EkolojiManşet

Pakistan için sesler bu kez İstanbul’dan yükseldi: Pakistan’ın hikayesi bizim hikayemizdir

0

Haber: Mehmet TEMEL

*

Son dönemin en büyük sel felaketini yaşayan Pakistan’da can kaybı bini aşarken küresel iklim krizinden son günlerde kendi payına büyük bir sel felaketi alan Pakistan’da insanlar yerinden edilmiş durumda.

İklim krizi sonucunda yaşanan aşırı hava olayları sosyo-ekonomik olarak dezavantajlı konumda olan ülkelere daha büyük bir fatura çıkarıyor. İklim Adaleti Hareketi de dünya çapında bu adaletsizliğe dikkat çekmek için eylemler gerçekleştirdi. 75 ayrı bileşeni bulunan İklim Adaleti Koalisyonu üyeleri ve çevre aktivistleri de bugün Beşiktaş’tan “Pakistan bizim hikayemiz” diye seslendi.

Aktivistler İklim Adaleti Hareketi çağrısıyla 14.00’da “#PakistanIsOurStory” sloganıyla İstanbul Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü Beşiktaş Hizmet Binası önünde bir araya geldi.

Burada bir basın açıklaması düzenleyen ekoloji aktivistleri “Pakistan’da geçtiğimiz günlerde yaşanan dünyanın en ölümcül sel felaketi, iklim krizinin dehşet verici boyutlarını bir anda tüm dünyanın gündemine taşıdı” dedi.

‘Pakistan iklim krizinden en az sorumlu olan, ancak en çok zarar gören ülkelerden biri’

Ortalamanın çok üzerinde yağan muson yağmurlarının neden olduğu sellerin, ülkenin yaklaşık üçte birinin sular altında kalmasına, binlerce insanın ve yüzlerce çocuğun ve yüzbinlerce evcil hayvanın hayatını kaybetmesine, 2 milyon dönümden fazla tarım arazisinin zarar görmesine, 10 milyar doların üzerinde maddi hasara neden olmasına değinen aktivistler açıklamalarında şunlara yer verdi:

“İklim krizinin neden olduğu bu büyük sel felaketinin ardından ishal ve sıtma gibi salgın hastalıklarda artış ve kitlesel açlık krizi riskiyle karşı karşıya olan Pakistan, dünyayı hızla yok oluşa sürükleyen iklim krizinden en az sorumlu olan, ancak en çok zarar gören ülkelerden birisi.”

Fotoğraf: Mehmet Temel

Bu felaketlerin baş sorumlularının, fosil yakıta dayalı elektrik üretim sektörü ve bu elektriği tüketen, sera gazı salımları yüksek, enerji yoğun endüstriler olduğunun altının çizildiği açıklamada “Enerji ve endüstri sektörleriyle iş birliği içindeki zengin, kapitalist ülkeler, küresel ölçekte sebep oldukları iklim krizi felaketlerinin mali faturasını ödemeli ve sera gazı salımlarını azaltmak için ciddi önlemler almalıdırlar” denildi.

Türkiye’de iklime bağlı felaketlerin gitgide sıklaşarak görülmeye başladığının da ifade edildiği açıklamada şunlara yer verildi:

Meteoroloji Genel Müdürlüğü İklim Değerlendirmesi Raporu’na göre 2021 yılı, 1024 adet aşırı hava olayı sayısı ile aşırı olayların en fazla yaşandığı yıl oldu. 2021 yılında Akdeniz ve Ege’deki orman yangınlarında 140 bin hektar ormanlık alan kül oldu. Yine 2021’de Kastamonu ve Sinop’taki sel felaketlerinde can ve mal kayıpları oluştu.

