Plastik atık krizinin çözümü mümkün mü?

Plastik atık sorunu tüm dünyada son yirmi yıl içinde her geçen gün giderek büyüyerek günümüzde kriz halini aldı. Sorununu çözmek için ise bu güne kadar uygulanan hiçbir yöntem başarılı olamıyor.

Kaliforniya Üniversitesi‘nde endüstriyel ekolojist olarak çalışan Roland Geyer‘e göre, 1950 ve 2021 yılları arasında tüm dünyada üretilen 8,7 milyar ton plastik atığın sadece % 11’i geri dönüştürülebildi. Oysa özellikle 2000’li yılların başından itibaren gerek tüketimi azaltma gerekse geri kazanımı özendirme projeleri ile plastik üretiminin azaltılabileceği düşünülüyordu ama olmadı. 2000’li yıllardaki yıllık 350-400 milyon tonluk üretim günümüzde 450 milyon tonu geçti (grafik 1).

Grafik 1: Plastik üretim ve atık miktarının yıllık değişimi

Merkezi Paris‘te bulunan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) göre, 2019’da üretilen 353 milyon ton (Mt) plastik atığın üçte ikisinden fazlası kısa süre içinde çöp depolama sahalarına gönderildi veya yakıldı. Örgütün yaptığı hesaplamalara göre kısa süre içinde çöp haline gelen plastik atığın %22’si (79 Mt), uygun olmayan alanlarla, denizlere yasa dışı olarak terk edildi. OECD plastik atıkların yönetimi konusunda yeni politikalar geliştirilemezse bu miktarın kısa süre içinde iki katına çıkacağını belirtiyor. Ayrıca örgüt plastik atığın politika değişikliğine gidilmezse 2060 yılına kadar 1 milyar tonu geçeğini hesaplıyor (grafik 2).

Grafik 2: OECD’nin çalışmalarına göre plastik atıkların günümüzde bertaraf yöntemleri ve 2060 yılında bunun nasıl gelişeceği konusunda tahmini

Aslında plastik atıkları azaltmak için iyi niyetli çabalar gösterilmiyor değil. 2000’li yılların başından bu yana birçok ülkede tek kullanımlık poşetler ve paket malzemeleri gibi belirli plastik türlerinde yasaklar veya vergiler uygulanıyor. Plastik atıkların uluslararası sınırların ötesine nasıl geçebileceğine dair sınırlamalar ve üreticilerin plastik içeren ürünlerini kullanımdan sonra toplamaları ve geri dönüştürmeleri (veya sorumlu bir şekilde bertaraf etmeleri) için yasal düzenlemeler yapılıyor.

Atığa yönelik müdahaleler, yeni yöntemler işe yarar mı?

Plastik üreticileri ya bu atık yönetim çalışmalarını yapmak veya finanse etmek zorunda. Washington DC’deki Okyanus Plastiklerini Önleme projesinin direktörü Winnie Lau ve çalışma arkadaşlarının yazdığı, Nature‘de yayımlanan 2020 analizine göre, iyi uygulanan müdahalelerin önemli bir etkisi olabilir. Çalışma grubu daha az plastik üretmek, uluslararası plastik atık ihracatını engellemek, plastikleri kağıt gibi alternatif malzemelerle değiştirmek ve çeşitli geri dönüşüm yöntemlerinin kapasitesini artırmak da dahil olmak üzere mevcut bilgi ve teknolojilerden yararlanan sekiz müdahalenin olası sonuçlarını değerlendirmeye çalışmış. Herhangi bir önlem alınmadığı takdirde, 2040 yılına kadar her yıl yaklaşık 240 Mt plastik atığın karalara, denizlere kaçak olarak terk edileceğini, yasa dışı yollardan diğer ülkelere gönderileceğini hesaplayan araştırma grubu, şu anda tartışılan sekiz müdahale yönteminin eksiksiz olarak uygulanması halinde, bunun  44 Mt’ye düşeceğini tahmin ediyor. Bu da müdahalelerle yanlış yönetilen plastik atık miktarında 2040 yılına kadar yaklaşık % 80’lik bir düşüş anlamına geliyor.

Grafik 3: OECD’ye göre 2060 yılında üretilecek ana plastik çeşitleri ve kullanım alanları

Diğer yandan Fransa‘da, 2025’te açması beklenen dünyanın ilk enzimatik geri dönüşüm tesisinde yeni bir teknoloji test ediliyor. Bu yöntem ile plastiği parçalamak için enzimler kullanacak. Bu tesis için çalışan araştırma ekibi enzimlerin, kullanılmış plastikleri yeniden kullanmak için günümüzde en popüler yöntem olan mekanik geri dönüşümün bazı eksikliklerinin üstesinden gelebileceğini umuyor.

