Burdur‘un Yeşilova ilçesi sınırlarında ve Harmanlı, Yarışlı, Sazak, Kocapınar ve Düğer köyleri arasındaki karstik özelliğe sahip Yarışlı Gölü’nden geriye küçük bir su birikintisi kaldı.
Bölge halkı, 16 kilometrekare genişliğinde, 4 metre derinliğindeki gölün içerisindeki adaya, araçları veya motosikletleriyle kuruyan göl yüzeyinden gidip gelebiliyor. Göl yüzeyinde bu araçlara ait lastik izleri de rahatlıkla görülebiliyor.
Yarışlı Gölü, dışarıya akışı olmayan kapalı havza niteliğinde.
Etrafı aşırı su kullanan onlarca mermer ve taş ocağıyla çevrili olan ve çok sulama isteyen mısır gibi bitkilerin üretimi gibi sebeplerle gölü besleyen Kümbet, Yarışlı, Kirse pınarları, Kadınca suyu kuruyunca, gölü besleyen su kaynağı olarak sadece su miktarı ciddi düzeyde azaman Başkuyu Çayı kaldı. Çayın Kocapınar köyünün olduğu yerden döküldüğü alanda ise gölden geriye çok küçük sulu bölge kalmış durumda.
Birkaç yıl öncesine kadar gölde özellikle ilkbahar ve yaz ayları boyunca binlerce flamingo konaklıyordu. Angut, uzunbacak, kılıçgaga, düdükçün ve kumkuşu gibi toplam 141 türden binlerce kuşun görülebildiği Yarışlı’ya bu dönemlerde Türkiye’nin birçok noktasından kuş gözlemcileri ve doğaseverler gelip flamingo ve diğer kuş türlerini seyredip görüntülüyordu.
Ancak bu yıl gölün küçük su birikintisine dönüşmesiyle flamingolar ve diğer tüm kuş türleri de gölü terk edip gitti.
Dünyada nesli tehdit altındaki dikkuyruk kuşlarının da kışladığı ve Önemli Doğa Alanı (ÖDA) olarak ilan edilen gölden geriye ise onlarca mermer ve taş ocağıyla tahrip edilmiş tepelerin manzarası ve kurumuş göl yüzeyiyle çatlamış toprak kaldı.
Göl kenarındaki Sazak köyünde hayvancılıkla uğraşan İbrahim Sağlam, kuraklık nedeniyle gölün kuruduğunu, insanların araçları veya motosikletiyle gezdiğini, gölün doğu tarafındaki adaya gidip geldiklerini anlattı.
Susuz tarıma uygun lavanta, gül, diğer tıbbi-aromatik bitki üretimi ve turizmi ile bölgedeki göllerin korunması için farkındalık oluşturmaya çalışan Öztürk Sarıca, 16 kilometrekarelik Yarışlı Gölü’nün son yıllarda suyunu hızla kaybettiğini anlattı:
“Bizim çocukluğumuzda derinliği 4 metreye ulaşan bir göldü. Kışın Burdur Gölü‘nün yanında Yarışlı Gölü’nde de dikkuyrukları görebiliyorduk. Oysa son yıllarda bazen bir-iki ay sadece bir karış su görebilmekteyiz. Onun dışında göl tamamen kuru. Bunda tabii ki göl çevresindeki mermer ocaklarının etkisi çok fazla. Vahşice açılan çok sayıdaki mermer ocağı yüzünden yöredeki ısı çok fazla arttığından küresel ısınmanın etkisiyle bölge artık yağışları da çok az miktarda almakta.”
Akarsular gölü besleyemiyor
Yarışlı Gölü’ne gelen akarsuların da artık gölü eskisi kadar besleyemez durumda olduğunu anlatan Sarıca, “Yaklaşık yüz ölçümünün 20’de 1’i oranında akarsu girişinin olduğu Başkuyu Çayı‘nın giriş bölümünde az miktar su var. Onun dışında Yarışlı Gölü tamamen kurumuş durumda. 2019 yılında da göldeki bu kurumaya dikkat çekmiş ve bir an evvel tedbir alınması konusunda yöre halkını, yetkilileri uyarmıştık. Gölün kuruması, doğal hayatı ve iklimi çok fazla etkiliyor. Bir taraftan her taraf toza büründü, diğer taraftan eski iklim yumuşaklığı ortadan kayboldu” diye konuştu.
Sarıca, Yarışlı Gölü’nün kurumuş olmasının, yöresel anlamda bölgedeki içme sularının da yok olması anlamına da geldiğini söyledi:
“Dolayısıyla gerekli tedbirler alınmazsa gelecekte bölgenin içme suyu kaynakları da ciddi tehlike altına girecektir. Göller Yöresi’nde vahşi sulamanın bir an evvel bırakılması, suyu çok tüketen bitki çeşitlerinin planlı şekilde azaltılması, yörede alternatif üretim modellerine bir an evvel geçilmesi gerekiyor. ”