Ana Sayfa Blog Sayfa 4970

55 saat sonra Serhat kurtarıldı

10 yaşındaki Serhat, depremden yaklaşık 55 saat sonra enkazdan sağ olarak çıkarıldı.

Erciş’te 46 saat sonra enkazdan sağ olarak çıkarılan 14 günlük Azra bebeğin verdiği mutluluğa bir yenisi daha eklendi.

Van merkezde, Kazım Karabekir Caddesi’ndeki bir apartmanın enkazında yapılan yoğun çalışmalar sonuç verdi.

Yaklaşık 4 saat süren çalışmaların ardından, depremden yaklaşık 55 saat sonra, 10 yaşındaki Serhat Gür enkazdan sağ olarak çıkartıldı.

Serhat’ın umut veren sesi yaklaşık 4 sat önce duyuldu. Yeri tespit edilen Serhat’ı kurtarmak için harcanan yoğun çabalar sonuç verdi ve ekipler küçük çocuğa ulaştı.

Ancak, 50 saati aşkın enkaz altında kalan Serhat’a ilk müdahale aşağıda yapıldı. Serum bağlanan ve oksijen verilen Serhat’ın hayati fonksiyonlarının normale döndüğü görülünce enkazdan çıkarma işlemi gerçekleştirildi.

Okula gitmek için evin koridorunda yürüdüğü anda depreme yakalanan Serhat, çöken binanın altında sığındığı yerden yaklaşık 55 saat sonra çıkartılmış oldu.

(Ajanslar)

Van Cezaevi’nde isyan iddiası

Artçı depremlerin sürdüğü Van’da hasar gören adli tutukluların kaldığı M Tipi Kapalı Cezaevi’nden çıkarılmayan tutuklu ve hükümlülerin isyan çıkardığı iddia edildi. Koğuşların ateşe verildiği cezaevine itfaiye ekipleri gönderildi.

23 Ekim’de meydana gelen 7.2 şiddetindeki depremde duvarlarında çatlakların oluştuğu ve 120 kişinin firar ettiği adli tutukluların kaldığı Van M Tipi Cezaevi’nde akşam saatlerinde meydana gelen 5.4 şiddetindeki artçı depremin ardından dışarıya çıkmalarına izin verilmeyen tutuklu ve hükümlüler, isyan başlattı. Koğuşlar ateşe verilirken, olay yerine itfaiye ekipleri gönderildi.

(Radikal)

Güvençli köyü halkı çadır bekliyor

Pazar günü deprem felaketinin yaşandığı Van’da arama kurtarma çalışmaları devam ede dursun, depremzedeler şimdi artık yeni sorunlarla karşı karşıya.

Euronews muhabiri Bora Bayraktar’in haberine göre; depremden en çok etkilenen köylerden biri olan Van’ın 25 km kuzeyindeki Güvençli köyüne giden euronews ekibi, yaşanan dramı yerinde görüntüledi.

Muhabirimiz Bora Bayraktar’ın sorularını yanıtlayan köylüler, yaşadıkları sıkıntıyı anlattı.

3 bin kişinin yaşadığı 150 haneli köyde evlerin yüzde 80’i yıkılmış durumda. Euronews’e konuşan bir çocuk ise yanındaki büyüklerinin de yönlendirmesi ile isteklerini sıraladı.

7,2 büyüklüğündeki deprem sonrası Türkiye, bölgeye yardım için tek yürek olurken, bölgeye yardım yağıyor.

Kızılay, çadır, battaniye, sıcak yemeğin yanı sıra bölgeye ilk etapta Erzurum, İzmir ve Ankara’daki merkezlerden bin 500 ünite kan gönderdi.

Trans insan hakları savunucularına hapis cezası

Polis şiddetine suç duyurusunda bulunan Pembe Hayat üyeleri “polise görev yaptırmamak için direnme ve hakaretten” ceza aldı.

Bianet’in haberine göre, Pembe Hayat Derneği üyesi Buse Kılıçkaya, Derya Tunç ve Naz Güdümlü‘nün yargılandığı davada üç trans insan hakları savunucusu “polise görev yaptırmamak için direnme ve hakaretten” cezalandırıldı.