Fotoğraf: Mehmet Temel

‘İktidar kömürden çıkış konusunda isteksiz’

Tehlike bu kadar barizken ve hem iklim krizini azaltmaya hem de iklim krizinin olası zararlarını önlemeye yönelik eylemlerin acilen devreye alınması gerekirken, Türkiye’nin özellikle son 20 yıldaki performansı, iklim krizinin hükümetler tarafından hiçbir şekilde ciddiye alınmadığı kanısı uyandırmaktadır; 2011-2023 yıllarını kapsayan ve 541 maddeden oluşan İklim Değişikliği Eylem Planı (İDEP), iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum amacıyla başlatılmıştı. Ancak 2010’dan 2022’ye kadar geçen sürede sera gazı salımları 400 milyon ton CO2 eşdeğerinden 524 milyon tona çıkmıştır. Bu dönemde sera gazı salımlarında azaltıma gitmek için öncelikle kömürlü termik santrallerin kapatılması gerekirken tam tersine kömürlü termik santrallere yapılan yatırımlar artmıştır.

Ayrıca enerji ve karbon yoğun sanayiyi besleyen mega inşaat projelerini destekleyen hatalı ve ranta dayalı politikalar ısrarla uygulanmaya devam etmiştir ve sonraki yıllarda yayınlanan belgeler ve toplantılardaki tutumda açıkça görülmektedir; 2021 yılı temmuz ayında Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan Yeşil Mutabakat, konuya mali yönden bakmaktadır ve ciddi bir eylem planı ortaya koymaktan uzaktır.

Fotoğraf: Mehmet Temel

2021 yılı Kasım ayında Glasgow’da düzenlenen COP26 BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı‘nda imzaya açılan “Temiz Enerjiye Geçiş” ve “Kömürden Çıkış” deklarasyonlarının Türkiye tarafından imzalanmaması iktidarın kömürden çıkış konusundaki isteksizliğini göstermektedir.

‘Kapitalizmin atıklarının maliyetini halka ödetmesine izin vermemeliyiz’

Son olarak 2022 yılı Şubat ayında yapılan İklim Şurası’nda da kömürden çıkışa yönelik bir eylem planı yer almadığı gibi, doğalgaz arama çalışmalarının desteklenmesi gibi fosil yakıtlara bağımlılığı devam ettirme kararlığı sergilenmiş, özel şirketlere kirletme hakkı alım-satımını öngören Emisyon Ticaret Sistemi önerilmiş, acilen radikal değişiklik yapılması gereken enerji politikalarının revizyonu ise COP27 öncesine ertelenmiştir.

Kapitalizmin enerji santralleri, sanayi tesisleri, madenler, altyapı projeleri yoluyla doğal varlıkları istediği gibi kullanabileceği bir hammadde olarak görerek tahrip etmesine ve toprağı, suyu, havayı zehirleyen atıklarının maliyetini halka ödetmesine izin vermemeliyiz.

Fotoğraf: Mehmet Temel

İklim Adaleti Koalisyonu olarak talebimiz, Türkiye’nin önümüzdeki kasım ayında 27.’si düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler Taraflar Sözleşmesi’nde adil paylaşım ve hakkaniyet ilkesine uygun karbon bütçesi üzerinden sera gazı salımlarında azaltmayı ve 2050 yılında sıfırlamayı öngören ciddi bir eylem planını sunması ve gerekli her türlü kurumsal ve mevzuat değişikliklerini acilen yaparak uygulamaya geçirmesidir.

‘Pakistan’ın hikayesi bizim hikayemizdir’

Türkiye’nin 2020 yılı sera gazı salımlarının yüzde 25’i kömürden kaynaklanmıştır. Bu nedenle dünyada olduğu gibi birinci öncelik, kömürden çıkışa verilmeli ve 2030 yılı itibarıyla tüm kömürlü santrallerin kapatılmasını öngören bir yol haritası hazırlanmalıdır. Türkiye’nin eylem planı, iklim krizinden etkilenmesi muhtemel, kırılgan toplum kesimlerinin sosyal şartlarını iyileştirmek için somut adımlar içermeli ve bunlar vakit kaybetmeden hayata geçirilmelidir.

Fotoğraf: Mehmet Temel

Unutmayalım; iklim krizine yönelik etkili önlemler acilen uygulanmazsa, Pakistan’da yaşananlar bizim de gerçeğimiz olacaktır. Pakistan’ın hikayesi bizim hikayemizdir!”

More in Ekoloji

You may also like

Comments

Comments are closed.