Ana Sayfa Blog Sayfa 4590

İspanya’da bir belediye başkanı: Robin Hood

İspanya’da hükümetin kemer sıkma politikasına karşı isyan bayrağını açan Belediye Başkanı Juan Manuel Sanchez Gordillo, kimilerine göre kahraman, kimilerine göreyse bir hırsız.

 
Marinaleda Belediye Başkanı Juan Manuel Sanchez Gordillo (60), partidaşlarıyla birlikte marketleri yağmalıyor, gıda maddelerini yoksullara dağıtıyor ve şimdi de halkı örgütlüyor…      

Son olarak, krizin işsiz bıraktığı yüzlerce Endülüslü, “Finans dünyasının çıkardığı krizin bedelini bize ödetmeyin” demek için yürüdü.

 
İspanyolları seslerini yükseltmeye davet eden Gordillo, “Bizi yönetenler, kesintilerin insan hayatını nasıl etkilediğini görsün. Ekonomik durgunlukla birlikte halk perişan. Yetti artık demenin zamanı geldi” dedi.

Halka birlikte marketleri yağmaladı

Marinaleda’da 1979’dan bu yana art arda belediye başkanı seçilen 60 yaşındaki Gordillo aslında bir halk kahramanı. Robin Hood lakaplı başkan, iki hafta önce çevre kasabalardaki süper marketlerin yağmalanıp ürünlerin fakirlere ve gıda bankasına dağıtılmasını sağlamıştı.

 
Onlarca aktivist temel gıda maddelerini sepetlere doldurup marketlerden para ödemeden çıkarken, Gordillo otoparkta bekleyip onlara hoparlörle destek olmuştu.

Halka ucuz ekmek ve gıda

Solcu belediye başkanı, 30 yıldır bölge halkına ucuz emlak ve gıda sağlama çalışmalarıyla tanınıyor. Gordillo’nun halkın nabzını tutmak için, sık sık dar gelirliler için oluşturulan kamplarda konakladığı da biliniyor.

İETT’den gene zam, gene zam, gene zam

İstanbul’da toplu taşıma ücretlerine zam yapıldı. Bu zamla birlikte, İstanbul’da ulaşım, son dört yılda, üçüncü kez zamlanmış oldu.

Yeni tarifeye göre otobüslerdeki tek geçiş ücreti tam elektronik biletlerde 1.75 liradan 1.95 liraya çıktı. Aylık elektronik yüklemelerde ise 140 lira olan mavi kart ücreti, 155 liraya yükseldi. Metrobüste ise ilk üç durak 1,60 sonraki her durak için 10 kuruş artış yapılacak.

Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü’nün aldığı karara göre İstanbul’da toplu taşıma ücretleri yeniden belirlendi. Yeni fiyat ayarlaması, 01 Eylül 2012 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek. Metrobüsün ücretlendirilmesi konusunda mevcut aktarma almaz-verir uygulamasına devam edilecek. Aktarma uygulanan bilet türleriyle yapılan yolculuklarda iki saatlik aktarma süresinin devam edecek. Sirkeci’den Harem’e geçişler İçin doruk saat fiyat tarifesi sadece 16:00-21:00 saatleri arasında uygulanacak. Harem’den Sirkeci’ye geçişler için doruk saat fiyat tarifesi sadece 07:00-10:00 saatleri arasında uygulanacak. Arabalı vapurlar saat 06.00-24.00 arasında çalışacak. Yeni tarifeye göre İETT otobüsleri, tünel, nostaljik tramvay, özel halk otobüsleri, İDO, şehir hatları, özel deniz motorları ve raylı sistemlerde elektronik bilet fiyatları şöyle:

(Tam) (Öğrenci) (Öğretmen/Yaşlı)
Eski Yeni Eski Yeni Eski Yeni
İlk biniş 1,75 1,95 1,00 1,10 1,20 1,35
1. Aktarma 1,00 1,25 0,40 0,45 0,60 0,75
2. Aktarma 0,95 1,00 0,35 0,40 0,55 0,60
3. Aktarma 0,90 0,75 0,35 0,35 0,50 0,40
4. Aktarma 0,85 0,75 0,35 0,35 0,45 0,40
5. Aktarma 0,80 0,75 0,30 0,35 0,40 0,40

İDO Sirkeci-Harem araba vapuru, şehir hatları vapurları, özel deniz motorları elektronik bilet fiyatları

