Rio+20 tüm hızı ile devam ediyor. Bugün gerçekten çok hareketli bir gündü. Belki de en hareketli günlerden biri. Öncelikle yoğun eylemler ve tartışmalar vardı. Bir taraftan ortalık gazeteci ve fotoğrafçıdan da geçilmiyordu; Hillary Clinton, Evo Morales, Raul Castro, Tayyip Erdoğan ve niceleri aramızdaydı.
Sabah yoğunluğu görmeye değerdi, servis beklerken önümüzden geçen eskortlu araç sayısı bile ne kadar yoğun bir gün olacağını gösteriyordu. Zaten toplantı salonunda da her beş dakikada bir lidere çarpıyordunuz.
Liderler yağmurla geldi. Genellikle berekettir yağmur ama bu sefer biraz romantik olacak ama doğa, Rio+20’deki zayıf, niteliksiz tartışmalara ve her yanından beceriksizlik akan taslak metne ağlıyor, liderlere harekete geçin diyor gibiydi.
Aslında özetle tüm gün, bir şekilde, gelişmiş ülkelere ve çok uluslu şirketlere tepkiler ile başladı ve bitti.
Şirketler: Geleceği Bize Sattığınız için Teşekkür Ederiz
Shell, BP, Coca Cola gibi çok uluslu şirketlerin ağzından konuşan gençler, şirketler adına Hükümet liderlerine teşekkür etti. Şirketlerin ağzından “We Future We Bought- Satın Aldığımız Gelecek” deklarasyonu yayınlayan gençler, topluca yine şirketlerin ağzından liderlere geleceğimizi sattıkları için teşekkür etti.
Gerçekten de, geleceğin satıldığını, doğanın kaynak olarak şirketlere pay edildiğini, şirketlerin devletler üzerinde oy veren haklardan daha etkili olduğunu Rio+20 de yine bir kez daha net bir biçimde görüyorsunuz.
Ana toplantı salonunda yaklaşık 200 gencin yaptığı bu eyleme, hükümet delegeleri dahil olmak üzere bir çok kişi destek verdi.
Evo Morales: Kamulaştırma tek Sürdürülebilir Çözüm
Konuşmalara geçersek; bence yine en ilginç konuşma Bolivya Başkanı Evo Morales’e aitti.
Evo Morales yine etkili bir konuşma yaptı: Doğal Kaynakları Kamulaştırmak tek sürdürülebilir çözüm diyen Morales; ülkesinde sadece birkaç yıl önce yaptığı kamulaştırmaların ekonomik anlama kısa sürede neler kattığını açıkladı:
Ülkedeki kamulaştırma ile Bolivya’nın 2005’te 600 milyon dolar olan kamu hizmet yatırımları kamulaştırma ile gelen para ile 2012’de 5 milyar dolar seviyesine çıkmış.
Ayrıca yine Morales, sivil alanın toplantı salonunda sesi olmayı da başardı: Yeşil ekonomiyi gelişmiş ülkelerin ve çok uluslu şirketlerin yeni baskı unsuru olarak tanımlayan Morales’in sorduğu sorular da manidardı: Yeşil Ekonomi ile ne diyoruz? Çevrecilik mi yoksa kapitalistlerin halklar üzerindeki baskısının yeni rengi mi? Yeni bir sömürgecilik stratejisi mi?
Bu konuşma dışında diğer liderlerin yaptığı konuşmalar hep birbirinin aynısıydı. Gelişmekte olan ülkeler zengin ülkeleri suçlarken gelişmiş ülkeler de gelişmekte olanların isteksizliğinden yakınıyordu.
Tayyip Erdoğan: Bencillik Ekonomisi
Bugün, aynı zamanda Başbakan Tayyip Erdoğan, BM Genel Sekreteri Ban ki Mun, BM Yöneticisi Helen Clark, Bhutan Başbakanı Jigme Thinley, Bakanlar Ali Babacan ve Cevdet Yılmaz ile beraber, Türkiye’nin düzenlediği, Sürdürülebilir Kalkınma: İnsani Boyut konulu etkinlikte konuştu.
Başbakan’ın konuşmasını dinlerken, eğer, Türkiye Hükümetinin ülkede yaptığı ekolojik yıkımı, hesleri, petrol ve nükleer sevdasını, altın madeni vakalarını, Hasankeyf’i, Munzuru, GDOları, Ağır Kirli Sanayi yatırımlarının teşviğini, sosyal adaletsizlikleri, kısaca, doğadan ve fakirden al, muhafazakar zengine ver politikasını bilmiyor olsanız, kim bilir gurur bile duyabilirdiniz:
İşte söylediklerinden bazıları ve bu görüşlere (yorumlarım):
Kalkınma paradikmasının değişmeye mecbur olduğu çok kritik bir süreçten geçiyoruz! (Eğer Türkiye kalkınma paradigmasını değiştirdiyse biz niye görmedik, yoksa niye değiştirmiyorsunuz?)
Dünyanın belli bir bölümü fosil yakıtları müspet bir biçimde kullanıyor. Lüks yüksek motorlu arabalar …. (Türkiye elektrikli araba ve toplu ulaşım cenneti ya, İstanbul ve diğer büyük şehirler jeep çöplüğü değil ya, o yüzden diğerlerini rahatlıkla eleştiririz biz)
Dünyanın bir kesim tarafından kirletilmesi eşitsizlik adaletsizlik ve huzursuzluğu körüklüyor (Sayın Başbakan, Bergamanın, Kütahya’nın, Dilovanın halini bilmiyoruz ya orada adaletsizlik, eşitsizlik ve huzursuzluk yok! )
Bencillik küresel ekonomide etkin. bu, sürdürülebilir kalkınmanın önündeki en büyük engel (Katılıyorum, Türkiye’de de etken değil mi ama, HESler bencillik değil mi, fakirleri kentsel dönüşüm diye evlerinden etmek vs. vs. bencillik ekonomisi değil mi?)
İnsani büyüme alanında çok ciddi başarılar sağladık, bu konuda deneyimlerimizi diğer ülkelere destek veriyoruz! HADİ BAHALIM HADİ BAHALIM ….
Devin Bahçeci
Yeşil Gazete
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…