İfade ÖzgürlüğüManşetMedya-İnternet

Kılıçdaroğlu: Dezenformasyon yasası geçerse AYM’ye gideceğiz

0

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,  partisinin grup toplantısında,  AKP-MHP tarafından hazırlanan ve yarın TBMM Genel Kurulu‘na gelmesi beklenen “dezenformasyon yasası” teklifine tepki gösterdi:

“Getirilen düzenleme sansür uygulaması. Bu teklif bu şekliyle yasalaşırsa parlamentoda da mücadele edeceğiz, parlamento dışına çıktığında da alacağız Anayasa Mahkemesi‘ne götüreceğiz”

CHP lideri Muğla’da üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’i öldüren Cemal Metin Avcı‘nın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının “haksız tahrik” gerekçesiyle 23 yıla indirilmesine de tepki gösterdi.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından önemli başlıklar şöyle:

“Bütün vatandaşlarımızı hiçbir ayrım yapmadan kucaklıyorum. Gazeteciler özgürce yazsınlar, eleştirsinler istiyoruz, İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olsun istiyoruz, kadın erkek eşit olsun istiyoruz, herkesin işi gücü olsun istiyoruz.

Her alın terinin değerli olduğunun kabul edilmesini istiyoruz, çatısı altında olduğumuz parlamento toplumun sorunlarına çözüm üretsin istiyoruz. Bir yerlerden, Saray’dan talimat alan bir parlamento istemiyoruz. Milli Kurtuluş Savaşı’nda dik duran parlamento yine aynı şekilde durabilmeli. Bunları söylüyorum ama büyük sorunlarımız var bunun farkındayız.

SANSÜR KANUNU GETİRMİŞLER, NE OLDUĞUNU DA BİLMİYORLAR:  Bir sansür kanunu getirmişler, saray da imzalamış. Ne olduğunu da bilmiyorlar. Kimse sarayı, AKP’yi MHP’yi eleştirmesin, herkesin ağzına bant geçirelim güllük gülistanlık geçinelim. Yutmayız! Bu millette yutmaz. Basın özgürlüğü, ülkeyi sağlıklı yöneten idarenin vazgeçilmez koşuludur.

‘SANSÜR YASASI’ GEÇERSE AYM’YE GÖTÜRECEĞİZ: Anayasa’da der ki basın hürdür sansür edilemez. Ama getirilen düzenleme sansür uygulaması. Bu teklif bu şekliyle yasalaşırsa parlamentoda da mücadele edeceğiz, parlamento dışına çıktığında da alacağız Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğiz, iyi bir gerekçeyle bunun demokrasiye aykırı olduğunu, düşünceyi ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu, yürütme organının denetlenmesine engel olduğunu, dolayısıyla yürütme organının yolsuzluklarının kamuoyu tarafından bilinmesi için basının özgür olması gerektiğini detaylarıyla ifade edeceğiz.

NE SÖYLÜYORLARSA AKSİNİ YAPIYORLAR: Sanıyorlar ki biz bunları söylemeyeceğiz. Ya biz Kuvayi Milliyeci’yiz. Yargı vesayet altında. Adalet dağıtılamıyor. Basın özgürlüğü ülkeyi sağlıklı yöneten bir yönetimin vazgeçilmez koşuludur. Biz ülkeyi yönettiğimizde medya özgürlüğü olacak, herkes istediğini yazacak. Özgür medyanın olmadığı yerde demokrasi olmaz, düşünce özgürlüğü olmaz. Bunlara yasak getirmeye çalışıyorlar, beyler rahatsız oluyor. İstediğiniz kadar rahatsız olun biz inandığımız yolda yürüyeceğiz ve devam edeceğiz. Herkesin bunu bilmesini isterim. Diyorlar ki, ‘Bu teklif yasalaştığında basın özgürlüğü daha da güçlenecek’ Bunu söylüyorlarsa tam aksini yapıyorlar demektir.

HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMİNİ HANGİ VİCDAN KABUL EDER? Pınar Gültekin davasında haksız tahrik indirimi sağlandı. Hangi vicdan hangi ahlak kabul eder? Kadın erkek dayanışması içinde kadınlara yapılan tüm haksızlıkların karşısında birlikte olmak zorundayız. Bir devletin itibarı, saygınlığı vardır. Bunu koruyacak olan yönetimdir.