Aktarma (Tam) Eski Yeni
1. Aktarma 1,20 1,40
2. Aktarma 1,20 1,30
3. Aktarma 1,20 1,20
4. Aktarma 1,20 1,20
5. Aktarma 1,20 1,20

Aylık kullanılan mavi kart ücretleri

(Tam) (öğrenci) (öğretmen/yaşlı)
Eski Yeni Eski Yeni Eski Yeni
140,00 155,00 70,00 75,00 80,00 90,00

İDO deniz otobüsleri, şehir hatları, özel deniz motorları ve raylı sistemlerde jeton ücretleri

Eski Yeni
2,00 3,00

Özel deniz motorları ücretleri (Kartal-Adalar)

Eski Yeni
3,50 3,50

Adalar şehir hatları ve özel deniz motorları ücretleri

(Tam) (Öğrenci) (Öğretmen/Yaşlı) (Jeton)

Eski Yeni Eski Yeni Eski Yeni Eski Yeni
İlk biriş 3,00 3,50 2,00 2,20 2,35 2,70 4,00 5,00
Aktarma 2,5 – 0,90 – 1,5

İDO’ya bağlı deniz otobüsleri ücretleri

(Tam) (Öğrenci) (Öğretmen/Yaşlı) (Jeton)
Eski Yeni Eski Yeni Eski Yeni Eski Yeni
Bostancı-Kabataş
Bostancı-Bakırköy 4,75 5,20 3,15 3,45 3,45 3,75 7,00 7,50
Kabataş-Adalar 6,50 7,10 4,75 5,20 5,30 5,75 8,00 9,00
Bostancı-Adalar 3,90 4,25 3,30 3,60 3,60 3,90 5,00 5,50

Bütün taşımacılara elektronik bilet

Eski Yeni
Tek Geçişlik Bilet 3,00 4,00
İki Geçişlik Bilet 5,00 7,00
Üç Geçişlik Bilet 10,00
Beş Geçişlik Bilet 12,00 15,00
On Geçişlik Bilet 23,00 28,00

Metrobüs hattı fiyatları

(Tam) (Öğrenci) (Öğretmen/Yaşlı)
Durak Sayısı Eski Yeni Eski Yeni Eski Yeni
1-3 1,45 1,60 0,85 0,95 1,00 1,15
4-9 2,10 2,40 1,00 1,15 1,20 1,40
10-15 2,10 2,50 1,00 1,15 1,20 1,40
16-21 2,10 2,60 1,00 1,15 1,20 1,50
22-27 2,10 2,70 1,00 1,15 1,20 1,50
28-33 2,10 2,80 1,00 1,15 1,20 1,60
34-39 2,10 2,90 1,00 1,15 1,20 1,60
40+ 2,10 2,95 1,00 1,15 1,20 1,60

Abonman (limit)

(Tam) (Öğrenci) (Öğretmen/Yaşlı)
Durak Sayısı Eski Yeni Eski Yeni Eski Yeni
1-3 1,00 1,00 1,00 1,00 1,00 1,00
4-9 2,00 2,00 2,00 2,00 2,00 2,00
10-15 2,00 2,00 2,00 2,00 2,00 2,00
16-21 2,00 2,00 2,00 2,00 2,00 2,00
22-27 2,00 2,00 2,00 2,00 2,00 2,00
28-33 2,00 2,00 2,00 2,00 2,00 2,00
34-39 2,00 2,00 2,00 2,00 2,00 2,00
40+ 2,00 2,00 2,00 2,00 2,00 2,00

Sirkeci-Harem vapuru (Şoför dahil) Normal tarife (doruk saatleri)
Eski Yeni Eski Yeni
Motosiklet 3,50 4,00 4,50 4,50
Otomobil 6,50 7,00 8,50 8,50
Jip 6,50 7,00 15,00 12,00

0-2 bin 500 kg taşıma kapalı kamyonet, minivan, minibüs
8,50 9,00 12,00 12,00

2 bin 500 kg taşıma kapasiteli kamyonet, kamyon

11,00 12,00 20,00 20,00
Midibüs 11,00 12,00 15,00 15,00

İstanbul’da trafiğe çıkma yasağı

0

İstanbul’da “30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetler Günü” dolayısıyla Vatan Caddesi’nde yapılacak kutlamalar nedeniyle 30 Ağustos’ta bazı yollar trafiğe kapatılacak.

İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamaya göre, kutlamalar kapsamında trafiğe kapatılacak yollar ve alternatif güzergahlar belirlendi.

Buna göre, 30 Ağustos Perşembe günü 07.00-16.00 saatleri arasında, Topkule-Mahmutbey Köprüsü-Vatan Caddesi (Aksaray metro istasyonuna kadar) ve bu yollara çıkan bütün yollar, Topkule-Mahmutbey Köprüsü-Vatan Caddesi-Topkapı-Edirnekapı kavşağı-Vatan Caddesi kesişim noktası, Mahmutbey yolu-Topkule arasında kalan yol, Mahmutbey Köprüsü-Sultançiftliği kavşağı arasında kalan yol, Mahmutbey Köprüsü-Habipler yolu (Sultançiftliği yolu) trafiğe kapalı olacak.

Belirtilen saatlerde D-100 Karayolu’ndan Vatan Caddesi’ne gidecek sürücülerin, Haliç Tüneli, Edirnekapı, Fevzipaşa Bulvarı, Aksaray veya Haliç Tüneli, Ayvansaray ışıklarından Balat yolunu takiben Unkapanı ve Sirkeci istikametlerini, E-80 Karayolu’nu kullanacak sürücülerin, Doğan Medya Center karşısından TEM istikametini, sahil yolunu kullanacak sürücülerin de sahil güzergahından Yenikapı-Kumkapı-Sirkeci yönünü kullanmaları gerekiyor.

Vatan Caddesini kullanarak Fatih’teki hastanelere gelecek olan ambulans ve diğer araç sürücülerinin sahil yolunu tercih ederek, Samatya’dan bölgede bulunan hastanelere yönelmeleri, Fatih’ten bu hastanelere gidecek sürücülerin de Atatürk Bulvarı-Aksaray ve Millet Caddesi’ni tercih etmeleri istendi.

Bütün İstanbul metrobüs olacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi toplu taşımayı rahatlatmak için, sadece toplu taşıma araçlarının kullanacağı “Toplu Taşıma Yolu” (Bus Line) uygulaması başlatıyor. Dünyanın pek çok metropolünde de başvurulan uygulama 3 Eylül Pazartesi günü başlayacak. Uygulama ile özel aracıyla seyahat edenlerden 17 bininin her gün toplu taşımaya yöneleceği öngörülüyor. Bununla yakıt sarfiyatı ve karbon salınımında da azalma olacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi toplu taşımayı rahatlatacak yeni bir uygulamayı hayata geçiriyor. Trafik yoğunluğunu azaltmak amacıyla dünyanın gelişmiş pek çok ülkesinde uygulanan “Toplu Taşıma Yolu”, 3 Eylül Pazartesi günü başlıyor. Belirtilen güzergâhlarda vatandaşlar zamandan büyük tasarruf sağlayacak. Uygulamanın vatandaşlar tarafından benimsenmesi halinde yaygınlaştırılacak.

“Toplu Taşıma Yolu” uygulamasına, pilot bölge olarak; Topkapı-Aksaray-Taksim, Kızıltoprak-Bostancı-Tuzla, Beşiktaş-Maslak, Yenikapı-Başakşehir, Millet Caddesi-Topkapı-Aksaray, Şirinevler-Mahmutbey güzergahlarında başlanacak.
Uygulama trafiğin yoğun olduğu saatlerde yapılacak, bunun dışında da şerit diğer araçların kullanımına açık olacak. Hafta içi sabah 00.07-10.00, akşam 16.00-20.00 saatleri arasında uygulanacak.

Uygulama saatleri ve giriş çıkışlara ait düzenlemeler yapıldı; şeritlerde yatay ve düşey işaretlemeler tamamlandı. “Toplu Taşıma Yolu” 2 mm. yüksekliğinde kompenantlı boya ile veya gereken yerlerde hareketli fiziki engelle ayrıldı.

Toplu ulaşım araçları haricinde yola giren ve park eden araçlar, EDS kameraları ve Emniyet Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından denetlenecek.

Belirtilen saatler içinde sağ şeritlerde yükleme-boşaltma ve park yapılmayacak.

Şerit başlangıcında, bilgilendirme levhaları ile sürücülere gerekli uyarılar yapılacak, kurallara uymayan sürücüler EDS ile tespit edilerek cezai müeyyide uygulanacak.

