İklim Krizi

Kamuoyu sert salım azaltımları için bastırıyor

0
Yeşil İklim Fonu şu anda boş

Haberi, Yeşil Gazete gönüllü çevirmenlerinden Hakan Gözlüklü‘nün çevirisiyle sunuyoruz.

***

İklim değişikliği ile şiddetlenen, sellere ve kuraklığa neden olan şiddetli felaketler, bu sene milyarlarca dolar zarara yol açtı.

İklim değişikliğine yol açan fosil yakıt salımlarında büyük oranda kısıtlamada başarısız olunması durumunda olacakları ayrı ayrı senaryolarla raporlandıran Dünya Bankası, Uluslararası Enerji Ajansı ve ünlü finans kuruluşu Pricewaterhouse Coopers (Pwc) , daha da kötü durumların yolda olduğu uyarsında bulundular.

Bu raporlar Katar, Doha’daki Birleşmiş Milletler iklim değişikliği müzakelerine katılan tüm ülkeleri salımlarında daha fazla kısıtlama yapmak için anlaşma yapmaya zorluyor.

Cop18 olarak adlandırlan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği müzakerelerinde ABD heyetinin başkanı Jonathan Pershing, ABD’nin daha önce uzlaşılan oranların ötesinde salım hedeflerini arttırmayı öngörmediğini söyledi.

Pazartesi günü basın toplantısında Pershing, ABD’nin fevkalede bir acele ile zaten muazzam bir efor sarfettiğini söyledi.

ABD 2020 yılı itibariyle 1990 salımlarına göre %3’lük indirim yapmayı taahhüt etmişti. Pershing ABD’nin hedefe ulaşmak için ilerlediğini belirtti.

Bununla beraber ABD’nin hedefi, bilim adamlarının çok tehlikeli olduğu konusunda uzlaştıkları “iki dereceden fazla sıcaklık değişimini” engellemek için 2020 yılına kadar yapılması gereken %40 oranındaki salım azaltmanın yanına bile yaklaşmıyor.

Birleşik Krallık Tydell İklim Değişimi Araştırma Merkezi’nden Kevin Anderson yeni incelemesinde endüstrileşmiş ülkelerin 2020 yılına kadar salımlarında %70 azaltım sağlamak zorunda olduklarını belirtirken, hemen hemen tüm ülkelerin benzer oranlarda salımlarında azaltım yapmaları gerektiğini ekliyor.

Bu seneki iki haftalık Birleşmiş Milletler İklim Değişimi Konferansı’nın ev sahiplini yapan Katar’ın durumu ise tartışmalı. Arap Yarımadası’ndaki bu küçük ulus, büyük doğalgaz ve petrol endüstrisi ile dünyadaki en yüksek kişi başına düşen karbon ayak izinine sahip.

Yeşil İklim Fonu şu anda boş

COP 18’in Katarlı Başkanı Abdullah bin Hamad Al-Attiyah, karbonu kişi başını baz alarak hesaplamanın doğru olmadığını, önemli olanın her ülkenin ne kadar karbon ürettiği olduğunu söyledi.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi görüşmeleri sırasında karmaşık müzakerelere katılan 191 ülkeye önderlik eden Hamad Al-Attiyah’ın çok önemli bir görevi var.

Katar’ın özellikle bir salım indirimi hedefi olup olmadığı sorulduğunda, Hamad Al Attiyah, “ülkenin ulusal bir indirim stratejisi olduğunu ve bugüne kadar yaptığı gibi bundan sonra da salım azaltımı için yatırım yapmaya devam edeceğini” söyledi. Al Attiyah, Katar’ın çok yatırım yaptığını belirterek, diğer ülkelere göre daha yüksek hedeflere ulaşacaklarından  emin olduklarını ekledi.

Katar’ın doğalgaz tedarikçisi olarak, diğer ülkelerin petrol ve kömüre göre daha az karbon enerjili kaynak kullanımına yardım ettiğine işaret etti.

