aatauz@yahoo.com
Türkiye’de üniversite öğrencileri özel bir kategori oluştururlar. Belki bütün dünyada benzer bir toplumsal konumları vardır, ama ABD’de/ paralı özel eğitimin çok yaygın olduğu ülkelerde ve belki İslam toplumlarında farklı bir nitelikler taşırlar. Ancak Avrupa’da ve devrimci Asya ülkelerinde, Türkiye ile benzerlikler oldukça fazladır.
Öğrenciler her zaman hareketli ve genellikle milliyetçiydi Türkiye’de: 1940’larda Naziler’den yana acımasız, kırıp-döken ve 1960-70’lerde işçilerden, devrimden yana, gözü kara, özverili ve sabırsız…
Birçok üniversitenin öğrenci hareketi, o üniversitenin karakteri hakkında da bir gösterge gibidir. Öğrenciler ne yapıyorsa, neye/ nasıl isyan ediyorlarsa üniversitenin hamurunda da o vardır. Bazı eski üniversitelerde, fakülteler bile öğrenci hareketleri nedeniyle farklı karakter kazanırlar. Bunların içinde sanırım SBF, Ankara Üniversitesi’nden ayrı bir karakter taşımak bakımından en belirgin olanıdır. Başka fakültelerin de böyle daha isyancı, daha devrimci ve daha parlak olduğu da bilinir.
Gerçi üniversitenin/ fakültenin devrimci karakterinin öğrencilerinden mi yoksa öğretim kadrolarından mı hatta bazı durumlarda çalışan işçilerinden mi kaynaklandığı da pek belli olmaz. Bu ögeler öylesine yoğun bir etkileşim içindedirler ki hiçbir “yumurta-tavuk” problemi tam bir açıklama getiremez.
ODTÜ’ye gelince, sanırım köklerin devrimci öğrencilerde olduğu, eğiticilerin de çok hayranlık uyandıracak bir biçimde iyi öğrenciler olup hemen öğrendikleri ve daha sonra gelen eğiticilerin -öğrencilerin de kurulmuş olan bu sarhoş edici derecede iyi işleyen ve baş döndüren bu çekici auraya göre, ODTÜ’yü seçerek geldikleri söylenebilir.
ODTÜ öğrencisinin en başından beri en ayırt edici özelliği çok kararlı ve keskin olmayı, çok zeki ve esprili olmakla kolayca bağdaştırmış olmasındandır sanırım. O çok keskin/ parıltılı zeka ve ince mizah etkileştiğinde öğrenci hareketinin parlaklığı/ göz alıcılığı ve uyandırdığı inandırıcı hayranlık, çıtanın yerini aniden değiştiriyor ve göklere uçuruyor…
ODTÜ öğrencisi, devrim için de işçi sınıfı için de kadın hareketi için de doğa ve kavaklar veya gözlemlediği kuşlar için de ya da LGBT+ hareketi için de hiç ayırım yapmadan, inandırıcı ve içten bir özveriyle davranır. Ne olduğunu gördüğünüzde/ okuduğunuzda bunun hiçbir bencil yanı olmadığını anlarsınız. Çünkü ODTÜ öğrencileri bunları çoğu kez kendisine ve kendi bireysel çıkarlarına karşı yapar. Özverideki içtenlik inandırıcıdır ve apaçıktır. Hiç gölgesi yoktur.
Eğer bir dağa dağcılık amacıyla tırmanıyorsa da devrim amacıyla tırmanıyorsa da öylesine duru ve saydam, öylesine bir özgeci (alturism) ve fedakarlıkla yüklüdür ki herkes hiçbir kuşkuya kapılmadan ondaki sade ama çok derin kökleri olan kamusal amacı/ toplumun görmesini/ bilmesini istediği amacı, hiçbir kuşkuya kapılmadan tam olarak görür ve anlar.