Bu yöntem ile kumaşlarda ve ambalajlarda kullanılan polietilen tereftalat’a (PET) ek olarak, diğer yaygın olarak kullanılan plastiklerden bazıları, paketleme ve inşaatta kullanılan polipropilen (PP) ve çeşitli yoğunluklarda üretilebilen ve bu nedenle alışveriş torbalarından katlanır sandalyelere kadar çok çeşitli ürünlerde bulunan bir polimer olan polietilen (PE) geri dönüştürülebilir (Grafik 3) Enzimatik geri dönüşüm tesisinin bilim sorumlusu Alain Marty‘ye göre, 20 metreküplük bir biyoreaktör, şirketin enzimlerini kullanarak 20 saat içinde 100.000 plastik şişeyi parçalayabilir; 2025 yılında açılması planlanan tesis, yılda 50.000 ton PET’i parçalamayı hedefliyor. Ancak enzimatik geri dönüşüm teknolojisi çok pahalı; maliyeti mekanik dönüşümün yaklaşık dört katı ve en önemlisi enerji kullanımı ve sera gazı emisyonları da fazla. O nedenle de henüz yaygın kullanıma girmesi beklenmiyor.

‘İdeal plastik’

Diğer yandan plastik atık krizinin önüne geçmek için İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü‘nde (EPFL) biyokimya mühendisi Jeremy Luterbacher başkanlığında bir ekip ‘ideal plastik’ için çalışıyor.  Onlara göre minimum düzeyde modifiye edilmiş, geri dönüşümü kolay ve çevreye sızarsa minimum zarar potansiyeli olan plastik üretilebilir. Luterbacher ve ekibi odun talaşından, mısır koçanı gibi malzemelerden plastik üretme peşindeler. Biyoplastik adını verdikleri bu yeni plastiğin doğada kısa sürede parçalanacağını ve zararlı atık üretmeyeceğini iddia eden grup deniz ekosisteminde oluşan mikroplastik kirliliği konusunda ise yanıtını veremedikleri ciddi sorularla karşı karşıya. Ayrıca biyoplastiklerin üretiminin çok pahalı olduğu da bir başka sorun…

 

B4E9FD Plastics sorted in a waste recycling plant in the UK.

OECD’nin rakamlarına geri dönecek olursak; günümüzde plastik atıkların %22’si yasa dışı yollarla ya boş arazilere, ya da denizlere atılıyor. Merkez kapitalist ülkeler bu da yetmiyormuş gibi uluslararası antlaşmaları görmezlikten gelerek plastik atıklarını çevre kapitalist ülkelerin üzerine yıkıyor. Türkiye’ye her yıl daha da artan miktarda merkez kapitalist ülkelerin plastik atıkları giriyor. Greenpeace’nin rakamlarına göre Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye 2020 yılında tam 660.000 ton plastik atık gönderildi. Bu rakam 2004’den bu yana yıllık bazda tam 196 kat artışa denk geliyor ve ülkemize giren plastik atıkların önemli bir bölümü ambalaj yapımında kullanılan polietilen. Üstelik polietilenin üretimi OECD’nin tahminlerine göre 2060 yılına gelindiğinde daha da artacak (Grafik 3).

O nedenle plastik atıkların ortadan kaldırılması için tartışılan üç yöntemin (geri kazanım/kullanımı azaltma, enzimatik geri dönüşüm yöntemleri geliştirme, biyoplastik geliştirme) yanı sıra bugünden yarına bir an önce plastiğin torbalar, şişeler gibi ambalaj malzemesi olarak kullanımının yasaklanması gerekiyor. Bilindiği gibi ambalaj malzemesi kullanılan plastikler üretimlerinden sonra ortalama üç hafta içinde atığa dönüşüyor. Artık doğada parçalanarak mikro ve nano plastiklere dönüşen plastik atıklar, ette, sütte, içme sularında, balıklarda tespit ediliyor, besin zincirine rahatlıkla giriyor ve insanlara kadar rahatlıkla ulaşıyor. İnsanlar ayrıca, beslenme dışında  solunum yolu ile de nano plastikleri alıyor. İnsanlarda mikro ve nano plastiklerin neden olduğu sağlık sorunları ile ilgili her yıl artan sayıda bilimsel çalışma sonuçları da açıklanmaya da başlandı. O nedenle doğadaki plastik kirliliğinin acil çözümü için artık başta ambalaj malzemesi olarak üretilen plastiklerin kullanımının yasaklanması olmak üzere daha ciddi önlemlerin alınması şart. Yoksa her geçen gün plastik atıkların neden olduğu çevre ve sağlık sorunları ile boğuşmak zorunda kalacağız.

 

 

 

Paylaş
Yazar:
Ahmet Soysal