Kategoriler: İklim KriziManşet

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadınları küresel iklim değişikliğine karşı daha savunmasız yapıyor

Tom Bawden tarafından Independent‘da yayınlanan yazıyı Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Naime Sürenkök‘ün çevirisiyle sunuyoruz.

***

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, doğal afetlerden etkilenenlerin ağırlıklı olarak kadınlar olacağına işaret ediyor.

2009 yılındaki bir kasırgadan sonra, Bangladeş’li köylüler. Fotoğraf: AFP/Getty

Kadın-erkek eşitliği için olan mücadelede yeni bir engel ortaya çıktı: iklim değişikliği. Akademisyenlerin uyarısına göre kadınlar iklim değişikliğiyle artacak olan sel, kuraklık ve hastalıklara karşı daha korunmasız. Bu nedenle küresel ısınmanın etkileri kadınlar üzerinde çok daha fazla acı verici sonuçlara sebep olacak.

Akademisyenlere göre iklim değişikliğine bağlı cinsiyet ayrımcılığı genellikle, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin çok daha fazla olduğu ve iklim değişikliğinin etkilerinin çok daha fazla hissedileceği, iklim değişikliğinin sonuçlarına dair yapılacaklar için yeterli bütçenin olmayacağı fakir ve gelişmekte olan ülkelerde daha yoğunlukla sorun yaratacak.

Yoksul ülkelerde kadınlar genellikle daha savunmasız. Çünkü cinsiyetçi toplumsal yapılar nedeniyle temizlik, başkalarına bakım ve ev yemekleriyle kadınlar ilgilenenliyor. Bu durum onları felaket durumlarında çöken binaların altında kalma riskiyle daha çok karşı karşıya bırakıyor.

Ancak bu, gelişmekte olan ülkelerde doğal afetlerden kadınların neden orantısız olarak etkileneceğinin nedenlerinden sadece bir tanesi. Araştırmaya göre, bu ülkelerde kadınlara yüzme daha az öğretildiği için zorlu fırtınalarda hayatta kalmaları, ya da cep telefonu sahibi olmadıklarından yardım çağırma şansları daha az olacak.

Uzmanlara göre, ataerkil toplumlarda ciddi felaket durumlarında, kadınlar bir erkek olmadan evi terk edemeyebilir ya da uzun kıyafetleri hareket etmelerine engel olabilir.

“İklim değişikliği halihazırda bulunan çok büyük ve karmaşık problemleri daha da kötü yapıyor” diyor Batı Sydney Üniversitesi’nden Profesör Hilary Bambrick, 1991’de Bangladeş’teki kasırgadan dolayı ölen 150.000 kişinin yüzde 90’ının kadın olduğuna işaret ederek.

“Dünya üzerindeki siyasi liderler toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda ciddiler ise, onları iklim değişikliği konusunu da ciddiye almaya davet ediyorum” diye de ekliyor.

Kadınlar, iklim değişikliğine bağlı felaketlerden erkeklere oranla daha çok etkilenmenin yanında, yükselen sıcaklıkların gündelik etkilerine karşı da daha savunmasızlar. Seller ve artan nemle sayısı daha da artan ve sıtma, dang humması, chikungunya gibi hastalıklara neden olan sivrisineklere, su toplama ve hasatla uğraşan kadınlar daha çok maruz kalmaktadır.

Kuraklıktan kaynaklanan kıtlıklarda, kadınların gıdasız kalması daha olası gözükmektedir. Diğer yandan, su kıtlığı olduğunda kadınlar su getirmek için çok uzun mesafeler kat etmek zorunda kalacaklardır. Dünya Meteoroloji Organizasyonu’ndan Elena Manaenkova “Bu görev daha da zorlu hale gelecek çünkü bu daha uzun yollar yürümeleri ve daha çok tacize maruz kalmaları demek. Bu durum ayrıca, eğitime ayıracakları değerli zamandan da çalacak.” diyor.

Kadın ve erkek arasındaki bu eşitsizlik, cinsiyet eşitliğinin görece daha güçlü olduğu zengin ülkelerde ve iklim değişikliğinden daha az etkilenmesi beklenen ülkelerde çok daha az olacaktır.

Aralık’ta Paris’te gerçekleşecek iklim değişikliğiyle mücadeleyi konu olan kritik Birleşmiş Milletler Zirvesi öncesi yaklaşık 3.000 kadın, dünya liderlerine iklim değişikliğine karşı kadınların savunmasızlığını iklim değişikliğiyle mücadelede öne çıkartmaları için çağrıda bulunuyor.

Temsilci grupları içeren küresel bir birlik olan “İklim Adaleti için Kadınların Küresel Çağrısı”, Paris’teki tüm görüşmelerde kadınların mutlaka yer alması gerektiğinin altını çiziyor.

Kadınların iklim değişikliği mücadelesinde ayrıca birtakım spesifik ölçütler de belirlenmesi için çalışmalar da yapıyorlar. Bunlardan bazıları: bir fırtına sığınaklarında kadınlara özel tuvaletlerin olması böylece kadınların fırtına sırasında burayı güvenli bulmaları gibi.

Paris görüşmelerinin sorumlusu, Birleşmiş Milletler’in İklim Şefi Christiana Figueres, cinsiyetin bu görüşmelerin merkezinde yer alacağını taahhüt etti.

“Kadınlar iklim değişikliğinden dengesiz bir şekilde etkilenmektedir. İklim mücadelesinde karar alma süreçlerinde, erkek ve kadınların beraber yer alması iklimle ilgili alınacak eylemler açısından önem taşıyor”.

Yazının İngilizce Orijinali

Yazı: Tom Bawden

Yeşil Gazete için Çeviri: Naime Sürenkök

(Yeşil Gazete, Independent)

Paylaş
Yazar:
Ayşe Ceren Sarı (Editör)