Kılıçkaya, Tunç ve Güdümlü 19 Haziran 2010 gecesi araçları içerisindeyken, Ankara Esat Karakolu’na bağlı polisler tarafından gözaltına alınmış, ardından “Polise görev yaptırmamak için direnme”, “hakaret” ve “kamu malına zarar verme” iddialarıyla haklarında dava açılmıştı.

Ankara Adliyesi 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava bugün karara bağlandı. Davayı, Kaos GL ve Pembe Hayat temsilcileri izledi.

Buse Kılıçkaya “Kamu malına zarar verme” suçundan beraat ederken, “polise görev yaptırmamak için direnme ve hakaretten” beş ay hapis cezası aldı.

Derya Tunç “polise görev yaptırmamak için direnme ve hakaret”ten altı ay, Naz Güdümlü “polise görev yaptırmamak için direnme ve hakaretten” bir yıl hapis cezası aldı. Tunç ve Güdümlü’nün cezaları beş yıl ertelenirken Kılıçkaya’nın cezası ertelenmedi. Karara itiraz süresi yedi gün olarak açıklandı.

“Suçunuz travesti olmak”

bianet’e konuşan Kılıçkaya kararın “trans insan hakları savunucularına yönelik bir durdurma taktiği olduğunu”, söz konusu polislerden şikayetçiyken, hapis cezası aldıklarını anlattı.

“Aslında olay şöyle başladı. Polis keyfi uygulama yaptığı ve şiddet uyguladığı için biz polisten davacıydık. Polis bunu görünce onlar da davacı oldu. Bizimki reddedildi, onlarınki kabul edildi.

“Bu karar, polisten dayak yesen de, şiddet görsen de, kabahatler kanunundan ceza yesen de, insan olduğunu bile söyleyemediğin bir ortamın göstergesi.”

Kılıçkaya olayın görüntülerinin kayıtlı olduğunu, görüntülerde polisin gözaltına alma nedeni olarak “travesti olmalarını” gösterdiğini söylüyor.

“Şaşırarak izlediğimiz bir karar. Her şey kamera kayıtlarında var. Devlet malına zarar vermekten ceza aldık, kayıtlarda polis devlet malı denilen şeyi kendisi düşürdüğünü ve davacı olmadığını söylüyor. Neden gözaltına alındığımızı sorduğumuzda polis suçumuzun “travesti olmak” olduğunu söylüyor.

“Ben o karakolda yapılan ihlallere yönelik üç yıldır rapor hazırlıyorum. Şimdi bu üç yılı üç aylık cezayla telafi ettiklerini düşünüyorum.”

17 Mayıs 2010’da Pembe Hayat Derneği üyesi 5 trans insan hakları savunucusu yine şiddet kullanılarak Esat Karakolu’na bağlı polisler tarafından gözaltına alınmış ve trans insan hakları savunucularına dava açılmıştı, bu olay uluslararası insan hakları örgütlerinin tepkisini çekmiş ve dava tek celse sürerek, trans insan hakları savunucuları beraat etmişlerdi.

50 saat geçti can kaybı 432!

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı saat 16.00 itibariyle Van’da meydana gelen depremde hayatını kaybedenlerin sayısının 432, yaralananların sayısının ise bin 352 olduğunu bildirdi.

AFAD’dan yapılan yazılı açıklamada, Van Valiliği emrine acil ihtiyaçların karşılanması için ilk etapta 3 milyon lira Acil Yardım Ödeneği gönderildiği kaydedildi.

Açıklamada, saat 02.45 itibarıyla, depremde 366 kişinin hayatını kaybettiği, bin 301 kişinin yaralandığı, 2 bin 262 binanın da yıkıldığı belirtilerek, şu bilgilere yer verildi:

“48 il ve 39 kurumdan arama kurtarma, sağlık ve ilk yardım personeli ile ekipmanları, 13 Türk Hava Yolları, 18 askeri ve 2 adet özel kargo uçağı olmak üzere toplam 33 adet uçak ve araçlarla hava ve karadan bölgeye sevk edildi. Başkanlığımızdan 20 kişilik bir teknik heyet Van’a intikal etti. Ayrıca, çeşitli illerden 200 teknik personel görevlendirildi. 3 adet askeri kargo uçağı ile personel ve malzeme transferi yapmak üzere, Ankara-Van arasında ulaşım zinciri oluşturuldu. Dün sabah Kızılay tarafından hazırlanan 11 ton ağırlığında kahvaltılık malzeme gönderildi. Bölgeye toplam 3 bin 346 arama kurtarma personeli, 787 sağlık personeli, 16 arama köpeği, 563 iş makinesi ve araç, 7’si hava ambulansı olmak üzere 138 ambulans, 33 jeneratör, 95 seyyar tuvalet, 10 bin 467 çadır, 25 bin 379 battaniye, bin 120 gıda paketi, 10 bin 64 gıda kolisi, 21 seyyar mutfak, 2 bin 619 mutfak seti, 4 bin 989 katalitik soba, 425 uyku tulumu, 1 mobil fırın ve 13 ton kumanya gönderildi.