Millet Caddesi; Topkapı-Aksaray her iki yöndeki sağ şerit İETT ve Özel Halk Otobüslerine tahsis edildi.Şirinevler-Mahmutbey yolu da sadece İETT, Özel Halk Otobüsleri ve Minibüsler tarafından kullanılacak. Söz konusu şeritlerde taksiler sadece duraklarda yolcu indirip bindirebilecekler.

Otobüs şeridi uygulaması ile toplu taşımayı kullananların sayısının artacağı öngörülüyor. İstanbul’da belirtilen saatlerde, günde yaklaşık 17 bin kişinin özel aracını kullanmak yerine toplu taşımayı seçeceği belirtildi. Araç sahiplerinin toplu taşımayı seçmesinden dolayı, yıllık 650 bin litre yakıt tasarrufu ile karbondioksit salınımında 1500 ton azalma olacağı hesaplanıyor.

CNN Türk

İran nükleer tesisleri ziyaretçilere açacak

0

İran, 16. Bağlantısızlar Hareketi Zirvesi’ne katılacak heyetlerin istemeleri halinde nükleer tesisleri gezebileceklerini bildirdi.

İran’ın resmi haber ajansı IRNA’nın haberine göre, Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, zirveye katılan ülke temsilcilerinin nükleer tesisleri gezebilmeleri için Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın gerekli izni verdiğini söyledi.

Salihi, konukların istemeleri halinde petrokimya ve otomotiv üretim tesisleri başta olmak üzere diğer önemli sanayi ve bilim merkezlerinde incelemelerde bulunabileceklerini kaydetti.

Konuklara sunulan öneriler arasında İsfahan ve Şiraz gibi kentlerin ziyareti olduğunu da belirten Salihi, talebe göre hareket edileceğini belirtti.

BM Genel Sekreteri Ban Ki mun’un, İsfahan’a gideceği ve buradaki Natanz tesislerini gezeceği belirtilmişti.

16. Bağlantısızlar Hareketi Zirvesi, yarın dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in açılış konuşmasıyla başlayacak.

Bağlantısızlar Hareketi’ne üye ve gözlemci 135 ülkenin davet edildiği zirvede yaklaşık 40 ülkenin devlet ya da hükümet başkanları, diğerlerinin de dışişleri bakanı ve özel elçi düzeyinde temsil edileceği belirtildi.

İki gün sürecek zirvede, bölgesel ve uluslararası gündeme ilişkin konularda istişarelerde bulunulacak ve sonuç bildirisi yayımlanacak.

Sonuç bildirisinde, Filistin sorunu, Suriye’deki durum, İsrail’in elindeki nükleer silahların oluşturduğu tehdit, dünyanın terör ve nükleer silahlardan arındırılması gibi konuların öncelikli olarak yer alması bekleniyor.

Tatil hayvanlara yaramıyor

Fransa’da yapılan araştırma, sahipleriyle tatile giden hayvanların, tatil dönüşü okulun yolunu tutan çocuklarda olduğu gibi bazı olumsuz davranışlarda bulunduklarını ortaya çıkardı.

Araştırmaya siyam kedisi ile katılan Philippe Uzan, tatil sonrası kedisinin birkaç gün yatağını ve halıları pislettiğini belirtti.

Alman çoban köpeği sahibi Monique Gastinel de, beraber geçirdikleri uzun deniz tatilinden sonra köpeğinin devamlı somurttuğunu ve küstüğünü ifade etti.

Araştırmayı yürütenlerden hayvan psikolojisi uzmanı Aline Auble, sahipleriyle çıktıkları tatilden sonra kedi ve köpeklerin devamlı miyavlayıp havlamasının, mobilyalara zarar vermesinin tatil dönüşü sendromuna işaret ettiğini vurguladı.

Auble, bu gibi durumlarda hayvanların asla cezalandırılmaması gerektiğini belirterek, bu evcil dostların ilgilerini çekecek nesnelerle oyalanmaları ve onlara yalnız kalmanın yeniden öğretilmesi tavsiyesinde bulundu.

Araştırma, iş ya da okuldayken kedi ve köpek sahiplerinin, hayvanların zaman geçirmesi için evde etrafa bazı oyuncaklar koymasının faydalı olabileceğini de gösterdi.

Araştırmaya imza atanlardan Celine Moussour, depresyonu atlatmak için tatil öncesi rutine dönülmesini ve eski alışkanlara aynen devam edilmesini önerdi.

