Leverkusen, Teksas, Dalaman…

Plastik, atık, çöp ve bunlarla ilişkili tesislerdeki yangınları uzun zamandır takip ediyor ve meydana gelen yangınların özellikle Türkiye için nasıl da sıradan olaylara dönüştüğüne şahit oluyoruz. Neredeyse her üç günde bir çıkan yangınlara dair ne ilgili sektörün temsilcileri ne de konuyu denetlemekle yükümlü olanlar tek kelime ediyor. Üstelik yangınların gerçekleştiği alanların yakınlarında yaşayanların yangın esnasında bu yangınlardan etkilenmemesini sağlayacak herhangi bir açıklama dahi yapılmıyor.

Nitekim Adana Küçükdikili ve Muğla Dalaman’da yaşanan yangınlarda bu açık ve net görüldü. Her iki yangında da içeriği çoğunlukla tehlikeli plastiklerden oluşan malzemeler günlerce yanmış ve çıkan duman ilgili şehirlerin üzerini bir bulut gibi kapladı. Muğla Dalaman’da yaşayanlar bir hafta boyunca gece gündüz bu dumanı solumak zorunda kaldı. Üstelik Dalaman’da yetiştirilen ve doğal/organik/doğa dostu etiketli ürünler de bu zehirli dumanlardan etkilendi. Oysa yangın başladığında resmi ağızdan insanlar uyarılmalı, sokağa çıkma yasağı uygulanmalı ve maskesiz kimsenin açık havaya çıkmaması gerektiği belirtilmeliydi. Hemen akabinde ortaya çıkan zehirli dumanın içeriğinin belirlenmesi için hava, toprak ve sudan numuneler alınmalı ve bunun takibinin yangından sonraki haftalarda da yapılması gerekliydi. Ancak bunların hiçbiri olmadı. Gazeteler olayı “korkutan yangın” olarak vererek ayrıntısında da “neyse ki can kaybı olmadı” ve “büyük çaplı maddi hasar oluştu” bilgilerini paylaştı. Bu tesislerden Adana’da olanının paylaşıldığı bir instagram sayfasına ahlaksızca “temiz havanız batsın bir sürü zarar var ortada” diye yorumlar yapıldı; şarlatanılar “yangında kasıt aramak nedir, bir sürü maddi hasar var” diye sözüm ona fikir beyan etti; tüccarı da paralı trolleriyle beraber utanmadan yangının çevreciler tarafından çıkartıldığını bile iddia edebildi.

Adana.

Bu saydıklarımız Türkiye’de gerçekleşen tüm fabrika yangınlarında sürekli olarak kendini tekrar eden bir yaklaşım örüntüsüydü. Ne işletme sahipleri ne de ilgililer konu hakkında en ufak bir açıklama bile yapmadılar. Hatta kimisinde bu tesislerin sahipleri açıklama yapması için kendilerine mikrofon uzatan gazetecilere saldırdılar.

Leverkusen.

Bu yangınların bir benzeri geçtiğimiz günlerde Almanya’nın Leverkusen şehrinde gerçekleşti. Tehlikeli atıkların kimyasal yöntemle bertaraf edildiği bir tesiste meydana gelen yangın ve patlama ,çok sayıda ölü ve yaralının olduğu bir trajediye dönüştü. Bizdeki gazeteler orada olsaydı muhtemelen yangın “korkutan yangın can aldı” şeklinde manşete taşınır ve ortaya çıkan maddi hasarın boyutu tartışılırdı. Oysaki Leverkusen’de başka bir şey oldu ve yangın çıkar çıkmaz ortaya çıkan dumandan insanlar etkilenmesin diye anonslar yapıldı ve insanların önlem almaları için çağrılarda bulunuldu. Etraf çevrildi ve derhal soruşturma başlatılıp olayın nedeni ve varsa ihmal araştırılıyor. Muhtemelen yakın yerdeki bitkisel ürünlerin yenmemesi için gerekli önlemler de alınmıştır. Ayrıca ilgili tesisin sahibi de ne çevreci örgütleri suçladı ne de kirlenen havadan dolayı rahatsız olanlara küfretti.

Hava ve toprak bu felaketlere karşı savunmasız

Benzer bir tesis faciası da ABD Texas’ta geçtiğimiz günlerde yaşandı. Plastik üretiminde kullanılan kimyasalların işlendiği bir fabrikadan 50.000 tona yakın asit sızıntısı oldu ve ve en az iki kişi öldü.  İşin ilginci tesis yetkilileri canlı yayında meydana gelen olayın muhtemel nedenlerini mühendisleriyle beraber açıklamak için saatlerce kamera karşısında kaldı ve en hızlı önlemlerin nasıl alındığını kamuoyu ile paylaştı. Bunu yapmalarının hem kamu sağlığı açısından hem de kendileri açısından bir anlamı vardı. Üstelik sıkı yasal düzenleme ve denetlemelerin olması her şeyin şeffaflıkla yürütülmesini zorunlu kılıyordu. Ayrıca şeffaflık her zaman spekülasyonların oluşmasını engelleyen bir özelliğe sahiptir.

Teksas.

Hali hazırda gerek Almanya gerekse de ABD’deki faciaların soruşturmaları sürüyor ve gelişmeler de sürekli olarak kamuoyuyla paylaşılıyor. Muhtemelen facianın nedeni ortaya konulduğunda sorumlular cezalandırılacak ve olayın tekrar yaşanmaması için gerekli önlemlerin diğer işletmeler tarafından da uygulanacağı bir güncelleme haline getirilecektir.

Her üç olay da bize iki şeyi açık ve net göstermektedir. Birincisi plastik, atık çöp vs. gibi meselelerde gerçekleştirilen endüstriyel faaliyetler ciddi anlamda risk barındırıyor. Bir diğeri de ne havamız ne de toprağımız bu tür endüstriyel faaliyetler sonucu oluşan risklere karşı herhangi bir savunmaya sahip. Yangın çıkar, zehirli duman yayılır, gazetesi maddi hasara, denetleyici mekanizma susmaya, yanan yer sahibi parasına, sigortacı poliçesine bakar. Yangının maliyeti de etrafta yaşayanların sırtına biner. Üstelik bu maliyet de öyle kısa vadeli değil, nesiller boyu sürecek bir maliyettir. Artık coğrafya mı kaderdir yoksa kötülük mü bilemiyoruz!