Bölgeye gönderilen arama kurtarma, ilk yardım ve sağlık personeli ile ayni yardımların organizasyonunu yapmak üzere Başkanlığımızca, Ankara Esenboğa, İstanbul Atatürk ve İzmir Adnan Menderes havalimanlarına birer koordinatör ve
yeterli sayıda personel görevlendirildi.

İlgili bakanlıklar, arama kurtarma, geçici barınma, enkaz kaldırma, sağlık, psikososyal destek çalışmalarının kesintisiz olarak yürütülmesi amacıyla, afet ve acil durum merkezleri ikinci bir bildirime kadar 7 gün 24 saat çalışma esasına göre faaliyete geçirildi.

Van Valiliği emrinde psikolojik ve sosyal destek hizmetlerinin verilebilmesi için uygun nitelikte ve yeterli sayıda personel görevlendirildi. Arama kurtarma ve ilk yardım çalışmaları kesintisiz olarak devam ediyor.”

‘Müge Anlı’nın düşüncesizce sözleri nedeniyle halk bize tepki gösteriyor’

Müge Anlı‘nın dün programında yaptığı açıklamalara tepkiler devam ederken bir haber de Van’dan geldi. Van’da bir grup, ATV’nin canlı yayın aracını önce taş yağmuruna tuttu, ardından da devirdi.

Atv çalışanı Hakan Gülte twitter’da yaşadıkları hakkında şunları yazdı:

“- ben iyiyim.Kahraman’ın gözlüğü kırılmış sadece.olay tamamen muge anlının sabah canlı yayında söylediği sakalda sözler.

– teyzecigim sayesinde biz kameramanlar Van’da dayak yiyoruz.ATV den arkadasım kahraman tokat yedi,gözlüğü kırıldı sırf müge yüzünden

– sen yapma bari teyze. bende vandayim ve bir dusuncesizin yüzünden tehlikedeyim.yarın buyuk ihtimal bende dayak yerim.

– Müge anlı nin dusuncesizce sözleri yüzünden deprem bölgesinde halk biz medyaya tepki gösteriyor.rahatça calistirtmiyor.teşekkürler muge anlı

– Acının ve ölümün dini,dili,ırkı ve etnik kökeni yoktur.dilinin kemiği olmayanlara..

– Sonunda yayın yaptığımız yerden muge anlının sözleri nedeniyle kovulduk,taciz edildik ve küfür yedik.+

– Dayak yemekten bazı sağduyulu vatandaşlar sayesinde kurtulduk.artık burda gorev yapmanın imkanı kalmadı.”

Kadın örgütleri yardım bekliyor

0

Van’daki kadın dernekleri, koordinasyon sağlanamadığı için yardımların ulaşmadığını, kadınların çadırkentlerde barınamadığını, hastane bahçelerinde doğum yapmak zorunda kaldığını anlatıyor.

Bianet’ten Çiçek Tahaoğlu’nun haberine göre;

Van’daki kadın dernekleri yardımların ulaşmadığını, dernek binalarını yıkıldığını ve telefonlar bugüne kadar çalışmadığı için kendi aralarında da koordinasyonu henüz sağlayamadıklarını söylüyor.

Çadırkentler hem çadır sayısı, hem de hijyenik açıdan yetersiz. Yağma ihtimaline karşı evlerini terketmek istemeyen halk, çadırkentlere gitmiyor. Binaları hasar gören hastanelere yeterli yardım yapılmadığı için, kadınlar dışarıda doğum yapıyor.

Van Kadın Derneği‘nden Zozan Özgökçe, “Van iyi durumda değil. Yardım malzemelerine kargolar ücretsiz deniyor ama sadece genel afet birimine göndermek üzere ücretsiz olduğunu öğrendik. Bize yardımlar doğrudan gelemiyor” diyor.