Moussour, bu süreçte yemek yemeyi reddeden ve klübesinden çıkmamakta ısrarlı olan hayvanların ise bir uzmana götürülmesi gerektiğini vurguladı.

Rusya: Suriye’den çıkmıyoruz

0

Rusya Genelkurmay Başkanı Nikolay Makarov, süregelen şiddet olaylarına rağmen Suriye’deki askeri varlıklarından vazgeçmeyeceklerini açıkladı.
    

İran devlet televizyonu Press TV’ye konuşan, Makarov, Moskova’nın Suriye’deki Tartus üssünü boşaltma sürecinde olduğu yolundaki haberlerini yalanlayarak, “Suriye’deki askeri varlığımız devam edecek.  Sadece oradaki askeri varlığımızı sürdürmeye yönelik planlarımız var ve bunu değiştirmek için bir nedenimiz yok” dedi.

CNN Türk

Kocaeli Belediyesi’nin utanç paravanı inadı sürüyor

Belediyenin Karamürsel’in Ereğli sahiline yaptırdığı parave tartışmalara neden olan, önce gece de fırtınada yıkılan tahta paravanlar bir günde onarıldı. Belediye ekipleri gece yarısına kadar çalışarak yıkılan paravanları yerine koyarken, gevşetildiği ileri sürülen civatalar da, yerinden çıkmaması için bu kez kaynak yapılarak sağlamlaştırıldı.

VATANDAŞ EVİNİ TERK ETTİ

Sahile çekilen tahta paravan yüzünden evlerinden denizi göremez hale geldikleri gibi, paravanın rüzgarı da kestiğini söyleyen vatandaşların bir kısmı evlerini kapatarak Ereğli’den ayrıldı. Bazı yazlık sahipleri, “Biz buradaki evleri dinlenmek için almıştık. Belediyenin yaptırdığı bu paravan yüzünden denizimiz engellendiği gibi, tüm huzurumuz da kaçtı” dedi. Yazlık sahipleri, bu paravan yüzünden evlerinin değerinin düştüğünü de öne sürdü.

GECE DE ÇALIŞIP YERİNE DİKTİLER

Bölgede halkın evini terk etmesine neden olan ve kadınların denize rahat girmesi için yapıldığı iddia edilen paravan konusunda belediyenin inadı sürüyor. Deniz mevsiminin son günlerine gelinirken belediyenin neyin inandını yaptığı ise bilinmiyor. Önceki gece şiddetli fırtına sırasında yıkıldığı belirlenen, bazı belediye görevlilerinin ise ‘civatalarının gevşetildiğini’ iddia ettiği paravanlar, belediyenin gönderdiği kalabalık bir ekip tarafından yeniden yerlerine monte edildi. Gece de çalışan ekipler paravanların yeniden devrilmemesi için civatalara da kaynak yaparak iyice sağlamlaştırdı. Hava sıcaklıklarının bu sabahtan itibaren yeniden yükselmesiyle, sabah saatlerinden itibaren kadınların denize girmek için buraya gelmeye başladığı görüldü. Kadınlar Plajı’nın çevresinde de bir zabıta aracı sürekli nöbet tutarken, plajın içinde ise iki kadın güvenlik görevlisinin görev yaptığı belirtildi.

‘ERKEKLER YİNE GÖRÜYOR’

Almanya’dan Ereğli’deki yakınlarının yanına 10 gün önce misafirliğe geldiğini söyleyen Dilek Can, çocuklarıyla birlikte Kadınlar Plajı’nın 100 metre kadar ilerisindeki iskeleden denize girerken, “Burası bize çok saçma geliyor. Orda kadınlar kapalı yerde yüzüyor ama etrafında yine erkekler var. Tekneler geçiyor onları görüyorlar. Kenardan yüzenler tahta paravanı geçip yine onları görüyor. Buradaki iskeleden de görünüyor. Böyle bir yer yapılacaksa evlerin olmadığı motorların geçmeyeceği yerde olmalı” dedi.

