Radyoaktif Tayyip ve adamları ülkemize nükleer bir felaket armağan etmek için gayretli bir şekilde çalışıyorlar. Fukuşima önümüzde dururken bu işler
Kendi yöntemlerimizle kongreye katılıp söz söylemek için, pankartlar hazırladık kostümler yaptık. Yaptığımız keşiflere göre isler yolundaydı. Salona giremesek de toplantı salonlarının önünde bulunan nükleer lobinin stantlarını ziyaret ederiz diye düşünüyorduk. Hatta şansımız yaver giderse hükumetin nükleer konusunda en yetkili bakanını görüp iki çift laf etmek de istiyorduk. ”Nükleerin de fıtratın da ölüm var mı?” diye soracaktık. ”Somada korbonmonoksitin işçileri öldürmesine engel olamadınız radyasyonu nasıl engellemeyi düşünüyorsunuz?” diyecektik. Kongre katılımcılarına ve nükleer lobi temsilcilerine de Çernobilin ve Fukuşimanın utancı dururken hala ne yüzle nükleerden söz edip insan içine çıkıyorsunuz demeyi de acayip istiyorduk.
Kongrenin yapılacağı otelin önüne gelince vaziyetin ne kadar korkunç olduğunu anladık. Üç otobüs çevik polis, onlarca sivil, hatta terörle mücadele şubesi dâhil birimlerin de bulunduğu bir polis ordusuyla karşılaştık. Bu arada unutmadan, muhteşem bir TOMA’ yı da kapıya yerleştirmeyi unutmamışlardı. O sırada aklımdan geçen, ”Burada nasıl büyük bir yalan hatta nasıl ağır bir suç işleniyor ki halktan gizlemek için bu kadar sıkı tedbir almışlar” oldu. Zaten devletimizin geleneğinde var; suçlarını gizlemek için üniformalı üniformasız kuvvetleriyle yaptığı milli kamuflaj faaliyetleri… Eskiden daha çok asker kullanırlardı. Mevcut hükumetimiz çok büyük bir inkılap yaptı artık kendine bağlı milli polis kuvvetlerini pislik kapatıcı dış cephe boyası olarak kullanıyor.
Toplam altı muhteşem aktivistle birlikte TOMA’ yı ve polis kuvvetlerini geçip otele girdik. Ortalıkta tek tük gördüğümüz kongre katılımcılarının çoğu erkek, tek tip koyu renk giyinmiş devlet memurları gibiydiler. Hem katılımcılar hem firma temsilcileri oldukça gergin görünüyorlardı. Ama en çok gerilmiş olanlar sivil polislerdi. Kongreyi organize eden sivil görevliler ise her sorumuza polis şöyle istedi ya da polise sormamız lazım şeklinde yanıt veriyorlardı.
Ancak içeride o kadar sıkı bir polis korumasıyla karşılaştık ki kongre salonuna yaklaşamadık bile.
Basın açıklamasını oldukça kalabalık bir medya mensubunun önünde sloganlar ve şarkılarla renklendirdik. Bu sırada yanımızdan geçen nükleer lobi temsilcilerinin ne kadar tedirgin olduğunu gözlemledik. Caddeden gecen halk doğrudan destek vermese de merakla olup biteni izledi. Ama bizi en çok sevindiren pankartlarımızla ana yolda yürürken çevredeki plazalardan alkışlarla destek olan insanları görmek oldu. Gezi’den sonra az olmadığımızı hatta çoğunlukta olduğumuzu biliyorduk. Amma ve lakin toplamda yirmi beş kişi ve bir palyaçodan oluşan eylemci gruba karşı bir TOMA ve koca bir polis ordusuyla tedbir alan hükümetin bizden bu kadar çok korktuğunu tekrar görmek hepimizi mutlu etti.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…