“Kadınlar olarak kendi aramızda dayanışma içindeyiz” diyen Özgökçe, valilik, kamu kurumları, belediye ve sivil toplum arasındaki koordinasyon eksikliğine dikkat çekiyor, “hangi yardım malzemeleri geliyor, kim ne yardım dağıtacak kimse bilmiyor. Bu kurumların birlikte çalışması gerekli”.

Köylerdeki ve merkezdeki kadınlarla iletişim halinde olan Özgökçe, Van’daki durumu şöyle özetliyor:

* Kızılay yardımların gidip alınması çağrısı yapıyor, ancak bu koşullarda kadınların Kızılay’a kendilerinin gidip yardım alması imkansız.

* Çadır kentler kuruldu ama yeterince çadır yok. Giden kadınlar da geri dönüyorlar çünkü kadınların ihtiyaçlarını giderebilecekleri tuvalet ve diğer hijyenik ihtiyaçlar karşılanmıyor.

* Doğumevinin durumu çok kötü. Kullanılmaz durumda. Özel hastanelere çadır verilmediği için kadınlar dışarıda doğum yapıyor, düşükler oluyor. Hastane bahçelerine çadır, hijyenik kabinler veya prefabrik yapılar kurulması gerekiyor.

* Van’daki sığınmaevi hasar görmüş, oradaki kadınları başka misafirhanelere yerleştirmişler.

Özgökçe, mevcut koşullarda “örgüt olarak elimiz kolumuz bağlı. Kendi aramızda dayanışma içerisindeyiz” diye konuşuyor.

Kadınlar yardım için örgütlenmeye başladı

Yaşam Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi’nden (YakaKoop) Gülmay Gümüşhan da kooperatif binası yıkıldığı ve telefonlar çalışmadığı için örgütlenemediklerini söylüyor. Çadırkentlerin belirli bölgelerde kurulduğunu belirten Gümüşhan, “insanlar evlerini terketmek istemiyor. Evlerinin önünde battaniyelere sarılı bekliyorlar. Temel ihtiyaçlarımızı Van merkezdeki marketlerden karşılayabiliyoruz ama köyler için aynı şey geçerli değil” diyor. Yaka-Koop ve İş Kadınları Derneği, bugün yapacakları toplantıda ulaşılamayan köyleri belirleyip bir yardım planı çıkaracaklar.

KAMER‘den Nazmiye Acar da yardımın ulaşmadığını söylüyor. “Şu anda piknik çadırında kalıyoruz. Bugün KAMER’in gönderdiği yardım malzemeleri ulaşacak. Yarın bir kriz masası oluşturacağız. Olay sıcakken bir sağlık ocağı ve bir okul kurmak için plan yapacağız.”

Mavigöl Kadın Derneği‘nden Sunay Şahin, Ulupamir Köyü’nde. Oğlunun deprem sırasında yalnız olduğunu, çok etkilendiğini anlatıyor. “Arkadaşlarla bugün iletişime geçebildik, kadınlar olarak ne yapabiliriz diye konuşacağız. Ekmek, kumanya bulmakta sorun yaşıyoruz.”

28.4 milyar liralık deprem vergisi nerede?

1999 ‘dan beri deprem vergileriyle halktan 28,4 milyar lira toplandı. Ancak “toplanan vergi amaca uygun harcandı mı?” sorusu hala yanıtsız.

Haber Vesaire’den Nazmi Belge’nin haberine göre;

Depremler ülkesi Türkiye’de 12 yıl önce yaşanan ve Devlet Planlama Teşkilatı, Dünya Bankası, TÜSİAD gibi kuruluşlar tarafından ekonomik maliyeti 17 ile 24 milyar lira arasında açıklanan Marmara depremi için 2010 yılı sonuna kadar halktan 28 milyar 413 milyon lira (katrilyon) “deprem vergisi” toplandı.

Ek gelir, ek kurumlar, ek emlak, ek motorlu taşıtlar vergilerinden sağlanan gelir hariç sadece, özel işlem ve özel iletişim vergileriyle yaklaşık 16 milyon hanenin yaşadığı Türkiye’de devletin deprem için her aileden tahsil ettiği tutar aile başına 1.787 liraya ulaştı.