DAVAYI PARA UĞRUNA SUUDİLERE VERİYORSUNUZ: (Cemal Kaşıkçı cinayeti) Eğer İstanbul’da Suudi konsolosluğunda bir cinayet işleniyorsa o cinayetin bütün ayrıntılarını sorgulamak ve gerçeği halkla paylaşmak artı gerekli cezayı vermek devletin görevidir. Eğer siz para uğruna Türkiye’yi kötü yönettiğiniz dilencilik yapıp birilerinden para istemeye gidiyorsunuz ve Türkiye’de görülmekte olan bir davayı ve işlenen bir cinayeti birilerinin talebi üzerine para uğruna Suudilere veriyorsunuz.

TAMAMINI EMEKLİ EDECEĞİM: Sandığa gideceğiz, ben bunların tamamını emekli edeceğim. Hiç kimse endişe etmesin. Türkiye’nin nasıl yönetildiğini görün. Bu kadar güzel bir ülkeyi bu kadar kötü yönetemezsiniz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin başındaki kişi, katille kucaklaşacak. AK Parti’ye oy vermiş ve vicdanını sorgulayan kardeşlerime ve ülkücü kardeşlerime sesleniyorum; bu ülkenin itibarını, hakkı, hukuku savunan biziz. Artık dur demenin zamanı geldi. Sandığa gideceksiniz, elinizi vicdanınıza koyun.

Basın Konseyi Başkanı CHP Grubu’nda: Biz Silivri’ye alışığız, o kılıç sizin üzerinizde de sallanacak

CHP grup toplantısına katılan Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç de  “Basını cendereye sokanların akıbetini hepiniz gayet iyi biliyorsunuz” dedi.

Türenç konuşmasında yasa teklifiyle herkesin sesinin boğulacağını söylerken, gözaltı ve tutuklamalarla karşı karşıya kalınacağını belirtti. İktidara seçimin ardından ortak bir teklif hazırlama önerisinde bulunan Türenç “Biz alışığız Silivri’de yatmaya. Ama sizlerin de üstünüzde sallanacak o kılıç” dedi.

Türenç’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“AKP ve MHP’nin hazırladığı yeni yasa taslağının iptalinin şart olduğunu sizlere söylemek için geldim. Yalan ve yanıltıcı haberin önlenmesinin hedeflendiği bu çalışmayla aslında halkın sesi kesilecek. Basın yasası deniyor ama hepinizin sesi bu yasanın içinde boğulacak. Halkın gerçeğe ulaşması engellenecek. En büyük endişemiz ve korkumuz masummuş gibi sulan yasa tasarısıyla iktidara karşı eleştirel haber yayınında yasaklamalar, gözaltılar, tutuklamalarla karşı karşıya kalacağız. Sadece gazeteciler değil. Biz alışığız Silivri’de yatmaya. Ama sizlerin de üstünüzde sallanacak o kılıç. Bu şekliyle yasa çıkarılırsa dün akşam öğrendik cumhurbaşkanının maaşının 141 bin liraya yükseltileceğini acaba yazabilecek miyiz?

Gelin yanlıştan dönelim. Yapılacaksa seçimden sonra hep beraber oturup öncelikle basın kurumlarının desteği alınarak bu yeni yasa hazırlansın, düzenleme yapılsın ve eğitici kanallarla halkı, internet kanallarını eğitelim. Yasama yürütme yargıdan sonraki dördüncü gücün basının üzerindeki eller çekilsin. Bu vahim çabaların düzenlemenin özgür düşünceye indirilen darbe olduğunu lütfen unutmayın. Bu korku ikliminin otosansürü büyüteceğini unutmayın. Özgür olamayacaksınız. Korkunun ecele faydası yok. Basını cendereye sokanların akıbetini hepiniz gayet iyi biliyorsunuz. Bu yüce çatı altında sizlerden tüm basın adına bu gerçeği hatırlatmayı bir görev biliyorum.”