KAFA KARIŞTIRIYORLAR

Burada yazlıkları olan birçok vatandaş ise bazı kesimlerin olayı saptırdığını belirterek şunları söyledi:

“Kimse kadınlara özel plaj yapılmasına karşı değil. Karşı çıkılan olay, burada evleri olan vatandaşların haklarının ve özgürlüklerinin gasp edilmesidir. Sen benim evimin önüne, denizime, hiç bir yasal gerekçe olmadan ve tüm yasalar benden yana olduğu halde duvar çekersen, özgürlüğümü kısıtlarsan karşı çıkarız. Olay budur. Bunu buraya yapan belediye yetkililerinden birinin evinin önüne benzer bir duvar yapılsa ne olur hiç düşündünüz mü? Hatta biraz ilerde belediyeye çok yakın olan kişilerin evleri var, oraya niye yapılmadı? bunun cevabını versinler.”

Erken kalkmak mecburen – Serdar Kuzuloğlu

Biyolojik saatiyle yapay olarak standartlaştırdığı sosyal saati birbirine uymayan modern insanın sonu: Sosyal jet lag

Hafta boyu okul ya da işten arta kalan zamanlara sıkıştırmaya çalıştığımız hayatlar en ortak zulmümüz. En enerjik ve delidolu çağımızda tıkıldığımız sınıfların yerini hemen sonrasında kapak atabilmek için kırk takla attığımız ve genellikle başlayınca ayaklarımızın her sabah geri gittiği işlerimiz alıyor.
Gençken paramız yoksa da bolca zamanımız var. Ama yaş ilerleyip eli para tutar tutmaz zamanın kısaldığını da fark ediyor insan. Dolayısıyla bir şeye ulaşmak için gençken harcadığı zaman ve emek gözünde büyüyor. Parayla satın alabileceği şeylere yöneliyor.
Her geçen gün her şey biraz daha az keyif verirken insanlık tarihinin gördüğü en bol seçeneğe sahip dünyamızda neye saldıracağımızı şaşırıyoruz.
Şu konsere git, bu filmi izle, o diziyi kaçırma, aman festivali kovala, bir eğitime yazıl, şu adamla tanış, o kadınla konuş, yeni çıkan kitabı oku, yeni sezon kıyafetlere göz at…
Yetişilecek bunca şeye her geçen gün dijital sorumluluklarımızı da ekleyin (e-postalar mesela?). Ve yine internet sayesinde aklımıza giren, ilgimizi çeken ve bizi tahrik eden onlarca, yüzlerce yeni şeyi…

Havadan karaya
Bu düzen içinde her güne biraz daha yorgun başlamak, haftasonları pelte gibi yığılmak sürpriz bir durum değil. Zamanın ruhunu yakalayabilmek, gelişmelerden haberdar olmak, gündemden kopmamak, trendleri takip etmek ve madden ve manen mümkün olduğunca çok şeye sahip olmak gibi uzun bir sorumluluk taşıyoruz sırtımızda. Almanya’nın Münih şehrindeki Ludwig-Maximillians Üniversitesi’nde görevli Tıbbi Psikoloji Profesörü Till Roenneberg hepimizi yutan bu garabeti yeni bir terimle tanımlıyor: Sosyal jet lag.
Profesör Roenneberg’in derdi uçak yolcuları değil. O hayatını karada sürdürenlere; yani size, bana, hepimize gözlerini dikmiş durumda. Derdimize koyduğu sosyal jet lag hastalığını Harvard Üniversitesi Yayınları’ndan çıkan Internal Time adlı kitabında uzun uzun anlatıyor (amzn.to/OG2Unu).
Özetlemeye çalışayım.