Özel İletişim Vergisi gelirleri
Yıllar
Toplanan tutar (binTL)
2000
420,07
2001
598,05
2002
852,25
2003
1,048,000
2004
1,882,000
2005
3,023,000
2006
3,577,724
2007
4,210,517
2008
4,550,775
2009​​​
4,274,732
2010
4,127,672
Toplam
26,696,290,37
Özel İşlem Vergisi (1)
1,717,343
Genel Toplam
28,413,633,37
(1) Özel İşlem Vergisi uygulamaya girdiği 1999 yılı ile uygulamadan kaldırıldığı 2004 yılları arasındaki toplam gelir.

Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü ve Gelir İdaresi Başkanlığı verileri, yetkililerin açıklamaları, DPT, TÜSİAD ve Dünya Bankası’nın maliyet hesaplamalarından edinilen bilgilere göre, 10 yıl önce geçici olduğu belirtilerek getirilen vergilerin önemli bir kısmı “kalıcı” hale geldi.

Toplanan vergilerin miktarı, depremin öngörülen maliyeti aşmasına karşın felaketin açtığı yaralar bir türlü sarılamadı. Depremin hemen ardından ek gelir ve kurumlar vergisi, ek emlak vergisi, ek motorlu taşıtlar vergisi, özel iletişim vergisi, özel işlem vergisi ihdas eden 4481 sayılı Kanunla zararların karşılanması amaçlandı. Vergiler bu çerçevede toplanmaya başlandı. 4481 sayılı Kanun 31.12.2003 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılsa da özel iletişim vergisi “Gider Vergileri Kanunu” kapsamına alındı.

Hala halktan toplanmaya devam edilen ve bütçe gelirleri içine yerleştirilen 28.4 milyar liranın hangi “yıkıntıyı” imar ettiği hiçbir zaman açıklanmadı. Deprem vergileriyle gerçekleştirilen hizmetlere ilişkin net bir bilgiye ulaşmak da pek mümkün olmadı.

Deprem felaketinin yol açtığı hasarın ekonomik büyüklüğü, çeşitli kurumlarca 12 ile 19 milyar dolar aralığında hesaplandı. TÜSİAD, 17 milyar dolar olarak hesaplarken, Devlet Planlama Teşkilatı 15-19 milyar dolar, Dünya Bankası 12-17 milyar dolar öngörüsünde bulundu. TÜSİAD zararın gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 9’una, DPT yüzde 8-10’nu, Dünya Bankası ise yüzde 6.3 ile yüzde 9’una eşit olduğuna dikkat çekti.

Bunun üzerine, “deprem vergileri” gündeme geldi. İlk olarak cep telefonundan bankacılık işlemleri ve vergi beyannamelerine, Spor Toto kuponlarından Milli Piyango biletlerine, uçak biletlerinden gümrük ve pasaport işlemlerine kadar birçok hizmete “depreme özel vergi” getirildi. Bunların adına “Özel İşlem Vergisi” ve Özel İletişim Vergisi” denildi. Konulan vergiler öyle büyük tutarlara ulaştı ki, sadece Özel İletişim Vergisi 2010 yılında toplam bütçe gelirlerinin yüzde 1.8’ini oluşturdu.

Özel İşlem Vergisi 2004 yılı başında kaldırılsa da dört yılda bu yolla yaklaşık 1.8 milyar lira bütçeye aktarıldı. Kalıcı hale gelen ve en önemli gelir kaynağı bugün sayıları 65 milyonu aşan telefon abonelerinden alınan Özel İletişim Vergisi” ise 10 yılda halkın cebinden 22.3 milyar lira çıkmasına neden oldu.

Buna göre, 1999 ile 2010 yılı sonuna kadar “deprem vergileri” adı altında halktan 28.4 milyar lira, eski ifadeyle katrilyon lira toplanmış oldu.

Yaklaşık 16 milyon haneden oluşan Türkiye’de deprem felaketinin sarılması için her ailenin devlete aktardığı tutar 1 milyar 787 milyon 500 bin lirayı buldu.

Köyler hâlâ yardım bekliyor

Van Depremi’nden etkilenen köylerin birçoğuna yardım ulaşmamış durumda. Bianet’in görüşebildiği köylerde en fazla dile getirilen ihtiyaç çadır; halk çocukları soğuktan korumakta güçlük çektiğini anlatıyor.

