

Avrupalı ​​politikacıların ise kendi sorunları var: Avrupa‘nın ısı ve elektrik için bel bağladığı ve Kremlin‘in en güçlü ekonomik silahlarından olan fosil yakıt ihracatından kurtulmak için mücadele devam ediyor.

Petrol ve gaz fiyatları küresel olarak yükseliyor. Bu durum, ölümcül ısı dalgalarının, orman yangınlarının ve deniz seviyesinin yükselmesinin bizzat nedeni olan bu ürünleri satanlar için bu durum gerçek bir nimet; ayrıca halihazırda dünyanın en büyük petrol ve gaz üreticilerinden biri olan Amerika’da da sondaj için yeni taleplere yol açıyor.

Bu gelişmeler,  Birleşmiş Milletler (BM)‘in dünya liderlerinden, gezegeni tehlikeli bir şekilde ısıtan karbondioksit, metan ve diğer sera gazı emisyonlarını keskin bir şekilde azaltmalarını isteyen kapsamlı bir rapor hazırlamasını takip eden birkaç günde oldu. Bu rapor, ikili hedeflerinde başarısız olunacak olursa küresel ısınma hızının, insanlığın uyum sağlama yeteneğini aşacağı üzücü bir gelecekle karşı karşıya olacağımızı söyledi.

Washington Post‘un aktardığına göre, Biden‘in iddialı iklim yasası, Cumhuriyetçi muhalefetin yanı sıra, Batı Virginia‘nın kömür üreticilerini temsil eden ve fosil yakıt endüstrisinden güçlü bir desteğe sahip olan kendi partisinden senatör Joe Manchin tarafından oybirliğiyle engellendi. Yüksek Mahkeme bu hafta, federal hükümetin sera gazı emisyonlarını düzenleme yeteneğini kısıtlayabilecek bir davada Biden’ın taleplerini daha da sınırlayabilir.

Biden, Kongre konuşmasında, yolları, havaalanlarını ve diğer önemli altyapıları onararak istihdam yaratma önerileri bağlamında iklime atıfta bulundu; “İklim krizinin yıkıcı etkilerine dayanmak için her şeyi yapacağız” dedi.

Ukrayna’daki Rus işgali, dünya liderlerini yeni ve zorlu bir yol ayrımına getirdi. Avrupa Birliği, etkilerini en keskin şekilde hissediyor. Rusya, Avrupalıların ısı ve elektrik için kullandığı gazın yaklaşık yüzde 40’ını sağlıyor. Ukrayna’daki çatışma, Rusya’nın enerji ihracatında sahip olduğu muazzam avantajı gözler önüne sererken, Avrupalı ​​liderleri de bazı acil seçimler yapmaya zorluyor: Rus yakıtını ABD’den gelecek sıvılaştırılmış doğal gazla değiştirebilmek için yeni bir fosil yakıt altyapısı mı kurmalı? Yoksa fosil yakıtlardan daha hızlı mı uzaklaşmalı?

Önümüzdeki hafta dünya, Avrupa’nın eğilimlerini daha net görecek; çünkü Brüksel‘de kıtayı Rus gazından uzaklaştırmayı amaçlayan yeni bir enerji stratejisi açıklanacak.

New York Times‘ın aktardığına göre bu raporun taslağı, yeni stratejinin enerji verimliliği önlemlerinin ve yenilenebilir enerji kurulumlarının güçlendirileceğini öne sürüyor. ABD’den ve başka yerlerden sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatını, Rus gazını telafi edebilmek için kısa vadeli bir önlem olarak görüyor.

Avrupa Birliği Enerji uzmanı Kadri Simson, 27 üyeli bloğun enerji bakanlarıyla bu hafta yaptığı acil toplantının ardından,”Bu savaşın şu ya da bu şekilde kendi enerji sistemimizde derin yansımaları olacak” dedi.

Analistler, Avrupa ülkelerinin enerji verimliliği önlemleriyle gaz bağımlılığını hızla azaltabileceğini ve Avrupa’nın yüzyılın ortasına kadar atmosfere ek sera gazı salmasını durdurma arzusuyla uyumlu olan yenilenebilir enerji yatırımlarını artırabileceğini söylüyor. Ukrayna’daki çatışma bunların bir kısmını hızlandırabilir.

Biden’ın iklim değişikliği özel elçisi John Kerry de bu hafta verdiği bir röportajda Putin’in fosil yakıtları, özellikle de gazı “silahlaştırdığını” vurguladı ve şöyle dedi: “Enerji, jeopolitikte seçeneklerin ne olduğunu görmek için önemlidir. Enerji bu mücadelede kilit bir silah ve gaza daha bağımlılık olsaydı, farklı şeyler görürdük.”

ABD ise Rus boru gazının düşüşüne karşı Avrupa’ya LNG ihracatını artırdı ve bu yılın sonunda, dünyanın en büyük LNG ihracat kapasitesisine sahip olmaya hazırlanıyor.

Ülkelerin Rusya’ya uyguladığı mevcut yaptırımlar, doğrudan petrol ve gaz sektörünü hedef almasa da Ukrayna işgalinin tedarik yollarını kesintiye uğratmasından  ve Rusya’nın sevkiyatları azaltabileceğinden endişe ediliyor.

ABD iklim değişikliği politikası Biden yönetiminde kritik bir dönemeçte. Başkanın, Build Back Better eylemi olarak adlandırdığı en önemli yasama gündemi ölmüş durumda. Demokratlar, paketin bir parçası olan yaklaşık 500 milyar dolarlık temiz enerji vergisi teşvikini hala geçirmeyi umsalar da  fırsatları azalıyor. Bu yatırım gerçekleşmezse ve Yüksek Mahkeme, yönetimin emisyonları düzenleme yetkisini de kısıtlarsa, Biden’ın Amerika ABD emisyonlarını ‘2005 seviyelerine kıyasla kabaca yarıya indirme’ hedefi  ulaşılamaz olabilir.

Beyaz Saray yetkilileri Biden’ın Salı günü yaptığı konuşmanın odak noktası iklim olmasa bile, yetkililer Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşının iklim değişikliğini gündemde tuttuğunu söyledi. Ayrıca yetkililer, Biden’ın iklim değişikliğini hemen hemen her federal kurumda bir vurgu haline getirdiğini ve geçen hafta 4 milyar dolardan fazla gelir getirerek rekor kıran bir açık deniz rüzgar ihalesi de dahil olmak üzere büyük temiz enerji dağıtımlarında ilerlediğini kaydetti.