İstanbul Valiliği; Arnavutköy, Silivri, Beykoz, Çatalca, Şile, Eyüpsultan ve Çekmeköy ilçelerindeki toplam 210 milyon metrekare doğal alan içinde bulunan 11 jeotermal kaynak sahası için bugün açık teklif artırma usulüyle ihale düzenliyor.
Kuzey Ormanları Savunması aktivistleri, ihalenin yapıldığı Fatih’teki İstanbul Valiliği Ek Hizmet Binası önünde eylem yaptı.
“Kuzey Ormanlarında JES talanına hayır. Ormanlar sermaye değildir” yazılı pankartın açıldığı eylemde, “Ormanıma, suyuma, mahalleme dokunma” ve “Ormanlar, nehirler sermaye değiller” sloganları atıldı.
‘Dört Belgrad Ormanı büyüklüğündeki alan kiralanıyor’
Burada konuşan aktivistlerden Gülsüm Şakar, ihaleye açılan alanın büyüklüğünün durumun vahametini gösterdiği söyledi:
“Toplam 210 milyon metrekare alan ihaleye açılıyor, yani dört tane Belgrad Ormanı büyüklüğündeki alan şirketlere kiralanıyor demektir. İstanbul’u JES projelerine açıyoruz demek; doğa katliamı, ağaç cellatlığıdır. Yeraltı sularının kirletilmesidir. Ağır metallerin ve zehirli gazların doğaya karışmasıdır. Zaten iyice azalmış ve verimsizleşmiş tarım alanlarımızın yok edilmesidir. Bilimsel araştırmaların altını çizdiği gibi deprem riskinin artmasıdır. Köylünün babadan, dededen kalma toprağına, tarlasına, bağına bahçesine çökmektir. Çeşitli kaynaklar, Türkiye’nin ihtiyacı olan enerjinin yaklaşık 4 katı üretim yaptığını teyit ediyorlar. Buna rağmen iktidar, yandaş sermayeye yeni kaynak aktarımları sağlamak adına masum bir üretim tekniği olarak jeotermal enerjiyi savunuyor. Aslında savunduğu, varlığını borçlu olduğu 5’li çetelerdir, çıkar gruplarıdır, rant uğruna halkın kanını emenlerdir.”
Su krizi kapıdayken…
İstanbul Valiliği’nin bütün İstanbul’u ilgilendiren bir ihaleyi halka sorma gereksinimi dahi duymamasının eleştirildiği açıklamada, “İstanbul kentinin altyapısı, jeolojik yapısı jeotermal enerji aramak için elverişli midir? Bu ihaleler bilimsel raporlara dayanılarak mı yapılıyor? Buna dair elinizdeki raporları halkla paylaşın” denildi.
Şakar, İstanbul’un kuzeyini, ormanları delik deşik edecek, talan edecek JES ihalesini istemediklerini bir kez daha dile getirdi:
“JES’in sonuçlarının halk sağlığı için, temiz su, verimli tarım için ne kadar tehlikeli olduğunu Ege’de köylümüzün yaşadığı sıkıntılardan görüyoruz. DSİ’nin Ege bölgesindeki JES’lerin etkilerine ilişkin raporlarında yeraltı sularındaki arsenik gibi ağır metal kirliliğinin artışlarına dikkat çekilmiştir. İstanbul için su krizi kapıdayken sularımızın zehirlenmesini istemiyoruz. Canlı hayatını ve doğayı doğrudan etkileyen bu faktörler ne iktidar erkini ne de valiliği ilgilendiriyor. İstanbul’un altını ve üstünü parsel parsel satmaya karar vermiş bir saldırganlıkla karşı karşıyayız. Her gün yeni bir maden ocağı, taş ocağı projesi ile köylerimiz, ormanlarımız yok ediliyor. Hopa’da köyünün ağaçlarını savunurken rantçı şirketin adamı tarafından vurularak katledilen Reşit Kibar arkadaşımızın kanı hâlâ yerde, acısı hâlâ yüreklerimizde tazeyken bile aynı yolda yürümeye devam edenlerle mücadelemiz sonuna kadar sürecek.”