Merkez üssü Van’ın Tabanlı köyü olan depremden etkilenen köylerde en yaygın sorun çadır eksikliği olarak gözüküyor. Köylerin çoğunluğunda halk ateş yakarak ya da yanlarındaki battaniyelere, kazaklara sarılarak kendi imkanlarıyla ısınmaya çalışıyor, özellikle çocuklar ve yaralılar soğuktan çok etkileniyor. Görüştüğümüz köylerden aktarılan bilgiye göre bazı köylere henüz hiç yardım ulaşmamış.

Alaköy yardım alamıyor

Alaköy’den Ali Akdağ’ın aktardığı bilgiler 200 hanelik köyde ayakta 20 evin kalabildiği, köy halkının çok zor durumda olduğu ve henüz hiç yardımın gelmediği yönünde. “Millet perişan durumda. Köyde ayakta kalmış 15-20 ev ya var ya yok. 10-11 kişi hayatını kaybetti. Ne çadır, ne sığınacak yer, ne gıda, hiçbir şey yok. Kalan evlere de girilemiyor. Hiçbir yardım gelmedi. Çok acil olarak çadır lazım. Hava giderek soğuyor. Kadın-erkek, çoluk çocuk, herkes perişan bekliyor. Gıda gerekli.

Aşağı yukarı 500 kişilik bir köy burası, ev olarak 200 hane vardı. 15-20 tanesi ancak ayakta kalmıştır. Topraktan kerpiçten yapılma köy evleri yıkıldı, ayakta kalanlar betonlama evler. Köyde hâlâ kargaşa var. Kimse ölüsüne bile sahip çıkamıyor, herkes can derdinde.

Evlere girilemediği için korunabilecek bir şey de çıkarılamıyor. Şu anda çoluk çocuk herkes ortada, kazağıyla montuyla sığınmaya çalışıyor. Herkes dışarıda, yaktığımız ateşle ısınmaya çalışıyoruz. Biz kendimizden geçtik, üstümüzdeki kazakları çıkarıp çocuklara giydiriyoruz.

Devletten gıda ya da çadır yardımı yok. İyi kötü haberler alıyoruz, yardımlar çıkıyor diye, ama gelenler nereye gidiyor bilmiyoruz. Yetkililerle muhatap olma şansımız sıfır. Merkezi akrabalar, arkadaşlar aracılığıyla aradık, ama faydası olmadı. İki günden beri ‘yardım iki saate geliyor, kamyonlar yolda’ diyorlar ama ortada hiçbir şey yok. Merkezden 30 kilometre uzaklıktayız.”

Bayramlı’nın çadır ihtiyacı

Bayramlı Köyü Muhtar Yardımcısı Ali Aslan 220 hanelik köyde 100 evin yıkılmış olduğunu söyledi. “100 ev yıkıldı, diğerleri kullanılamıyor. Köyde iki kaybımız var, 20’ye yakın yaralı var.”

Ali Aslan’la görüştüğümüz sırada Mardin Nusaybin’den gelen yardım kamyondan indiriliyordu. Aslan, Van merkezden ne yardım ne de kimsenin geldiğini söyledi. Nusaybin’den gelen yardımın içinde çadır yok. Acil çadır ihtiyacı sürüyor.

Karagündüz’ü soğuk vuruyor

Yaklaşık 1500 nüfuslu Karagündüz Köyü’nden Mehmet Polater iki binanın yıkıldığını, bütün binaların çatlamış ya da daha fazla hasar görmüş halde olduğunu söyledi. Konuştuğumuz sırada bir artçı deprem yaşandı. Polater şu bilgileri verdi: “Şu anda herkes dışarıda. Boş arazide battaniyeye sarılmış bekliyor herkes. Hiç yardım gelmedi. Çevre köylere de yardım yapılmadı. Sadece jandarma geliyor kontrol ediyor. Merkezle iki gündür görüşemiyorduk, bugün görüşmeye başladık.

Evler kerpiçten, hasarlı, içlerine giremiyoruz. Gıda ve çadır ihtiyacımız var. Yağmur var, devlet yok. Herkes dışarıda bekleme halinde. Yaralımız yok ama hastalar var. Çocuklar çok zor durumda. Ateş yakıp kendi imkanlarımızla ısıtmaya çalışıyoruz.