Dünya üzerindeki 700 Sivil Toplum Örgütü’nün oluşturduğu Uluslararası CAN ‘ın yöneticisi Wael Hamidan, Katar ve COP başkanının konuyla ilgili önderliğini kanıtlamak zorunda olduğunu belirtti.

Hamidan, bu hafta iklim değişikliğini ciddiye aldığını kanıtlamanın başkanın elinde olduğunu belirterek, bunun en iyi yolunun 2020 yılı için salımlarda azaltma hedefini taahhüt etmesi gerektiğini söyledi.

BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Yürütme Sekreteri Christina Figures, IPS’ye Doha’nın mutlaka sonuçlar ortaya çıkartması gerektiğini anlattı.

Figueres, Doha’daki iklim tartışmalarının bugüne kadarki en karmaşık görüşmeler olduğunu söyledi.Toplantı boyunca üç önemli konunun sonuçlandırılması gerektiğini belirten Figueres, ilk konunun Kyoto Protokolü bünyesinde bugünden 2020 yılına kadar, salımların düşürülmesi olduğunu aktardı. Gelişmiş ülkelerin bu konuda liderlik etmeleri gerektiğini ekledi.

İkinci olarak çok düşük karbonlu küresel toplum oluşturmak için fosil yakıt kullanımını azaltacak, 2020  sonrası küresel iklim antlaşmasının temellerinin atılması gerekiyor.

Üçüncü  görevse salımlarını azaltmaya yardım etmek için gelişmekte olan ülkelere teknik ve finansal açıdan destek sağlanması , ayrıca iklim değişikliğinin kuraklık, sel ve tarımsal üretkenlik kaybı gibi etkilerine karşı gelişmekte olan ülkelerin adapte olmalarına yardımcı olmak.

Üç yıl önce Kopenhag’taki COP15 toplantısında endüstrileşmiş ülkeler, 2020 yılı itibari ile gelişmiş ülkelere her sene 100 milyar dolar yeni ve ekstra iklim fonu sağlama konusunda anlaşmışlardı. Endüstrileşmiş ülkeler ayrıca ilk adım olarak 2010’dan 2012’ye kadar 30 milyar dolarlık ‘Hızlı Başlangıç Finansmanı’ programı üzerinde anlaşma sağlamışlardı.

Oxfam International’ın raporuna göre, şu ana kadar dağıtılan hızlı-başlangıç fonunun  sadece %33’ü “yeni” sayılabilir. Geri kalan para Kopenhag Konferansı’ndan önce taahhüt edilmiş olan miktar olmakla birlikte, ancak %24’ü önceden verilmiş yardım sözlerine ilave edilmişti.

Hızlı Başlangıç Finans’ın sadece %43’ü bağış olarak verilirken, geri kalan miktar gelişmekte olan ülkelerin değişen faiz oranlarıyla geri ödemek zorunda kalacakları borç olarak verilmiş. Oxfam bunu ‘İklimin sinsi ‘mali uçurumu’ belirdi diye nitelendirdi.

2013 için hiç para yok. Doha’da ülkelerin, merkezi Kore’de olacak Yeşil İklim Fonu için yeni fonları taahhüt etmeleri gerekiyor.

Oxfam International’dan İklim Değişimi Politikaları Danışmanı Tim Gore’un belirttiğine göre, eğer liderler Doha’ya yeni miktarlarla gelmezlerse, Yeşil İklim Fonun’nun boş bir istiridye gibi kalma riski var.

Gore’un açıklamasına göre, art arda üçüncü sene, içi boş bir istiridye olarak kalan fon sonucu, gelişmekte olan ülkeler, iklim değişikliğinin yol açtığı risklere karşı nasıl adapte olacakları konusunda desteklenmeden, iklimin ‘mali uçurumuna’ doğru yol almaktalar.

(IPS News, Yeşil Gazete)

Çeviren: Hakan Gözlüklü

Editör: Durukan Dudu

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.