Bir yanın kalk diyor…
Roenneberg’e göre modern toplumu oluşturan bireylerin üçte ikisi biyolojik saatine göre uyuyup uyanamıyor. Okul ya da işimizin belirlenen saati yüzünden aslında çoğumuz uykumuzun tam orta yerinde zorla uyanmak zorunda kalıyoruz. Biyolojik saat demişken elimizdekilere bir bakalım.
Hayatımızı şekillendiren üç farklı saat var. İlki uykumuz geldiğinde esneten ya da günün bir saati bizi kendiliğinden uyandıran ‘biyolojik saat’. Buna vücut/beden saati diyen de var. İkincisi, güneşin doğuşuyla günü başlatan ve Ay’ın belirmesiyle uykuya davet eden ‘doğal saat’. Sonuncusu ise cep telefonu ya da başucumuzda ayarladığımız ‘sosyal saatimiz’. İşe ya da okula gitmek, bir şeyler yemek, çalışmak, durmak, eve dönmek ve yatmak gibi hemen her ayrıntıda aslında biyolojik ya da doğal saati değil; sosyal saatlerimizi temel alıyoruz. Roenneberg’e göre modern yaşamın bireye yönelik en büyük sorunlarından biri de bu. Çünkü biyolojik saat ile bizim yapay olarak standartlaştırdığımız sosyal saat nadiren birbiriyle uyumlu çalışıyor.
Tarlada, sokakta çalıştığımız çağlarda hayatımızı ve yapacaklarımızı aya, güneşe bakarak tayin edebiliyorduk. Oysa bugün elektrik sayesinde gece sadece bir ‘isim’.
Uyku hali dışında sürekli bir aydınlıkta yani gündüzdeyiz. Geceyi yapay olarak ışıkları ya da perdeleri kapayarak ‘oluşturuyoruz’. Gün ve beden saatinin ayarını bozan bir ayrıntı daha işte. Kendimizi meşgul ettiğimiz şeyler bizi uykudan alıkoymak için elinden geleni yapıyor. Sosyal jet lag terimi de işte bu düzensizliği anlatıyor.
Hafta boyu bastırdığımız iç sesin bizi hafta sonu ele geçirmesi ve yataktan çıkmak bilmemek bu yüzden işte. Modern yaşamda biyolojik saat ile sosyal saati eşleyebilmek neredeyse imkânsız. Ve bunun bedelini çok ağır ödüyoruz.

Kötülüklerin anneannesi
10 yıldan uzun bir süre, 65 bin kişi üstünde yürüttüğü araştırmasını kitabında özetleyen Till Roenneberg, sosyal jet lag hastalarının sigara ve alkollü içki kullanımını arttırdığına ve gün içinde çok fazla kafeinli içecek tükettiğine dikkat çekiyor. Kişinin kendini meşgul etmek için düzensiz saatlerde yediği ve yine düzensiz uyku saatleri yüzünden yakamadığı besinler de büyük bir tehlike kaynağı. Uyumak istemediğiniz zamanda uyuyunca, aynı şekilde yemek istemediğiniz zamanlarda yemek zorunda kalıyorsunuz. Bunun sonucu ise elbette obezite. Araştırmaya göre sosyal ve biyolojik saat arasındaki her 1 saatlik fark, obezite riskini yüzde 33 arttırıyor (bit.ly/MWU3Q9).
Uzmanların sosyal jet lag’e karşı tavsiyesi dışarıda (binaların dışında) daha çok vakit geçirmek ve mümkünse cam kenarında oturmak (ve bu sayede doğal zamanı hep hatırlamak). Başka bir deyişle yeniden ait olduğumuz yere; yeryüzüne dönmek. Ne var ki dijitalleşmenin altın çağında hiç de basit bir görev değil bu. Ama belki de biyolojik saatimizi bize hatırlatacak bir iPhone uygulaması vardır, kim bilir?
Yatmadan önce birkaç saat ayırıp araştıralım en iyisi.

Jet lag nedİr?
Kıtalararası seyahatin korkulu rüyası ‘jet lag’i uçakla yapılan yolculuklarda vücudun varılan noktaya uyum sağlayamaması olarak anlatabiliriz. Sabah uçağa atlayıp 10 saat havada ilerledikten sonra indiğiniz yerde yine gündüz olduğunu düşünün. Biyolojik saatiniz bu uzun sürecin ardından bedeninizi uykuya zorlayacak ancak gerçekler (Güneş) sizi yeni diyarın akşam saatine kadar uyanık kalmaya zorlayacaktır. Beden saatiyle mevcut saatin bu uyumsuzluğunu tanımlayan jet lag’den kurtulmak kimileri için üç dört gün sürebiliyor. Elbette eve dönüşte aynı sorun tekrar başlıyor. Jet lag, depresyondan baş ağrısına, ishalden halsizliğe kadar pek çok yan etkiye sahip.