Yoldöndü’ye yardım gitmedi

Gevaş’a bağlı Yoldöndü Köyü’nden Cengiz Altun köyde can kaybı ve yaralı olmadığını ancak evler yıkıldığı ya da hasarlı olduğu için kimsenin içeride yatamadığını, herkesin dışarıda olduğunu aktardı. “Yardım hiç gelmedi. Çocuklar soğukta, çadır istiyoruz, battaniye istiyoruz. Soba gerekli. Öylece bekliyoruz.”

Deprem Başkale’yi etkilemedi

Başkale Sallıdere Köyü’nde Mehmet Akkoyun depremden pek etkilenmediklerini, Başkale civarında da ölü ya da yaralı olmadığını duyduklarını belirtti.

Ulupamir naylonla çadır yapmaya çalışıyor

Ulupamir Köyü Muhtarı Kasımbek Varol 2000 nüfuslu, 400 haneli köyde yıkılan ev olmadığını ancak gece dışarıda soğuğu çok hissettiklerini ve henüz hiç yardımın ulaşmadığı bildirdi. “Sadece bizim köye değil, hiçbirine ulaşmadı. Bizim köy merkezi bir köy. Devletten kimse arayıp ‘durumumuz nasıl’ diye sormadı. Yollar da açık. İstense ulaşılabilir. Ama merkezdeki durum çok daha vahim.

Çoluk, çocuk dışarıda kaldıklarını belirten Varol, artçı sarsıntılar arasında evlerden erzak aldıklarını ancak ellerindeki erzağın ancak üç-dört gün yetebileceğini, sonra sıkıntı yaşayacaklarını anlattı. “İnsanlar sokakta kalmak istemiyor. Çok fazla çocuk var, üşüyorlar. Herkes evlerine girmek istiyor, başka çaremiz yok diyorlar. Ama artçılar devam ettiği için ben böyle bir sorumluluğu alamam. Depremler devam ediyor. Çadıra ihtiyacımız var. İnsanlar kendi imkanlarıyla evlerinin önünde naylon gerip çadır yapıp dışarıda geceyi geçiriyor.”

366 kişi hayatını kaybetti

Van’daki depreme ilişkin Başbakanlık Afet ve Acil durum Yönetimi Başkalığı’nın son açıklamasında 366 kişini hayatını kaybettiği, 1301 yaralı olduğu, 2262 binanın yıkıldığı bildirildi.

‘1999’dan beri ne kadar deprem vergisi toplandı?’

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a 1999 yılından bu yana toplanan ve kamuoyunda “deprem vergisi” olarak adlandırılan vergilerin toplam tutarını ve nerelere harcandığını sordu.

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, TBMM Başkanlığı’na, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

1999 Marmara depreminden sonra çıkarılan yasalarla tahsil edilen doğrudan ve dolaylı vergilerin akıbeti hakkında bugüne kadar ciddi bir bilgi aktarımı yapılmadığını belirten Kart, kamuoyunda deprem vergisi olarak bilinen vergilerin toplanmaya başlandığını hatırlattı. Yapılan düzenlemede vergilerin geçici olduğunun ifade edilmesine rağmen, bu vergilerin bir bölümünün kalıcı ve sürekli hale getirildiğine işaret eden Kart, 1999 yılından bu yana söz konusu yasal düzenlemeler kapsamında tahsil edilen vergilerin yıllar itibariyle ve toplam tutarını sordu.

“Bu vergiler neye harcanmıştır?”

Bu vergilerin nereye harcandığını merak eden Kart, şu soruları yöneltti:
“Bu vergilerin ne kadarı deprem zararlarını ortadan kaldırmaya ve depremin yol açması kaçınılmaz olan zararları azaltmaya yönelik olarak harcanmıştır?
Bu amaçlarla harcanmayan miktar nedir ve nerelere harcanmıştır? Deprem vergisi olarak toplanan paraların başka harcama kalemlerinin finansmanında kullanılması vergilendirme kuralları açısından yerinde midir?
Bu durum deprem çalışmaları konusunda duyarsızlık anlamına gelmez mi? Keza bu durum aynı zamanda can kayıplarının artmasına yol açmak anlamına gelmez mi?
1999 yılından bu yana deprem yardımları için Ziraat Bankası ya da başka bankalarda açılan hesaplarda biriken para miktarı yıllar itibariyle ve toplamı nedir?
Bu hesaplarda biriken paralar hangi tarihlerde ve hangi amaçlarla harcanmıştır?”