Günün her saatinde farklı bir kişiliğe bürünen vadi gerçekten büyülüyor insanoğlunu. Bu büyü sadece insanoğluyla kalmıyor olsa gerek yöredeki ayılar da toplanıp sahip çıkıyor içgüdüsel olarak vadiye. Kastamonu’nun Cide ilçesine bağlı Küre Dağları’nda konumlanan vadi Valla Kanyonu’nu içeren milli park sınırlarında. Sınırın içinde mi yoksa dışında mı kaldığı daha sık tartışılır olmuş son zamanlarda. Tabi ki dışında olduğunu söylüyor yetkililer, sanki sınırların çok da önemi varmış gibi. Valla Kanyonu dünyanın 4. büyük kanyonu olma özelliğini taşıyor. İçerdiği mağara sayısı bakımından küresel anlamda çok önemli yere sahip bu milli park. Karstik kayaçlarıyla bilinen milli park 100’ün üzerinde kuş türüne de ev sahipliği yapıyor. Ancak 40’ın üzerinde kuş türünün nesli tükenmemek için direniyor. Endemik tür miktarı ise azımsanmayacak cinsten. Kanyon yolunda “balta girmemiş” sözünü ilk defa gözünüzle gördüğünüz bir yer için kullanma fırsatı buluyorsunuz. Kanyonlar, mağaralar ve yeşile doymuş bir orman iç içe geçmiş sanki belgesel karelerinden fırlamışçasına.
Koskocaman bir çınar ağacı var kamp alanında. Tüm yaşanmışlıkları biriktirmiş kabuğunda. Meğer bugün doğaseverlerin çadırlarına ev sahipliği yapan güzelim vadi bir zamanlar köy halkıyla dolup taşarmış. Köylü çınara beşik kurar, çocukları bırakır, işine bakarmış. Şaşmamak lazım ki bu çınar da damgalanmış kesilmek üzere. Çınarla beraber anılar da çınarın gölgesinden yararlanamayan kapitalist güçlerce yok olmaya mahkum kalmış meğer.
Ne olursa olsun umutlular, anlatacak anıları var her daim. Bir amcamızla beraber dereye doğru yürüyoruz. Bomboş bir alana takılıyor gözümüz, iç çekiyor amcamız. Daha bu kadar yerleşmemişken şantiye sakinleri vadiye, fosseptik çukuruna ihtiyaç duyulmuş haliyle. En basitinden, belki sadece 3-4 çalışanın ihtiyacını karşılamak için açılan fosseptik çukuru 3-4 ağaca bedel olmuş. Dayanamamış yılların kök salmış yeşil gökdelenleri. Amcamız hemen bir gazeteyi aramış, uygun bir başlık atılmış. Bu küçük bireysel adım nice ağaçların fosseptik çukurunun pisliğinde çürümesinin önüne geçmiş. Gereken yapılmış ve fosseptik çukuru kapatılmış.
Şantiye alanında ise durum içler acısı: İş makineleri, çalışanlar, çalışanlardan daha çok sayıda özel güvenlik görevlileri ve peşimizdeki jandarmalar… Doğayı katledenleri, doğayı koruyanlardan korumak için oradalar. Şantiye şefiyle görüşmek istiyoruz haklı olarak ve iş makinelerinin şantiye şefi olmadan çalıştığını öğreniyoruz tesadüfen. Zabıt tutturmak istiyoruz ve bizlere haritacıyı yolluyorlar açıklama yapması için. Duyduklarımız karşısında gerçekten irkiliyoruz. Param olsa burada çalışmam diyor haritacı ve ekliyor: “Zaten merak edilecek bir şey yok, endemik türlerin tohumlarını üniversitemizdeki bir hocamıza toplattık. Nesli tükenince başka yere ekeceğiz.” O anda başka söze gerek olmadığını anlıyoruz. Çoğu insanın kurbanı olduğu hiyerarşik emirler zinciri gerçeğine bir kez daha şahit oluyoruz.
Çeşitli sloganlar bir süre daha duyulmaya devam edecek gibi duruyor vadiden. Ne Loç halkının ne de dört bir yandan toplanıp Loç’a gelen ziyaretçilerin bu gidişata göz yummaya niyeti yok. İnsanlar umutlu, kararlı ve doğa anaya saygılı. Kendilerini diğer organik ve inorganik formlardan üstün görmeyen, çıkar gözetmeyen insanlarca sahip çıkılıyor sularımıza, ormanlarımıza, kültür miraslarımıza, yaşama alanlarımıza, haklarımıza. Loç, Allianoi, Alakır, Hasankeyf gibi bir sürü yer var kurtarılmayı bekleyen. Hem yerel hem de küresel anlamda hem sıcak hem de soğuk bir savaş, su savaşı. Durdurulmayı bekleyen kötü bir savaş, acilen anlaşmaya varılması gereken yalnız anlaşma yapılırken doğanın haklarının gözetilmesi gereken kötü bir savaş. Bizim görevimizse bu savaştan minik mavi küremizin olabildiğince az hasarla kurtulmasını sağlamak.
Cansu Çiftçi
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…