ODTÜ öğrencisinin özelliklerinin hemen hemen hepsi sınanmış, sınavdan geçirilmiştir. Çok güç sınavlardır bunlar. Bazıları ölümcüldür. Devlet her zaman ve her koşulda saldırır ODTÜ öğrencisine. Ama hiçbir zaman ODTÜ öğrencisini ezemez. Ezdiğini/ yok ettiğini sandığı her defada/ her askeri ya da sivil darbede, her hödük yönetici bozuntusuna karşı ODTÜ öğrencisinin o sınanmış ve çok yakıcı sınavlardan geçmiş ruhu, bir yerden yeniden filizlenir ve hızla ormana dönüşecek bir çiçeklenmeyle, devrimci atmosferi oluşturur.
ODTÜ öğrencisinin karakterini en çok sağlayan özellik, sanırım öğrencilerin yaratıcılığıdır. Hiçbir zaman, hiçbir geçmişin taklidi ya da başka/ daha önce denenmiş bir modelden örnek almaz. Her seferinde yepyeni olanı icat eder. Yaratıcılık ve sürekli yenilikçi özellikler geliştirebilmek onun öğrencisinin en ayırt edici özelliğidir. Her öğrenci kuşağı bunu kendiliğinden ve tam olarak, hem ODTÜ’deki isyan ve devrim karakteri hakkındaki içgörüsü hem de yeni ortamın gerektirdiği durumlara karşı geliştirdiği düşünce ile yapabilir.
Belki asıl mucize, bunun 1960’ların ortasından beri hiç şaşmadan ve her defasında hayranlık uyandırıcı parlak bir zekayla bir şaka gibi yapabilmesindedir. Ama gerçekten de her defasında bunu yapabilecek zeka ve yaratıcılık, ODTÜ öğrenci geleneğine içsel gibidir. Hiçbir ahmak yöneticinin söküp-alamayacağı bir tözdür bu, kuşaktan kuşağa devredilmekte olan…
Türkiye’de, herhangi bir ülkenin “meslek yüksekokulu” olmak bakımından bile gerisinde kalacak yüzlerce özel üniversite var. Onlar zaten öğrencilerine müşteri olarak davranıyorlar. Türkiye’nin bütün il merkezinde hatta bazı ilçelerinde de “üniversite” olarak adlandırılan küçük ve zavallı “saltanatlar” var. Hiç birisinin “gerçek üniversite” kimliği olmadığından, öğrencilerini de üniversite öğrencisi kategorisinde düşünmek oldukça zor.
Yine de köklü ve bütün zarar verme çabalarına rağmen üniversite kimliğine yaklaşan bazı üniversitelerin bulunduğu söylenebilir. Buralardaki öğrencilerin davranışlarına, kendi tarihsel gelişmeleri içinde bakıldığında, ODTÜ öğrenci hareketlerinin farklı özellikleri olduğu kolayca görülecektir. Bunların her birini ayrıntılandırarak incelemek gerekse de, başlıklar şöylece belirlenebilir:
ODTÜ öğrenci hareketi gerek kampusun içinde, gerek dışarıda, başlangıçtan beri her zaman;
Öğrenci hareketleri bakımından ideolojik hegemonyaya göre, sağcı faşizmden solcu devrimciliğe kadar farklılıklar içeren İstanbul Üniversitesi’ne, Ankara Üniversitesi’ne, şimdilerde (68 baharından beri bir öğrenci hareketi olmakla birlikte) oldukça yeni sayılabilecek Boğaziçi öğrenci hareketlerine bakıldığında, yukarıdaki özelliklerin ODTÜ öğrenci hareketlerini niteleyebilmek için yararlı olacağı söylenebilir.
Yazdıklarımın, belki de aşırıya kaçmış bir “güzelleme” olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Doğrusu “yansız” olduğumu düşünmekte ben de zorlanmaktayım. Bununla birlikte, genel hatları bakımından gerçeği yansıttığını da düşünüyorum.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…