Serdar Kuzuloğlu – Radikal

 

Bu Toprağın Sesi de susturursun… – Ali Ekber Yıldırım

Türkiye’nin saman ithal edecek duruma gelmesi sadece iklimle, kuraklıkla, yanlış tarım politikaları ile açıklanamayacak kadar önemlidir. Bu aynı zamanda tarıma küsmüş veya küstürülmüş, tarımı önemsemeyen, yok sayan anlayışın toplumun hemen her kesimine egemen olmasının sonucudur.
Hükümet, muhalefet ve elbette medyanın büyük bölümü tarımla sadece felaket dönemlerinde ilgilenir. Sel, kuraklık olmasa, tarım fiyatı enflasyonu azdırmasa, ihraç edilen ürünler ilaç kalıntısı nedeniyle geri dönmese kimse tarımla ilgilenmeyecek. Medya tarımı hiç yazmayacak. Haber yapmayacak.
En başta DÜNYA Gazetesi olmak üzere bazı gazete ve gazetecileri, bazı tematik televizyon kanallarını, özellikle de TRT’de tam 22 yıl aralıksız yayınlanan Bu Toprağın Sesi programını bu genel çerçevenin dışında tutmak gerekiyor.
Fakat, bundan da rahatsız olanlar olmalı ki, dünyada televizyon ekranlarında 22 yıldır aralıksız devam eden tek tarım kuşağı olan “Bu Toprağın Sesi” programı da susturuldu.
Yayın süresi, içeriği, katılan konuk sayısı ile Guinness rekorlarına aday bir program olan, Bu Toprağın Sesi neden susturuldu?
Programın neden susturulduğunu anlamak için içeriğine, işlevine bakmak gerekiyor. Bu ülkede tarımın gelişmesini, tarımcıların bilgilenmesini, bilinçlenmesini istemeyenler, ülkenin tarımsal potansiyelini değerlendirmek, üretmek yerine ithalat yapılmasını isteyenler elbette Bu Toprağın Sesi’nden rahatsız. Bu nedenle bu sesi susturuyorlar.
Bunun için, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu(TRT) Eylül’de başlayacak yeni yayın döneminde Bu Toprağın Sesi televizyon programını yayından kaldırıyor.
Kaldırılacak olan program sıradan bir program değil. Ülke tarımı için çok büyük öneme sahip olan ve çiftçilerin, tarımla ilgili her kesin yakından izlediği program tam 22 yıldır aralıksız yayınlanıyor.
Birçok üretici, tarımcı güne bu programla başlardı. Bir zamanlar sabahın 5’inde yayınlanıyordu. Çiftçiler sabah tarlaya gitmeden bu toprağın sesine kulak verirlerdi. Öğrendiklerini uygulamaya çalışırlardı. Daha sonra saatleri değişti. Sadece çiftçiler değil toplumun daha geniş kesimi izlemeye başladı. Haftada 5 gün ve büyük bölümü canlı yayınlanan program, gerçek bir okul işlevi gördü. Hem çiftçiler için hem de çalışanlar için.
Adı gibi bu ülkenin, bu toprağın sesiydi. Tarım kesiminin her sorununa duyarlı, ilkeli ve çok saygın bir program olan Bu Toprağın Sesi, 1990′dan beri üreticiye eğitimden sağlığa, üretim tekniklerinden, pazarlama konularına kadar her alanda ışık oldu.
Nice iktidarlar,başbakanlar,bakanlar gelip geçti. TRT’de 22 yılda kaç genel müdür görev yaptı. Kimsenin aklına bu programı susturmak gelmedi.
Hükümet emrindeki TRT’yi istediği gibi yönlendiriyor, istediği gibi kullanıyor. Bu Toprağın Sesi ile ilgili de çok önemli tasarruflarda bulunuldu. Başbakanlıktan yapılan müdahale ile 2006’da bizim programa katılmamız engellendi. Çalışanların bir kısmı programdan koparıldı. Bu da yetmedi son birkaç yılda program TRT’nin kanallarında adeta sürgün gibi gezdirdiler. İzleyenlerin başını döndürecek derecede yayın saatini sürekli değiştirdiler. Buna rağmen üreticiler, tarımcılar bu toprağın sesini izlemeyi sürdürdü. Şimdi o sesi susturuyorlar. TRT, yeni yayın döneminde programa bütçe ayırmadı ve yayından kaldırılmasına karar verdi. Çalışanların ise dini programlarda istihdam edileceği ifade ediliyor.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ve diğer bakanlık ve bürokratların icraatlarını anlattığı, tarımda olup bitenleri ülkenin her yerinden yansıtan adı gibi bu toprağın sesi olan  programı yayından kaldırmak tarıma ve tarımcılara verilecek en büyük cezalardan biridir. Bu haksız cezaya sesiz kalmak istemiyorsanız tepkinizi TRT yönetimine iletebilirsiniz.

Ali Ekber Yıldırım – Dünya