Kitap ve Sosyal Araştırmalar Kulübü’nün kapatılmasının ardından sırada 40 kulüp daha olduğunu söyleyen öğrenciler, 23 Aralık Perşembe günü, saat 12:15’de, KTÜ kütüphanesinin önünde KTÜ’lü kulüpler olarak ortak basın açıklaması yapacaklar.
Zorla alınan bağış paralarıyla başı dertte olan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Rektörlüğü öğrencilere karşı adeta savaş açtı. Bağış adı altında alınan paralar ve okul içerisinde “sahte ders kitabı” satılmasına karşı çıkan öğrencilerin önünü alamayan rektörlük baskı yöntemleri denemeye başladı.
Dilekçe Sayısı Bini Buldu
Öğrenci grupları adına açıklama yapan Özgür Yalçınkaya, “Paraları geri isteyen öğrenci sayısı bini bulunca KTÜ yönetimi telaşlandı. İkna odaları devreye sokuldu. Dilekçelerini geri almak istemeyen öğrenciler, üstü kapalı tehdit ediliyor. Kulüpler baskı altında” dedi
Zorla bağış paralarıyla başı dertte olan KTÜ Rektörlüğü öğrencilere adeta savaş açtı. Söz konusu “bağış” adı altında alınan paralar ve okul içersinde “sahte ders kitabı” satımına karşın gelişen tepkilerin önünü alamayan KTÜ Rektörlüğü, öğrenciler üzerinde baskı oluşturmak için farklı yollar denemeye başladı.
Bunun en somut örneklerinden biri de okul kulüplerine karşı girişilen operasyon oldu. Bu operasyona okulun sosyal boyutuyla ön planda olan ender kulüplerinden Kitap ve Sosyal Araştırmalar Kulübü’nün (KSAK) bürokratik gerekçeler gösterilerek kapatılmasıyla başlandı. KSAK Kulübü adına açıklama yapan Özgür Yalçınkaya, KSAK Kulübü’nün okulun en aktif kulüplerinden biri olduğunu ifade ederek, “Düşünen, okuyan, araştıran en önemlisi de sanatla uğraşan yapısını bir tehdit olarak gördüğünü bu şekilde ifade etmiş olan okul yönetimi kulüpleri bile kapatıyoruz “diğerleri” ayaklarını denk alsın demiş oldu! Diğer kulüplere ve tüm muhalif kesimlere yapılan bu aba altından sopa gösterme durumu sonuçlarını da vermeye başladı” dedi.
40 Kulüp Daha Kapatılabilir
Şube Müdürü Mevlüde Ata ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Selahattin Köse ile görüşmelerinde 40 dolayında kulübün daha kapatılmasının gündemde olduğu bilgisine ulaştıklarını söyleyen Yalçınkaya, ayrıca bu görüşmelerde işleme konmayan tutanakların da KSAK’ın önüne bir tehdit aracı olarak konulduğunu belirtti. Yalçınkaya, “KSAK gibi aktif kulüplerin kapatılmasıyla başlanılacağı düşünülen bu operasyonda gündemde olan kulüplerden biri de Atatürkçü Düşünce Kulübü (ADK). Zira aynı gerekçeler bahane gösterilerek hiç uyarı dahi yapılmadan kapatılan KSAK’ın aksine ADK iki kez sözlü olarak uyarılmış” diye konuşan Yalçınkaya, ekledi: “KTÜ yönetimi, girdiği bunalımdan kaynaklı, tüm öğrencilere oluşturmaya çalıştığı bu baskının ters tepebileceğini hesaba katmıyor.”
KTÜ’de Yeniden İkna Odaları
Bağış adı altında toplanan paraların akıbetini soran ve paralarını geri isteyen öğrencilerin sayısının bini bulmasının KTÜ yönetimini telaşlandırdığının altını çizen Yalçınkaya, şöyle devam etti: “Bunun üzerine “ikna odalarını” tekrar devreye sokan KTÜ yönetimi dilekçe veren öğrencilerden dilekçelerin geri alınmasını istedi. “Geri alınmasının” yasal bir dayanağı olmayan dilekçelerin işleme konmadığından şüphe ediliyor. Dilekçelerini geri almak istemeyen öğrencilere “alırsanız iyi olur, yasal olarak bir şey olmaz ama hocalarınız size sıkıntı çıkarabilir” gibi tehditkâr sözler söylendiği iddia ediliyor.”
“Kulübümüz kapatıldığı haberini alalı daha ne kadar olmuştu ki… Önce tabelamıza katlanamadılar ve yerinden sökmüşler. Sonra da afişlerimize katlanamadılar. Bizden izinsiz odamıza girip, tek tek kesip biçip boyayıp hazırladığımız, afişlerimizi kulübün camından sökmüşler. Atmışlar masanın üstüne!
Birkaç gün sonra özene özene sabahlayarak hazırladığımız afişlerin başına başka bir bela gelmeden almaya gidelim demiştik. Ama gittiğimizde gördük ki bu kez eşyalarımızın odamızda kalmasına bile katlanamamışlar. Bomboştu oda! Kilidi de değiştirmişlerdi. Aylarca tuvaletteki bozuk musluğu yapmalarını söyleyip durmuştuk ama dinlememişlerdi. İş kapatılmamıza gelince ise bir günde değiştiriverdiler kilidimizi.
Eşyalarımızı sorduk haliyle… Ne yaptınız eşyalarımıza? Öğrenci konseyi odasına koymuşlar. O odada durmasın da nerde durursa dursun demişler! Katlanamamışlar KSAK’ın dolu olmasına. Gittik eşyalarımızı görmeye. Eşyalarımız tıkış tıkış doldurulmuş torbalara. O özenerek yaptığımız afişlerimizi bir paçavraya dönüştürmüşler. Bizden habersiz özel eşyalarımıza dokundukları yetmiyormuş gibi bir de zarar vermişler!
Tutanak tutun dedik şube müdürü Mevlüde Ata’ya. Bizden habersiz eşyalarımıza nasıl dokunursunuz üstelik zarar da vermişsiniz dedik. Hışımla karşılık verdi bize. Tutanak tutmak istemedi. Sonra güvenliği çağırdık onlar da tutanak tutmak istemedi! Ortada bir suç olduğunu iddia ettik ama kendi sözleriyle bile tutanak tutmaya yanaşmadılar. Hatta Mevlüde Ata bizi kovmaya vardırdı işi. Sonunda biz tutmak zorunda kaldık tutanağı. Özel güvenliğe ise sadece fotoğraf çektirebildik. Elbet günün sonunda aklımız verdiğimiz onca emeğimizde kaldı.
Daha dava açmaya hazırlanıyorduk. Ümitliydik kulübümüze geri döneceğimizden. Onlar ise ümidimizi kırmak için ellerinden geleni yaptılar. Toplantı salonun camındaki listedeki ismimize bile tahammül edemeyip karalamışlar. Oysa kapanma olayının bize tebliğinden sonra altmış günlük süremiz vardı dava açmak için. Yasa masa dinlemediler. Kovdular bizi ağalarımız hemen!” (Kaos GL)