Basın meslek örgütleri temsilcileri açıklama

Yedi basın meslek örgütünden açıklama: Sansür yasasına hayır

Basın meslek örgütleri  de tasarıya karşı bir araya gelerek ortak açıklama yaptı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Konferans Salonu’ndaki toplantıya Toplantıya Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkan Turgay Olcayto, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkan Gökhan Durmuş, Basın Konseyi Genel Sekreter Mustafa Eşmenç, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Genel Başkan Adnan Özyalçıner, DİSK Basın İş Sendikası Genel Sekreteri Özge Yurttaş, PEN Yazarlar Derneği adına 2.  Başkan Halil İbrahim Özcan, Türkiye Yayıncılar Birliği (TÜRKYAYBİR) Başkanı Kenan Kocatürk katıldı.

İktidarın Türkiye’yi tek sesli, tek düşünceyi içeren bir topluma dönüştürme çabalarının son halkasını bu tasarının oluşturduğunu söyleyen  TGC Başkanı Turgay Olcayto, “İktidarın baskıları zulmü yetmezmiş gibi birde sosyal medyadaki kapıları kapatmak istiyorlar. Korkuyorlar, korkmasalar böyle bir şey yapmazlar korkuyorlar.  Demokrasi arpa boyu bir yol alamadık” diye konuştu.

TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, yasa tasarısının bürokratlar ve avukatlar tarafından hazırlandığını belirterek, “Bu  kanun tasarısının içerisinde gazeteciler yok. Gazetecilerin menfaatleri yok. Gazetecilerin haber ve yapmasını kolaylaştıracak bir düzenleme yok. Tam tersi, Türkiye’nin tarihinin belki de en büyük sansür yasası” dedi.

“Dezenformasyon ve yalan haberle mücadele edeceğiz derken, savcılara, hâkimlere neyin yalan, neyin doğru olduğunu kararını verme yetkisi veriliyor” diyen Durmuş, Basın İlan Kurumu’nun ikinci bir RTÜK’e dönüştürülmek istendiğine vurgu yaptı.

Tasarının hukuki bir metin olmadığını, kafa karıştırıcı bir muğlaklık olduğunu belirten Basın Konseyi Genel Sekreteri Mustafa Eşmen,  seçim ortamına  giderken bu gelişmenin olmasının anlamına dikkat çekti; TYS Genel Başkanı Adnan Özyalçıner de “Sosyal medya yasası, insanın anayasal hakkı olan temel hak ve özgürlüklerine düpedüz el koymak demektir. Yalnız gazete, gazeteci ve okur arasındaki özgürce haber verme, haber almadaki düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlamış olmakla kalmıyor, insanlar arasındaki serbestçe iletişim kurma ve konuşma özgürlüklerini de düşüncelerini söyleme ve ifade etme özgürlüklerini de yasaklıyor” dedi.

Düşünce ve ifade özgürlüğünü savunacaklarını belirten Özyalçıner, “Sürdürmek zorundayız. Bütün bu meslek örgütleri ile birlikte bu işin peşindeyiz, peşinde olacağız. Sosyal medya yaptırımlarında her zamanki gibi karşısında olmakta devam edeceğiz” dedi.

DİSK Basın İş Sendikası Genel Sekreteri Özge Yurttaş, yasanın Meclise geldiğinde Diyarbakır’da gazetecilerin gözaltına alınıp tutuklandığını hatırlattı: “Gazetecilerin yaptıkları haberler nedeniyle hedef haline geldi. Hukuk, ifade özgürlüğünün halkın haber alma özgürlüğünü korunmadı. Bilakis bu alanlarda faaliyet yürüten meslek icra edenlere karşı bir saldırı aracına dönüştürüldü.”

PEN Yazarlar Derneği 2. Başkanı Halil İbrahim Özcan, basının sürekli susturulmasıyla bir yere varılmayacağını; Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk de gazetecilerin yanında olacaklarını kaydetti: “Yayıncılar olarak da biz de bundan çok etkileneceğiz. Çünkü artık düşünce ve ifade özgürlüğü ya da insanların fikirlerin sosyal medya içinde yazarlarımızı da yayıncıların da fikirlerini beyan ettikleri şeyin içinde hangisinin mutlak anlamda suç olup olmayacağını bilmiyoruz.” 

Örgüt temsilcileri, özgür basını için hep birlikte mücadele etmeye devam edeceklerini bildirdi.

      You may also like

      Comments

      Comments are closed.